Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/766 E. 2021/1057 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/766 Esas
KARAR NO : 2021/1057

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2015
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Esenyurt ilçesi ……. Mah. ….. ada, ….. parsel, D Blk. 2.Kat bağımsız bölüm …….. numaralı taşınmaza ilişkin satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, taşınmazın halen teslim edilmediğini, davacıya sözleşme gereği kira bedeli kararlaştırılmasına rağmen ödeme yapılmadığını belirterek sözleşme ile kararlaştırılan aylık kira bedeli dikkate alınarak şimdilik 10.000 USD kira bedeli ve 3.500 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 25.940,00-TL nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşınmaz satışına ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, teslimdeki gecikmenin müvekkilinden kaynaklanmadığını, …… tarafından ruhsatın iptal edilmesi ve inşaat faaliyetlerinin durdurulması nedeniyle teslim şartının yerine getirilmediğini, sözleşmenin 5.maddesinde de natamam şeklinde teslimin kararlaştırıldığını, bu şekilde taşınmazın teslime hazır hale getirildiğini, bu şekilde kullananlarda bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY BOZMASI: Bakırköy ……. Asliye Hukuk Mahkemesinin ……. E-K sayılı kararı üzerine dosya mahkememizin …… Esas numarasını almış, mahkememizce ilk olarak yapılan yargılama sonucunda, mahkememizin 04/06/2015 tarih ….. Esas ……. Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı tarafın temyiz yoluna başvurması neticesinde Yargıtay ……. Hukuk Dairesinin ……. Esas ….. Karar sayılı 28/05/2018 tarihli kararı ile hükmün bozulması üzerine dosya mahkememizin ….. Esas sayılı işbu esasını almıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; satış vaadi sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi nedeniyle sözleşme gereğince kararlaştırılan kira bedelinin tespiti ve tahsiline ilişkindir.
Yukarıda belirtilen Yargıtay bozma kararına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Taraflarca dayanılan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek nitelikte görülen tüm deliller, tapu kayıtları, iskan dosyası, şirket kayıtları, belediye kayıtları ve imar işlem dosyası celp olunmuş, davacı tarafça bildirilen tanıkların yeminli beyanları alınmıştır.
Davacı, satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle yine sözleşmede kararlaştırılan aylık kira bedeli üzerinden kira kaybının tahsilini talep etmiştir.
Dava, harici satım sözleşmesinin tarafı olan ……. İnş.Tur.San.ve Tic.AŞ aleyhine açılmış ancak bu şirketin yargılama sırasında bölünme yoluna gitmesi neticesinde bölünen şirketlerin her birine ayrı ayrı tebligat yapılarak yargılama bölünen şirketler yönünden sürdürülmüştür.
Taraflar arasında dava konusu taşınmazın davalı tarafça davacıya satılarak teslimine ilişkin harici satım sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmede taşınmazın normal teslim tarihi olarak 01/06/2012 tarihinin öngörüldüğü, davalının bağımsız bölümü teslim tarihinden 10 gün önce davalılara yazılı olarak bildirmek kaydı ile teslim süresini 180 gün erteleyebileceği ve yapılan ertelemenin gecikme olarak kabul edilemeyeceği, satıcının (davalı) yukarıda belirtilen sürelerde bağımsız bölümleri teslim etmediği takdirde, sözleşmeye konu her bağımsız bölüm için günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak alıcıya ödeyeceği hükümlerine yer verildiği, dava konusu taşınmazın davacıya 23/05/2013 tarihinde devredildiği anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususlarda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalı tarafça, dava konusu taşınmazın inşaatına ilişkin olarak ……. haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ruhsat iptali, inşaat faaliyetin durdurulması, yapının mühürlenmesi, yıkım ve para cezası kararları gibi mücbir nedenler sebebiyle mağdur olduğunu ve bu mücbir sebepler nedeni ile taşınmazın geç tesliminden sorumlu tutulamayacaklarından bahisle davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
Her ne kadar taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmaması nedeni ile başlangıçta geçersiz ise de, taraflarca sözleşmeden kaynaklanan edimlerin karşılıklı olarak yerine getirilmesi ve taşınmazın tapu devrinin yapılmış olması olması nedeni ile tarafların sözleşmeye geçerlilik kazandırdıkları, bu durumda davalı tarafın sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmesinin TMK’nun 2.maddesii kapsamında objektif iyiniyet kurallarına aykırılık oluşturacağı ve bu nedenle davacının sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağı talebinde bulunabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu ticari işyeri vasfındaki taşınmazın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı biçimde geç teslim edilip edilmediği, geç teslim süresinin ne kadar olduğu ve geç teslimde davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı, netice itibariyle davacının sözleşme uyarınca talep edebileceği cezai şart (kira mahrumiyet bedeli) alacağı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmıştır.
Davalı tarafça, dava konusu taşınmazın geç teslim nedeni olarak …… haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ruhsat iptali, inşaat faaliyetin durdurulması, yapının mühürlenmesi, yıkım ve para cezası kararları gerekçe gösterilerek bu hususların mücbir sebep olduğu ileri sürülmüş ise de; davalı tarafın tacir olup basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğu, belirtilen hususları öngörerek sözleşme imzalaması ve alıcıya teslim tarihi hususunda buna göre taahhüt vermesi gerektiği, ayrıca belirtilen hususların önceden öngörülmeyen ve herkes için geçerli olmayan objektif nedenler olmadığından mücbir sebep (vis major) olarak kabul edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak davalı tarafın geç teslimden sorumlu bulunduğu, taşınmazın dava tarihine kadar teslim edilmemiş olması nedeniyle taahhüt edilen teslim tarihi ile dava tarihi arasında sözleşme gereğince günün rayiç değeri üzerinden aylık kira bedelini gecikme cezası olarak ödemesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Geç teslim süresi yani davalı tarafın rayiç aylık kira bedeli olarak ödemesi gereken (gecikme cezası) sürenin belirlenmesinde, sözleşmede normal teslim süresi olarak 01/06/2012 tarihi belirlenmiş ise de, yine sözleşmede davalının bağımsız bölümü teslim tarihinden 10 gün önce davalılara yazılı olarak bildirmek kaydı ile teslim süresini 180 gün erteleyebileceği ve yapılan ertelemenin gecikme olarak kabul edilemeyeceğinin öngörüldüğü, davacı tarafça davalının teslim konusunda 180 gün artırım süresi kullanmasına bu sürenin geçmesinden hemen sonra davalı tarafa herhangi bir ihtarname göndermeyerek ve davalı tarafın teslim süresinin uzatılmasına ilişkin bildirimde bulunmadığı yönünde bir itirazda bulunmayarak eylemli olarak icazet verildiği, bu suretle davalının taşınmazı teslim etmesi gereken tarih 01/12/2012 olarak kabul edilerek bu tarih ile dava tarihi arasında davacının cezai şart olarak rayiç kira mahrumiyet bedeline hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce bir mali müşavir ve bir gayrimenkul uzmanı bilirkişilerinden 09/10/2019 tarihli rapor ve itirazlar üzerine ek rapor alınarak davacının talep edebileceği rayiç kira bedelleri teknik bilirkişi marifetiyle belirlenmiş, bilirkişi raporlarının gerekli teknik değerlendirmeyi içerdikleri, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulundukları anlaşılmakla raporlar hükme esas alınmıştır.
Davacı taraf bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah dilekçesi sunarak maddi tazminat talebini sonuç olarak 28.535,00 USD olarak ıslah ettiği ve maddi tazminat olarak bu meblağı talep ettiği görülmüştür.
Davalı ….. İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin tam bölünme yoluyla bölündüğü anlaşılmıştır.Tam bölünmede bölünen şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolur. Bölünen şirketin ortakları devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devralınan şirket sona erer ve ünvanı ticaret sicilinden silinir.(TTK 159/1) ”Bölünen şirketin malvarlığının tamamı külli halefiyet yoluyla devralan şirketlere geçerken, borçlu şirket ortadan kalkar ve başka bir tüzel kişilik borcun muhatabı haline gelir; ancak bu sırada borcun nakli için alacaklının borçlunun değişmesine rıza göstermesinin gerekli olduğuna ilişkin kural bu sırada uygulanmaz.(Anonim ortakların bölünmesi, Helvacı, 2004 İstanbul Sayfa 123)”, Borçlar Kanunu 195. madde ve devamı maddelerinden farklı olarak, bölünmede malvarlığının geçişi külli halefiyet yoluyla olduğundan alacaklıların rıza göstermesi aranmaz. Ancak rızası alınmadan karşısındaki borçlu değişen alacaklının hukuk düzeni tarafından korunacağı mutlaktır.”Pasif unsurlar, yani bölünen şirketin borçları konusunda ise yine ayrı bir özel düzenleme vardır. Buna göre, tam bölünmeye katılan şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan birinci derecede müteselsilen sorumludurlar. (Prof. Dr. Seza Reisoğlu Armağanı, anonim ortaklıkların Bölünmesinde Alacaklıların Korunması, Prof. Dr. Ercüment Erdem, Ankara-2016, s.344)”Her ne kadar 1 ve 2 nolu şirketler bölünme planına göre davaya konu taşınmazla borçların ……. San. Tic. A.Ş’nin sorumluluğuna bırakıldığından bahisle husumet yönünden davanın reddini talep etmiş iseler de; TTK 176 maddesinde ” bölünme sözleşmesi veya bölünme planına kendisine borç tahsil edilen şirket, bu suretle birinci derece sorumlu bulunan şirket alacaklarının alacaklarını ifa etmezse bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler müteselsilen sorumlu olurlar” denildiğinden bölünme ile oluşan her 3 şirketin dava konusu borç ile ilgili sorumluluklarının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Manevi tazminat talebi yönünden; davalı tarafın sözleşmesel yükümlüğünü eksik/geç yerine getirerek sözleşmeye aykırı hareket etmesinin haksız fiil olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle TBK anlamında davacı tarafça manevi tazminat talep edebilmenin yasal şartlarının oluşmadığı, yine sözleşmeye aykırılığın TMK hükümlerine göre davacının şahsiyet haklarını ihlal niteliğinde de bulunmadığı gibi haksız rekabet hükümlerinin de söz konusu olmadığı, işbu nedenle manevi tazminat talep edebilmenin yasal şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın manevi tazminat talebi yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç itibariyle 01/12/2012 tarihi ile dava tarihi arasında bilirkişi raporu ile hesaplanan rayiç kira bedeli olan 19.330,00 USD cezai şart yönünden davanın kabulünün ve maddi tazminat talebi yönünden fazlaya ilişkin talep ile manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın maddi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜ ile
19.330,00 USD tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4a maddesi uyarınca devlet bankalarının 1 yıl vadeli USD hesabına ödedikleri en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden REDDİNE
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat yönünden alınması gereken 6.331,29.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 2.766,37.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 3.564,92.-TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 25,20.-TL başvurma harcı ve 2.766,37.-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 2.728,10.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 1.527,92 TL’sinin davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı …… tarafından dosyada yapılan toplam 100,00.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 43,99 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.755,04.-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.264,46.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.500,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair Davacı vekili ile davalı …… yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır