Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/286 E. 2021/542 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/286 Esas
KARAR NO : 2021/542

DAVA : Faaliyetten men kararının iptali
DAVA TARİHİ : 19/03/2018
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Faaliyetten men kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ……. Madencilik İnş. San. Ve Tic. A.Ş., İstanbul Büyükşehir Başkanlığından aldığı 01.10.2002 tarih ve …… sayılı Ruhsata istinaden Hazır Beton Santrali işlettiğini, 25.01.2018 tarihinde davacıya tebliğ edilen faaliyetten men kararına istinaden davacının faaliyetinin durdurulduğunu, davacıya verilen faaliyetten men kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu iptali talep edilen işlem konusunda OSB’nin faaliyetten men etme ve mühürleme yetkisinin bulunmadığını, faaliyetten men ve mühürleme konusundaki yetki OSB’lerde olmadığından yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu, yetkisiz idare tarafından verilen 25.01.2018 tarihli faaliyetten men kararının iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu olan işlem 3452 sayılı OSB Kanununa, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak işlem yapıldığını, OSB Uygulama Yönetmeliğinin 101. Maddesine göre beton santralleri OSB içinde kurulamayacak tesisler arasında sayıldığını, Davalı taraf Bakırköy …… Noterliğinin 08.08.2016 tarih …… sayılı Tahliye Taahhütnamesi ile beton santralini hiçbir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın 31.12.2017 tarihinde tahliye ederek boşaltacağını taahhüt ettiğini, bu tarihe kadar taahhüdünü yerine getirmesi beklenmiş ancak taahhüdün ihlali üzerine hukuki işlemlere başlandığını, müvekkilince Bakırköy ……Noterliğinin 08.12.2017 tarih …… sayılı ihtarı ile tahliye hususu ihtar edildiğini, davacı taraf Bakırköy …… Noterliğinin 07.02.2018 tarih …… sayılı ihtarnamesi ile faaliyetlerine devam etmeye karar verdiklerini bildirdiğini, davacının çalışması çevre ve toplum sağlığı açısından son derece zararlı etkilere sahip olduğunu, trafik açısından trafiği olumsuz etkilediğini, her türlü iş ve trafik kazasına davetiye çıkaran bir durum yaratıldığını, dava konusu işlemin iptali İstanbul İdare Mahkemelerinin görev ve yetki alanında olduğundan davayı görev ve yetki yokluğu nedeniyle reddetmesini, mahkeme görev ve yetki konusunda aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER:
İBB Başkanlığı Zabıta Daire Başkanlığı Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü yazı cevabı, … yazı cevabı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu dava, davalı … OSB’nin 25.01.2018 tarihli faaliyetten men kararının iptaline ilişkindir.
Somut olayda, davacı tarafın İstanbul Büyükşehir Başkanlığından aldığı 01.10.2002 tarih ve …… sayılı Ruhsata istinaden Hazır Beton Santrali işlettiği, davalı … Uygulama Yönetmeliğinin 101. Maddesine göre beton santralleri OSB içinde kurulamayacak tesisler arasında sayıldığından, 25.01.2018 tarihli kararı ile davacı işletmenin faaliyetten menine karar verildiği anlaşılmıştır.
Organize sanayi bölgeleri kurulmasının hukuki dayanağı hem anayasal boyutta hem de yasal boyutta karşımıza çıkar. Organize sanayi bölgelerinin anayasal dayanağa sahip olmasının yanında, konunun yasal olarak düzenlenmesi zorunluluğu ve gerekliliği paralelinde, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu çıkarılarak, organize sanayi bölgelerinin hukuki statüsü yasa koyucu tarafından düzenlenmiş ve OSB tüzel kişiliklerinin hak ve yükümlülükleri belirlenmiştir. Organize sanayi bölgelerinin hazırlık ve kuruluş sürecinde idarenin aktif olarak yer alıyor olması, kurulduktan sonra merkezi ve yerinden yönetim idarelerinin aktif olarak tüzel kişilik içerisinde bulunmaya devam etmeleri ve denetim konusunda idarenin kullanacağı yetkilerin temel hak ve özgürlükler üzerinde oluşturacağı kısıtlama etkisi nedeniyle, OSB tüzel kişiliklerinin yasayla düzenlenmesi zorunluluğu doğmuştur.
Organize sanayi bölgelerinin hukuki statüsünün ne olduğunun bilinmesi, uygulanacak hukuk ve uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması açısından önem taşımaktadır. Organize sanayi bölgelerinin bir tüzel kişilik olduğu konusunda duraksama bulunmamakla birlikte, tüzel kişiliğin kamu hukukuna mı, yoksa özel hukuka mı tabi olduğu konusu yeterince açık değildir. Organize sanayi bölgeleri yasa koyucu tarafından özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmasına rağmen(OSBK m.5), kuruluş aşamasında, mutlak olarak kurulduktan sonra da belli bir süre kamu kurum ve kuruluşlarının yönetime hâkim olmaları, yasanın verdiği yetkiye dayanılarak idari işlemle kurulmuş olmaları, sahip olduğu üstün yetkiler, tanınan ayrıcalıklar ve çalışanların hukuki durumları dikkate alındığında özel hukuk tüzel kişiliği tanımlamasının tam olarak yerine oturmadığı görülmektedir.
Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, OSB’leri adına kamu yararı gerekçesiyle kamulaştırma yapılan veya yaptırılabilen özel hukuk tüzel kişileri olarak tanımlamıştır(m.5). Yasa koyucunun özel hukuk tüzel kişiliği olarak kabul etmesine karşılık, aynı kanun içerisinde organize sanayi bölgelerinin kuruluş protokolünün neredeyse tamamen kamu tüzel kişilikleri tarafından şekillendirilmiş olması, adına kamulaştırma yapılabilen ya da yaptırılabilen bir tüzel kişilik olarak tanımlanması(m.5), organlarının ve bu organların işleyişinin yasa koyucu tarafından ayrıntılı olarak düzenlenmiş olması(m.6-11), mali konulara ilişkin ayrıntıların yasada alması(m.12-17), faaliyet konularında vergi, resim ve harçlardan muaf tutulması(m.21) ve OSB görevlilerinin, tüzel kişiliğin parasal değerleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı, yargılanmasında kamu görevlisi olarak kabul edilmeleri(m.22) yönünde düzenlemeler de getirmiştir. OSB tüzel kişilikleri için belirlenen taşınmazların hazine ya da diğer kamu tüzel kişilerine ait olması durumunda taşınmazların bedelsiz ya da pazarlık yöntemiyle devredilebileceği ve devamında özel hukuk kişilerine ait taşınmazların kamulaştırma kanununa göre kamulaştırılabileceği düzenlenmiştir(m.4). Bu düzenlemeden anlaşılan mülkiyeti kamuya ait taşınmazların mülkiyetinin kamulaştırma harici yollarla OSB tüzel kişiliğine geçeceğidir.
Organize sanayi bölgeleri, idareyle olan ilişkilerinde özel hukuk tüzel kişilerinden farklı uygulamalara ve muafiyetlere muhatap olmaları, kamu yararı amacına yönelik olarak faaliyet göstermeleri ve kar amaçlarının bulunmaması, organlarının faaliyetlerinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi tercih edilerek kanuni idare ilkesinin uygulama alanı bulduğu izleniminin verilmesi nedeniyle özel hukuk tüzel kişiliklerinden farklı bir görünüme sahiptirler.
Organize sanayi bölgeleri tüzel kişiliğinin kamulaştırma süreci içerisinde yer alması başta olmak üzere, yukarıda bahsedilen sahip oldukları ayrıcalıklar ve yetkiler dikkate alındığında özel hukuk tüzel kişisi olarak faaliyet göstermedikleri, kamu yararı amacına/ülke kaynaklarının ülke kalkınması için verimli kullanılması amacına yönelik olarak faaliyet gösteren bir kamu tüzel kişisi görünümünde oldukları anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; davalı … OSB’nin kamu tüzel kişiliği vasfında olması, iptali talep edilen kararın idare hukuku ilkeleri ışığında değerlendirilip nihayete erdirilecek bir karar olması ve davacının iptal edilen işletme faaliyet ruhsatının İBB tarafından verilmiş olması gibi sebeplerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacının talebi idari yargının görev alanında olması nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, idari yargı mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.(Danıştay 10. Dairesi, 2017/623 Esas ve 2019/1976 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargı yolu farklılığı nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davacının görevli idari yargı mahkemelerinde ayrı bir dava açmakta muhtariyetine,
3-492 sayılı harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.-TL karar harcının peşin alınan 35,90 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL harcın davacıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
4-Bakiye gider avansının karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/06/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır