Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1027 E. 2022/163 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1027 Esas
KARAR NO : 2022/163

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 28/02/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davacı şirket ile davalı taraf arasında 15.08.2018 tarihi ile 09.11.2018 tarihleri arasında ticari satımdan kaynaklı (cıvata,somun,kelepçe.matkap. ucu gibi. çeşitli hırdayat malzemelerin satışında) işin karşılığı olarak davacı tarafından borçlu davalıya toplamda 37.197,30 TL bedelli fatura kesildiğini, söz konusu fatura ve sevk irsaliyesinin davalı tarafa elden teslim edildiğini, davacı şirketin uzunca bir süre, davalı borçlu tarafı ödeme konusunda beklediğini ve sözlü ihtarlarda bulunduğunu, daha sonra davalı tarafa, borcunu ödemesi hususunda 30.07.2019 tarihinde, Çorlu ,…… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, davalı taraf 08.08.2019 tarihinde yetkiye ve söz konusu faturalarla ilgili borçlarının bulunmadığına dair borca itiraz etmiş olup icra takibini durdurduğunu, fatura ve sevk irsaliyesinin borçlu tarafa elden teslim edildiğini, söz konusu icra dosyası açıldıktan sonra davalı tarafın davacı şirkete gelerek borcun ana parasını kabul etmiş ancak faiz, masraf ve avukatlık ücreti hususunda anlaşamadıkları için borca tümden itiraz etme ve süre kazanma yolunu seçtiğini, tedbir talebinin kabulü ile borçlunun Çorlu …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı icra takibinde itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalılar aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

Silivri İcra Müdürlüğü’nün …… E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Belirtilen icra dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu … ‘ne yönelik 40.041,65 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça; davalı tarafa hırdavat malzemesi satışı nedeni ile kesilen toplam 37.197,30 TL bedelli faturadan dolayı davalıdan alacaklı olduklarının ileri sürüldüğü görülmüştür.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve hukuki dinlenilme hakkı tanınmış, ancak davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış ve herhangi bir delil de bildirmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafça davalıya hırdavat malzemesi satışı nedeni ile kesilen toplam 37.197,30 TL bedelli faturadan dolayı davalıdan alacaklı olup olmadıkları, faturada yer alan malzemelerin davalıya teslim edilip edilmediği hususlarıdır.
Davacı tarafça bildirilen ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte bulunan tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden ilgili 2018 yılına ilişkin BS-BA form kayıtları celbedilmiş ve dosya arasına alınmıştır.
HMK’nun 222.maddesinin 1.fıkrası “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir” şeklinde olup, tarafların tacir sıfatını taşımaları ve TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlü bulunmaları nedeni ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişisi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde talimat yolu ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, akabinde davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde de bilirkişi incelemesi için tarih tayin edilerek davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini sunmaktan imtina ettiği görülmüştür. Mali müşavir bilirkişisinin talimat yoluyla davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlediği.28/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 35.283,51 TL tutarında alacaklı göründüğünün saptandığı bildirilmiştir.
Dava konusu icra takibine konu asıl alacağın davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde 35.283,51 TL tutarında kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK’nun 18.maddesi uyarınca ticari defter tutmakla yükümlüdürler. Davacı taraf, tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın usulüne uygun tuttuğu kendi defter kayıtlarının o taraf lehine delil olarak kabul edilebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir(Aynı yönde Yargıtay 15.HD.’nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı). Aksinin kabulü, kötüniyetin korunması anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık teşkil eder. Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, burada bir tarafın usulüne uygun olarak tuttuğu ticari defterlerini ibraz etmesi ancak diğer tarafın ibrazdan kaçınması durumunda, ibraz eden lehine adi bir karine öngörüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmeyip anılan adi karinenin aksini ispat edemediğinden, davacı tarafın HMK’nun 222/2.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının yasanın açık hükmü uyarınca davacı taraf lehine delil olarak kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının 35.283,51 TL tutarında ispat edildiği, davacı defterlerindeki kayıtlar kendi aleyhine de delil olabileceğinden fazlaya ilişkin olarak talep edilen ancak davacı defterlerinde yer almayan asıl alacak kısmı yönünden davanın reddi gerektiği, yine takipten önce davalının temerrüde düşürülmemesi nedeniyle işlemiş faiz yönünden de davanın reddine, davalının borca itirazının belirtilen asıl alacak miktarında haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabul edilen miktar üzerinden kabulüne, davacı tarafın % 9 oranında faiz talep etmiş bulunması dikkate alınarak talepten fazlaya hüküm verilemeyeceğinden kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 9 oranını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Davalının Silivri İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 35.283,51 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin (Asıl alacak yönünden ve işlemiş faiz talebinin) REDDİNE
35.283,51 TL asıl alacağa takipten itibaren yıllık %9 oranını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına,
Alacağın likit olması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile 35.283,51 TL asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.410,22.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 683,82.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ve 683,82.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 745,50.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 656,91 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.292,53.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul/red oranına göre 1.163,18 TL’lik kısmının davalıdan, geriye kalan bakiye kısmının ise davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır