Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/44 E. 2019/278 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/44 Esas
KARAR NO : 2019/278

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ : 13/03/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 18/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 09/01/2018 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki kapsamında verilen hizmet sebebiyle cari hesap alacağının oluştuğunu, teslim edilen mallarla ilgili faturalar tanzim edildiğini, ödenmemesi sebebiyle davalı aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, takibe itirazla durması sebebiyle itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Mahkemenin görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, zaman aşımı itirazında bulunduğunu, davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, iş yerini 3 ay sonra kapattığını belirterek mahkemenin görevsizliğine, 1 yıllık dava zamanaşımı süresi dolduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dayanağı olan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının bir sureti UYAP üzerinden dosyamız arasına celp edilmiş, dosyanın incelenmesinde ; alacaklısının …. , borçlusunun … olduğu, borç miktarının 1.811,28.-TL olduğu, borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için Çan Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış, bu kapsamda bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; Davacı şirketin 1.811,28.-TL alacağının olduğu rapor edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı taraf dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında ticari ilişki kapsamında verilen hizmet sebebiyle cari hesap alacağının oluştuğunu, icra takibi başlattıklarını, takibe itirazla durması sebebiyle mahkememize itirazın iptali davası açtıklarını beyan etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesi ile, davada görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, zamanaşımı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, borcunun bulunmadığını, iş yerini açtıktan sonra 3 ay çalıştığını, sonra da kapattığını beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı ve davalı arasında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, icra takibine konu alacak itibariyle alacağın bulunup bulunmadığının belirlenmesi olduğu görülmektedir.
Dava, cari hesap temelinde faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67)
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu ….Ltd. Şti.’ye yönelik asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21. Maddesinde fatura tanımlanmıştır. Anılan Yasanın 21. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi, borcu ve faturaların kendisine teslim edilmediğini belirterek iddiaları inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya malların ve faturaların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı taraf ticari defterlerine dayanmıştır. Ticari defterlerin delil olması, eski TTK’nın aksine, Ticaret Kanunu’nda değil, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir (HMK md. 222). Bu hükme göre, ticari defterler, belirtilen şartların varlığı halinde, ticari uyuşmazlıklarda, ispat aracı (delil) olarak kullanılabilir. Somut davada davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre, Yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmadığı belirtilmiş olup bu haliyle defterler davacı lehine delil teşkil etmemektedir. Diğer yandan davacı yemin deliline de dayanmamıştır. Bu kapsamda davacı tarafın iddiasını ispat edemediği takdir ve sonucuna varılarak davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 35,90.-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 8,50.-TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Bakiye avansın yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu evrak 5070 sayılı kanun hükümleri uyarınca elektronik imza ile imzalanmıştır.*