Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/359 E. 2019/1232 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/359 Esas
KARAR NO : 2019/1232

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE : Davacı şirket üzerine kayıtlı bulunan otomobilin 08.04.2016 tarihinde, 135.622,91 TL bedelle ….. Otomotiv …… Şubesinden Davacı şirket yönetim kurulu başkanı …… tarafından satın alındığını, söz konusu aracın 36.000 km’de olup garanti süresi ve kapsamında olduğunu, bu araçta meydana gelen aynı sorun nedeniyle aracın tamiri için 19.09.2017, 01.11.2017, 13.02.2018 ve 19.03.2018 tarihlerinde olmak üzere dört kez servise götürüldüğünü, her seferinde sorunun giderildiği söylenerek aracın davacıya teslim edildiğini, bu süreçte aracın aynı sorun dile getirilerek üç kez de bakıma verildiğini, böylece tamir amacıyla söz konusu aracın yedi kez servise verildiğini ve bunlara ilişkin müşteri teyit formu-servis fişlerinin düzenlendiğini, davalı şirket müşteri temsilcisi ile resmi e-posta adresinden yapılan 17.02.2018 tarihli e-posta haberleşmesi ile ayıbın açık kabulünün gerçekleştiğini, aynı e-posta haberleşmesinin devamında davacının 7.3.2018 tarihinde davalı şirketten BK m. 229 uyarınca aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini talep etmesine rağmen davalı şirketçe bu talebe önce dönüş yapılmadığını ve ardından sözlü olarak ret yanıtı verildiğini, son olarak davacının ayıplı aracı 19.03.2018 tarihinde arızalı olduğu gerekçesiyle davalı şirkete teslim ettiğini ve aracın halen serviste bulunduğunu, davalı şirkete Kadıköy ….. Noterliği’nin ….. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile seçimlik haklarına ilişkin taleplerinin yinelendiğini, bu ihtarın davalı şirkete 13.03.2018 tarihinde ulaşmasına rağmen ihtarnamede davalı şirkete tanınan süre içerisinde davacıya herhangi bir dönüş yapılmadığını, davacıya ait araçtaki sorunun üretim hatası kaynaklı olup bu durumun ilk başta davacı tarafından fark edilmesinin mümkün olmadığını ve bu durumun gizli ayıp teşkil ettiğini ve aracın ayıplı mal niteliği taşıdığını, motor kısmında ortaya çıkan arızanın davacı nezdinde tedirginlik yarattığını, ayıp ihbarının yapılmasının şekle bağlı olmadığını, davaya konu aracın Davacı zilyedinde iken bir kazaya karışmadığını ve orjinal halde olduğunu, son araç arızasında ikame araç tahsis edilmiş olmasının davacının haklılığını ve mağduriyeti ortadan kaldırmadığını, davalının taraf sıfatını haiz olduğunu ve garanti kapsamının ticari alım satımlar için de geçerli olması nedeniyle dava konusu aracın satımının da garanti kapsamında olduğunun kabulünün gerektiğini belirterek işbu ticari satımdan kaynaklanan alacak davasının kabulünü, davaya konu araçtaki ayıbın tespitini, ayıplı malın imkanı varsa ayıpsız bir misli ile değiştirilmesine, imkanı yoksa davacı olarak satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönülerek bu sebeple 135.622,91 TL’nin 08.04.2016 tarihinden itibaren merkez bankasının uyguladığı en yüksek ticari faiz oranı ile hesaplanarak davacıya ödenmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE: Yasal düzenlemeler ve Yargıtay içtihatları dikkate alındığında davacının ticari satımlarda ayıp ihbarı için gerekli olan ve TTK m,18’de belirtilen şekil şartlarına uygun şekilde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının ihbar süresinin aracın teslim alındığı 08.04.2016 tarihinde başlamasına karşın davalıya yasada öngörülen 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi sürelerinde ihbarda bulunulmadığını, dava konusu araçta gizli ayıp olduğu düşünülse dahi davacının bu durumu 17.02.2018 tarihinde tespit ettiğini ve beyan ettiğini ve buna karşın bahse konu ihtarnamenin davalıya 1 ay sonra gönderildiğini, araçta gizli ayıp olduğu yönündeki iddiaların kabulü anlamına gelmemekle birlikte bu iddiaların doğru olduğunun düşünülmesi durumunda dahi ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığını ve bu nedenle davacının dava hakkının kalktığını, davalı şirketin davaya konu aracın yalnızca ithalatçısı olup satıcısı olmadığını, bu nedenle davacı ile sözleşmesel ilişki içerisinde olan ve satış bedelini tahsil eden tarafın davalı olmadığını ve bu nedenle de ayıp bedelinin iadesi gibi mali yükümlülük içeren taleplerin davalı şirkete yönetilemeyeceğini, davacının taleplerinin garanti sorumluluğu kapsamında davalıya yöneltilebileceğinin düşünülmesi durumunda dahi garanti sorumluluğunun kaynağının Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun olması ve muhatabının da tüketiciler olması karşısında bedel iadesi içeren taleplerden ithalatçının sorumlu olmayacağını, davacının dava dilekçesinin talep kısmında öncelikle ayıplı malın misli ile değişimin, bunun olmaması durumunda terditli taleple bulunarak sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinin yer almasının, TBK m. 227’d yer alan seçimlik hakların bozucu yenilik doğuran haklar olması nedeniyle, usule ve yasaya aykırı olduğunu ve bu nedenle reddinin gerektiğini, servise gelen araçların sahiplerince beyan edilen her türlü şikâyet ve beyanın iş emrine doğrudan girildiğini, dava konusu aracın yetkili servise girmiş olmasının aracın mutlaka ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceğini, somut olayda 13.02.2018 tarihli servis işlemi sonucunda arızanın giderildiğini ve aracın sorunsuz olarak davacıya teslim edildiğini, dava konusu aracın 19.03.2018 tarihli servis girişinde yetkili servis tarafından müşteri memnuniyeti kapsamında yapılan incelemelerde bir arızaya rastlanmadığını, aracın tahsis amacından faydalanılmasını veya kullanım emniyetini tehlikeye sokan bir durumun olmadığını, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, ayıp iddialarını kabul etmemekle birlikte dava konusu aracın yetkili servis nezdinde onarılarak teslim edilmiş olması dolayısıyla ücretsiz onarım hakkının kullanıldığını ve bozucu yenilik doğuran bu seçimlik haklardan birinin kullanılması ile hakların sona ereceğini, dava konusu aracın 2 yıldır kullanıldığını ve mahkemenin davalı aleyhine karar vermesi durumunda hakkaniyet ilkeleri uyarınca makul tutarda bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu aracın onarılmak üzere davalı şirkete teslimi ile davacıya ikame araç tahsis edildiği için davacının faiz talebinin usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davacının TTK m. 23’te düzenlenmiş gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüğüne uymamış olması nedeniyle davanın esasa girilmeden reddini, esas yönünden haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine, haksız faiz talebinin reddine ve yargılama giderleri ile yasal vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Taraf iddia ve beyanları, …… Merkezi’nin 04/02/2019 havale tarihli cevabi yazısı, 02/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporu, 22/10/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşbu dava, araç satış sözleşmesine dayalı ayıplı ifa nedeniyle TBK 227 maddesi uyarınca seçimlik hakların talebine ilişkindir.
Somut olayda davacı tarafın dava konusu ….. marka otomobili 08/04/2016 tarihinde 135.622,91 TL bedel ile davalı şirketten satın aldığı, satın aldıktan sonra kullanım neticesinde araçta ayıp meydana geldiğinden bahisle söz konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi mümkün değil ise sözleşmeden dönülerek bedelin iadesi talep edilmiştir. Davalı taraf ise ayıp iddialarını kabul etmediği gibi ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, davacının ayıp olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasından kaynaklandığını, buna rağmen davacı taraf ücretsiz onarım seçimlik hakkını kullandığını ve yapılan incelemelerde söz konusu ayıbın tespit edilemediğinin bu sebeple davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosyaya celbedilen servis kayıtları uyarınca aracın bahsi geçen ayıp iddiası dolayısıyla yetkili servise götürülüp incelendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına araç üzerinde keşif yapılmak sureti ile teknik bilirkişiler eliyle incelemeler yapılmış ve hazırlanan kök ve ek raporlar dosya arasına alınmıştır. Olayın oluş şekli yönünden, denetime elverişli bu raporlar yeterli görülerek hükme esas alınmıştır.
Buna göre söz konusu araçtaki arızanın üretimden kaynaklı bir arıza olduğu, bu arızanın kullanım neticesinde ortaya çıkan gizli bir ayıp olduğu ve TBK 223 uyarınca makul süre içerisinde ayıbın giderimi için servise başvurulduğu, dolayısıyla davalı tarafın ayıp ihbar sürelerine uyulmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığı kabul edilmiştir. Teknik bilirkişiler eliyle yapılan değerlendirme uyarınca söz konusu araçta üretim hatasından kaynaklı ayıp bulunduğunun sabit olduğu, aracın kasislerden geçtiği sırada ön takımının ses çıkardığı, ancak bu sesin davalı tarafından onarılarak giderildiği nitekim keşfen yapılan test sürüşünde de herhangi bir ses tespit edilemediği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından yapılan tespit uyarınca araç arıza kaydından kaynaklı olarak 8.000,00 ila 10.000,00 TL arasında değer kaybı mevcut olduğu belirlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında; TBK 227 uyarınca davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığı dolayısıyla diğer taleplerinin yerinde olmadığı ancak arıza kaydı nedeni ile araçta değer kaybı oluştuğu bilirkişi tarafından belirlenen aralık göz önünde bulundurularak davacının taktiren 9.000,00 TL değer kaybı zararına uğradığı kabul edilerek bu kısım üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
9.000,00 TL değer kaybının 08/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 614,79-TL karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 2.316,11.-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 1.701,32.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ve 614,79-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 222,90.-TL posta gideri ve 1.500,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.722,50.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 114,22.-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yatırılan gider avansından dosyada herhangi bir harcama olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.240,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 12.879,83.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf veklillerinin yüzüne karşı verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede istinaf başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/12/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır