Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/976 E. 2019/492 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/976 Esas
KARAR NO : 2019/492

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/05/2019
Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE;
Müvekkili firmanın matbaa işi yaptığını, yaptığı işe karşılık kestiği fatura bedellerinin süresinde ödenmediğini, bu durumdan dolayı tarafların 30.07.2018 günü bir araya gelerek bakiye borcun l(bir) hafta içinde kapatılması konusunda mutabakat yaptıklarını, yapılan mutabakata rağmen borçlunun, borcunun tamamını ödemediğini, bunun üzerine davalı borçlu hakkında Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyası ile icra takibini başlattığını, ancak kötü niyetli bir şekilde ve tamamen borcu ödemeyi geciktirmeye yönelik itirazda bulunduğunu, alacağın faturaya dayandığından likit ve muaccel olduğunu, alacak miktarının, borçlu tarafından bütün unsurlarıyla bilindiğini, bu nedenle %20 den az olmamak kaydı ile tazminat talep ettiğini, yargılama gideri ve vekaleti ücretin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini, haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE;
Davalı müvekkil şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki kurulmuş olsa da bu ilişki çerçevesinde davacı yan tarafından müvekkil şirkete mal teslimi yapılmadığını, irsaliye ve faturalar ile ispat külfetinin davacı yana ait olduğunu, dava konusu faturaların müvekkil şirket aleyhine borç doğurabilmesi için davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında işlenmiş olmasının yeterli olmayacağını, faturalara konu emtianın davalı müvekkil şirkete veya müvekkilin bu işle yetkilendirdiği bir çalışanına teslim edilmesi gerektiğini, faturalara konu emtianın davalı müvekkil şirkete teslim edilmiş olması borcun doğumunun kurucu şartı olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden davacı yanın alacağı dolayısıyla alacağı doğuracak olan emtianın müvekkile teslim edildiği olgusunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı yana uyuşmazlık konusu borcu bulunmadığını, müvekkil şirketin davacı yana borçlu olmadığını, dosyaya sunulduğu belirtilen mutabakat yazısının taraflarına tebliğ edilmediğini, zira müvekkil şirket yetkilileri ile davacı şirket arasında varılmış bir mutabakat olmadığı gibi buna ilişkin bir evrak da söz konusu olmadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine tahmiline, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, Küçükçekmece …. İcra Dairesinin…. Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı …. Limited Şirketi tarafından borçlu ….Ltd.Şirketine Yönelik 24.933,48-TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Eldeki davada esasa ilişkin yapılan incelemede; uyuşmazlık faturaya konu akdi ilişkinin varlığı ve akdi ilişkinin konusu hizmet veya malın teslim edilip edilmediği veya yerine getirilip getirilmediği ve takip talebine ekli faturalara bedellerinin ödenip ödenmediği noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21. Maddesinde fatura tanımlanmıştır. Anılan Yasanın 21. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalara konu malların davalı tarafa teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise cevap dilekçesinde söz konusu fatura içeriklerini kabul etmemiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafın delil olarak dayanmış olması sebebiyle mahkememizce tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi eliyle inceleme yapıldığı, iki tarafın defterlerinin usule uygun tutulduğu ve takibe konu faturaların her iki tarafın da kayıtlarında yer aldığı ve iki tarafça kaşelenip imzalanan 30.07.2018 tarihli mutabakat belgesinde davalı tarafın davacı tarafa 23.595,79 TL borçlu olduğunu kabul ettiği, bu miktarın takip talebi ile istenen miktar olduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple davacı tarafın teslim olgusunu ispat ettiği, davalı taraf ise bu durumun aksini ispat edemediği anlaşılmakla takibe itirazın asıl alacak yönünden iptaline dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafın işlenmiş faize itirazının yerinde olduğu zira takip öncesi davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne ilişkin davacı tarafın dosyaya bilgi ve belge sunmadığı, borcun talep edilebilirliği ile temerrüdünün farklı şeyler olduğu faiz talebinin temerrüt ile söz konusu olacağı anlaşılmakla işlenmiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında davanın kısmen kabulüne, haksız itiraz nedeni ile İİK nun 67/2 maddesi gereğince alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Küçükçekmece …. İcra müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptali ile asıl alacak miktarı olan 23.595,79 TL üzerinden takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
İşlemiş faize ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeni ile asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan 4.719,15 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.611,82-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 411,98-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 124,67-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.075,17-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcı ile 411,98-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 113,50.-TL posta gideri ve 700,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 813,50-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 767,04-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.831,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 1.337,70-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
9-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/05/2019

Katip …
¸E-imzalı

Hakim …
¸E-imzalı