Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/337 E. 2022/181 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/337 Esas
KARAR NO : 2022/181

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 28/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; Davacı şirket 2011-2012 yıllarında …… firmasının ana tedarikçisi …… firması ile birtakım spor malzemelerinin imalatının Türkiye’de yapılması ve taraflarına ihracı konusunda bir anlaşma yapmış ve bu amaçla da söz konusu malzemelerin üretiminde kullanılmak üzere gerekli metal döküm kalıplarını yaptığı, 2012 yılı başından maddi sıkıntı yaşayan ……. firması ticari faaliyetlerini askıya aldığı devamında da, yıllık bazda verilen satın alma taahhütlerini yerine getirmeden iflas ettiği, davacı iflas öncesi ve sonrası süreçte, projenin kaldığı yerden devam etmesi konusunda…… AS firması ile görüşmeleri karşılıklı olarak devam ettirdiği ve böyle bir olasılığa istinaden üretim için yaptırılan kalıplar Davacı kontrolünde Türkiye’de kaldığı, ……. AS firması zaman zaman ihtiyaç duyduğu ürünleri, başlangıçta anlaşmaya varılan teslim süresinin aksine, çok daha kısa sürede teslimini talep etmesinden dolayı, davacı tarafından karşılanamayan siparişlerini İstanbul da faaliyet gösteren Davalı …… Tekstil San.tic.ltd.şti. vasıtasıyla yaptırmak istediği, davacı anlaşma gereği kalıpları göndermeme hakkı var iken; projenin devamını da düşünerek, ……. AS’nin mağdur olmaması için, birden fazla defa olmak üzere, sadece sipariş miktarına karşılık gelen üretim için kalıpları, üretimden sonra iade edilmek üzere davalıya gönderdiği, davalıya konu olan kalıplarla üretilen ürünün Davalı muhasebe kayıtları ve ihracatına ait gümrük kayıtlarından miktar tespiti yapak mümkün olacağını, yıl içerisinde yaklaşık olarak 7000-7500 civarında üretim yapacağı değerlendirilerek kalıpların teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar 20.000 adedin üzerinde üretim yaptığını, 10.000 adet ürün için alacak talebinde bulunduklarını, bilirkişi incelemesini müteakip oluşacak olan fazlaya ilişkin talep hakkımız saklı kalmak üzere üretilen her bir ürün için 1 Euro karşılığı olmak üzere şimdilik 10.000 adet ürüne karşılık gelmek üzere 10.000-201,83- 9.797,17 Euro 49.589,00 TL-1.000,00 TLz 48.589,00 TL ,Euro/Tİ 9589 ,TCMB düöv. satış – 28.03.2018 tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkil şirketin davacı firmaya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkil firma ile davacı yan arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkil kendisinden gelen mailleri dava dışı firma ile paylaşmış ve firma tarafından da davacıya ödeme yapılacağını beyan ettiği, sonrasında bir ödeme yapılmadığı müvekkil firmayı bağlanmadığını, buradan da açıkça anlaşılacağı üzere davacının muhatabı kesinlikle ……. A S. olduğunu, aralarında yapmış oldukları sözleşmeye müvekkil şirket taraf olmadığını, aralarında bir sözleşme olmamasına rağmen müvekkil şirket ……. A.Ş.’nin telkiniyle sadece eğer ki maksimum 1.000 Adet üretim yapılırsa bunun için 1 Euro gibi bir taahhüt verdiğini, ancak o tarih itibariyle sadece 180 adet üretim yapıldığını, bu bedeli de icra kanalıyla ödediğini, sonrası için de ne bir taahhüt ne de bir anlaşma söz konusu olmadığı gibi zaten üretim de yapmadığını, öncelikle müvekkil şirket zaten kendilerine icra kanalıyla da bir ödeme yaptığını, başkaca da borcu vs .bulunmadığını, davacı firma le müvekkil şirket arasında sözleşmede bulunmadığını, herhangi bir ticari ilişki olmadığı gibi kendilerine faturada kesilmediğini, bu nedenle de alacağı ne de ticari ilişki olmaksızın talep edilen ticari faizi de kabul etmediklerini, başta haksız ve hukuka aykırı açılan davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddini, davacıya karşı böyle bir borcumuz olmaması nedeniyle esas yönünden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, dava dışı şirkete ait kalıplardan davalı tarafça üretilen ürünlere karşılık Euro üzerinden alacak talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Davacı şirketin 2011-2012 yıllarında ……. AS, …… firmasının ana tedarikçisi …… firması ile birtakım spor malzemelerinin imalatının Türkiye’de yapılması ve taraflarına ihracı konusunda bir anlaşma yaptığını, bu amaçla da söz konusu malzemelerin üretiminde kullanılmak üzere gerekli metal döküm kalıplarını yaptığını, 2012 yılı başından maddi sıkıntı yaşayan ……. as firması ticari faaliyetlerini askıya aldığı devamında da, yıllık bazda verilen satın alma taahhütlerini yerine getirmeden iflas ettiğini, davacının, iflas öncesi ve sonrası süreçte, projenin kaldığı yerden devam etmesi konusunda ……. AS firması ile görüşmeleri karşılıklı olarak devam ettirdiğini ve böyle bir olasılığa istinaden üretim için yaptırılan kalıpların davacı kontrolünde Türkiye’de kaldığını, …… AS firmasının zaman zaman ihtiyaç duyduğu ürünleri, başlangıçta anlaşmaya varılan teslim süresinin aksine, çok daha kısa sürede teslimini talep etmesinden dolayı, davacı tarafından karşılanamayan siparişlerini İstanbul da faaliyet gösteren davalı ……. İthalat Tekstil San.tic.ltd.şti. vasıtasıyla yaptırmak istediğini, davacının anlaşma gereği kalıpları göndermeme hakkı var iken; projenin devamını da düşünerek, ……. AS’nin mağdur olmaması için, birden fazla defa olmak üzere, sadece sipariş miktarına karşılık gelen üretim için kalıplarını, üretimden sonra iade edilmek üzere davalıya gönderdiğini, davalıya konu olan kalıplarla üretilen ürünün davalı muhasebe kayıtları ve ihracatına ait gümrük kayıtlarından miktar tespiti yapak mümkün olacağını, yıl içerisinde yaklaşık olarak 7000-7500 civarında üretim yapacağı değerlendirilerek kalıpların teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar 20.000 adedin üzerinde üretim yaptığını, 10.000 adet ürün için alacak talebinde bulunduklarını, bilirkişi incelemesini müteakip oluşacak olan fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere üretilen her bir ürün için 1 Euro karşılığı olmak üzere şimdilik 10.000 adet ürüne karşılık gelmek üzere 10.000-201,83- 9.797,17 Euro 49.589,00 TL-1.000,00 TLz 48.589,00 TL ,Euro/Tİ 9589 ,TCMB düöv. satış – 28.03.2018 tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ettiği,
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkili şirketin davacı firmaya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkili firma ile davacı yan arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkilin,n kendisinden gelen mailleri dava dışı firma ile paylaştığını ve firma tarafından da davacıya ödeme yapılacağını beyan ettiğini, sonrasında bir ödeme yapılmadığı müvekkil firmayı bağlanmadığını, buradan da açıkça anlaşılacağı üzere davacının muhatabı kesinlikle ……. A S. olduğunu, aralarında yapmış oldukları sözleşmeye müvekkil şirket taraf olmadığını, aralarında bir sözleşme olmamasına rağmen müvekkil şirket ……. A.Ş.’nin telkiniyle sadece eğer ki maksimum 1.000 Adet üretim yapılırsa bunun için 1 Euro gibi bir taahhüt verdiğini, ancak o tarih itibariyle sadece 180 adet üretim yapıldığını, bu bedeli de icra kanalıyla ödediğini, sonrası için de ne bir taahhüt ne de bir anlaşma söz konusu olmadığı gibi zaten üretim de yapmadığını, öncelikle müvekkil şirket zaten kendilerine icra kanalıyla da bir ödeme yaptığını, başkaca da borcu vs .bulunmadığını, davacı firma le müvekkil şirket arasında sözleşmede bulunmadığını, herhangi bir ticari ilişki olmadığı gibi kendilerine faturada kesilmediğini, bu nedenle de alacağı ne de ticari ilişki olmaksızın talep edilen ticari faizi de kabul etmediklerini, başta haksız ve hukuka aykırı açılan davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddini, davacıya karşı böyle bir borcumuz olmaması nedeniyle esas yönünden reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın iddiası doğrultusunda kendilerinin verdiği kalıpların kullanılıp kullanılmadığı, üretilen mal miktarı ve her bir malda 1 EURO’nun alınıp alınmayacağı ve bu kapsamda alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi olduğu görülmektedir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, öncelikle davacının alacak talebinin mahkememiz dosyasından önce Bakırköy …… ATM dosyasına konu edildiği, bu Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının dava dışı yurt dışı firma ile yaptığı anlaşma gereği bu kalıpların Türkiye’de yapıldığı, davalı şirkete gönderilmesi konusunda, dava tarafları arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı gibi kalıplarla üretilen ürünler için, davalının ürün başına 1 Euro ödeyeceği konusunda yorumdan uzak delil bulunmadığı, kalıpların ancak yurt dışına çıkması halinde KDV alacağının doğacağı ancak bunun ispatlanamadığı, kaldı ki bu konudaki uyuşmazlığın muhatabının davalı olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği,
Bu kararın İstanbul BAM ……. HD’nin …… esas ……. karar sayılı ilamıyla incelenmesi neticesinde; ” Gerek iddia ve savunmalar, gerekse dosyadaki kalıplara ilişkin sunulan fatura ve irsaliyeler ile mail örneklerinden davacının iadesini istediği kalıpların yurt dışı firmaya ait olduğu, başlangıçta yurt dışı firma bilgi ve talimatıyla davacı elinde bulunduğu açıktır. Mahkemede alınan davalı şirket yetkilisinin isticvap beyanına göre, yurt dışı firma ile davacı arasında yaşanan hukuki ihtilaf nedeniyle kalıpların yurt dışı firmaya iadesi konusunda kendilerinin yardımcı olmaya çalıştıkları, mailleşmenin büyük bir kısmının buna ilişkin olduğu, ancak kalıpların iade edilmediği ifade edilmiştir. Öte yandan kalıpların aidiyeti konusunda taraflar arasında bir anlaşmazlık yoktur. Kalıplar yurt dışı firmaya ait olup, bedeli yurt dışı firmaca ödenmiş, ancak davacı elinde bulunmaktadır. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde bulunmayan bir kısım mailler delil bildirme ve sunma süresinden sonra dosyada alınan bilirkişi raporunun ardından, rapora itiraz sırasında sunulmuş olup, dava başında sunulan mailler arasında bir kısım mailler yer almamıştır. Dolayısıyla delil ibraz süresinden sonra ibraz edilen ve davalı tarafın açık muvaffakatının bulunmadığı rapor sonrası sunulan maillere itibar etmek mümkün görülmemiştir. Dava başında sunulan maillerde ise kalıpların davalıda olduğunun kabulüne dair herhangi bir içerik görülmemiştir. İzah edildiği gibi dava başında sunulmayıp daha sonradan ibraz edilen bir kısım mailde davalının kalıpları davacıya göndereceği yolundaki ibaresinin genel ispat koşulları çerçevesinde ve dosya kapsamına göre davacı tarafça kalıpların davalıda bulunduğunun ispatı yönünden davacı lehine değerlendirilmemiştir. Zira yasal süre içerisinde bu mail delil niteliğinde dosyaya ibraz edilmediği gibi davalının da bunun sunulmasına açık muvaffakatı yoktur. Kaldı ki davacı kalıpların davalıda bulunduğu yolunda yemin deliline de dayanmamıştır. Dolayısıyla davacının yurt dışı firma ile ticari ilişkisi sırasında kalıpları firmaya göndermediği için ve davacı ile yurt dışı firma arasındaki ticari ilişkide kalıp bedellerinin yurt dışı firma tarafından ödenmesi sebebiyle fatura kesilerek, kalıpların yurt dışına gönderilmesini yapamadığından, KDV iadesinden mahrum kalması yönündeki iddiasının dinlenme olanağı olmadığı, zira menkul hükmündeki bu kalıpların mülkiyetinin yurt dışı ve dava dışı firmaya ait olduğu, bu kalıpların iadesi yönünden, kalıpların davalı uhdesinde bulunduğuna dair davacının iddiasının usulünce ispatlanamadığı, buna bağlı olarak da KDV alacağının talep edilmesinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla davacının terditli taleplerinden kalıpların aynen iadesi, olmadığı takdirde KDV bedeline karşılık gelen kısmın davalıdan tahsiline ilişkin talebinin, husumet yokluğundan reddi yerine, davacının kalıpların iadesine yönelik talebinin, bu kalıpların yurt dışı firmaya ait olmasına rağmen, yurt dışı firmanın bilgisi dahilinde elinde bulundurması sebebiyle, davalıya, iadesi koşuluyla teslim ettiğine dair iddiasının ispatlanamadığından reddine karar verilmelidir. Terditli talepten KDV iadesinin de buna bağlı olarak reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Ürün başına bu kalıplarla üretilen her bir ürün için 1 Euro olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’lik alacak talebine gelince, dosyada mevcut mail örneğinden bunu teyit eden davalı isticvap beyanından, davalının yurt dışı firmaya malları yetiştirdiği ve oradan ödemeleri alacağı, söz verdikleri üzere yaptıkları 1.000 adet üretime istinaden 1.000 Euro gönderileceğinin taahhüt edildiği görülmekle , taraflar arasında davalının yurt dışı firma için ürettiği ürünlerden dolayı davacıya belli bir miktar para ödemeyi üstlendiği, bu konuda aralarında şifai bir anlaşma kurulduğu kabul edilmelidir.
Her ne kadar davalı bu anlaşmanın bozulduğunu ileri sürmüş ve yurt dışı firmadan ürettikleri ürünler için henüz para tahsilatını yapamadıkları ve buna bağlı taahhüt edilen bedelin ödenemeyeceğini beyan etmiş ise de, anlaşmanın buna bağlı kurulduğu yolunda herhangi bir delil dosyada görülememiştir. İçeriği tekrarlanan mail örneğinden, 1.000 adet üretimin yapılıp, malların yetiştirilip, yurt dışı firmasına ihraç edildiği açıkça yazılı bulunduğundan, şarta bağlı olarak bir bedel ödemesi taahhüdü de bulunamdığı için davalının taahhüt ettiği bu bedeli davacıya ödemesi geretktiği kanaatine varılmıştır.
Hal böyle olunca toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı uyarınca; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-3 maddesi gereği, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ” davacının kalıpların aynen iadesine veya KDV alacağına yönelik talebinin sübut bulmadığından reddine, üretilen her bir ürün için 1 Euro olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’lik alacağının kabulü ile 1.000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” denilerek verilen kararın kaldırıldığı,
Davacı tarafın talebinin ana dayanağının BAM ……. HD’nin ilamı ile mail yazışması olduğu, davacının talepte bulunurken dava değeri olarak daha önce ödenen 1000 TL karşılığı 201,83 Euro’yu da mahsup ederek dava açtığı, davacının dayandığı bu kararın taraflarının ve içeriğinin mahkememiz bu dosyası ile benzer olduğundan BAM kararının mahkememiz dosyası yönünden kesin delil niteliğinde olduğu, BAM kararında; ürün kalıplarının yurt dışı firmaya ait olduğunun, başlangıçta yurt dışı firma bilgi ve talimatıyla davacı elinde bulunduğunun, davacının davalıdan kalıpların aynen iadesini, olmadığı takdirde KDV bedeline karşılık gelen kısmını husumet yokluğundan talep edemeyeceği, davacının kalıpların iadesine, bu kalıpların yurt dışı firmaya ait olmasına rağmen, yurt dışı firmanın bilgisi dahilinde elinde bulundurması sebebiyle, davalıya, iadesi koşuluyla teslim ettiğine dair iddiasının ispatlanamadığından talep edemeyeceği, ürün başına bu kalıplarla üretilen her bir ürün için 1 Euro olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’lik alacak talebinin ise dosyada mevcut mail örneğinden bunu teyit eden davalı isticvap beyanından, davalının yurt dışı firmaya malları yetiştirdiği ve oradan ödemeleri alacağı, söz verdikleri üzere yaptıkları 1.000 adet üretime istinaden 1.000 Euro gönderileceğinin taahhüt edildiği, taraflar arasında davalının yurt dışı firma için ürettiği ürünlerden dolayı davacıya belli bir miktar para ödemeyi üstlendiği, bu konuda aralarında şifai bir anlaşma kurulduğunu tespit edildiği, bu tespitlerin kesin delil olarak mahkememizi bağlayacağının değerlendirilerek davalının yasal şartları oluşmayan zamanaşımı savunması ile husumet itirazının yerinde görülmeyerek yargılamaya devam olunduğu, dosyada delillerin toplandığı, yazışmaların yapıldığı, davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için ara karar oluşturulduğu, davacı tarafın ticari defterlerini 21.06.2021 tarihli ara karar ile sunmaktan vazgeçmiş sayıldığı, davalı tarafın ticari mali müşavir bilirkişi ve gümrük müşaviri bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, mali müşavir bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olması, rapor içeriği de dikkate alınarak ayrıca gümrük müşavir bilirkişiden rapor alınmadığı,
Somut olayda, taraflar arasındaki 30.06.2014 tarihli mailde belirtilenin “1000 üretime ilişkin 1000 euro” olduğu, bu taahhüt dışında davalı tarafın davacı tarafa herhangi bir taahhütü olmadığı, davacının kalıpların maliki olmadığı, davalıdan ürün kalıplarının iadesini isteyemeyeceği, kalıpları davalıya iade koşuluyla teslim ettiğini de ispat edemediği, ürün kalıplarının malikinin dava dışı 3. Kişi olduğu, davalının ticari defterlerinden kalıpların ve bu kalıplar ile üretilecek ürünlerin parasal miktarlarının mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplandığı, hukuki değerlendirme mahkememize ait olduğu, mahkememizce mali müşavir tarafında yapılan hesaplama miktarı üzerinden değil, davacı tarafın davalı taraftan sadece taahhüt edilen miktarı alacak olarak talep edebileceği, 1000 adet ürün üretimi karşılığı 1000 euro talep edilebileceği, daha önce açılan 1000TL’lik dava ile bu kısmın ödendiği, davacının dava dilekçesinde harca esas miktarda 1000TL karşılığı 201,83 Euro’yu düştüğü, davacının (1000-201,83 euro) 798,17 Euro talep edebileceği değerlendirilerek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kısmen kabulüne 798,17 EURO alacağa ticari avans faizini aşmamak kaydıyla dava tarihi itibari ile T.C. Merkez Bankasının Euro cinsi paraya uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 266,07.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 829,78.-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatan 563,71‬.-TL karar harcının davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ile 266,07.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.769,30.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 144,03.-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 50,00.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 45,93‬.-TL’sının davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.895,07.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.510,23TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
8-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı taraf vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süredeİstanbul BAM 3 Hukuk Dairesine İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır