Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/147 E. 2022/46 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/147 Esas
KARAR NO : 2022/46

DAVA : Şirket Fesih ve Tasfiyesi
DAVA TARİHİ : 28/02/2019
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkilleri ile davalı ‘‘ ……. Taş. Hiz. Tic. Ve San. Ltd. Şti.’’ ünvanlı şirketi 23.05.2017 tarihinde kurduklarını, şirket sermayesi olarak 40.000,00 TL sermaye ile birlikte hepsi emeklerini de sermaye olarak şirkete hizmet edeceklerine karar verdiklerini, maddi olarak yatırılmasıgereken sermayenin %50’sini davalı tarafından kalan %50 ‘sini ise müvekkilleri tarafından eşit şekilde şirkete sermaye girişinin yapılacağı ve yatırılan tutarlar oranında şirket ortaklık payları olacağı yönünde karar aldıklarını, müvekkillerinin kendi üzerlerine düşen edimlerini yerine getirmiş oldukları halde davalının sürekli olarak ticari defterlerle birlikte gelir gider bilgilerini, şirket ortağı olan müvekkilinden gizlediklerini, lakin şirket için yapılan masrafların müvekkilleri tarafından karşılandığını ve davalıya hiçbir ödeme gerçekleştirmediği gibi zorunlu masraflara da katılmamış bulunduklarını, davalının kötü niyetli ve kusurlu davranışlarının gereği şirketin uğramış olduğu zararlardan sorumlu tutulmasını ve müvekkillerinin uğramış olduğu zararların tespiti ile bu miktarın kendi hisseleri oranında ödenmesinin yapılarak haklı bir şekilde şirketin tasfiyesini isteme mecburiyetinin doğduğunu, TTK 551/3’te Limited Şirketi sona erdirecek haklı sebebin tanımını ve hangi hususların haklı sebep sayılacağını açık olarak belirtmemiş olduğunu, TTK md.187’de Kolektif Şirketler açısından haklı sebep tanımı yapılarak bunlara örneklerin verildiğini, TTK’da ki bu hükümlerin Limited Şirketler içinde uygulanmakta olduğunu, davacı vekili davalının kötü niyetli ve kusurlu davranışları gereği şirketin uğramış olduğu zararlardan sorumlu tutulmasını ve müvekkillerinin uğramış olduğu zararların tespiti ile bu miktarın kendi hisseleri oranında ödemesinin yapılarak haklı bir şekilde ‘‘ …… Tur. Taş. Hiz. Tic. Ve San. Ltd. Şti.’’ ünvanlı şirketin tasfiye edilmesine karar verilmesini, yargılama masrafları ve avukatlık vekalet ücretine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilinin davacılar ile şirket kurulduğunda şirket sözleşmesinin hazırlanarak tescil yapıldığını ve şirket kuruluş tarihinin de TTK ilgili madde gereğince yatırılması gereken ana sermayenin ¼ oranındaki bedelinin bankaya yatırıldığını ve kalan sermaye paylarının 2 yıl içinde tamamlanması için tüm ortakların taahhüt vererek şirketi kurduklarını, davalı müvekkilinin sanki şirkette hiçbir çalışması yokmuş gibi lanse etmesinin tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkili davalı …’nın öğretmen olup şirketin kurulmasının da ve işleyişinde tamamen kendi bilgi tecrübe ve okula gelen öğrencilerin eğitimi ile ilgilenip öğrencilere eğitim veren öğretmen konumunda olduğunu, müvekkili …….’nın şirketin %50 hissesine sahip olmasına rağmen şirketin hiçbir gelir gideri ile ilgilenmediğini sadece mesleği olan öğretmenlik görevini icra etmeye çalıştığını, öğretmenlik yapması sebebi ile şirketin hiçbir mali işleri ile uğraşamadığından davacılara şirket kuruluşunun ertesi günü Büyükçekmece ……. Noterliği 24.05.2017 tarihli vekaletname vererek şirketin tüm mali işleri, banka işleri, muhasebe işleri SGK ile ilgili işlemler ve bir şirket sahibinin sahip olduğu tüm yetkileri davacı … ile …….’e vekalet verdiğini, vekaletnameyi verdikten sonra davacılar tarafından şirketin mali müşaviri olarak davacı …’ın eşi ……’a yetki verdiklerini, şirketin tüm muhasebe işlemleri ve ticari defterlerinin tutulması, şirkete işçi alımı ve SGK kaydı açılmasının davacının eşi tarafından takip edildiğini, davalı müvekkilinin; şirketin tüm yetkilerini güvene esas olarak diğer ortaklara vermesine rağmen davacı diğer ortakların şirketin işleyişini ve kazancını tamamen kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak şirketi zarara uğrattıklarını, şirket muhasebecisi tarafından şirketin sürekli davacı ortaklara borçlandırıldığını, şirket hesaplarından sürekli sebepsiz olarak para çekildiğini ve hesaplardan kendilerine para aktarımları yapıldığını, bunların dışında da para çekilerek ve hesaplardan kendilerine para aktarımlarının yapıldığını, bunların dışında da davacı şirket ortaklarının sahip oldukları …… Otizim ve Spor Kulübünü çalıştırdıklarını, …….’ün ……… hocasının dahi SGK kaydını müvekkilinin ortağı olduğu ‘‘ …… Rehabilitasyon Tur. Taş. Hiz. Tic. Ve San. Ltd. Şti.’’nde yapıldığını, Davalı müvekkili şirketin usulsüzce yönetildiğini ve şirketin davacı ortaklar tarafından zarara uğratıldığını öğrendiği an davacı ortakları 12.11.2018 yılında yani şirketin kuruluşundan yaklaşık 17 ay sonunda Büyükçekmece …….. Noterliği’nin 12.11.2018 tarihli …….. yevmiye no.lu azilname göndererek diğer ortakları yetki bakımından azlettiğini, limited Şirketin feshine hükmedilebilmesi için şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalması gerektiğini, fesihin, ancak; davacı ortağın ileri sürdüğü sebeplerin, diğer kişilerin şirketin devamı konusundaki menfatlerini aşması halinde söz konusu olması gerektiğini, haklı sebebin bu denli ağır olmaması halinde şirketin feshine karar verilmemesi gerektiğini, davacının fesih kararının reddini, TTK m.636 daki yeni düzenleme sayesinde Mahkeme’nin davacı ortağın ileri sürdüğü sebebi haklı bulsa bile şirketin feshine karar vermek durumunda olmadığını, eğer; şirketin devamı ekonomik ve rastyonel açıdan daha doğru bulunuyorsa, şirketin feshi yerine ortağın çıkarılmasına karar verebileceğini, bu nedenle şirket ortaklarının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi ve vekalet ücreti ve mahkeme masraflarının davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu dava; Türk Ticaret Kanunu’nun 636/3. maddesi uyarınca haklı sebeple davalı şirketin feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtları uyarınca davalı şirketin merkezi Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yetki alanında olup, mahkememiz iş bu uyuşmazlığa bakmakta görevli ve yetkilidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı şirketin haklı sebeple feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, fesih yerine kabul edilebilir başkaca çözüm yolları bulunup bulunmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık ile ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde; 6102 sayılı TTK’nın “Limited Şirketin Sona Ermesi Ve Sonuçları” başlıklı 636. maddesinde; Limited şirketin, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararı ile iflasın açılması ve kanunda öngörülen diğer hallerde sona ereceği, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirleyeceği, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verileceği, haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği, fesih davası açıldığında mahkemenin taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabileceği, düzenlemesi yer almaktadır.
Bilindiği üzere limited şirket ve anonim şirketlerde; şirketin haklı sebeplerle feshi ve şirket ortaklığından çıkma için haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu Türk Ticaret Kanununda sayılmamış olup, doktrinde ve Yargıtay …….. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması,” “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması,” “şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi,” “azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması,” “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır.
Şirketin haklı sebeple feshi, ikincil bir çözümdür. Bu talebin ikincilliği hem davanın açılması hem de davada verilecek hüküm bakımından geçerlidir. Haklı sebeple fesih davasının diğer hukuki yollarla ilişkisi konusu çok net bir biçimde ortaya konulmuş değildir. Ancak İsviçre doktrininde bugün hakim olan ve Türk doktrininde de benimsenen görüş davanın ikincil niteliğinin bu davaların açılmasının haklı sebeple fesih davasının ön şartı olmadığı yönündedir. Gerçekten de davanın ikincil nitelikte olması diğer davalar ile arasında bir bağlılık bulunduğu ve azlığın bu davaları açmadan haklı sebeple fesih davası açamayacağı anlamına gelmez.
Somut olayda davacı tarafından fesih için haklı sebep olarak ileri sürülen hususlar teknik incelemeyi gerektirdiğinden teknik bilirkişiler eliyle şirket kayıt ve belgeleri incelenmiş ve kök ve ek raporlar dosyaya sunulmuş ve mahkememizce yapılan tespitler yerinde görülerek hükme esas alınmıştır.
Bu genel açıklamalar ışığında huzurdaki davada, davacı tarafından fesih için haklı sebep olarak ileri sürülen hususlar teknik incelemeyi gerektirdiğinden teknik bilirkişiler eliyle şirket kayıt ve belgeleri incelenmiş ve hazırlanan raporlar dosyaya sunulmuş ve mahkememizce yapılan tespitler yerinde görülerek hükme esas alınmıştır.
Buna göre; davalı şirketin temel sorununun likitide sorunu olduğu, davalı şirketiri incelenen 2017-2018-2019 yılları kaydı değer bilançolarında negatif net işletme sermayesine sahip olduğu, 28.02.2019 tarihli bilançosunda kaydi değerlere göre -230.772,92 TL öz kaynak tutarı ile borca batık olduğu tespit edilmiştir. Bir ortaklık yapısına dahil olan ortağın, o ortaklıktan kar elde etmek amacı taşıması doğal bir olgu, uzun süredir karlılık sağlanamadığından bu hususun karşılanamadığı ve tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda aralarında ki güven ilişkisinin de ortadan kalkmış olması nedeniyle ortaklık ilişkisinin zedelendiği, dolayısıyla TTK’nun md. 636/3 anlamında haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
TTK md. 636/3 hükmü, Hâkime istem yerine duruma uygun çözüm konusunda geniş bir takdir hakkı verdiğinden mahkeme kural olarak bu talep ile bağlı değildir. Haklı sebeple fesih davasının arkasında yatan düşünce, hakimin kendiliğinden hatta davacının alternatif çözüm yönünde bir talebi olmadan dahi fesih yerine başka alternatif çözümler araması gerektiğidir. Hakim ortakların dengeleştirilmiş menfaati, ortaklığın mali yapısı, şirketlerin faaliyetinde devam etmesinin gerek ortaklar gerekse şirketin ilişkisi bulunduğu üçüncü kişiler yönünden etkisi de gözetilmelidir. Davalı şirketin bilirkişi raporu ile değerlendirilen ekonomik yapısı ve mali varlığı gözetildiğinde, satışlarının giderek ciddi biçimde artış göstermesi ve faaliyetlerinde gözlenen devamlılık şirketin feshinin hakkaniyetle bağdaşmayacağı açıktır. Davacının fesih ile elde edeceği sonuca çıkma ile de ulaşabileceği değerlendirilmiş, davalı şirketin ekonomiye katkısını sürdürmeye devam etmesi hakkaniyete uygun bulunmuştur. Bu sebeple, alternatif çözüm olarak davacının ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesinin yerinde olacağı kanaatine varılmış ve bu alternatif çözüm yönteminin iki taraf lehine olacağı değerlendirmesi yapılmıştır.
Bu kapsamda, davalı şirketin öz varlığını koruyamaması nedeni ile ortakların sadece ödedikleri sermaye tutarları üzerinden ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiği kanaatine varılarak, davacı …’a 2.500,00 TL, davacı …’e 2.500,00 TL ayrılma akçesi ödenebileceği takdir ve sonucuna varılarak, belirlenen bu miktarlar üzerinden davacıların davalı şirketten çıkmalarına izin verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf dilekçesinde şirketten alacak talebinde bulundukları, ancak bu taleplerine ilişkin hüküm kurmaya elverişli delil sunmadıklarından, alacaklarının varlığı ispata muhtaç olduğundan bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının iddialarında yer alan davalı …’nın kötü niyetli ve kusurlu davranışları nedeniyle şirketin zarara uğratıldığına ilişkin yapılan incelemede; dosya münderecatında ve yasal defter kayıtlarında bu iddialara istinaden somut bir veriye rastlanamadığı bu nedenle bu hususun da ispata muhtaç olduğu anlaşılmakla, bu talebin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;
1- Davalı şirketin haklı nedenlerle feshi koşullarının gerçekleştiği anlaşılmakla birlikte TTK 636/3 maddesi hükmü gözetilerek fesih yerine davacı ortakların İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …….. numarasına kayıtlı …… ÖZEL REHABİLİTASYON TURİZM TAŞIMACILIK HİZMETLERİ TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ’ndeki ortaklığından ÇIKMASINA İZİN VERİLMESİNE,
2-Bilirkişi kurulunca hesaplanan davacı … için 2.500,00 TL ve davacı … için 2.500,00 TL ayrılma akçesinin karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı şirketen tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Davacı tarafın yöneticinin sorumluluğuna ilişkin tazminat talebinin ise ispatlanamaması sebebiyle REDDİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 44,40-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30-TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvurma harcı ve 44,40 peşin harcın davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyada yapılan 3.000,00.-TL bilirkişi ücreti ve 234,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.234,00-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen taleplere ilişkin olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
9-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır