Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/369 E. 2019/509 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/369 Esas
KARAR NO : 2019/509

DAVA : Genel Kurul Karar İptali
DAVA TARİHİ : 09/04/2018
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalı şirketin müvekkili …, kız kardeşi …., kızı … ve oğlu ….ortaklığında kurulmuş bir aile şirketi olduğunu, grubun ana şirketi….San.Tic.A.Ş’nin batması sonucunda şirket ve ortakları hakkında bir çok icra takibi başladığını, bu süreçte davalı şirket ile ilgili yönetsel işlemlerin yapılamadığını, yaşanan sorunlar neticesinde, şirket ortaklarından ….’ın annesi … ve kız kardeşi …’ya hasım olduğunu, ….’ın firmalar hakkında yasal işlemlerin başlatılmasından sonra annesi ve kız kardeşinin şirletin teminatını oluşturan mal varlıklarının öncelikle satılmasını sağlayarak….Enerji işIt.San.Tic.A.Ş’nin borçlarını asgari noktaya indirildiğini, bakiye borçlar için üçüncü şahıslar üzerinden yaptığı temlik anlaşmaları ile de teminattaki kendi malları ile şirketin kalan mallarını kontrol altına aldığını,…. Tarım şirketi üzerinden müvekkllerine karşı bu operasyonu yapan ….’ın yine müvekkillerini devre dışı bırakmak için usulsüz yöntemlerle davalı şirketin Genel Kurulunu topladığını genel kurula kendisinin tek başına katıldığını, bu şekilde usulsüz olarak şirket ana sözleşmesini değiştirdiğini, kendisini tek yönetim kurulu üyesi olarak atadığını ve diğer ortakları şirketten atmak için yine kendisine yetki verdiğini, yapılan işlemlerin bütünü ile organize usulsüz ve kötü niyetli bir işlem olduğunu, ….’ın, teyzesi …. a genel kurul davetini tebliğ etmiş olmasına rağmen annesi ve kız kardeşinin adreslerini ne hikmetse bilmediği için eski adreslerine göndermek suretiyle genel kuruldan bilgi sahibi olmamalarını sağladığını ve amacına ulaşarak şirket yönetimini ele geçirdiğini, Yapılan Genel Kurulda alınan kararların bir çok açıdan yok hükmünde olduğunu, müvekkillerinin, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olmalarına rağmen, genel kurulun onların bilgisi ve katılımı olmadan toplantıya çağrıldığını, Genel Kurul çağrılarının, bilinçli olarak müvekkillerinin olmadıkları adreslerine gönderildiğini ve bilgi sahibi olmalarının önlendiğini, tüm işlemlerin ve kararların ….tarafından tek başına yapıldığı, haksız ve usulsüz olarak şirketin ana sözleşmesinin değiştirildiğini ve diğer ortakların bilgisi olmadan adeta şirketin tek ortaklı hale dönüştürüldüğünü, Genel Kurul’da şirketin tek ortaklı hale dönüştürülmesininde alt yapısının hazırlandığını ve ….’a diğer ortakları atma hakkı verildiğini, tüm bu işlemlerin haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin ortaklık haklarının, nakşız ve kötü niyetli olarak ve planlı bir şekilde ortadan kaldırmaya yönelik olduğundan …nin 16/01/2017 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının geçersizliğinin ve yok hükmünde olduğunun tespitine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Türk Ticaret Kanunu’nun 445.maddesinde; ‘‘446’ncı maddede belirtilen kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüslük kuralına aykırı olan gene kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilecekleri…”nin düzenlendiğini, bu davada 16/01/2017 tarihli Genel Kurul toplantısının iptali istenmiş olup, davanın 16/01/2017 tarihinde açılması gerekirken 09/04/2018 tarihinde açıldığının sabit olduğunu, bu nedenle davanın açılış tarihi itibariyle 3 aylık hak düşürücüsüre geçtiğinden davanın esasa girilmeksizin ön inceleme aşamasında reddinin talep edildiğini, davalı şirketin 2009 yılında 250.000,.00-TL sermaye ile kurulmuş olup, kuruluşundaki ortaklık yapısının hiç değişmediğini, davalı şirketin kuruluşundan sonra ilk kez 14/11/2011 tarihinde 2009 ve 2010 yılları faaliyet dönemine ilişkin genel kurul toplantısı yaptığını, bu tarihten sonra iptali istenen 16/01/2017 tarihli genel kurul toplantısına kadar başkaca bir genel kurul yapılmadığını, davalı şirketin rüzgar enerji lisansına sahip olması ve EPDK Denetimine tabi olması kapsamında, 14/11/2011 tarihli genel Kurul Toplantısında şirket ana sözleşmesinin bazı maddelerinin tadil edildiğini, şirketin sermaysinin ise 250.000,00-TL’den 1.200.000,00-TL’ye yükseltildiğini, şirket ortaklarının, 14/11/2011 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısından sonra birbirleriyle irtibatlarının koptuğunu, kuruluşta 3 yıl için seçilen Yönetim kurulunun görev süresinin 2012 yılında sona erdiğini ve şirketin ticari faaliyette bulunamaz hale geldiğini, 2011 yılında 1.200.000,00-TL’ye yükseltilen şirket sermayesine ilişkin ortakların sermaye taahhüt borcunun, ana sözleşme tadili gereğince 3 yıl içinde (2014 yılına kadar) şirkete ödenmesi gerekirken, ortakların bu vecibelerini de yerine getirmediğini, davalı şirketin kendi kaderine terk edildiğini, şirketin sahip olduğu Rüzgar Enerji Lisansının belli yükümlülüklere tabi olması, EPDK’nın öngördüğü süre içerisinde bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde EPDK tarafından lisansın iptal edilceği ve şirketin ağır bir maddi kayba uğrayacağı gözetilerek bugüne kadar yapılmayan 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 faaliyet dönemlerine ilişkin Genel Kurul Toplantısının yapılması ve şirketin yeniden faaliyete geçirilmesi zorunluluğunun doğduğunu, dava dilekçesindeki mesnetsiz ve gerçek dışı beyanların aksine, şirketin 2010 faaliyet döneminden sonra hiçbir Genel Kurulunur yapılmamış olması nedeniyle, şirkete yeniden hayatiyet kazandırmak amacıyla dava konusu Genel Kurul Toplantısının yapıldığını, davalı şirketin Yönetim Kurulu başkanı ….’ın; toplantı gündemini, yerin, tarihini ve saatini içeren davet yazısını, Türk Ticaret Kanunu ve şirket ana sözleşmesine uygun olarak Ticaret Sicil Gazetesinde ve….Gazetesinde yayınlattığını ve aynı davet yazısını ortakların 14/11/2011 tarihli Genel Kurul Hissedarlar Cetvelinde kayıtlı olan adreslerine taahhütlü olarak gönderildiğini, ilan edilen ve ortaaklara gönderilen davet yazısında Genel Kurul toplantı tarihinin 21/12/2016 olarak duyurulduğunu, toplantı için belirlenen bu tarihte toplantı nisabı için TTK 421/I .maddesinde öngörülmüş olan asgari yeter sayı oluşmadığından 2.toplantı yapılmak üzere toplantının ertelendiğini, yeni toplantı günü için 16/01/2017 tarihinin belirlendiğini toplantıya davet usulünün aynen tekrar edildiğini, 16/01/217 tarihli 2.toplantıda TTK’nun 421/1 .maddesinde düzenlenen toplantı nisabı sağlanmış olduğundan Genel Kurul Toplantısı yapılarak toplantı tutanağının düzenlendiğini, 16/01/2017 tarihi Genel Kurul Toplantısının düzenlenmesinde en küçük bir usulsüzlüğün bulunmadığının resmi kayıtlar ve ekli belgelerle sabit olduğunu, mesnetsiz ve kötü niyetli davanın, 3 aylık hak düşürücü süreden ve esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasının talep etmiştir.
DELİLLER
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı şirketin 16/01/2017 tarihinde yapılan olağan genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Davalı şirketin dört hissedardan oluşan bir aile şirketi olduğu, davanın genel kurul tarihinden üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, davalı şirketin dava konusu genel kuruldan önce en son 14.11.2011 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığı, bu tarihten sonra dava konusu genel kurul tarihi olan 16.01.2017 tarihine kadar herhangi bir genel kurul toplantısı gerçekleştirilmediği, daha önce yapılan genel kurul toplantısında sermayenin 250.000 TL’den 1.200.000 TL’ye yükseltildiği ancak ortakların sermaye taahhütlerini yerine getirmedikleri, yine kuruluşta yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin üç yıl olarak belirlendiği, bu sürenin de 2012 yılında dolduğu, dava konusu genel kurul toplantısı davetinin yönetim kurulu başkanı olarak seçilen ….tarafından yapıldığı, toplantıya ilişkin davetin ticaret sicil gazetesinde ve….gazetesinde ilan edildiği, ayrıca en son yapılan 14.11.2011 tarihli genel kuruldaki haziran cetvellerinde adresleri bulunan pay sahiplerine iadeli taahhütlü olarak gönderildiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasında ihtilaf konusu davacılara yapılan davetin usulsüz olup olmadığı ve buna bağlı olarak alınan kararların hükümsüzlük şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
TTK. m. 410/1 uyarınca genel kurulun süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Somut olayda, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev süresi 2012 yılında dolduğundan ve bu tarihten sonra yönetim kurulu toplantısı yapılamadığından, eski yönetim kurulu üyesi olan ….’ın anılan hüküm uyarınca, şirketin faal hale getirilmesi ve şirketin organlarının yeniden oluşturulması için davet yapmaya yetkili olduğu ve TTK 414/1 uyarınca yapmış olduğu davetin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf her ne kadar yapılan davetin kendilerinin güncel ve bilinen son adreslere yapılmadığını iddia etmiş ise de; yasal mevzuata uygun olarak en son yapılan 14.11.2011 tarihli genel kuruldaki haziran cetvellerinde adresleri bulunan pay sahiplerine iadeli taahhütlü olarak gönderildiği, dolayısıyla toplantıya davetin usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, bu yöndeki davacı iddiaları haklı görülmemiştir.
Somut olayda davacı taraf, dava konusu genel kurul kararlarının içerik olarak iptal sebeplerinin bulunması nedeniyle hükümsüzlüklerini ileri sürmüştür. Bu hususta mahkememizce şirket kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Buna göre; TTK. m.446 uyarınca kural olarak paysahiplerinin iptal davası açabilmeleri için toplantıda hazır bulunmaları, iptale konu ettikleri karara karşı olumsuz oy kullanmaları ve bu muhalefetlerini tutanağa yazdırmaları gerekir. Toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve keyfiyeti zapta geçiren paysahiplerinin açmış oldukları iptal davasının kabul edilebilmesi için ayrıca bu kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı olduklarının da kanıtlanması gerekir (TTK. m. 445). Somut olayda yukarıda da ifade etmiş olduğumuz üzere, genel kurul toplantısı usulüne uygun olarak yapıldığı halde, davacıların genel kurul toplantısına katılmadıkları ve alınan kararlara karşı herhangi bir muhalefet şerhlerinin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, TTK. m. 446 hükmü uyarınca, genel kurula katılmayan ve muhalefet şerhini tutanağa yazdırmayan ayrıca da üç aylık hak düşürücü sürede dava açmayan davacıların, dava konusu kararlara karşı iptal davası açma hakları bulunmamaktadır. Bu sebeple iş bu davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Bir an için somut olayda davacının dava açma hakkının bulunduğu kabul edilse dahi, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin TTK. m. 445 uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı kararlara karşı iptal davası açılabilir. Bilirkişiler tarafından yapılan teknik değerlendirme uyarınca genel kurulda alınan kararların kanun, anasözleşme veya afaki iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğinden, anılan kararın bu yönden de iptal şartlarının oluşmadığı takdir ve sonucuna varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 35,90-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 8,50-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın yatırana iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/05/2019

Başkan …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Katip …
¸E-imzalı