Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/413 E. 2019/1263 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/413 Esas
KARAR NO : 2019/1263

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/09/2017
KARAR TARİHİ : 30/12/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ: 29/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan 14/09/2017 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE;Tarafların ortağı olduğu ….. Güzellik Salonu Ltd. Şti.ne ait vergi ve SGK borcunun müvekkili tarafından ödenmesi nedeniyle, davalı borçlunun hissesine düşen 19.467.-TL,sinin davalıdan tahsili amacıyla Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatılarak İlamsız Takipte Ödeme Emrinin tebliğ edildiği, davalının ödeme yapmayarak 31.07.2017 tarihli dilekçe ile icra takibine, borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiği, söz konusu borç hakkında davalıya Beyoğlu ….. Noterliği’nin 08.06.2017 tarihli ve ….. yevmiye nolu ihtarnamesi ile haber verilmesine rağmen davalı ödemeye yanaşmadığından; müvekkil ilgili kurumlar tarafından yapılacak icra takibine maruz kalmamak için borçlan yapılandırmış ve toplam 38.934.-TL. borcu kendi imkanları ile ödediği, söz konusu borcun yarısından davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle borçlunun itirazının iptali (asıl alacak ve faize itirazlarının iptaline) ile takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davanın görevli mahkemede açılmaması nedeniyle göreve itiraz ettiklerini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkili her ne kadar ….. Güzellik Salonu Ltd.Şti’nin ortağı olsa da şirketin yönetim ve idaresi tamamen davacı şahısta olması nedeniyle Amme Alacakları Usul Kanunu gereği, söz konusu amme alacakları için şirket ortağı olan müvekkilin sorumluluğuna değil şirketi kanuni temsil ile yetkili müdür sıfatı bulunan ve şirketin kanuni ve fiili yöneticisi ve idarecisi sıfatı bulunan davacının sorumluluğunda olduğunu, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle, haksız ve yersiz olarak ikame edilen davanın reddini, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı’na mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı tarafından borçlu Yönelik 74.133,37 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunda hüküm kısmında; Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, Limited şirketlerde amme alacaklarından sorumluluk 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun madde 35 ve Vergi Usul Kanunu md. 10’da düzenlendiği, davalı vekilinin, güzellik salonunun 2005 yılında devredildiği ve bu hususun davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde de ikrar edildiği iddiasının isabetli olmadığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğümün 04.10.2017 tarih ve …. sayılı yazısında tarafların eşit sermaye payıyla %50 ortak oldukları ve her ikisinin de 02.05.2011 tarihine kadar şirketin yetkilisi oldukları, dava dışı şirketin 07.07.2014 tarihinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici Madde 7 uyarınca sicilden re’sen terkin edildiği,Yargıtay kararında anılan prensip katı bir şekilde uygulanırsa, davacının öncelikle dava dışı şirketin ihyası için Asliye Ticaret Mahkemesine başvurması,şirket yeniden ticaret siciline kaydedilip tüzel kişilik kazandıktan sonra şirkete başvurması, talebi semeresiz kalırsa diğer kanuni temsilcilere başvurması gerektiği, dava dışı şirketin 6102 sayılı TTK Geçici madde 7 uyarınca sicilden re’sen terkin edildiği göz önünde bulundurulduğunda şirketin bir malvarlığının bulunması ve/veya davacının yukarıda anılan süreçleri tamamladıktan sonra şirkete başvurması durumunda alacağını tahsil edebilmesi pek olası görünmediği, ayrıca tarafların şirkette %50 ortak oldukları, her ikisinin de münferit imza yetkisine sahip müdür oldukları göz önünde bulundurulduğunda şirkete başvurulmasından sonra semeresiz kalan kısım için açılacak davadaki rücu ilişkisi, huzurdaki davadaki rücu ilişkisi aynı olacağı, bu değerlendirmeler ışığında huzurdaki davada; anılan Yargıtay kararında öngörülen rücu ilişkisi sırasının katı bir şekilde mi uygulanacağı, yoksa davacının payına düşenden fazla ödediği kısım için dava dışı şirketten alması tahsil imkanı olmadığı tespit edilen miktar için usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek huzurdaki dava kapsamında doğrudan davalıya rücu edip edemeyeceği hususunun mahkeme takdirinde olduğu kanaatine varılarak raporunu mahkememize sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı ve davalının ortağı olduğu ….. Güzellik Salonu Ltd.Şti.’ne ait vergi ve SGK borçlarının davacı tarafça ödendiğinden bahisle davalının hissesine düşen kısmın davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz nedeni ile İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı taraf cevabında, davacı borcunun bulunmadığını, davalının sorumluluğuna değil şirketi kanuni temsil ile yetkili müdür sıfatı bulunan ve şirketin kanuni ve fiili yöneticisi ve idarecisi sıfatı bulunan davacının sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, Danıştay kararları uyarınca şirketten tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağının öncelikle kanuni temsilcilerin mal varlığından aranılması gerektiğini buna rağmen tahsil edilememesi halinde şirket ortaklarına gidilebileceği savunmuştur.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
Dava dilekçesi ekinde sunulan banka dekontu incelendiğinde, davacı tarafından 14/12/2016 tarihinde SGK’na 31.984,10 TL ödeme yapıldığı, yine dava dilekçesine ekli toplam 18 adet vergi tahsil alındısı belgelerine göre davacı tarafça toplam 6.941,79 TL vergi ödemesi yapıldığı, SGK primi ve vergi ödemesi olarak davacı yanca toplamda 38.925,89 TL ödendiği görülmüştür. Yapılan ödemelerle ilgili kayıtlar mahkememizce celp olunarak dosya arasına alınmış olup, yapılan ödemelerin tarih ve miktarları ile ilgili davalı yanın bir itirazı bulunmamaktadır. Davacının icra takibiyle yapılan bu ödemelerin 1/2’sini 19.462,00 TL olarak talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce iki kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, itirazlar üzerine bilirkişiden ek rapor aldırılmıştır.
Ticaret sicil kayıtları uyarınca tarafların söz konusu şirkette % 50 hisse ile ortak oldukları, her ikisinin de “müdür” sıfatını haiz olduğu yani her ikisisinin de şirkette yönetici olarak bulunduğu, şirketin 6103 sayılı kanunun 20.maddesi gereği sermayesini artırmadığından sicil kaydının TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca 07/07/2014 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; davacı ve davalının % 50 hisseler ile ortağı olarak bulunduğu şirketin SGK primleri ve vergi borçları olarak davacı yanca toplamda 38.925,89 TL ödemede bulunulduğu, davalının da yapılan bu ödemeden şirket hissesi oranında yani % 50’sinden sorumlu olduğu, her ne kadar davalı tarafça öncelikli olarak şirket tüzel kişiliğinden talepte bulunulması ancak tahsil edilememesi durumunda ortakların sorumluluğuna gidileceği belirtilmiş ise de, davalının da davacı gibi şirkette şirketi münferiden temsile yetkili müdür yani yönetici konumunda bulunduğu, şirket hisselerini devrettiğini ileri sürmüş ise de devredilenin şirket hisseleri olmayıp şirkete ait güzellik salonu olduğu, yönetici olmayan ortaklardan farklı olarak amme borçları nedeni ile yöneticilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için alacağın şirketten tahsil edilmeye çalışılmasının yani ilk önce şirkete başvurulmasının gerekmediği, amme borçlarından doğrudan yöneticilerin müteselsil olarak sorumlu bulunduğu, kaldi ki mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporuyla da tespit edildiği gibi dava dışı şirketin kamu borçlarının ödendiği dönemde ödeme gücünün bulunup bulunmadığının tespitinin mümkün olamadığı, bu kapsamda dava dışı şirketin ödeme gücünün bulunmadığının kabulü gerektiği, bunun aksinin ileri sürülmesinin şirketin sicilden terkin edilmiş olduğu ve bu nedenle ihya edilmesi gerekeceği de göz özünde bulundurulduğunda usul ekonomisine ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olacağı takdir ve kanaatine varılarak davanın kabulüne ve alacağın likit olması nedeni ile icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davalının Bakırköy ….. İcra dairesinin …. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin aynen devamına,
Alacak likit olduğundan asıl alacağın %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.329,31-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 332,33-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 996,98-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40.-TL başvurma harcı ve 332,33-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 1.231,45-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
30/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır