Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/263 E. 2019/48 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/263 Esas
KARAR NO : 2019/48

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ : 17/01/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 25/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. Ltd. Şti.’nin yürütmekte olduğu ticari faaliyetinde kullanmak üzere davalı …. Ltd. Şti ‘den mermer blokları satın almış ve vermiş olduğu çekler ile davalıya ödemede bulunduğunu, müvekkili almış olduğu mermer blokları için davalı şirkete ödemede sıkıntı yaratmamasına rağmen; karşı tarafın müvekkil şirkete satmış olduğu 25.02.2017 düzenleme tarihli …. seri numaralı faturaya konu 545metreküp “…. 2.Sınıf Gri” cinsi mal ayıplı çıkmış olup, mermer bloklarının ayıpları ise ancak mermer blokları işlemek amacı kesilmeye başlandığında anlaşıldığını, bu husus karşı tarafa sözlü olarak bildirilmiş ve ihtarda bulunulduğunu, malın ayıplı çıktığını karşı tarafça malların iade alınmasını ve müvekkil şirketin mal sebebi ile ticari olarak uğradığı zararların giderilmesi gerektiğini, malın herhangi bir şekilde kullanımına imkân bulunmadığını, karşı tarafa gerek telefon yolu ile gerek de Akçaabat … Noterliği aracılığı ile 25.07.2017 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarname ile yazılı olarak bildirildiğini, ancak davalı şirketçe ayıplı mermer blokları iade alınmadığı gibi müvekkilin uğramış olduğu zararlar da herhangi bir şekilde giderilmediğini, bu sebeple müvekkil şirketin uğradığı bir kısım zararların tespiti için mermerlerin de bulunduğu yer mahkemesi olan Akçaabat … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….D.İş sayılı dosyası ile mahkeme heyeti ve bilirkişi vasıtası ile keşif yapılarak işbu davaya konu mermer bloklarının ayıplı olup olmadığının tespit edildiğini, müvekkil şirketin uğradığı zararın bir kısmının giderilmesi için delil tespiti neticesinde düzenlenen rapor ile davalı şirket aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin …. E. sayılı icra dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibin durmasına karar verildiğini, davalının borcunu ödemediğini açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının ayıp iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediğini, TTK’nın 23/c maddesindeki süreler içinde ve TTK’nun 18/3.maddesine uygun olarak yapılmadığını, Akçaabat …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu düzenlenen 30/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda ayıp olarak ifade edilen 2.sınıf blok mermerlerdeki renk değişimi, damarlar ve çatlaklar açık ve çok basit bir inceleme ile gözle görülebilecek niteliktedir, yasal süreler içinde ayıp iddiasında bulunmayan ve malı kabul eden davacının ayıp iddiasının bu yönü ile reddinin gerektiği, davacının bizzat Ocak işletmesinde bu blokları seçmiş, markalamış ve blok mermerlerdeki kusurları bilerek teslim aldığını, alınan rapordaki tespitlerin gizli değil açık ayıbın mevcut olduğunu, davanın reddini kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Büyükçekmece … İcra Dairesinin ….Esas sayılı dosyası, Akçaabat …. Asliye Hukuk Mahkemesinin…. D.iş sayılı dosyası, Beyoğlu … Noterliği yazı cevabı ve Akçaabat … Noterliği yazı cevabı, Mahkememizin …. Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı incelendi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı mermerlerin ayıplı olmasından kaynaklı uğranılan zararın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Mahkememizin tarafları ve konusu aynı olan …. Esas ve … Karar sayılı ilamının geldiği, bu ilamın süresi içerisinde temyiz olmaması nedeniyle kesinleştiği görüldü.
Genel dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin birinci fıkrasında sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Anılan hüküm çerçevesinde dava şartları, mahkemeye ilişkin dava şartları, davanın taraflarına ilişkin dava şartları ve dava konusuna ilişkin dava şartları olmak üzere üç ana başlık altında toplanmaktadır. Aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava konusuna ilişkin dava şartlarından birisidir. Mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında re’sen araştırılmalı, dava şartı eksikliği bulunması hâlinde ise davanın usulden reddine karar verilmelidir (Bkz. TANRIVER, Süha; Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 622-623).
Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise;davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey, her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK’nın 114.maddesinin i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Mahkememizin…. Esas ve …. Karar sayılı dosyasının konusunun, davacı …’in cari hesap alacağının tahsili için yürüttüğü icra takibine yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, cari hesabın konusu mermer satımına ilişkin olduğu, davacı tarafın mermer satımından kaynaklı cari hesap alacağını talep ettiği, davalı ….in ise satılan mermerlerin ayıplı olduğunu, bu nedenle borcunun olmadığını savunduğu, davalı ….’in ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin savunmasına ilişkin yapılan değerlendirmede; somut olayda davalı tarafın Akçaabat …Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırdığı, buna göre cari hesap ilişkisi kapsamında alınan ürünlerin değerlendirilmesi neticesinde davalının zararını tespit edildiği ve davalınında savunmasını bu rapora dayandırdığı anlaşılmıştır. Ancak bu raporun denetime açık olmaması nedeni ile mahkememizce alanında uzman jeoloji mühendisi aracılığı ile değerlendirme yapılmış ve bu bilirkişinin 14.05.2018 tarihinde raporda belirttiği tespit ve görüşlere itibar edilmiştir. Buna göre; somut olayda mermer bloklarının yerinde beğenilerek seçilip davalı trafından işaretlendiği, daha sonra nakliyesi yapılarak mermer fabrikasına indirildikten sonra, artık satıcı ocak sahibi firma sattığı malın mesuliyetini kabul etmeyeceği, zira mal ocaktan satın alındığı ve çıktığı, mermer blokların kesimi sırasında sonradan ayıplı mal ortaya çıktı iddiasının kabul edilemeyeceği, çünkü, satın alan davalı firmanın 545,55 m3 “…. 2. Sınıf gri” cinsi mermer blokları yerinde inceleyerek ve her bir mermer bloku işaretleyerek ocaktan satın almış ve nakliyesini kendisi yapmıştır. Ayrıca, 545,55 m3 mermer blokların tamamının ayıplı olduğunu iddia eden davalı firmanın profesyonel bir firma olduğu, dolayısı ile herhangi bir mermer blokta çatlak, kırık veya her hangi bir ayıp olup olmadığını anlayabilecek kapasitede oldukları, aksi duruma davalı tarafın katlanması gereceği takdir ve sonucuna varılarak davalı tarafın ayıp iddia ve savunmasına itibar edilmemiş ve her iki tarafın birbirini doğrulayan kayıtları uyarınca davacının davalıdan 203.412,84 TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden takibin devamına dair karar verildiği, iş bu kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iş bu dava ile Mahkememizin …. Esas ve…. Karar sayılı dosyasında ileri sürdüğü ayıp nedeniyle uğradığı uğradığı zararı talep etmekte olup, ilk davada ayıplı olduğu iddia edilen mermerler ile bu davada ayıplı olduğu iddia edilen mermerlerin aynı olduğu, davacı taraf ilk davada davalı olarak ayıp iddiasını ileri sürdüğü, mahkememizce bu hususta değerlendirme yapıldığı ve ayıp iddiasının reddine karar verildiği, dolayısıyla ayıba ilişkin hususun ilk davada yargılama konusu yapıldığı ve hükme bağlandığı, dolayısıyla taraflar açısından maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Bu sebeplerle Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı davası ile iş bu davanın tarafları, dava sebeplerinin ve dava konularının aynı olduğu anlaşıldığından HMK.nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KESİN HÜKÜM SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 7.904,85-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 7.860,45 TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. Maddesine göre maktu 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/01/2019

Başkan …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Katip …
¸E-imzalı