Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/302 E. 2020/366 K. 06.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/302 Esas
KARAR NO : 2020/366

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/04/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 27/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle;
Müvekkillerinin davalı şirket ile petrol alım-satım karşılığı ticari ilişkileri bulunduklarını, borçlu tarafça ödenmeyen 154.194,54 TL bakiye olduğunu, alacak için icra takibi yapıldığını, icra takibine borçlu tarafça itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazdan sonra müvekkil nam ve hesaplarına peyderpey ödemeler yapıldığını, bu ödemelerin TB 100 gereği öncelikle faiz ve fer’ilerinden düşüldüğü kalan bakiyenin de hiç ödenmemesi üzerine iş bu davanın açıldığını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve yargılama giderleri ile vekaleti ücretin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün …… esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … tarafından borçlu …… Nakliyat şirketine yönelik 154.194,54 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle;
Davacının yasal defter ve takip tarihi itibariyle davalıdan 154.194,54 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalının, davacıya takip tarihinden sonra yaptığı ödemeleri dikkate alınarak her ödeme sonrası faiz hesaplaması yapıldığını, TBK 100.maddesi gereği yapılan hesaplama neticesinde davacının davalıdan 11.650.30 TL daha alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davacının takip tarihinden itibaren değişen oranlarda %9,75 oranında faiz talep edebileceği belirtilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturalı mal (petrol) satımından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
Davalı tarafça dava dilekçesi, ön inceleme duruşma günü, defter inceleme günü ve bilirkişi raporu tebliğ edilerek hukuki dinlenilme hakkı tanınmış olmasına rağmen davalı tarafça davaya cevap verilmemiş ve duruşmalar takip edilmemiştir.
Davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
İcra takibi 154.194,54 TL asıl alacak üzerinden başlatılmış olmasına rağmen, davacı tarafça takipten sonra kısmi ödemeler yapıldığından bahisle 26.011,03 TL bakiye yönünden itirazın iptali ve takibin bu meblağ yönünden devamının talep edildiği görülmektedir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı tarafça ticari defterlerini sunmaktan imtina etmiştir. SMMM bilirkişinin davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlenen 30/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının takip tarihi itibariyle alacağının 154.194,54 TL olduğu, davalının takip sonrası ödemelerinin TBK 100 maddesi uyarınca alacaktan düşülmesi neticesinde davalının davacıya 11.650,03 TL borcu kaldığı tespit edilmiştir.
Davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden 2018-2019 fatura dönemine ait BA formları getirtilerek dosyaya alınmıştır. BA formlarının incelenmesinden davacı tarafın faturaları ile örtüştüğü, faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği saptanmıştır.
Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla taraflar arasında ticari mal alışverişi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandıında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda “Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır” denilmiştir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile bunlarla örtüşür nitelikte davalı vergi dairesi BA kayıtları göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, ancak davalı yanın takipten sonraki ödemelerinin mahsubu neticesinde davacının davalıdan bakiye 11.650,30 TL alacağının kaldığı, davalının borca itirazının bu meblağ yönünden haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın icra takibinde talep ettiği takip tarihinden sonra işleyecek faiz talebi yönünden yapılan değerlendirmede; takipte asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9,75 faiz oranının uygulanmasının talep edildiği, ticari faiz/avans faizi talebinin bulunmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunması nedeni ile ticari faiz(avans faizi) uygulanması gerektiği ancak davacı tarafça takipte ticari faiz talep edilmemesi nedeni ile talepten fazlaya hüküm verilemeyeceği değerlendirilerek talep edilen % 9,75 oranını geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının Büyükçekmece …… İcra dairesinin …… esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 11.650,30 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
Davacının icra inkar tazminatı talebinin davalının itirazında haksız çıkması ve alacağın likit olması nedeniyle kabulü ile, devamına karar verilen asıl alacağın %20 si oranıdan hesaplanan 2.330,06 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Devamına karar verilen asıl alacağın takip tarihinden itibaren %9,75 oranının geçmemek üzere avans faizi uygulanmasına,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 795,83.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 44,40.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 770,97.-TL harcın mahsubu ile bakiye harç 19,54 TL’nin karar kesinleşince ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 24,86.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 806,40.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 361,18 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/07/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır