Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1364 E. 2019/563 K. 14.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1364 Esas
KARAR NO : 2019/563

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/06/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 24/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 28/12/2018 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkil şirketin, davalı ….A.Ş.’den 74.658,13-TL alacağının bulunduğunu, borcun müvekkil şirkete ödenmemesi sebebiyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, ilgili dosyadan davalıya ödeme emri tebliğ edildiğini, davalı tarafın tebliğ almış olduğu işbu ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, davaya konu icra dosyasına yapılan haksız itirazın iptalini, davalı aleyhine %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya tebliğ edildiği, ancak davaya cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Taraflar arasındaki temel ilişki eser sözleşmesine dayanmakta olup, davacı taraf ödenmeyen alacağının tahsiline ilişkin söz konusu takibi başlattığı, davalı tarafın ise süresinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunduğu, davalı borçlunun adresinin Avcılar olduğu ve Küçükçekmece İcra Dairelerinin sınırları içerisinde kaldığı, para alacağı olduğu için BK 89/1 maddesi uyarınca davacı alacaklının yerleşim yerinin Kocaeli olduğu dosya kapsamı itibariyle anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle İcra Mahkemesinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmak zorundadır. Zira İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının görülebilmesi için,

1- İlamsız bir takip yapılmış olması ve bu icra takibinin geçerli olması,
2- Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3- Alacaklının, bu itirazın kaldırılması için İcra Mahkemesine başvurmamış olması,
4- Bu davanın, dinlenebilmesi için icra takibine itiraz eden borçlunun bu itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurması gerekir.
Öte yandan sayılanlardan önce bir itirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı şarttır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır. O halde bu husus İİK.nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartları da mahkemece re’sen ( kendiliğinden ) gözetilmek zorundadır.
Diğer taraftan mahkemenin icra dairesinin yetkisizliğine ilişkin itirazdan önce kendi yetkisine yönelik itirazı inceleyip karara bağlayacağı kabul edilirse mahkeme yetkisizlik kararı verecek, yetkili mahkeme bu kez icra dairesinin yetkisiz olduğu, geçerli takip bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptali davasını reddedecektir. Görüldüğü gibi bu sonuç Anayasa’nın 141/son maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisine aykırı düşecektir.
Ayrıca İİK.nun 50. maddenin ikinci fıkrasında icra dairesine yapılan yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte yapılacağı, İcra Mahkemesinin önce yetki itirazını inceleyip kesin bir sonuca bağlayacağı belirtildiğine göre merciiden daha geniş yetkilere sahip mahkemenin öncelikle İcra Dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi yasal bir zorunluluktur. Anılan ilkeler Yargıtay’ca kararlı bir şekilde uygulanmaktadır ( Bkz. Y.H.G.K. 28.03.2001 E: 2001/19-267, K. 311, 20.03.2002 gün E. 2002/13-241 K. 2002/208 ).
Yukarıdan beri yapılan açıklamaların ışığında; icra dairelerinin yetki hususu İ.İ.K’nun 50. Maddesinde düzenlendiği, buna göre; para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Bu hüküm uyarınca yetki hususunun HMK hükümleri uyarınca belirleneceği açıktır. HMK’nın 6. Maddesi uyarınca Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ve aynı kanunun 10. Maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer (alacaklının ikametgahı) mahkemesinde de açılabilir. Bu hükümler uyarınca somut olayda davalının yerleşim yeri ve sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle takibin yapıldığı Bakırköy İcra daireleri yetkili ve görevli olmadığından, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın yerinde olduğu, bu kapsamda somut olayda geçerli takip bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40.-TL harcın, vezneye peşin yatırılan 1.274,98.-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 1.230,58.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/06/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu evrak 5070 sayılı kanun hükümleri uyarınca elektronik imza ile imzalanmıştır.*