Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/982 E. 2020/213 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/982 Esas
KARAR NO : 2020/213

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ : 03/03/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 10/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkili davacı ile davalı şirket arasında …. Ada …. Parsel sayılı taşınmazın İlan Proje ve Ruhsatlandırma hizmetlerinin verilmesi konusunda anlaşılması üzerine müvekkili davacı davalının söz konusu işlerini tamamladığını, işin bedeli olarak davalı borçluya fatura kestiğini, ancak davalı borçlu söz konusu müvekkili alacağını ödememiş ve müvekkilininde bu nedenle …. seri numaralı 18/08/2017 tarihli faturaya istinaden Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine cra takibine başlamış ancak davalı borçlu tarafından söz konusu icra takibine haksız olarak itiraz edilmiş ve takip durmuş olduğunu, takibe konu olan faturada müvekkili ticari tefterlerine işlenmiş ve davalıya teslim edilmiş olduğunu, müvekkili tarafından yapılan iş karşılığında davalının taşınmaz üzerindeki inşaatını tamamladığını ve müvekkili mühendislik firmasının imzası ve kaşesi aranan projesini Silivri belediyesi ilgili birimine sunarak inşaatı tamamladığını belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya cevap dilekçesi sunulmadığı, 6 nolu celsede ki beyanında; “Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızı aynen tekrar ediyoruz, 3. Kişi konumunda olan davacı taraf müvekkil ile dava dışı arsa sahibi arasındaki iç ilişkiye dayanarak müvekkilden alacak talebinde bulunamaz, müvekkilin davacı taraf ile herhangi bir yazılı veya sözlü anlaşma durumu söz konusu değildir ispat külfeti davacıdadır, davacı taraf ispat külfetini yerine getirememiştir, davanın reddine karar verilsin.” demiştir.
DELİLLER
Taraf iddia ve beyanları, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün 22/10/2018 havale tarihli cevabi yazısı, Silivri Tapu Müdürlüğü’nün 25/10/2018 havale tarihli cevabi yazısı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 30/10/2018 ve 30/10/2018 havale tarihli cevabi yazısı, 17/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporu, 19/09/2019 havale tarihli bilirkişi raporu, 19/09/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporu, 29/01/2020 havale tarihli bilirkişi 2. Ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … tarafından borçlu …. İnş. Tur. Gıda San. Tic. Ltd. Şirketine Yönelik 35.046,00 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık, … Ada … Parsel sayılı taşınmazda davalı yüklenici tarafından yürütülen inşaat faaliyeti kapsamında davaya konu 22.06.2017 tarih ve …. nolu ruhsatlandırılmış mimari projenin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı, taraflar arasında bu konuda sözlü veyahut yazılı bir anlaşma olup olmadığı, bu kapsamda eseri meydana getiren davacının takip kapsamında alacaklı olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21. Maddesinde fatura tanımlanmıştır. Anılan Yasanın 21. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise cevap vermeyerek akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki eser sözleşmesi mahiyetinde ki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı taraftadır.
Somut olayda davacı taraf ticari defterlerine dayanmıştır. Ticari defterlerin delil olması, eski TTK’nın aksine, Ticaret Kanunu’nda değil, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir (HMK md. 222). Bu hükme göre, ticari defterler, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabilir. Bu, defterler sahibinin lehine olabileceği gibi aleyhine de olabilir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, HMK’nın 222/5. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesi aleyhine sonuç doğurmayacaktır. Davacı kayıtları da başlı başına alacağın varlığını ortaya koymadığından ilgili belediyeden proje evrakları temin edilmiş, davalı ile arsa sahibi arasındaki sözleşme celp edilmiştir.
Davalı ile dava dışı arsı sahibi arasında ki sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca inşaat ruhsatlarının tüm giderlerinin davalıya ait olacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla davaya konu proje ve ruhsatlandırma işleminin davalı tarafça yaptırılacağı, belediyenin cevabi yazısı uyarınca davaya konu işlemin davacı tarafça yerine getirildiği anlaşılmıştır. Bu deliller ışığında davacı tarafın davalı ile aralarındaki akdi ilişkinin varlığını ispat ettiği, teknik bilirkişiler eliyle yapılan incelemede davacı tarafın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek eseri meydana getirdiği ve teslim ettiği, dolayısıyla takibe konu alacağa hak kazandığı anlaşılmakla davanın kabulüne, haksız itiraz nedeni ile İİK nun 67/2 maddesi gereğince alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olduğundan ve itiraz haksız olduğundan asıl alacak üzerinden hesaplanan 7.009,20 -TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.393,99.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 598,50.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 1.795,49.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ve 598,50.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan 1.450,00.-TL bilirkişi ücreti ve 198,50.-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.648,20.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.256,90 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır