Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1378 E. 2022/807 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1378 Esas
KARAR NO : 2022/807

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 17/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; davalı ile birlikte aynı dönemlerde …… Kompozit Mamülleri A.Ş. firmasında yönetim kurulu üyeliği yaptıklarını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından (Müfettiş raporuna istinaden prim borcu ile idari para cezası borçlarına ilişkin) gönderilen ödeme emirlerinde 2008 yılı 9-10-11-12’nci ve 2009 yılı 1nci dönemlerine ilişkin borçların ödenmesine ilişkin talepte bulunulduğu, davacının yönetim kurulu üyeliğinin her ne kadar 16.01.2009 yılı ticaret sicil gazetesinde yayınlansa da 2008 yılı kasım ayına kadar devam ettiğini, Ancak Sosyal Güvenlik Kurumunun 2008/09,10,11,12 ile 2009 yılı ocak ayı için davacıya ödeme emri göndermesi ve akabinde haciz işlemi başlattığını ve bu nedenle kendi dönemine ait borcun tamamını yapılandırma kanunlarından faydalanmak suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, ancak bu süreçte diğer yönetim kurulu üyesi olan davalının SGK’ya herhangi bir ödeme yapmadığını, davacının 5510 sayılı Kanun’un 88’nci maddesinde belirtilen müşterek ve müteselsil sorumluluk gereği davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığı, davalı söz konusu icra takibine itirazda bulunması üzerine davacı tarafından itirazın iptali davası açılmıştır.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davaya konu Tuzla SGK’ya olan 2008/09,10,11,12 ve 2009/01 dönemleri ile, Kadıköy SGK’ya olan 2008/10,11,12 ve 2009/01 dönemlerine ait idari para cezalarına ilişkin müvekkiline herhangi bir ödeme emri gönderilmediğini ve müvekkili hakkında kesinleşmiş olan borç olmaması nedeniyle davacının rücu hakkının mevcut olmadığını beyan ettiği, davalı vekili ….. ‘nın davacıdan 2008/09,10,11 dönemlerine ilişkin talepte bulunduğunu ancak davacının 2008/09,10,11,12 ve 2009/01 dönemlerine ilişkin olarak toplamda 177.640,22-TL ödeme yaptığını ve bu dönemlere ilişkin rücu hakkını kullanmak istediğini, oysa yasal ödeme yükümlülüğünden daha fazlasını ödemesi nedeniyle sorumluluğunda bu fazla ödeme için rücu hakkını kullanmasının yersiz olduğunu beyan ettiği, davalı vekili, davacının 10.11.2008 tarihi itibariyle ….. sayılı yönetim kurulu kararıyla istifa ettiğini, her ne kadar yönetim kurulundan istifa kararının Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmasa da yönetim kurulundan istifa tarihinin geçerli olduğunu bu tarih itibariyle SGK borçlarının sona ermesi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarında da bu doğrultuda karar verildiğini, davacının istifa ettiği tarihten sonra kendi rızasıyla sorumlu olmadığı borcu ödemesi hususunda sorumluluk dışında olan bu borç için rücu hakkının bulunmadığını beyan ettiği, davalı vekili, davalı …’nın, 10.11.2008 tarihli ve … numaralı yönetim kurulu kararıyla istifa ettiğini bu tarihten sonraki dönemler için sorumluluğunun bulunmayacağını beyan ettiği, 19.09.2007 tarihli yönetim kurulu kararında dava dışı şirketin genel müdürü olarak ……’nin, pazarlama ve satış müdürü olarak …….’ın ve muhasebe müdürü olarak ……’in de atandığını beyan ettiği, davalı vekili, davalı …’nın 26.06.2007-10.11.2008 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliğinin olduğunu bu süre zarfında temsile ve ilzama yetkili olmadığını beyan etmiştir. davalı vekili, Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarında SGK’nın prim borcunun(teknik olarak güncel ismiyle Aylık Prim ve Hizmet Beyannamesinin) takip eden ayın 23’ne kadar Kuruma bildirilmesi ve ayın sonuna kadar da ödenmesi gerektiğini, bu nedenle davalının 10.11.2008 tarihi itibariyle istifa ettiğini bu nedenle 2008/11 dönemi de dahil olmak üzere sonraki dönemlerde borcunun bulunmadığını beyan ettiği, 19.11.2008 tarihinden 2009/01 dönemine kadar ……., ……, ……., ….’in şirket içinden ve dışından yönetim kurulu üyesi ve şirket yetkilileri olarak görev yaptıklarını beyan ettiği, davalı vekili, davacının 478 TL tutarındaki idari para cezasının 1/5’i tutarı olan 95,60TL’nin davalıdan talep edildiğini, söz konusu tutarın rücu edilirken 5 kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerine bölündüğünü, hal böyleyken bile 5510 sayılı S.S.G.S.S.K.’nın 102’nci maddesi gereğince düzenlenen idari para cezalarının, cezaların şahsiliği gereğince tüm ortaklara değil, temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyelerine rücu edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından SGK’ya yapılan ödemelerin yönetim kurulu üyesi olan diğer davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, tarafların …… A.Ş. Yönetim kurulu üyesi olduğunu, SGK tarafından 2008 yılı 9-10-11. Aylara ilişkin prim borcu nedeniyle icra takibi başlatıldığını, yönetim kurulu üyeliğinin Kasım ayına kadar devam ettiğini, değişikliğin Ticaret Sicil Gazetesinde …. yılında ilan edilmiş olması nedeniyle 2009/Ocak dahil prim borçlarından sorumlu tutulduğunu, idari para cezası da dahil olmak üzere kendi dönemlerine ait prim borçlarının tamamını ödemek zorunda kaldıklarını beyan ederek borçlunun sorumluluğu tutarında başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, somut davada İş Mahkemelerinin görevli olduğunu, kendileri hakkında ödeme emri tebliğ edilmiş ve kesinleşmiş bir borç olmadığının, itiraz hakkı dahi doğmamış borç için rücu talep edilemeyeceğini, davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifasından sonrasındaki aylara ilişkin borçlarını da ödediğini, torba yasadan faydalanmak için fazla borçları dahi ödediğini, iç ilişkide SGK borçlarından kimin sorumlu olduğunun 19/09/2007 tarihli yönetim kurulu toplantısında belirlendiğini, kendilerinin imza yetkisi olmadığını, bu nedenle kendilerine rücu edilemeyeceğini, yönetim kurulu ortaklarının idari para cezasından sorumlu olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Anonim Şirket yönetim kurulu üyesi olan davacının yine yönetim kurulu üyesi olan davalıdan fazladan ödediğini iddia ettiği SGK prim borçlarını ve idari para cezasının sorumluluk oranında rücuen tahsilini isteyip isteyemeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 88’inci maddesinin yirminci fıkrasında; “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen (birlikte) sorumludur” hükmü yer almaktadır.
6183 sayılı yasa mükerrer 35.maddesinde; “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye deki mümessilleri hakkında da uygulanır.Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz. Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.”hükmü yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesi 6183 sayılı yasanın mükerrer 35.madde 5.ve 6.fıkralarını 19.03.2015 tarihli E. … K…. sayılı kararı ile İPTAL etmiştir.İptal edilen fıkralar;
6183 sayılı yasa mükerrer 35.madde İPTAL EDİLEN 5.FIKRA; “(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.”hükmü yer almaktadır.
6183 sayılı yasa mükerrer 35.madde İPTAL EDİLEN 6.FIKRA; “(Ek fıkra: 4/6/2008-5766/4 md.) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.”hükmü yer almaktadır.
506 sayılı Kanunun 80. maddesi; “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş; 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi de bir kısım farklar dışında anılan maddeye benzer düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü getirmiştir.
Her iki yasal düzenleme birlikte irdelendiğinde, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın Kurum alacaklarını düzenleyen 88/20. maddesinde sorumluluk için yönetim kurulu üyeliği yeterli iken, 01/10/2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 80/12. maddesinde ise, yönetim kurulu üyeliği tek başına yeterli olmayıp, yönetim kurulu üyesinin aynı zamanda üst düzey yönetici veya yetkilisi olması da gerekmektedir.
Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “üst düzey yönetici” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmek ve temsil etmek yönetim kuruluna aittir.
Anonim şirkette primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerekir.
Ancak bu sorumluluk, “haklı sebep olmaksızın” ödememe hali ile sınırlandırılmış olup; özel nitelikteki tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkilileri yönünden primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla şirketin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri, borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı halinde, prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulamazlar.
6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35’inci maddesine göre ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar.Maddede belirtilen“tahsil edilememesi yada tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması” aynı Kanun’un 3’üncü maddesinde tanımlanmış olup, söz konusu maddeye göre tahsil edilemeyen amme alacağı terimi; “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını”, tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise; “Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını” ifade etmektedir.
6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlığı altında, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu oldukları 555. maddede, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Emsal ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2951
KARAR NO : 2019/1810 sayılı ilamından özetle;
“Buna göre, davacının müşterek imza ile de olsa temsil ve ilzam yetkili olduğu dönemde ödenmesi gereken borçlardan sorumlu olması gerekir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun’un 80/1. maddesinde “İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.” hükmü yer almakta olup, önce prime esas kazançlara ilişkin Kurum Tebliği, ardından bu tebliği yürürlükten kaldıran İşveren Uygulama Tebliği, bu süreyi ‘takip eden ayın sonuna kadar’ olarak belirlemiştir. Tebliğ’de “Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalıları çalıştıran işverenler, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını sigortalıların ücretlerinden keserek, kendi hissesine isabet eden prim tutarlarını da bu tutarlara ekleyerek en geç takip eden ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödeyeceklerdir.
Ödeme süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, prim tutarları, en geç son günü izleyen ilk iş günü içinde Kuruma ödenecektir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu durumda örneğin, ocak ayında doğan prim borcunun, takip eden şubat ayı sonuna kadar ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Yönetim kurulu üyeliğinden istifa; tek yanlı, bozucu yenilik doğuran işlemdir. Karşı tarafa ulaşmakla hüküm ifade etmeye başlar. İstifanın karşı tarafça ayrıca kabulüne gerek yoktur. İstifanın şirkete ulaştığı tarihten itibaren, şirket ödevlerinin yerine getirilmesinde, ilgilinin yetkisi kalmayacağından, bu tarihten sonraki kamu borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Somut olayda dava konusu ödeme emrine konu 2008/2. dönem borcunun 2008 yılı Mart ayı sonuna, 2008/3. dönem borcunun 2008 yılı Nisan ayı sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir. Buna göre davacının yönetim kurulu üyeliğinin sona erdiği ….. tarihinde 2008/2 ve 3. dönem borçlarının ödenme vaktinin henüz gelmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının 2008/2 ve 3. dönem borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir. ” denildiği,
Somut olayın incelenmesinde; davacı tarafın …… Kompozit Mamulleri AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olarak SGK tarafından gönderilen ödeme emirleri ile idari para cezasını ödeyerek ödediği miktarların 1/5’ü miktarı üzerinden davalı tarafa icra takibi yaptığı, itirazın iptali davasının hakdüşürücü sürede açıldığı, dosyada delillerin toplandığı, bilirkişilerden raporlarının alındığı, son bilirkişi heyet raporunun denetime elverişli olduğu davalı tarafın mahkememizin görevine itiraz ettiği, her iki tarafın anonim şirket yönetim kurulu üyesi olması ve bir ortakça ödenen paranın iadesi talebinin iç ilişkide rücu olması nedeniyle mahkememizin görevli olduğu değerlendirilerek görev itirazının reddedildiği,
Takibe konu alacakların Tuzla SGK 2008/9-10-11-12 ve 2009 /1 aylarına ilişkin SGK prim borcu, idari para cezaı ile Kadıköy SGK 2008/10-11-12 ve 2009/1 aylarına ilişkin SGK prim borcu olduğu,
Sigorta prim borçlarından sorumluluğa ilişkin tarihlerde dikkate alınarak 01/10/2008 tarihine kadar 506 sayılı Yasanın 80/12. Maddesinin, bu tarihten itibariyle ise yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın Kurum alacaklarını düzenleyen 88/20. Maddesinin uygulanacağı,
506 sayılı Yasanın 80/12. Maddesine göre, yönetim kurulu üyeliğinin borçlardan sorumluluk için tek başına yeterli olmadığı, yönetim kurulu üyesinin aynı zamanda üst düzey yönetici veya yetkilisi olması da gerektiği, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “üst düzey yönetici” kavramından anlaşılanın şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişi olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesine göre anonim şirketlerde şirketi yönetmenin ve temsil etmenin yönetim kuruluna ait olduğu, anonim şirketlerde primlerin ödenmesinde müteselsilen sorumlu üst yönetici ve yetkiliden söz edebilmek için primlerin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici olması, yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya temsil ve ilzam yetkisine sahip yönetim kurulu üyesi olması gerektiği,
01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın Kurum alacaklarını düzenleyen 88/20. maddesinde sorumluluk için yönetim kurulu üyeliği yeterli olduğu,
Davalı tarafın, dava dışı ……. Kompozit Mamulleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin 25.06.2007 tarihli yönetim kurulunun aldığı 5 nolu karar ile …….’nın yerine yönetim kurulu üyeliğine atanmasına karar verildiği, yine dava dışı şirketin 25.06.2007 tarihli …. nolu kararıyla şirketin temsil ve ilzamını en geniş yetkiyle …… verildiği, bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gatesinin …… numaralı sayfasında …. tarihinde yayınlandığı, dava dışı şirketin 19.09.2007 tarihli …. numaralı yönetim kurulu kararıyla imzaya yetkili kişileri unvanlarını belirtildiği, davalıya şirketi temsil için verilen unvan ya da imza yetkisinin olmadığı, bu kararın …… tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin ….. Sayfasında yayınlandığı, dava dışı şirketin 8.9.2008 tarihli …. karar numaralı yönetim kurulu kararıyla davacı ……’ün yönetim kurulu üyeliğine karar verildiği, bu kararın …. tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin …… sayfasında yayınlandığı, davacının 10.11.2008 tarihli …… nolu kararla, davalının aynı tarihli … nolu yönetim kurulu kararıyla yönetim kurulu üyeliğinden kurulundan istifa ettiği, bu kararın 16.01.2009 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı, dava dışı şirketin 19.11.2008 tarihli kararında şirketin temsil ve ilzamına ilişkin yetkili kişilerin belirlenmesine ilişkin karar alındığı, davacı ve davalının bu karardan önce istifa etmiş oldukları bu kararın ….. tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin … sayılı sayfasında yayınlandığı,
Davacı ve davalı tarafın 10.11.2008 tarihinde istifa ettikleri, Yönetim kurulu üyeliğinden istifanın tek yanlı, bozucu yenilik doğuran işlem olması, karşı tarafa ulaşmakla hüküm ifade etmeye başlaması, istifanın karşı tarafça ayrıca kabulüne gerek olmaması, istifanın şirkete ulaştığı tarihten itibaren, şirket ödevlerinin yerine getirilmesinde, davacı ve davalının yetkisinin kalmayacağı, bu tarihten sonraki kamu borçlarından sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, istifa tarihine kadar ödeme vakti gelmeyen borçlardan da davacı ve davalı tarafın sorumlu olmayacağı, davacı ve davalı tarafın 506 sayılı yasanın yürürlükte bulunduğu 2008/9 dönem prim borcuna ilişkin yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen temsil ve ilzama yetkili olmadığından sorumlu olmadıkları, davacı tarafın bu döneme ilişkin yaptığı ödemeyi davalıdan talep edebilmesi için iç ilişkideki rücu şartlarının gerçekleşmesi gerektiği, bu şartlarında tarafların sorumlu olduğu miktara ilişkin davacının kendi hissesinden daha fazla miktarda ödeme yapmış olması gerektiği, ancak somut olayda davacı ve davalının sorumlu olmadığı miktarın ödenmesi söz konusu olduğundan davacı tarafın bu hususta ödediği miktarı davalıdan talep edemeyeceği, 2008/10. Ve 2008/11. Ayına ilişkin ise 5510 sayılı yasanın uygulanacağı, bu yasa uyarınca prim borçlarından sorumluluk için yönetim kurulu üyesi olunmanın yeterli olduğu, bununla birlikte davacı ve davalının istifa ettiği tarih olan 10.11.2008 tarihi itibariyle …… ve …. Aya ilişkin prim borçlarının ödeme zamanının henüz gelmediği, emsal Ankara BAM 10. HD’nin kararı da dikkate alınarak davacı ve davalının bu aylardan kaynaklı borçlardan istifa etmeleri nedeniyle sorumlu olmayacakları, bu nedenle davacı tarafın ödediği parayı davalıdan talep edemeyeceği, istifa tarihinden sonraki 2008/12 ve 2009/01 dönemlerine ilişkin şirketin prim borçlarından tarafların yönetim kurulu üyesi olarak sıfatları bulunmadığından sorumluluklarının olmayacakları, bu nedenle davacı tarafın bu hususta ödediği parayı da davalıdan talep edemeyeceği, idari para cezasına ilişkin ise dava dışı iç ilişkide gerek dosya taraflarının istifa tarihinden önce gerekse istifa tarihinden sonra düzenleme bulunduğu , davacı ve davalıya idari para cezasının kesilmesine ilişkin hususta bir görev verilmediği, davacı tarafın ödediği parayı cezanın düzenlenmesine konu işlemi yapması gereken kişiden talep edebileceği, davalıdan talep edemeyeceği dikkate alınarak açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan itirazın iptali davası ile icra inkar tazminat talebinin reddine
2- davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 489,10.-TL peşin harcından mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 408,4‬0.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 28/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır