Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/297 E. 2021/393 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/297 Esas
KARAR NO : 2021/393

DAVA :Yöneticinin Azli, Yöneticinin Sorumluluğu ve Tazminat Talebi
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Yöneticinin Azli, Yöneticinin Sorumluluğu ve Tazminat Talebi davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 21.03.2018 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; …’un, 9 Kasım 2016 tarihinde dava konusu şirket …. … Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd.inin %50 hissesini satın alarak şirket ortağı olduğunu,  dava konusu şirketin Bakırköy ilçesinde hizmet veren bir güzellik merkezi olduğunu, belli günlerde 10.000TL ‘ye varan cirolar yaptığını, davalı …’un şirketin diğer %50’sinin sahibi olduğunu, Şirket’in tek yetkili müdürü olduğunu, davalının kanun koyucunun şirket ortaklarına ve özellikle müdürlerine yüklediği sorumluluklara aykırı eylemlerde bulunmakta olduğunu, aynı zamanda Müvekkilin %50 Şirket ortaklığı olmasından doğan haklarının kullanımına izin vermediğini, davalı …’un aynı zamanda … Sok. … Apartmanı No: … kat 3 daire 10 adresinde bulunan … Güzellik merkezi isimli “….. Güzellik Merkezi” aynı konuda faaliyet gösteren bir güzellik şirketi sahibi olduğunu, işletmenin sadece kendi mülkiyetinde olduğu müvekkilinin ….. şirketine bir ortaklığı veya başkaca bir bağı bulunmadığını, şirketin en önemli varlığı olan müşteri ve randevu bilgilerinin …. adında bir hizmet sağlayıcı bilgisayar programında tutulduğunu, şirketin tek yetkilisi …’un sistemde yer alan tüm bilgileri …..’ndaki şirketine aktardığını, şirket faaliyetlerinden sorumlu çalışanların erişimini engellediğini, bir başka ifade ile şirketin müşterilerine hizmet verme imkanını ortadan kaldırdığını, davalı …. ’un, Şirket’i devre dışı bırakmak ve tüm müşterileri kendi ….. Güzellik Merkezi’ne kaydırmak maksadıyla süratle  şirketin tüm çalışanlarını işten çıkardığını, elektrik ve su faturalarını ödemediğini, doğalgaz aboneliğini kapattığını, müşteriler tarafından aranan işletmenin telefon hatlarını kendi üzerine geçirerek ve sosyal medyayı kullanarak, müşterileri ….. Güzellik Merkezi’ne yönlendirdiğini, davalı şirket müdürü …’un azlini talep ettiğini, bu süre içinde  şirketin organsız kalmaması ve şirketin faaliyetinin devamı adına yönetim kuruluna geçici bir temsilci atanmasını, şirketin bir daha faaliyete geçemeyecek kadar büyük zararlar görmemesi için geçici olarak atanacak müdüre; elektrik, su doğal gaz aboneliklerini yapma hakkı tanınmasını, …. isimli müşteri iletişim bilgilerinin kullanıma açılmasını, personel istihdamı, kiraların ödenmesi, en erken tarihte şirket merkezinde genel kurul toplantısı yapılmasına karar verilmesini, davalı şirket müdürünün azledilmesi ve yeni müdür seçilmesini, …. müzekkere yazılarak sistemin tekrar aktive edilmesini, bu noktada yeni atanacak müdüre yetki verilmesini ve şirketin tekraren müşterileri ile ilişki kurmasının sağlanmasına,  davalı …’un ve ….. işletmesinin sosyal medya hesaplarından dava konusu Bakırköy’de bulunan güzellik salonun açık olduğunun ilan edilmesini, Şirket’in telefon hattının şirket tüzel kişiliğine devredilmesini, Şirket’in tüm demirbaşlarının iade edilmesini, şirket tabelasının asılmasını, davalı şirket müdürü’nün ….. işletmesindeki faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasını, şirket’in işletmesinin kira sözleşmesinin devam etmesi için müvekkile veya mahkemenin atayacağı 3. Kişiye yetki vererek bakiyenin kira bedelinin ödenerek işyeri kira sözleşmesinin fes edilmesinin önüne geçilmesine imkan tanınmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE; …’un 2013 takvim yılından beri vergi mükellefi olduğunu, sürekli olarak zayıflama salonu, masaj salonu, solaryum vb. yerlerin işletilmesi faaliyetleri ve güzellik salonlarının faaliyetleri (cilt bakımı, kaş alma, ağda, manikür, pedikür ve bunun gibi hizmetlerin bir arada sunulduğu salonları) içeren salonların işletmeciliğini yaptığını, 2013 yılından önce de aynı sektörde çeşitli salonlarda çalıştığını, çevre edindiğini, bu çevreyi edindikten sonra salt kendi emekleriyle kendine ait işletmeler açtığını, 2016 yılında müvekkil ile davacı yanın, davacı yanın kardeşi …..’un aracılığı ile bir araya geldiği, …’ni kurduğu, Yani şirketi beraber kurduklarını, şirketin ortağı … olarak gözüktüğü ancak gerek faaliyet gerek işleyiş olarak ….. ‘un yetkili olduğunu, …..’un adli ve idari makamlar nezdinde hukuki ve cezai sıkıntıları olması nedeniyle şirket ortağı olarak kendisi yerine kardeşi davacı …’un ortak olduğunu, şirketin kurulduğu andan itibaren davacı … ve kardeşi ….. işletmeyi yönetmeye başladığını, fiili olarak yönetimin davacı ……. ve kardeşi …..’un elinde olduğunu, müvekkilinin ise haftanın 2 günü işletmeye uğradığı ve özel müşterilere kaş, manikür hizmeti verdiği, İşletmenin kasa sorumluluğu, tahsilatlar, işyerine işçi alma ve işyerinin yönetimine ilişkin görev yetkilerin fiilen davacı … ve …..’da olduğunu, …. Merkezi 09.11.2016 tarihli Genel Kurul toplantısında müvekkilin aynı ve farklı sektörlerde işletme açabileceği hususunda mutabık kaldıkları ve her iki ortağın kararı imzaladıklarını, davacı yan ve kardeşi …..’un müvekkilini ilgili şirketten ekarte etmek için çeşitli tehdit ve şiddet eylemlerinde bulunduklarını, bu olayların polis müdahalesi ve sonuçlandığını, davacı yan …’un 19.02.2018 tarihinde müvekkili ve çalışanlara tehdit ve hakaret içerikli eylemlerde bulunduğunu, bizzat müvekkile karşı sözlü olarak müvekkili vuracağını ve öldüreceğini içeren tehditlerde bulunduğunu, müvekkilinin zorla işletmeden çıkarılmaya çalıştığını ve ortaklıktan doğan haklarını engellemeye çalıştığını, bu nedenlerle işletmeye gelmediğini,  19.02.2018 tarihinde …. Polis Karakoluna intikal eden olayda davacı …’un şiddet içerikli eylemleriyle ilgili ifadeler bulunduğunu, müvekkilin ilgili şirkette çalışması imkansız hale geldiğini, olaylar sonrasında müvekkil, davacı yanın tehdit ve hakaretlerinden dolayı Davacı …. karşı müvekkil lehine Büyükçekmece …. Aile Mahkemesi’nin ….  d. iş dosyasıyla koruma kararı alındığını, İşletmenin kasası, kasa defteri dahil tüm para giriş çıkışları davacı yan …, kardeşi ….. ve davacı …’un kız arkadaşı…..’ın elinde olduğunu, ….. …. Merkezi ve Eğitim Hizam. San. Ve Tic. LTD. Şti’nin ….. hesaplarını kullanabildiğini, müvekkilin davacı …’un ortaklıktan doğan haklarını kullanmasına izin vermeme gibi bir husus söz konusu dahi olmadığını, tanıklar ve işyeri kamera görüntüleri incelendiğinde …’un işyerine geldiğini, işyerini bizzat ve ablası ….. aracılığı ile yönettiğini, müvekkilin ilgili şirketteki hakimiyetinin kısıtlandığını, davacı yan …’un işletmeye gelmekte, ayrıca da kız arkadaşı…..’ın kasa başında durduğu,  müvekkili …’un yıllardır edindiği müşterilerini kayıt altına aldığı bir sistem olduğu …. yazılımda, sözleşme sahibine yani müvekkile ait veri tabanı  kullanıldığını, sözleşme tarihi itibariyle yukarıda da belirttiğimiz gibi arayan müşteri datalarını kaydettiği ve sözleşmenin 2015 yılında yapıldığını, … daha kurulmamışken müvekkile ait hali hazırda dataların mevcut olduğu ve bu dataları müvekkili …’un izniyle kullanıyor olduğu, müvekkilinin çalışanları işten çıkardığı hususu gerçeklerle bağdaşmadığını, İlgili çalışanların işten istifa ettiği Çalışanlardan …. ‘un müvekkilinin 25.01.2017 de açmış olduğu ….. işletmesinde sigortalı olarak çalışmaya başladığını, Davacı yanın çalışanlara karşı kötü muamele ve tehdit ettiğini, noter tespitinde iş yerinde çalışmayanların tespit edildiği çalışanların tespit edilmediği, çalışanların hakaretlerden ötürü işten ayrıldığını, davalı tarafından …. E. Sayılı dosyası ile ortaklıktan çıkma davası açıldığını, her iki davanın ihtilaf konusu ve tarafları aynı olduğu için davaların birleştirilmesini talep ettiklerini, davalı tarafın açmış olduğu davanın tarihinin 01.03.2018 olduğu ve müvekkilinin hali hazırda ilgili şirketten çıkmak istediğini, hali hazırda karşı taraf davacı yanın kira sözleşmesini üzerine alma iradesi de bulunuyorken, kiracısı bulundukları …. Mah. … Cad. 54/A Bakırköy İstanbul adresinde faaliyet gösteren işyerinin kira sözleşmesinin feshine veya karşı tarafça tüm sözleşmenin üzerine alınmasını talep ettiklerini, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilinin dava dışı …. Merkezi… Ltd. Şti’nin %50 oranında pay sahibi ortağı olduğunu, davalı …’nun ise aynı şirketin %50 oranında pay sahibi ortağı ve aynı zamanda müdürü bulunduğunu, davalı müdürün müvekkiline zarar vermek kastıyla davalı şirketi zarara uğrattığını ve faaliyet gösteremez hale getirdiğini, davalı bu eylemleri kendisene ait şirket üzerinden faaliyetlerine devam etme isteğiyle yaptığını, şirketin faaliyette bulunduğu yere ilişkin kira sözleşmesini de feshettiğini ve bilinmeyen adrese götürdüğünü, davalı müdür bu eylemlerinden dolayı şirkete karşı sorumlu bulunduğunu, davalının şirkete ait malvarlığını kendisine ait şirkete aktardığını, bu nedenle diğer davalı şirketin de sorumlu olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir ile dava dilekçesinde sıraladıkları durumların tespiti ile şirket demirbaşlarının iade edilmesini veya piyasa rayiç bedelleri ile müvekkiline tazminini, müvekkili tarafından şirket için satın alınan, ancak davalı tarafından el konulan ses sisteminin müvekkiline iadesini veya rayiç değerinin davalıdan tazminini, davalının verdiği zararların tespiti ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL’nin davalıdan tazminini istemiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde; yetki itirazlarının, derdestlik itirazlarının ve birleştirme talebinde bulunduğunu, müvekkilinin davacının hakaret ve tehditlerine maruz kalması nedeniyle ortağı ve müdürü olduğu şirkete gelemediğini, davalı gösterilen şirket için husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların doğru olmadığını veya davacının eylemleri sonucu gerçekleştiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi …. Esas, ….. Karar sayılı ilamı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü …. Merkezi Ve Eğitim Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirket kayıtları, Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi işyeri tescil ve detay bilgileri, Büyükçekmece …. Aile Mahkemesi’nin ….. Değişik İş, …. Karar sayılı ilamı, Bakırköy CBS’nin …. Soruşturma, … Karar sayılı dosyası, …. yazı cevabı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, davalı şirket müdürü …’un haklı nedenle görevinden azledilmesi ve davalı …. Şirketine kayyım atanması talebine ilişkindir. Birleşen dava ise davalı …. şirket müdürünün sorumluluğu ve bundan doğan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Dosyada mübrez İTSM kayıtları uyarınca; davalı …. Merkezi Eğitim Hizm. San. Tic. Ltd. Şti’ nin, davalı … ve davacı … tarafından yüzde elli eşit hisse oranında 20.000,00TL sermaye ile 09.11.2016 tarihinde … Mahallesi …. Caddesi No:…. Bakırköy adresinde kurulduğu, ancak taahhüt edilen sermayenin 5.000,00 TL ‘sının ödendiği, …’un münferiden yetkili müdür olarak ilan edildiği tespit edilmiştir.
Davacı iddiaları doğrultusunda mali müşavir bilirkişi eliyle davalı ….. Şirketi ve davalı …. şirketi kayıtları incenmiş ve sonuç olarak; davalı …’un şahsi hesaplarında, ortaklık dönemlerini kapsayan 09.11.2016 ile 2019 dönemleri arasında yüksek montanda, kazançları ile çelişkili bir nakit artış tespit edilmediği, günlük kredi kartlarının tahsilatlarının 1.500-2.500,00 TL aralığında gerçekleştiği tespit edilmiştir. ….. şirketinin …. şirketinin faaliyetleri durduktan sonra kurulduğu ancak ….. şirketi kurulmadan önce de …’un bu adreste faaliyet gösterdiği ve her iki işletmenin …. Yazılım programındaki müşteri portföy kaydının ortak olduğu, …. Limited Şirketi’nin çalışanlarından …, … ’un Şubat ayı içinde istifa ederek işten ayrıldığı ve Mart /2018 itibarı ile …..-… (…..) şirketinde çalışmaya başladığı tespit edilmiştir. tespit edilmiştir. …. Merkezi Şirketinin 2016 yılında (09.11.2016-31.12.2016 ) kuruluşundan itibaren iki aylık dönemde 45.209,89 TL Net satış, 2017 yılında 448.026,18 TL Net satış, 2018 Ocak ve Şubat aylarında 69.436,42 TL Satış elde ettiği ve yıl sonuna kadar başkaca bir satışın gerçekleşmediği, faaliyetlerinin durduğu ve müşteri portföyünün kullanılan …. Yazılım programı aracılığı ile kurulan 05.03.2018 tarihinde kurulan ….. Ltd.inde kullanıldığı; ….. Ltd. Şirketi’nin Mart / 2018 yılında kurularak, 31.12.2018 itibarı ile 347.460,83 TL Net satış ve 30.09.2019 tarihi itibarı ile 916.958,53 TL ne satış elde ettiği, her iki şirketin hasılatları kıyaslandığında ….. Şirketinin, …. Merkezi müşteri portföyünden yararlanarak hasılatını arttırdığı tespit edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü adına taraflara delil olarak dayandıkları tanıkları bildirmeleri istenilmiş ancak davacı tarafın yasal süresi içerisinde tanık listesini sunmaması sebebiyle davacı tarafın tanıkları dinlenilmemiş ve süresi içerisinde bildirilen davalı tanık beyanlarına başvurulmuştur. Buna göre fiilen davalı şirketin işletmesini, müdürlüğünün, personel alımının, kasa hesaplarının, muhasebesinin davacının kardeşi olan ….. tarafından yapıldığı, davalı …’un şirketin idari ve muhasebesel işlemleri ile ilgilenmediği beyan edilmiştir.
Bu deliller ışığında asıl davanın konusu olan davalı şirket müdürünün azli talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; Limited şirketlerde Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md. 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Şirketin pay dağılımı dikkate alındığında (davacı %50 paya davalı %50 paya sahiptir) davalının genel kurulda azlinin veya yetkilerinin sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görülmektedir. O halde TTK md. 630 (2) ye istinaden her bir ortak tarafından mahkemeden haklı sebeplerin varlığına istinaden müdürün azli talep edilebilir. Bununla birlikte limited şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını isteyen ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. (11. HD 18.02.2003; E. 2003/8792, K. 2003/1261). Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK md. 630 (3)’de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
Somut olayda davacı haklı sebep olarak davalının özen yükümlülüğünün yanı sıra rekabet yasağını ihlal etmiş olmasını ileri sürmektedir. 6102 s. TTK md. 626’da özen ve bağlılık yükümlülüğü rekabet yasağı ile birlikte aynı başlık altında düzenlenmiştir. Özen yükümlülüğü ve şirketin menfaatlerinin gözetimi şirket ortağı olsun olmasın bütün yöneticileri kapsar. Madde dikkatle incelendiğinde “özen yükümlülüğü” ile “şirket menfaatinin gözetilmesi” kavramlarının birbirinden ayrıldığı görülmektedir. Özen yükümlülüğü ile kastedilen, müdürlerin iş ve işlemlerde göstermeleri gereken dikkat, ciddiyet ve bilimselliktir. TTK md. 626 da düzenlenen bağlılık yükümlülüğü müdürler bakımından kanundan doğan bir yükümlülüktür ve müdürün kendisine özel menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren davranışlarını bağlılık yükümünü ihlâl eden ayrı bir kategori olarak kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler doğrultusunda; burada dikkate alınması gerekenin davalının azli bakımından haklı sebebin varlığının aranacağı dönemin dava tarihi olduğu, dava tarihinden sonra gerçekleşen eylemlerin ayrı bir davanın konusu olacağıdır. Başka anlatımla davalı müdürün azli için haklı sebeplerin dava tarihinden önce ortaya çıkmış olması gerekir. Mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve tespitlere göre dava tarihine kadar şirketin kar ettiği ve davalının azlini gerektirecek haklı bir sebebin bulunmadığı, ….. şirketinin …. şirketinin faaliyetleri durduktan sonra kurulduğu ancak ….. şirketi kurulmadan önce de …’un bu adreste faaliyet gösterdiği ve her iki işletmenin …. Yazılım programındaki müşteri portföy kaydının ortak olduğu, dolayısıyla bu durumun da azil için haklı sebep olamayacağı anlaşılmıştır. Ancak tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere fiilen …’un şirket müdürlüğünü yürütmediği, bu görevin davacının kardeşi tarafından yerine getirildiği, bu durumunda TTK 626 uyarınca özen ve bağlılık yükümlülüğünün ihlali anlamı taşıdığı ve davalı müdürün azli bakımından haklı sebep teşkil ettiği kanaatine varılarak davalı müdürün azline ve şirketin organsız kalmaması için yetkili organlar tarafından yeni bir şirket müdürü seçilene kadar …..’ in kayyım olarak görevlendirilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Asıl davanın konusu olan sair taleplerin kayyımın görev ve takdirinde olması sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl davaya konusu olan yöneticinin azli talebi ve sorumluluk davaları yöneticiye karşı açılabileceğinden davalı şirketler yönünden bu taleplerin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davanın konusu olan davalı müdürün sorumluluğuna ilişkin yapılan değerlendirmede; Limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğu TTK md. 644 atfına istinaden TTK md. 553 vd. Düzenlenmektedir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu Limited şirketlerde ise Müdürler şirketin, ortakların veya alacaklıların malvarlığını korumaya yönelik bir şirketler hukuku normunu veya diğer bir hukuk normunu ihlal etmek suretiyle bu kimselerin mal varlığında bir azalmaya sebep olabilir. Yönetim kurulu üyelerinin veya müdürlerin davranışları nedeniyle doğrudan zarar gören kimse, aslında çoğunlukla şirketin kendisidir. Yönetim kurulu üyelerinin veya kurucuların kanun veya esas sözleşmeye aykırı davranışları kural olarak en başta şirketin doğrudan zararına sebebiyet verir. Şirketin doğrudan zararı çoğunlukla ortaklar ve alacaklıların dolayısıyla zararı neden olur. Şirket uğradığı zararı kendisi talep edebileceği gibi ortaklar ve alacaklılar da uğradıkları dolayısıyla zarara istinaden dava hakkına sahiptirler ((6102 s. TTK md. 555, 556) Akdağ Güney, Necla Anonim Şirket Yönetim Kurulu, İstanbul 2016, 2. Bası, s. 295 vd).
Yönetim kurulu üyelerinin veya limited şirketlerde müdürlerin sorumluluğu ile amaçlanan, zarar verene isnat edilebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararın giderilmesidir. Sorumluluğu düzenleyen TTK’nın 553. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Bu açıdan bakıldığında gerek anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin gerekse limited şirket müdürlerinin sorumluluğu esas itibarıyla tazminat hakkı doğuran diğer hukuki düzenlemelerden bir farklılık göstermemektedir. Zira burada da mantık aynıdır. Zarar veren kimse, zarar görene belirli bir miktar ödemek veya bir kısım mal varlığı haklarını devretmek suretiyle zararı denkleştirmelidir. Hukuk düzeni anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu halinde de her türlü zarara tazminat sonucu bağlamamaktadır. Aksine burada da bir tazminatın söz konusu olabilmesi yasada öngörülen bazı koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır. Yönetim kurulu üyelerinin TTK’na istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmiş olması gerekir.
Davacı ortak davalı müdürün kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı davranışlarıyla sebep olduğu maddi, manevi, doğrudan, dolaylı müvekkil zararlarının tümünün tespitini ve giderimini talep etmiştir. Davacı şirket ortağı sıfatıyla gerek doğrudan gerekse dolaylı zararını TTK md. 553 e istinaden talep hakkına sahiptir. Bu iki zarar arasında en önemli fark doğrudan zarar halinde hükmedilecek tazminat davacının kendisine verilmek gerekirken, dolaylı zarar halinde yani şirketin zararı nedeniyle ortağın bir zarara uğraması halinde hükmedilecek tazminatın şirkete ödenecek olması ve böylece dolaylı zararın dolaylı olarak giderilmesidir.
Sorumluluk davalarında zararı ispat yükü genel hükümler uyarınca davacıda olup, Davacı doğrudan zararına ilişkin bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolaylı zarar bakımından ise şirket defterleri üzerinde yapılan incelemelerde 2018 yılı başına kadar şirketin kar ettiği ortaklar arasında uyuşmazlık çıkmasının ardından şirketin mali olarak sıkıntıya girdiği, ancak bu durumun davalı müdüre yüklenemeyeceği, zira yukarıda da bahsedildiği üzere şirket müdürlük görevinin fiilen davacının kardeşi tarafından yürütüldüğü, dolayısıyla bilirkişi heyetinin bu yöndeki görüşüne katılmak mümkün görülmemiş ve dava tarihi itibariyle davalının doğrudan eylemleri ile şirketin zarara uğratıldığı dosya kapsamından anlaşılamadığından tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının …. Yazılım sistemini kullanarak müşteri portföyünü kendi şirketi olan …..’e aktarması eyleminin mali müşavir bilirkişi eliyle tespit edildiği ancak bu dönemin birleşen davanın açıldığı 05.09.2018 tarihinden sonraki döneme geldiği ve bunun ayrı bir davanın konusu olduğu takdir ve sonucuna varılmıştır.
Birleşen davadaki davalı tarafın çıkmaya yönelik beyanına ilişkin yapılan değerlendirmede; bu hususta davalı tarafından usulüne uygun harçlandırılarak açılmış bir karşı dava bulunmaması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl Davanın Kısmen Kabulü ile,
1- İstanbul Ticaret Sicil Md ‘ de …. sicil numarası ile kayıtlı …. MERKEZİ VE EĞİTİM HİZMETLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ ‘ nin şirket müdürü olan davalı …’ un TTK 630/2 md gereğince AZLİNE,
2-Şirketin organsız kalmaması için yetkili organlar tarafından yeni bir şirket müdürü seçilene kadar şirket yöneticisi olarak …..’ in kayyım olarak görevlendirilmesine,
3-Kayyım için emek ve mesaisine karşılık olarak aylık 2.000,00 TL ücret takdirine, kayyım ücretinin davalı şirket tarafından karşılanmasına,
4- Davacı tarafın diğer sair taleplerin sübut bulmaması sebebiyle REDDİNE,
5-Yöneticinin azli talebi ve sorumluluk davaları yöneticiye karşı açılabileceğinden davalı şirket yönünden bu taleplerin usulden reddine,
6-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 35,90-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 24,30 TL karar harcının davalılar … ile …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcı ile 35,90-TL peşin harcın davalılar … ile …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 337,00 TL posta gideri ve 2.400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.737,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1,368,50TL’nin davalılar … ile …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
11-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
12-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
B-Birleşen Davanın ispalanamaması sebebiyle REDDİNE,
Birleşen davadaki davalı tarafın çıkmaya yönelik beyanına ilişkin usulüne uygun açılmış bir karşı dava olmaması ve bu hususta harçta yatırılmamış olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
13-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 35,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan 24,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
14-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
15-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
16-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
17-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır