Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/985 E. 2021/32 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/985 Esas
KARAR NO : 2021/32

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2016
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 07/09/2016 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE;Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalının müvekkilleri hakkında, müvekkilerinin ciranta olduğu keşidecisi davanın ihbarı talep edilen … olan çekten dolayı icra takibi başlattığını, müvekkillerinin itirazının reddedildiğini, müvekkilerinin davalı ve … ile borç alacak ilişkisi olmadığını, taraflar arasındaki ilişkilerin savcılık ve ceza mahkemelerinde Kasten Adam Öldürme ve Yaralama ,Sahtecilik , Tefecilik ve benzeri suçlara konu olduğunu belirterek müvekkilerinin dava konusu icra dosyasına borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptalini kötü niyet tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; derdestlik nedeniyle itiraz ettiklerini, dava dilekçesinde tüm iddiaların asılsız mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.

Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu Yönelik 74.133,37 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

Bilirkişiler ……. ve …… tarafından düzenlenen tarihli bilirkişi raporunda hüküm kısmında; rapor içerisinde yapılan tespitler neticesinde; taraflar arasındaki ilişkinin borç alacak ilişkisine dayandığı, davacı …’in konut kredisi hesabına davalı … tarafından 42 işlemde toplam 38.249,00 TL ödeme yaptığı, davacı … tarafından 4 işlemde nakden toplan 4.405,00 TL para yatırdığı, yine … tarafından ……. Ada …… Parsel daire satış bedeli açıklaması ile 19.800,00 TL nakden para yatırdığı, davacı tarafından …… Ada ……. Parsel daire satış bedeli açıklaması ile ödenen 19.800,00 TL’nin ve 4.405,00 TL tutarındaki nakden yatırılan tutarın davalı şahıs ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığının tespitinin yapılamadığı görüş ve kanaatini içerir raporlarını ibraz etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş ancak verilen bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine İstanbul BAM ……. HD’nin ……. Esas ……. Karar sayılı kararı sonucunda yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir.
Davacı tarafından, Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün ……. sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu olmadıklarının tespiti talep edilmiştir.
Dava konusu Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün …… sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; takip tarihinin 08/04/2016, alacaklısının davalı …, borçlularının davacı … ile dava dışı … olduğu, takip dayanağının 12/01/2014 tanzim tarihli 15/02/2015 vade tarihli 153.000,00 TL meblağlı bono olduğu görülmüştür.
Takip dayanağı olan bononun 12/01/2014 tanzim tarihli, 15/02/2015 vade tarihli 153.000,00 TL meblağlı bono olduğu, tanzim edeninin dava dışı …, lehtarının davacı … olduğu görülmektedir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı veya keşideci … arasında herhangi bir borç ve alacak ilişkisi bulunmadığı, davacının oğlu olan müteveffa ……’in 2011 yılında eşinin takılarını bozdurmak suretiyle davalının babası olan ……’a borç olarak verildiği, ……’ın borcu ödemediğini, davalının babası olan ……’ın davacının 2013 yılında almış olduğu otomobili kendisine satmasını ancak hemen ödeyecek parasının bulunmadığını bu nedenle aracın bedelini 8 ay sonra 45.000 TL olarak ödeyebileceğini teklif ettiğini, aralarındaki samimiyet ve güven ilişkisi çerçevesinde davacı aracını kararlaştırılan 45.000 TL satış bedelinin 8 ay sonra ödenmesi ve ödeme tarihinde resmi devir işlemi yapılması üzerine harici satış ile satarak ……’a teslim ettiğini, ……’ın yapmış olduğu işler nedeniyle müşterilerinden almış olduğu vade tarihi 4 aya yakın olan senetleri teminat olarak davacıya verebileceğini, bu senetlerin ödenmemesi halinde parayı defaten ödeyeceğini ve vereceği senetleri tahsil için bankaya vermelerinin dana uygun olacağını, vereceği senet bedellerinin borcu olan 45.000 TL’den daha yüksek bedelli olacağından tahsilat sonrasında borca yeter kısımdan arta kalan miktarı kendisine verilmesi gerektiğini söyleyerek bankaya birlikte gitmeyi teklif ettiğini, birlikte bankaya gittiklerini ve davacının senetlerde ne yazıldığına bakmaksızın senetlerin arkasına tahsil cirosu attığını, ciro işleminin tamamlanmasından sonra ……’ın bu senetleri inceleyerek diğer senetlerin 60-70 bin TL bedele ulaştığını banka masrafının artmaması ve senet borçlularının problemli olmaları neden ile sorun yaşayabileceğini, bunların bedellerini kendisinin haricen tahsil etmesinin daha uygun olacağını söyleyerek senetlerden 2-3 tanesini kendisinde alıkoyup kalan 8-9 civarındaki senedin banka çalışanına ibraz edildiğini, akabinde çıkan olaylar neticesinde ……’ın oğlu olan …….’ın davacıyı yaraladığı ve davacının oğlu olan ……’i öldürdüğü, …… tarafından davacının oğlu olan ……’e verilmiş bulunan 30/08/2015 ödeme tarihli 140.000,00 TL tutarlı senedin tahsili için …… mirasçıları olarak …… aleyhine icra takibi başlattıklarını, bunun üzerine davalı tarafından davacı aleyhine dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davalının icra hukuk mahkemesine sunulan cevap dilekçesindeki senedin teminat senedi olarak verildiği savunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sonuç itibariyle davalının bu şekilde kendisini hileli davranışlarla aldattığından bahisle borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı taraf ise cevabında; senedin teminat senedi olduğu yönünde bir beyanlarının bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmeyerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu icra takibinin dayanağı olan bononun davacının hile yolu ile aldatılması sonucu elde edilip edilmediği, bononun davalıya teminat amaçlı olarak verilip verilmediği noktalarında toplanmaktadır.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli bulunan tüm deliller toplanmış ve mahkememizce değerlendirilmiştir.
Büyükçekmece …… İcra Hukuk Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacısının …, davalısının … olduğu, davanın davamızın konusunu icra takibine ilişkin imzaya itiraz davası olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 01/09/2016 tarih ……. Esas ……. Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve verilen bu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……. Hukuk Dairesinin ……. E-K sayılı kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu dosyada aldırılan imza incelemesine ilişkin grafolojik bilirkişi raporu ile dava konusu bononun arka yüzündeki davacıya atfen atılı bulunan imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesinin …… Esas sayılı dosyası mahkememizce celp edilerek incelenmiş, dosyanın maktül ……’in 04/12/2015 tarihinde ……. tarafından öldürülmesi olayı ile ilgili dosya olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul …… İcra Müdürlüğünün ……. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklılarının …, ……. ve ……., borçlusunun …… olduğu, takip tarihinin 29/02/2016 olup takibin dayanağının 30/08/2014 tanzim tarihli, 30/08/2015 vadi tarihli, keşidecisi ……, lehtarı …… (Alacaklıların murisi) olan bono olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından, taraflar arasında görülen Büyükçekmece ……. İcra Hukuk Mahkemesinin ……. Esas sayılı imza itirazı dava dosyasına sunulan cevap dilekçesinde; dava konusu bononun, İstanbul ili ……. ilçesi …… Mah……. ada ……. parsel zemin kat …… nolu bağımsız bölüm ile Avcılar ……. mahallesi ……. parsel sayılı taşınmazın davalı tarafça satın alınmak istenirken davalıya kredi çıkmaması nedeni ile davacı adına ……. bank’tan kredi çekilmesi ve ödemelerinin davalı tarafça yapılması, borç bittiğinde ise davacının tapuda taşınmazı davalıya devretmesi şeklinde yapılan anlaşma uyarınca davalının davacıya kendisine güvenmesi karşılığında verdiği ileri sürülmüştür.
Davacı vekili tarafından, görevsizlik kararına karşı sunulan istinaf dilekçesinde, davalı tarafın cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin davacı adına kayıtlı evin banka kredisiyle alınmış olması nedeniyle kendilerine teminat senedi olarak verildiğinin ikrar edildiği bildirilerek teminat senedine dayalı olarak başlatılan icra takibin iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürdüğü görülmüştür.
Dava dilekçesinde geçen aracın trafik kaydı dosya arasına alınmıştır.
Mahkememizce taraflarca gösterilen tanıklarının duruşmada yeminli beyanlarına başvurulmuştur.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının ……. Sor. Sayılı dosyasının incelenmesinden; davacı tarafça dava konusu bononun hile yolu ile doladırılmak suretiyle alındığı yönündeki şikayeti üzerine açılan soruşturma dosyası olduğu ve soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tapu kayıtlarının ve gelen banka yazı cevaplarının incelenmesinden; İstanbul ili ……. ilçesi …… köyü …… ada …… parsel sayılı zemin kat …… nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın 27/10/2014 tarihli tapu işlemi sonucunda davacıya devredildiği, aynı yer 3 nolu bağımsız bölümün ise 07/06/2013 tarihli tapu işlemi sonucunda davalıya devredildiği görülmüştür. Söz konusu davacıya ait 2 nolu bağımsız bölümün 22/10/2014 tarihinde …… bank’tan 67.500,00 TL konut kredisi çekilmesi suretiyle satın alındığı, kredi sözleşmesinde davalının kefil sıfatı ile imzası bulunduğu ve bu kredi borcu nedeniyle taşınmaz üzerinde ……. bank lehine ipotek tesis edildiği görülmüştür.
Mahkememizce ……. bank ilgili şubesinden söz konusu konut kredisinin ödemelerinin kimin tarafından yapıldığını gösterir hesap hareketleri ve kredi sözleşmesi ile ilgili tüm tapu evrakları edilmiş ve bir mali müşavir ile bir nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişisinden rapor aldırılmıştır. Dosyaya sunulan 19/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının konut kredisi hesabına davalı tarafından 42 işlemde toplam 38.249,00 TL ödeme yaptığı, davacı tarafından 4 işlemde nakden toplam 4.405,00 TL para yatırdığı, yine davacı tarafından ” …… ada …… parsel daire satış bedeli” açıklaması ile 19.800,00 TL nakden para yatırdığı, davacı tarafça nakden yatırılan tutarların davalı şahıs ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığının tespitinin yapılamadığı bildirilmiştir.
Böylelikle mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde yapılan değerlendirmede;
Davacı tarafça dava konusu bononun, davalı tarafça hile (aldatma) yolu ile kendisinden alındığı ileri sürülmüştür. Her ne kadar HMK’nun 201.maddesi uyarınca senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunsa da, hilenin tanık dahil her türlü delille ispatı mümkündür. Davacı tarafça bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulmuş ancak şikayet neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Yine dinlenin davacı tanıklarının anlatımlarında, dava konusu senedin söz konusu araç satımı için verilen senetler arasında yer aldığı hususunda açık bir anlatım bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacının dava konusu bononun kendisinden hile yolu ile alındığı yönündeki iddiasını ispatlamayamadığı kanaatine varılmıştır.
Maddi vakıaların ortaya konulması taraflara, hukuki tavsif ise hakime aittir. Davalı taraf, gerek icra hukuk mahkemesi dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde gerekse görevsizlik kararına verdiği istinaf dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında, dava konusu bononun kendisi tarafından alınmak istenilen ancak kendisine kredi çıkmayınca davacı tarafından çekilen kredi ile davacı adına alınan taşınmaz nedeni ile davacı tarafından kendisine verilmiş teminat senedi olduğu yönünde beyanlarda bulunduğu, dinlenilen davalı tanıklarının anlatımları da bu durumu destekler nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca dava konusu bononun davalının ileri sürdüğü şekilde teminat amaçlı olarak verilip verilmediği, teminat amaçlı olarak verildi ise teminat sebebinin ortaya çıkıp çıkmadığı ve bu surette bedelinin talep edilip edilemeyeceği üzerinde durulması gerekmektedir. Zira her ne kadar dava konusu bononun hile yolu ile ele geçirildiği hususu davacı tarafça ispatlanamamış ise de, davalı tarafın senedin teminat amacı ile kendilerine verildiği hususundaki beyanları ile bu konudaki ispat yükünü üzerine aldıkları kabul edilmiştir. Davalı tarafın, dava konusu bononun kendilerine almak istedikleri taşınmazın davacı adına alınması nedeni ile teminat senedi olarak verildiği, aslında söz konusu taşınmazı kendilerinin aldıkları, ancak adlarına kredi çıkmayınca davacı adına kredi çekilip taşınmazın davacı adına alındığı hususundaki iddiaları hukuki niteliği itibariyle “inançlı işlem” iddiasını teşkil etmektedir. İnançlı işlem ancak yazılı delillerle ispat edilebilir. Yazılı delil sunulamaması halinde ise ancak HMK’nun 202.maddesi uyarınca delil başlangıcı bulunması durumunda inançlı işlemin tanık ile ispatı mümkün hale gelebilir. Mahkememizce söz konusu taşınmazın alınmasında kullanılan konut kredisine ilişkin ödeme ekstreleri ve belgeler bankadan celp edilmiş ve mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de kredi geri ödemelerinin 42 işlemde toplam 38.249,00 TL’sinin davalı tarafça yapıldığı tespit edilmiştir. Davalının söz kredi sözleşmesinde kefil sıfatı ile imzasının bulunması, kredi borcunun 42 işlemde toplam 38.249,00 TL’sinin davalı tarafça ödenmesi ve davalının bir dönem taşınmazda oturması(her ne kadar davalının taşınmazda kiracı sıfatı ile oturduğu ileri sürülmüş ise de davacı tarafça bu husus ispatlanamamıştır) hususu ile ayrıca dinlenilen davalı tanıklarının beyanlarından, dava konusu bononun söz konusu taşınmazın inançlı işlemle davacı adına alınması karşılığında davalıya verildiği, bononun davacı tarafından davalıya bu şekilde verilen teminat senedi olduğu kanaatine varılmıştır (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2019/4230 Esas 2020/6838 Kara sayılı kararı: “05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir. Somut olaya gelince, davacı tarafından inançlı işlemin varlığıyla ilgili yazılı belge sunulmamış ise de; davalının taşınmazı temlik alırken dava dışı ……. bank A.Ş.’den 100.000,00 TL bedelli kredi temin ettiği, yargılama aşamasında davacı tarafından değişik tarihlerde ve meblağlarda anılan bankaya ödemelerin yapıldığına ilişkin dekont suretlerinin sunulduğu, ibraz edilen dekontların davalının çektiği kredi borcuna ilişkin olduğunun tespit edilmesi halinde HMK’nın 202. maddesi kapsamında delil başlangıcı olarak kabul edileceğinde kuşku yoktur “). Davalı tarafça söz konusu taşınmazın tapusunun iptali ve adına tesciline yönelik herhangi bir dava açmamış ve takip bulunmamış olması, bilakis bonoyu davacı aleyhine icra takibine koymuş bulunması nedeni ile teminat amaçlı olarak verilen bononun teminat sebebinin kredi geri ödemesi miktarı kadar oluştuğu, davalının dava konusu bono nedeniyle davacıdan kredi geri ödemesi miktarı kadar alacaklı olduğu ve bu meblağı isteyebileceği, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalı ödemesinin 38.249,00 TL olduğu, davalının bu meblağı davacıdan talep edebileceği, bono bedelinin 153.000,00 TL olması ve bu meblağdan davalının kredi geri ödemesi olan 38.249,00 TL’nin mahsubu neticesinde geriye kalan 114.751,00 TL’nin teminat sebebi oluşmadığından davanın bu meblağ yönünden kabulünün gerektiği, takipte talep edilen işlemiş faiz meblağı olan 50.812,77 TL yönünden de davalının davacıya kredi geri ödemelerinin kendisine ödenmesi hususunda herhangi bir ihtarname göndermemiş olması nedeni ile davacının temerrüdü söz konusu olmadığından icra takibi ile talep edilen işlemiş faizin de istemeyeceği anlaşılmakla davanın bu kısım yönünden de kabulünün gerektiği, fazlaya ilişkin reddi gerektiği, kabul edilen kısım yönünden davalının kötüniyeti sübut bulmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği, reddedilen kısım yönünden verilen ihtiyati tedbir kararı ile davalının alacağını elde etmekte gecikmeye neden olunması nedeni ile bu kısım yönünden davalının icra inkar tazminatı talebinin kabulünün gerektiği kanaatine varılarak netice itibariyle aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacının davalıya Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasında 114.751,00 TL takip dayanağı bonodan kaynaklanan asıl alacak borcu ve 50.812,77 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz borcu bulunmadığının tespitine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Kabul edilen kısım yönünden davalının kötü niyeti subut bulmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Davalının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, red edilen 38.249,00 TL’nin %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.309,66.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 2.927,36.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 8.382,30.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı ile 2.927,36.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.397,40 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.301,50 TL toplam yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.883,83.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır