Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1376 E. 2022/602 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1376 Esas
KARAR NO : 2022/602

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili şirket uzun yıllardır konusunda faaliyet gösteren, sektörde tanınmış köklü bir şirket olduğunu, davalılardan … ve … isimli şahıslar müvekkilin şirketinde çalışmış olup şirketten ayrıldıktan bir müddet sonra da adını bilmediğimiz şahıs üstüne ….. Etiket Matbaa ve Tekstil Ürünleri isimli şirketi kurup müvekkilinin bir takım müşterilerine iş yapmaya, bunun üzerine müvekkil araştırma yapınca aşağıda isimleri yazılı müşterilerine teklif yaptığını ve hatta bazıları ile çalışmaya başladığını öğrendiğini, Müvekkili en büyük müşterisi olan ve Hollanda ‘da bulunan şirkete de teklif gönderdiğini öğrendiğini, belirsiz alacak niteliğinde olan davamızdaki talebimiz belirli haller geldiğinde dava değerini yükseltme ve fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla; öncelikli …… Etiket Matbaa ve Tekstil Ürünleri şirketinin ticaret sicilinden yetkilisinin bildirilmesini istenmesine, müvekkil firmaya ait müşteriler ile çalışmaya başlanması sonucu oluşan davalı yanın haksız rekabete yol açan ticari faaliyetinin durdurulması, bu yönde dava sonuçlanıncaya kadar da tedbir karar verilmesine, Haksız rekabet nedeniyle müvekkilin uğramış olduğu (fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 10.000-t1 maddi zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek ticari avans faizi ile davalıdan müvekkil şirkete verilmesini, müvekkil şirketin uğradığı 10.000-TL manevi zararın meydana geldiği tarihten itibaren işlenecek ticari avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesini, kararın yüksek tirajlı gazete ilanı ile kamu oyuna duyurulmasını, haklı davanın kabulünü, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ÖZETLE; müvekkil bulunduğu sektörde çok uzun yıllar başka şirketlerde de çalışması olmuş bir uzman olarak; davacı şirkete kendi bağlantılarını, kendi müşteri çevresini (know how) getirmek suretiyle katkıda bulunduğunu, davacı ve müvekkil arasında herhangi bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, müvekkili … ile davacı arasında da herhangi bir rekabet etmeme sözleşmesi bulunmadığını, yaklaşık 20 yıldır etiket, konfeksiyon ,tekstil sektöründe çalışmış ,özellikle yurt dışında müşterilerle koordinasyonu sağlamak üzere pazarlama faaliyetleri yürüttüğünü, serbest piyasa ekonomisinde, ticari teamüllere uygun rekabette bulunulması çeşitli yasal düzenlemelerle desteklenmekte; rekabeti yıkıcı, tekelleşmeye yönelik davranışların yasaklandığını, aynı şekilde çalışanların işveren nezdindeki durumları da hukuka/temel hak ve hürriyetlere uygun şekilde tesis edildiğini, huzurdaki haksız dava sebebiyle müvekkillerin haklı taleplerini havi her türlü karşı dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, davacı haksız ve mesnetsiz tüm taleplerin reddini, dava ile ilgili yargılama ve vekalet ücretlerinin davacı tarafa yüklenilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, haksız rekabet eyleminden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; davalılardan … ve … isimli şahısların müvekkili şirkette çalışmış olduğunu ve şirketten ayrıldıktan bir süre sonra ismi bilinmeyen şahıs üzerine …… Etiket Matbaa ve Tekstil Ürünleri isimli şirketi kurarak müvekkilinin bir takım müşterilerine iş yapmaya, bir takım müşterilerine de iş teklifi yapmaya başladıklarını piyasadan duyduklarını, davalıların eylemlerinin gerek Ticaret kanunu ve gerekse Borçlar kanununda düzenlenen haksız rekabetin tüm unsurlarını içerdiğini, müvekkilinin ticari defterleri ile bahsi geçen firmaların defterleri incelendiğinde gerçek zararın ortaya çıkacağını belirterek şimdilik dava değeri ile sınırlı olmak üzere maddi ve manevi zararlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği,
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davalı ……..’in yıllarca tekstil, etiket, konfeksiyon sektöründe finans uzmanı olarak çalıştığını, yıllara varan tecrübe ve bilgi birikimini değerlendirmek amacıyla kendi şirketini kurduğunu ve faaliyetlerine devam ettiğini, davalı …’in yaklaşık 25 yıldır tekstil, etiket, konfeksiyon sektöründe satış pazarlama ve satın alma uzman olarak çalıştığını, tecrübesini eşinin kurmuş olduğu şirkette çalışmak suretiyle değerlendirdiğini, davalı …’un yaklaşık 20 yıldır etiket, konfeksiyon, tekstil sektöründe çalışıp yurtdışındaki müşterilerle koordinasyonu sağlamak üzere pazarlama faaliyeti yürüttüğünü, kendisinin 2015-2018 yılları arasında davacı şirkette çalıştığını, tecrübesiyle şirkete katkı sağladığını, 2018 yılı sonundan itibaren kendi adına serbest olarak faaliyetleri yürüttüğünü, davaların sahip oldukları tüm müşteri çevresini ve niteliklerini davacı tarafta kazanmadıklarını, diğer yandan arada herhangi bir rekabet yasa sözleşmesi bulunmadığını, davaların yıllara varan tecrübelerini aktararak kendi nam ve hesaplarına iş yapmalarının gayet normal olduğunu, bu durumun haksız rekabet oluşturmayacağını belirterek davanın reddine karar vermesini talep ettiği,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; bir dönem davacı şirketle çalışmış olan davalıların davacı şirketten ayrıldıktan sonra yürüttükleri ticari faaliyetlerin davacı aleyhine haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplandığı,
Haksız rekabetin 6102 sayılı TTK’nın 54 ve devamı maddeleri ile 6098 sayılı TBK 57 ile 444 maddelerinde düzenlendiği;
TTK MADDE 54. Maddesinde; “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde haksız rekabetin genel olarak belirtildiği,
TTK 55. Maddesinde dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların örnek olarak belirtiği bu madde düzenlemesine göre;” (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” düzenlendiği,
TTK 56 maddesinde açılabilecek hukuk davalarının düzenlendiği, TTK 57. Maddesinde çalıştıranın sorumluluğunun düzenlendiği,
TBK 57. Maddesinde haksız rekabetin düzenlendiği, buna göre; ” Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir. Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.” denildiği,
TBK 444. Maddesinde rekabet yasağının düzenlendiği; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
TBK 445. Maddesinde rekabet yasağının sınırlandırılmasının düzenlendiği; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.”
TBK 446. Maddesinde rekabet yasağın aykırı davranışların sonuçlarının düzenlendiği; ” Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.”
TBK 447. Maddesinde rekabet yasağının sona ermesinin düzenlendiği; “Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.

Emsal Yargıtay 11. HD’nin ESAS NO: 2017/354, KARAR NO: 2017/2390 sayılı ilamında; “Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirket çalışanı ………’un şirketten ayrıldıktan sonra davalı ……. şirketini kurduğu, bu şirkette çalışmaya başladığı, bir kısım davacı şirket çalışanlarının da davacıdan ayrıldıktan sonra davalı ……. firmasında çalışmaya başladığı ancak davacı şirket çalışanlarının davalı şirkete geçmesinin başlı başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, aksinin kabulünün Anayasa’nın 48. m. ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geleceği, davacının, davalı şirkete geçen çalışanlarının ticari sırlarına vakıf olduğunu ve bu ticari sırların davacı şirket aleyhine kullanıldığını, sadece davalılardan …….. firmasına hizmet etmek üzere kurulduğunu iddia etmiş ise de, bu iddialarını ispat edemediği, kural olarak davacı şirket çalışanlarının davalı tarafından ayartılması suretiyle davacı şirkette çalışırken davalı şirket adına faaliyette bulunulması haksız rekabet teşkil edeceğinden işten ayrılan çalışanların davalı şirkete geçmiş olmalarının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,”
Emsal İstanbul BAM …… Hukuk Dairesi’ nin …… E., …….. K. sayılı ilamında; “İşçinin bir şirketteki işinden ayrılarak aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlamasının haksız rekabet olarak kabulü mümkün değildir. Aksinin kabulü, Anayasa’da güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün ihlali anlamına gelmektedir. Davacı tarafça delil olarak dayanılan 21.08.2013 tarihli e-postada davacının müşterisi olan ……. çalışanı tarafından davalı ……….’a bu firmanın taşımalarının tutulduğu dosya gönderilmiş olup, ……. firmasının her iki taraf şirketin de ortak müşterisi olduğu tespiti karşısında, salt bu e-posta yazışmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. 21.03.2014 tarihli ve acente bilgilerini içeren e-postada geçen acentelerin, e-postanın gönderildiği 2014 yılı öncesinde 2013 yılında zaten her iki taraf şirket ile de ticari ilişki içerisinde bulunduğu, hatta bu şirketlerden ……. ‘in davalı şirketin kurucu ortağı olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirket kurucularından …… çalışanı olduğu belirtilen ……… tarafından dava dışı ……..’e gönderilen 03.09.2013 tarihli e-postada ise, kendisinin davacı şirketten ayrıldığı ve davalı ile çalışmaya davet edildiğinin belirtildiği, davacıyı kötüleyici veya çalışanlarını ayartma niteliğinde değerlendirilebilecek bir ifade bulunmadığı görülmüştür. Davacının piyasadaki etkin konumu nedeniyle, bir kısım müşterilerin her iki şirket ile de ticari ilişkide bulunmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira rekabet serbest olup, hizmet alan müşterilerin daha uygun koşullarla iş yapan firmayla çalışmaları, ticari hayatın gereklerine ve doğasına da uygundur.
Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının müşteri kaybı yaşadığı, ancak ciro ve kar kaybının genele oranla çok düşük seviyede olduğu açıktır. Ancak piyasada etkin bir konumda bulunan ve yaklaşık 3500 çalışana sahip davacının, toplam çalışan kaybı 15 kişidir. Davacı şirketin personel sayısı ve iş hacmi gözetildiğinde, davalıların davacı açısından vazgeçilemez personel nitelik ve sayısında olmadıkları da izahtan uzaktır. Piyasadaki müşterilerin sayısını piyasa koşullarının belirlediği, davalının bulunduğu sektörde rakiplerin müşteriyi paylaşmak zorunda oldukları, bu itibarla davalının elde edeceği her müşterinin doğal olarak rakiplerinden elde edeceği müşterileri olduğu, bir kısım personelin davalıya geçtiği ve müşteri kaybedildiği doğru olmakla birlikte, davalıların ayrıca hukuka aykırı eylemlerine de rastlanılmamıştır. Dolayısıyla davacının konumu ve davalının iş hacmi itibariyle davalı şirketin davacı … mahvetme gayreti içinde bulunduğunun kabulüne de olanak yoktur. Bir şirkette hizmet sözleşmesiyle çalışan kimsenin, rakip şirket kurması veya ona geçiş yapması hukuken korunmaktadır. Davalıların geçişinin davacıyı yıpratma olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, davalı rakip şirketin kurulması ve davacıda çalışanların işe alınmış olmasının davacıyı ticari olarak yıkmak veya ağır biçimde yıpratma amaçlı yapıldığı da belirlenememiştir. Piyasaya yeni giren davalının, diğer firmaların müşterilerini kazanmaya çalışması, kendisinin faaliyetini geliştirmesi için gerekli olduğundan, bu durum başlı başına hukuka aykırılık olarak değerlendirilemez. Taşımacılık sektöründe fiyatların online ve ihale yöntemiyle belirlendiği hususu da dikkate alındığında, müşterilerin her zaman alternatif bilgileri araştıracakları açıktır. Taşıyıcının sorumlulukları gözetildiğinde, müşterinin malını en güvenli şekilde ve en ucuza taşıtmak istemesi, ticari hayata uygun bir davranıştır. Tedarikçi ve müşterilerin salt çalışanların yönlendirmesiyle firma tercihinde bulunmayacağı, sunulan hizmetin kalitesi, fiyat politikası gibi sair ekonomik nedenlerin de tercihte etkili olduğu gerçeği karşısında, asıl davada davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturmadığı anlaşılmasına göre, asıl davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru değildir.”
Dosyanın yapılan incelemesinde, davacı tarafın dava dilekçesinde davalılar …….. ile …’in davacı şirkette çalıştıklarını, bu şirketten ayrıldıktan sonra ………. isimli şirket kurup davacının bir takım müşterileri ile iş yapmaya başladıklarını, bazıları ile çalışmaya başladıklarını, davacının en büyük müşterisi olan Hollanda’da bulunan şirkete teklif gönderildiğini, rekabetin kişinin kendi emek ve çabasına dayanması gerektiğini, başkasının çaba ve emeğinden faydalanılmasının hukuka aykırı rekabet sayılacağını belirttiği ayrıca işçinin işletmenin sırlarını ele geçirmesinden üretim ve ticaret sırlarından yararlanmak suretiyle yapacağı hukuka aykırı eylemlere haksız rekabetin uygulanacağının belirtildiği, iş bu davanın maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı vekilin 10 nolu celsede açıklamada bulunduğu, davalı ……..’in SGK kayıtlarında mesleğinin pazarlamacı olarak belirtildiği, davacı işten çıkış kodunu 04 olduğu bu kodun açıklamasının sözleşmenin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi olduğu, işten çıkış tarihinin 30.05.2018 tarihi olduğu, diğer davalı ……….’unda davacı ile iş sözleşmesinin davacı şirket tarafından 20.09.2018 tarihinde fesih edildiği, 27.07.2018 tarihli davacı tarafça sunulan belgede davalının müşteri temsilcisi olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde sunduğu mesaj çıktısında haksız rekabete ilişkin bir açıklama olmadığı, …… Etiket’in sözleşme ve odaya tarihinin 30.05.2018 tarihi olduğu, iş konusunun tekstil etiket ve aksesuar toptan alım satımı olduğu, davacı tarafça mail yazışmasının sunulduğu mail yazışma içeriğinden …’un ……….. isimli kişiye bir şirket kurduğunu, etiket üretiminde çalışmaya devam edeceğini, kendisiyle çalışmak isterse geçmişte gönderilen sevkiyatlar gibi hizmet vermeye devam edileceğini belirttiği,
Davalı …… Etiketin ticaret sicil kaydının getirildiği, bu işletmenin şahıs işletmesi olduğu,
Davacı tarafın 13.10.2020 tarihli dilekçesinde davalı … …’un görevinin satın alma görevlisi olduğunu çalışma süresinin 4 yıl 2 ay olduğunu, davalı …’in görevinin pazarlamacı olduğunu, çalışma süresinin 6 yıl 1 ay olduğunu belirttiği,
Dosya kapsamında rapor alındığı, …….. şirketinin 2018 ve 2019 yılına ilişkin çalışmasının olduğu, davalı tarafça mail gönderilen yurddışı şirket ile çalışmasının olmadığı, davacı şirketle ortak müşterilerinin olduğu anlaşıldığı, raporlara karşı tarafların beyan ve itiraz dilekçelerini sundukları,
Dosya kapsamında tanık dinlenildiği, tanık beyanlarından özetle, etiket imalatında ham maddenin değişmediği, üstündeki baskının değiştiği, özel bir teknik ya da sırra vakıf olmaya gerek olmadığı, ………’in şirketten ayrılmasının şirkete etkisine ilişkin net bilgi olmadığı, …’in şirketten ayrılmasından sonra şirketin cirosunun %50 oranında düştüğü, davacı şirketin diğer şirketlerden ayrı olarak yaptığı, görünce etiketin davacı tarafça yapıldığına ilişkin kullanılan materyal ya da done olmadığı, etiket işinde çalışan şirketlerin %90 aynı hammaddeyi kullandığının anlaşıldığı,
Somut olayın incelenmesinde, davacı şirket ile davalı … ve … arasında iş sözleşmesi ilişkisi olduğu, rekabet yasağına ilişkin sözleşme olmadığı, iş sözleşmesinin davacı işveren tarafından kod 4 ile sona erdirildiği, davalıların davacı şirkette pazarlamacı ve müşteri temsilcisi olarak çalıştığı, davalı …’in …… Matbaa da çalışmasının bulunduğu ancak diğer davalı …’un çalışmasının bulunmadığı, diğer davalı ile ise davacı şirket arasında çalışma sözleşmesi ilişkisi olmadığı, davalı taraf ile mail atılan yurdışı şirket arasında iş ilişkisi olmadığı, bilirkişi raporundaki mali kayıtlardan …… Matba ile davacı tarafın ortak müşterilerinin olduğu, yıllara göre davacı ve davalının ortak çalışılan firmaların bazıları ile çalışmasının arttığı bazıları ile çalışmasının azaldığı, etiket sektörünün aynı maddeyi kullandığı, davacı şirketin diğer şirketlerden ayrı olarak yaptığı, görünce etiketin davacı tarafça yapıldığına ilişkin kullanılan materyal ya da done olmadığı, davalı işçilerin bir şirketteki işinden ayrılarak aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlamasının haksız rekabet olarak kabulü mümkün olmayacağı, aksinin kabulünün, Anayasa’da güvence altına alınan çalışma özgürlüğünün ihlali anlamına geleceği, müşterilerin her iki taraf ile ticari ilişkide bulunmasının haksız rekabet olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı, zira rekabetin serbest olup, hizmet alan müşterilerin daha uygun koşullarla iş yapan firmayla çalışmalarının, ticari hayatın gereklerine ve doğasına da uygun olduğu, davacı şirketin kendi iradesiyle işine son verdiği davalı çalışanlarının vazgeçilemez personel nitelik ve sayıda olmadıkları, piyasadaki müşterilerin sayısını piyasa koşullarının belirlediği, tarafların bulunduğu sektörde rakiplerin müşteriyi paylaşmak zorunda oldukları, bu itibarla davalının elde edeceği her müşterinin doğal olarak rakiplerinden elde edeceği müşterileri olacağı, davalıların hukuka aykırı eylemlerine rastlanılmadığı, davacının konumu ve davalı tarafın iş hacmi itibariyle davalı tarafın, davacı … mahvetme gayreti içinde bulunduğunun kabulüne de olanak olmadığı, bir şirkette hizmet sözleşmesiyle çalışan kimselerin, rakip şirket kurması veya ona geçiş yapmasının hukuken korunduğu, davacı tarafın iddialarının ispata muhtaç olduğu dikkate alınarak açılan davanın ispat edilemediğinden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
G.D.:Gerekçesi kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 170,78-TL peşin harç ve 14.000,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye kalan 14.090,00-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 58.050,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır