Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/257 E. 2020/638 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/257 Esas
KARAR NO : 2020/638

DAVA : Müdürlük Görevinden Azil
DAVA TARİHİ : 02/03/2015
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Müdürlük Görevinden Azil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’in kardeş olduğunu, 28/12/2007 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, gerçekte ortaklık paylarının eşit olmasına rağmen resmiyette davacıya % 5, davalıya % 95 pay verildiğini, davacının şirket kuruluşunda taşınmaz satışı yaparak % 50 sermaye koyduğunu, sonradan kalan % 45 payın devrini talep etmelerine rağmen bu devrin yapılmadığını, kâr payının dağıtılmadığını, kâr payı dağıtılmamasına rağmen davalı …’in aynı dönemde bir çok değerli taşınmaz satın aldığını, şirket hesabından kendi nam ve hesabına paralar çektiğini, bu durumun aslen şirketin kâr payı dağıttığına delil olduğunu, davalı müdür …’in şirketin içini boşalttığını, şirket ticari kayıtlarında yer almayan sahte faturalar ile şirket üzerinden vergi ziyaı oluşturup düşük vergiler ödendiğini, davalı …’in şirket menfaatine aykırı olarak şahıs firması şeklinde başka bir firma kurduğunu, bu durumun açıkça haksız rekabet oluşturduğunu, davalı …’in müvekkilinin bilgi ve rızası dışında şirket sermayesini artırdığını ve bu artış ile …’in şirkette alacaklı konuma geçtiğini, müvekkilinin şirkete ileride iade almak üzere 117.000,00 TL verdiğini, bu bedelin davalı … tarafından şirketten aldırılıp sanki müvekkiline iade edilmiş gibi gösterildiğini, bu konu ile ilgili olarak açtıkları Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesinde halen derdest olan … Esas sayılı dosya bulunduğunu ileri sürerek davalı şirketin müdürü …’in müdürlükten azlini, davacının payının davalı şirkette % 50 olduğunun tespiti ve tescilini, 50.000,00 TL bedelli kâr payının davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında; davacının kağıt üzerinde ortak olduğunu, şirketin kurulduğu dönemde tek ortakla şirket kurulamadığından davacıya % 5 hisse verilerek şirketin kurulduğunu, davacının taşınmaz satarak ortak olduğu iddiasının gerçek olmadığını, verdiğini iddia ettiği ortaklık bedelinin ödendiği ile ilgili makbuzları ibraz etmesi gerektiğini, davalı şirket ile …’in kurduğu … Kurumsal Dağıtım Hizmetleri A.Ş’nin iştigal konularının aynı olmadığını, bu nedenle haksız rekabetin söz konusu olmadığını, müvekkili …’in taşınmaz sahibi olmasının şirketi yönetmesi ile ilgisi olmadığını, sundukları YMM kayıtlarında da şirketin …’e ödemesinin olmadığının görüleceğini, davacının şirketin işleri ile de ilgilenmediğini, kişisel husumetten dolayı davalılara zarar vermek amacıyla bu tür iddialarda bulunduğunu, müdürün azli konusunda şirkete husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle TTK 630.maddeye dayalı limited şirket müdürünün görevden azli, kâr payı alacağının tahsili ve şirketteki payın tespiti ve tescili davasıdır.
Mahkememizin … Esas-… Karar ve 12.01.2017 tarihli kararı ile;”.. davacının şirketin kuruluşunda % 5 pay sahibi olduğu ve bunun gerçekte % 50 pay olduğu hususunda yazılı hiçbir delilin sunulmadığı, davalı şirket müdürünün özen ve bağlılık yükümü ile kanunlar ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerine ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketi iyi yönetmek için gerekli yeteneği kaybettiği hususunun tespit edilemediği, ayrıca TTK’nın 616. madde gereğince kâr payı dağıtılmasının ortaklar kurulunun münhasıran yetkisinde olduğu, genel kurulun yetkisinde ve devredilemez olan bir konuda hiç karar alınmamış iken mahkemenin genel kurulun yerine geçerek bu konuda karar almasının mümkün olmadığı…” gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul BAM …. H.D’nin … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile; “…. somut uyuşmazlıkta kâr payı dağıtımı konusunun genel kurulun devredilmez yetkileri arasında bulunduğu, mahkemenin genel kurulun yerine geçerek mahkemenin böyle bir konuda karar vermesinin yerinde olmadığı, davacının şirketin kuruluş belgesi olan ana sözleşmesine göre şirkette %5 oranında ortaklık payına sahip olduğu ve bu kaydın aksine dosyaya aynı kuvvette yazılı belge sunmadığı, her ne kadar davacı vekili şirkette %50 paya sahip olduğu yönünde tanık dinletmek istediğini ve tanıklarının haksız olarak ilk derece mahkemesince dinletilmediğini iddia etmiş ise de HMK’nın 203. hükmü gereğince taraflar kardeş olmakla birlikte şirket ana sözleşmesi ile tarafların şirketteki pay durumu senede bağlandığından senede bağlanmış hususlarda tanıkla ispat imkanı bulunmadığı, davalı şirket müdürünün sunulan delillere göre özen ve bağlılık yükümü ile kanunlar ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketi iyi yönetmek için gerekli yeteneği kaybettiği yönünde dosya kapsamına göre gerekli belge ve bilgi bulunmadığı…” gerekçeleri ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 19/02/2019 tarih, …. Esas ve … Karar sayılı ilamı ile; davacının davalılardan şirkete karşı yöneltmiş olduğu ve şirket ortaklık payının hissesinin % 50 olduğunun tespiti ve kâr payının tahsiline yönelik talepler bakımından İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığına ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu taleplere yönelik dava kesimi bakımından onanmasına karar verilmiştir. Davacı tarafından davalı şirket müdürü olan diğer davalı …’in haklı nedenlere dayalı olarak şirket müdürlüğünden azli talebine ilişkin ise eksik inceleme ile hüküm kurulması sebebiyle bozma kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve iş bu esası almıştır.
Bu açıklamalar ışığında; davacının davalılardan şirkete karşı yöneltmiş olduğu ve şirket ortaklık payının hissesinin % 50 olduğunun tespiti ve kâr payının tahsiline yönelik taleplerinin kesinleştiği, dolayısıyla bu talepler yönünden ayrıca yargılama yapılmamış ve hüküm kurulmasına yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamının davalı şirket müdürünün azli ile sınırlı olması nedeniyle, bu hususta eksikliklerin giderilmesi için Vergi Dairesine ve … A.Ş’ye müzekkere yazıldığı, Vergi Dairesinden istenilen hususlarda cevap verildiği, … A.Ş ise söz konusu bağımsız denetim raporlarının uhdelerinde olmaması sebebiyle olumsuz cevap verdiği anlaşılmıştır. Gelen bu cevabi yazılar ve Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ek raporda, kök rapordaki tespit ve değerlendirilmelerin değiştirilmesini gerektirir bir husus bulunmadığı rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, dosyadaki bilirkişi raporları ve Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme neticesinde; şirket müdürünün azlini düzenleyen TTK’nun 630. Maddesine göre, müdürü görevden almaya genel kurulun yetkili olduğunu, ancak her ortak haklı sebeplerin bulunması halinde yönetici ve müdürlerin yönetim hakkının sınırlandırılması ve kaldırılması için özen ve bağlılık yükümlülükleri ile diğer kanun ve ana sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin ağır olarak ihlal edilmesi ve şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi halinde mahkemeden talepte bulunabilecekleri düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme ışığında, dosya kapsamındaki deliller ile dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporları göz önünde bulundurularak somut olayda davalı şirket müdürünün sunulan delillere göre özen ve bağlılık yükümü ile kanunlar ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerine ağır bir şekilde ihlal ettiği veya şirketi iyi yönetmek için gerekli yeteneği kaybettiği yönünde tam bir vicdani kanaate varılamadığından, davacı tarafın bu talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ortaklık payının tespiti ve kar payının tahsiline ilişkin taleplerin kesinleşmiş olması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Dava konusu olan şirket müdürlüğünden azil talebinin ispatlanamaması nedeniyle reddine,
3-Alınması gereken 54,40-TL karar harcının peşin alınan 853,88 TL harçtan mahsubu ile artan 799,550 TL harcın karar kesinleşince talep halinde davacıya iadesine,
3-Yaptığı giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar lehine takdir edilen 3.400,00 TL nisbi vekalet ücretini davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Bakiye gider avansının karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Temyiz Yasa yolu hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/11/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır