Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/643 E. 2021/23 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/643 Esas
KARAR NO : 2021/23

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/06/2018
KARAR TARİHİ : 13/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE;Müvekkili şirketin inşaatlarda kullanılan her türlü kalıp ve iskele sistemlerinin üretimi, satışı, kiralaması, ihracatı üzerine faaliyet gösterdiğini, davalının 20/03/2013-20/04/2018 tarihleri arasında müvekkili şirketin satış bölümünde proje satış yöneticisi olarak çalıştığını, çalıştığı sürece vakıf olacağı gizli bilgiler sebebi ile davalı ile yapılan 20/03/2013 başlangıç tarihli iş sözleşmesinin 4. Maddesi ile rekabet yasağının kararlaştırıldığını, buna göre davalının aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada veya rakip bir firmada veya şirketin faaliyet konusunu oluşturan alanlarda faaliyet gösteren bir firmada iş sözleşmesinin sona erme tarihinden itibaren 24 ay müddet ile İstanbul ili sınırları içerisinde çalışmamayı, ortak olmamayı, danışmanlık yapmamayı, kendisi ya da birinci dereceden akrabaları adına bir işletme kurmamayı veya kurdurmamayı kabul ettiğini, ancak davalının 09/04/2018 tarihlli bir şirketin krucusu ve yönetim kurulu başkanı olduğunun tespit edildiğini, yani davalının İstanbul ili dahilinde müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet österen bir şirket kurduğunu ve bu şirketin yönetim kurulu üyesi oldğu için 20/03/2013 başlangıç tarihli iş akdinin 4. Maddesi (g) bendi uyarınca kararlaştırılan en son ayık brüt ücretinin 6 katı tutarındaki bedeli cezai şart tazminatını müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı aleyhine icra takibi başlattığını ancak davalı tarafın bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davanın kabulü ile takibin devamını, davalı aleyhinde alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE;Mahkemenin işbu davaya bakmakta görevli olmadığını, borçlar kanununun 447. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince sözleşmenin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse rekabet yasağının sona ereceğini, müvekkili ile davacı işveren arasında akdedilmiş olan iş sözleşmesinin 06/04/2018 tarihinde davacı işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini, müvekkilinin iş akdini haklı bir neden olmaksızın feshetmesi sebebi ile müvekkili tarafından iş akdinden kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatlarının tahsiline yönelik olarak iş mahkemesinde dava açtığını ve halen derdest olduğunu, davacı işverenin müvekkilinin iş akdini haklı bir neden olmaksızın feshetmesi sebebi ile borçlar kanununun ilgili düzenlemesi gereğince bu davanın reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini ve karşı taraf aleyhinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, haksız rekabete ilişkin maddi tazminata ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Dosyanın yapılan incelemesi ve değerlendirilmesi sonucunda; Ticari hayatta rekabetin; işletmelerin verimini arttırıcı, üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini yükseltici ve fiyatları düşürücü fonksiyonları bulunduğu ileri sürülmekte olup; bu yönüyle yararlı olan rekabetin dürüstlük kuralları içinde yapılması ve kötüye kullanılmaması gerekir. (Arkan Sabih Ticari İşletme Hukuku ,Bankacılık Enstitüsü, 2011, s:308).Hizmet akdinin sona ermesinden sonra işçiyi işverene karşı rekabet oluşturacak faaliyetlerden kaçınmakla yükümlü kılan rekabet yasağı sözleşmesi, piyasa ekonomisinin ve teknolojideki gelişmelerin bir ürünü olarak yirminci yüzyıldan itibaren önem kazanmaya başlamıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu ve 5. maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun Rekabet Yasağı başlıklı 444. maddesinde;”Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, işçi işe alındığı andan işten çıkarılacağı ana kadar işverene karşı rekabet yapamaz. Zira, söz konusu zaman parçası içinde yapılmış rekabet sadakat borcuna aykırılık oluşturur. İşçinin İş Kanununun 25./II. b,d ve e bentleri gereğince doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması sadakat borcunun ihlali olarak kabul edilmiş; bu halde işverenin iş akdini feshedebileceği gibi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
Rekabet etmeme borcu ise işçinin öteki borçları gibi her iş sözleşmesi için söz konusu olan borçlardan değildir. İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Buna karşılık, taraflar iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı bir sözleşme (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırabilirler. İş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olmaktadır(Prof. Dr. S. Süzek, İş Hukuku, Beta Yayınları, 2005, S:277). Bu noktada, iş görme ve sadakat borçları ile rekabet etmeme borcu(rekabet yasağı) arasındaki ayrıma değinilmesinde yarar bulunmaktadır:
İş görme ve sadakat borçları, açıkça kararlaştırılmasa bile her iş sözleşmesinde vardır. Rekabet etmeme borcu ise, ancak iş sözleşmesi taraflarının açıkça kararlaştırmaları halinde ortaya çıkar. İş sözleşmesi devam ederken, işçinin rekabet sayılacak davranışları ise “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olup ”İş Kanunu’nun 25/II-e kapsamına girer ve işveren için haklı fesih nedeni oluşturur. Rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise işçi, zararı tazmin ile mükelleftir. Bu kapsamda, iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. İş akdinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı hareket edilmesi halinde ise, buna dayalı olarak açılacak dava niteliği itibariyle ticari dava olmakla, bu tür davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29.02.2012 gün ve 2011/11-781 E., 2012/109 K.) sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. (emsal Y. 22 HD ESAS NO: 2016/27017, KARAR NO: 2020/665 sayılı ilamı)
Ayrıca, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. 7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Özel nitelikte olan ve daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı yasada, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamış, aksine iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir. Bu durumda, 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre, davaya bakma görevi İş Mahkemelerine aittir. (Emsal İstanbul BAM 43 HD DOSYA NO: 2020/1715, KARAR NO: 2020/387 sayılı ilamında)
Somut olayda; davalının 20/03/2013-20/04/2018 tarihleri arasında davacı şirketin satış bölümünde proje satış yöneticisi olarak çalıştığı, davalının hizmet döküm cetveli, işyeri bilgilerinin dosya arasına alındığı, taraflar arasında yapılan belirsiz süreli 20/03/2013 başlangıç tarihli iş sözleşmesinin 4. Maddesi ile rekabet yasağının kararlaştırıldığını, dava dışı ……. İskele Sistemleri Sanayi ve Dış Ticaret Anonim Şirketinin kuruluşunun 9 Nisan 2018 tarihli ticari sicilde yayınlandığı, bu şirketin kurucularından birinin davalı … olduğu, her işi şirketin faaliyet konusunun benzer mahiyette olduğu, dava dışı şirketin ticaret sicil kaydının dosya arasına alındığı, taraflar arasında Bakırköy …… İş Mahkemesinin eski esas ……., yeni esas ……. olan alacak davasının bulunduğu, bu davanın istinaf incelemesinde olduğu, taraflar arasında iş akdinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık iddiasına ilişkin iş bu davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olacağı, ayrıca, emsal İstanbul BAM ……. HD’nin DOSYA NO: ……, KARAR NO: ……. ilamı ile uyarınca mahkememiz dava dosyasının açılış tarihinin, 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun dan sonraki tarihli olduğu, bu kanunun 5/1-a maddesi hükmü uyarınca TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemenin değiştiği ve görevli mahkemelerin iş mahkemeleri olduğu, mahkeme görevinin 6100 sayılı HMK 114. Maddesinde dava şartları arasında sayıldığı, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği belirtiltiğinden mahkememize görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK nun 20. maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren yasal iki haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE.
3-Belirtilen iki haftalık süre içinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar (ek karar) verileceğinin taraflarca bilinmesine.
4-HMK nun 331. maddesi gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece bir karara bağlanmasına.
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
Dair, davalı tarafın yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda verilen görevsizlik kararının taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi.13/01/2021 Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır