Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/3 E. 2019/10 K. 03.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/3 Esas
KARAR NO : 2019/10

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2019
KARAR TARİHİ : 03/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Tapu sicilinde … ili, …. İlçesi, …ada, …. parselde kayıtlı … Blok …. Kat, …. Daire numaralı bağımsız bölüm ile aynı yer … Blok …Kat ….daire numaralı bağımsız bölümün satışına ilişkin olarak davalı şirket ile müvekkili arasında adi şekilde tanzim edilen Konut/İşyeri Satış Vaadi Sözleşmesi adı altında 16/07/2017 tarihli sözleşme ve eki niteliğindeki aynı tarihli Ödeme Planı ve Taahhütnamesi imza altına alındığını, ekte sunulmuş olan Ödeme Planı ve Taahhütnamesi’nden açıkça anlaşılacağı üzere mezkur bağımsız bölümlerin toplam satış bedeli 420.000,00 TL olarak belirlendiğini ve 4 eşit takside bölünerek taksit bedellerinin ekler ile ödenmesi kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından iş bu çekler keşide edilerek davalı şirkete teslim edilmiş edildiğini, mezkur sözleşme ile davalı yanın müvekkiline Ödül İstanbul Projesi kapsamında olan iki konutu devretme borcu altına girdiğini, müvekkilimiz yukarıda belirtilen toplamda 420.000,00 TL bedelin ilk taksidi olarak vakıfbank sebze hali şubesi 30/11/2018 tarih 105.000 tl bedelli …. numaralı çeki, keşide ettiğini ve davalı yana teslim ettiğini, müvekkilinin mezkur çekle ilgili olarak borçlu olmadığının tespiti ve çekin iptali için Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyasında dava açtığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ileride taşınmaz mülkiyetinin tapuda devrini yapmayı taahhüt eden bir ön sözleşme olduğunu, aşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazandığını, müvekkili ile davalı şirket arasında imza altına alınan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noterde düzenlenmediğini, belirterek resmi şekil şartına uyulmadan taraflar arasında imza altına alınan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespitini ve müvekkilinin davalı yana bahsi geçen sözleşmeden doğan hiçbir borcunun olmadığının tespitini ve ilerleyen zamanda bahsedilen çekin tahsili sürecine girilmesi ve cebri icra yoluna başvurulması, müvekkilimizin telafisi imkansız zarara uğramasına, ticari hayatta ve bankalar nezdinde onarılmaz bir prestij kaybına uğramasına sebep olacağından mezkur evsaflı dava konusu çekler hakkında ivedilikle çekin, davalıya ve 3. Kişilere ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde, dava şartları açıkça sayılmış ve 114/ 2. maddesi gereğince diğer kanunlarda sayılan dava şartlarına da atıfta
bulunmuştur. 6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde getirilen düzenleme ile arabuluculuk müessesesine başvurunun bir dava şartı olduğunu benimsenmiştir.
Dava şartı medeni usul hukukuna ait bir kurumdur. Bunun amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek; böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Dava şartları dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit ederse davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hâkim tarafından re’sen gözetilir
Dava konusu dosya incelendiğinde davacının; konusunun taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti olup. Bu durumda her ne kadar kanunun lafzi yorumundan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak va tazminat talepleri konusunda dava şartı düzenlemesi getirildiği anlaşılmakta ise de; somut olayda davacının ödeme aracı olarak düzenlenmiş sözleşmesinin geçersizliğinin tespitini istediği; salt davanın menfi tesipit davası olsa dahi davanın temelinde para alacağına ilişkin borç ilişkisine dayandığı düşünüldüğünde gai yorum yapılarak davanın dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/2 yollaması ile TTK ‘nun 5/A maddesi ve HMK’nun 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin yatırılan 5.379,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.335,1 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılıp harcanmayan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair 235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verild. 03/01/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır