Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/144 E. 2019/1256 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/144 Esas
KARAR NO : 2019/1256

DAVA : Limited Şirket Ortaklığından Çıkma
DAVA TARİHİ : 27/02/2019
KARAR TARİHİ : 26/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Limited Şirket Ortaklığından Çıkma davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin 16/01/2007 tarihinden bu yana Eylül ……Tekstil Dış Tic. Ltd. Şti.’nin %25 hisse sahibi ortağı olduğunu, mküvekkilinin ortaklığın başladığı tarihten bugüne kadar şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığını, kar dağıtımı yapılmamakta olduğunu, şirket bilançolarının gösterilmediğini, şirketin uzun zamandır devamlı olarak kâr sağlayamadığını ve bu sebeple faaliyetleri tamamen durduğunu, müvekkilinin davalı şirket üzerinde hiçbir imza sevk ve idare yetkisinin olmadığını, davalı şirketin faaliyet konusundan uzaklaştığını, sürekli zarar ettiğini, malvarlığının israf edildiğini, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar meydana geldiğini, liimited şirketin ortaklık mevcudu kalmadığını, açıklanan nedenlerden dolayı, müvekkilinin daha önce şirket ortaklığından çıkmak istediğini beyan ettiğini, fakat şirketin diğer ortakları tarafından ” Limited şirketin en az iki kişi ile devam edileceğini ortaklıktan çıkma halinde şirketin sona ereceği” söylendiğini, bu nedenle müvekkilinin diğer ortakları mağdur etmeme gayesiyle, ortaklığa devam etmek zorunda kaldığını, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini belirterek Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasını ve şirketin tasfiyesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf 04.07.2019 havale tarihli açıklama dilekçesi ile talebinin ortaklıktan çıkmaya ilişkin olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
DELİLLER
Taraf iddia ve beyanları, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ….. havale tarihli cevabi yazısı, Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün ….. havale tarihli cevabi yazısı, Güneşli Vergi Dairesi’nin …. tarihli cevabi yazısı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 638. maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma istemine ilişkindir.
Somut olayda davacının davalı Eylül …… Tekstil Dış Tic. Ltd. Şti.’nin %25 hisse sahibi ortağı olduğu, davalı şirketin faaliyetlerinin tamamen durduğu ve kar sağlayamadığından bahisle haklı nedenle şirket ortaklığından çıkma talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yargılama kapsamında kolluk araştırması yapıldığı ve davalı şirketin ticaret sicil adresinde faaliyet göstermediği tespit edilmiştir. Davalı şirketin kayıtlı olduğu vergi dairesinin cevabi yazısı uyarınca da davalı şirketin 20.11.2008 tarihi itibariyle terk bildiriminde bulunduğu anlaşılmıştır.
Limited ortaklık sürekli bir borç ilişkisidir. Ortağın ortaklıkla arasındaki hukuki bağ, sahip olduğu hak ve borçlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede çıkma hakkı tanınmadıkça ahde vefa ilkesi gereğince ortağın sebepsiz yere ortaklıktan ayrılması düşünülemez.Ancak sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerde tarafl arın MK m. 2’deki dürüstlük kuralı gereğince, devamı kendisi için çekilmez hâle gelen bir ilişkiyi sürdürmesi beklenemeyeceğinden, haklı sebeplerin varlığı hâlinde bu ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür. Limited ortaklıklarda, haklı bir sebebin gerçekleştiğini düşünen her ortak TTK m. 638/2 hükmüyle verilen imkândan yararlanarak haklı sebeple çıkma davası açabilir. Kanuni çıkma hakkı olarak da anılan haklı sebeple çıkma hakkı, sözleşmeyle çıkma hakkı tanınmış olsa dahi bâkidir. Nitekim haklı sebeple çıkma hakkı vazgeçilmez, mutlak bir haktır.
Haklı sebep uygulamada bahsi çok geçen temel bir kavramdır. Özel hukukun birçok alanında ve özellikle ticaret hukukunda yaygın kullanımı olduğu söylenebilir. Ortaklıklar hukuku anlamında bazı tanımlara göz atıldığında, örneğin ….. haklı sebebi, ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortak açısından bu ilişkinin sürdürülmesinin kendisinden istenemeyeceği nedenler şeklinde ifade etmektedir. Limited ortağın çıkma gerekçeleri bağlamında bazı durumlara topluca işaret etmesi bakımından ifade edilecek olursa haklı sebep, ortak açısından ilişkinin objektif imkânsızlığına neden olan, ilişkinin sürdürülmesi imkânını ortadan kaldıran hâller şeklinde tanımlanabilir. Şirketler hukuku açısından Kanunda haklı sebebin tanımı genel hükümlerde veya limited şirketlere ilişkin hükümlerde yer almamaktadır. Sadece kollektif şirketlerin sona ermesi bölümünde TTK m.245’de haklı sebebin tanımı yapılarak numerus clausus olmayan haklı sebep hâlleri sayılmıştır. Bu maddeye göre haklı sebep: “şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olması” şeklinde tanımlanmış, bir ortağın yönetimde, hesaplarda şirkete ihanet etmesi, kendisine düşen asli görev ve borçları yerine getirmemesi, şirket unvanını veya mallarını şahsi çıkarları için kötüye kullanması, şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi hâlleri haklı sebebe örnek olarak dört bent halinde sıralamıştır. Bu örneklerden de açıkça anlaşılacağı üzere haklı sebep herhangi bir ortakla ilgili olabileceği gibi ortaklar arasındaki münasebetlerde de kendisini gösterebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde genel olarak denilebilir ki, ortaklığın devam etmesi, doğruluk ve güven kurallarına göre dava açan ortaktan beklenemiyorsa, haklı sebep gerçekleşmiştir. Elbette bu değerlendirmede davacı ortağın ortaklık ilişkisinin ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi hususundaki menfaatiyle ortaklık ilişkisinin aynen devam ettirilmesinde çıkarı olan kimselerin menfaatleri karşılaştırılmalı ve somut olayda hangi menfaat daha üstün geliyorsa ona göre karar verilmelidir.(Ydr.Doç.Dr.Ali Haydar Yıldırım,Limited Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi,Bursa 2013,s.126-127)
Esasen haklı sebep, en geniş tarifiyle, sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi, dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilecek hukuki olgudur.Haklı sebebin, genel manada, sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilen hukuki olgular olarak ifade edildiği göz önünde bulundurulacak olursa; ortaklıklar hukukunda haklı sebep tanımı yapılırken “çekilmezlik” olgusunun, yukarıda da belirtildiği gibi, “paydaşları ortak olmaya yönelten nedenlerin ortaklık maksadının gerçekleşmesini imkânsız yahut aşırı miktarda güçleştirecek biçimde ortadan kalkması” olarak somutlaştırıldığı söylenebilir. (ERDEM, s. 23 vd.).
Genel anlamda ortakların davranışları limited ortaklığın faaliyetlerini önleyecek, zarara uğratacak yahut karşılıklı güveni sarsmış ve ortaklar artık bir arada olamayacaklar ve ortaklık faaliyetlerini sağlıklı şekilde yürütemeyecekler ise haklı sebeplerin varlığını kabul gerekir (Baştuğ, s. 47).Yine, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesinin olanağının kalmaması gibi hallerde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir.(Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin 07/12/2015 gün ve 2014/15623 esas,2015/11122 karar sayılı ilamı)
Haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini takdir yetkisi ise hâkime aittir. Şüphesiz hâkim söz konusu sebebin haklı olup olmadığını takdir ederken ilgili limited şirketin yapısını da göz önünde bulunduracaktır. Şöyle ki limited şirketler TTK m. 124 hükmünde açıkça sermaye şirketleri arasında sayılmış olmakla birlikte, anonim şirketlere kıyasla şahıs ortaklığı özellikleri gösteren nitelikleri de mevcuttur. Pay devrinin imzaları noter onaylı sözleşme mecburiyetiyle zorlaştırılmış olması, yan edim yükümlülükleri getirme imkânı,çıkma ve çıkarılma kurumlarının düzenlenmiş olması gibi hükümler limited şirketin bu yönünü göstermektedir. Dolayısıyla çok ortaklı, tüm ortakların şirket işleriyle bizzat ilgilenmeyip daha ziyade anonim şirketlerde olduğu gibi kişiliklerinin ön plana çıkmadığı, yaptığı yatırımın değerlenmesine önem verdiği “kapitalist karakterli” limited şirketlerde, ortakların şahıslarında meydana gelen sebepler her zaman haklı sebep sayılamayabilir. Bu hâlde ortaklar, ortaklık ilişkilerinden kaynaklanan, yani objektif nedenlerden dolayı haklı sebebe dayanarak çıkma haklarını kullanabileceklerdir. Ortaklığın sürekli zarar etmesi, uzun yıllar boyunca kâr dağıtılmaması, şirketin atıl durumda olması, ortakların birbirlerine duydukları güven ortamının kaybolması,amacın gerçekleşmesinde hukuki veya ekonomik imkânsızlıkların doğması şeklinde doktrinde birçok husus örnek olarak sayılmıştır.(Yrd.doç.Dr.Bünyamin Gürpınar,Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XX, Y. 2016, Sa. 2,http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/20_2_4.pdf,Erişim Tarihi: 25/11/2017)
Bu açıklamalar ışığında somut olayda olduğu gibi davacı ortağın kâr payı alamaması, davalı şirketin kuruluş maksadının gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmiş olması ve faaliyetlerini durdurmuş olması nedenleriyle davacı açısından ortaklıktan çıkmak için haklı nedenlerin mevcut olduğunun kabulü gerekir. Bu sebeple davacı tarafın ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Talep olmaması sebebiyle davacıya çıkma payı verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1- Davacının açmış olduğu ortaklıktan çıkma talebinin KABULÜ İLE; davacı …’in İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde ….. sicil numarası ile kayıtlı davalı …’nden TTK’nın 636/3. Maddesi uyarınca haklı nedenle çıkmasına İZİN VERİLMESİNE,
2-Talep olmaması sebebiyle davacıya çıkma payı verilmesine YER OLMADIĞINA ,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 44,40.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 65,00.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/12/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır