Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1236 E. 2019/1109 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1236 Esas
KARAR NO : 2019/1109

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 25/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalıdan taşınmaz satın aldığını, taşınmazın satışı için yapılan sözleşmede satış miktarı+kdv olarak anlaşıldığını ve davalıya ücret olarak satış bedeli +%18 kdv tutarında ödeme yapıldığını, daha sonra kdv oranının %8’e düşürüldüğünü, bu nedenle davalıya fazla ödeme yapılmış olduğunu, davalıdan bu bedelin iadesinin istenildiğini, davalıya bu fazla bedelin tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğinin belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri şirketin inşaat için lüzumlu mal ve hizmet alımlarını yaparken, her bir iş kalemi için, tedarikçilere veya alt yüklenicilere %18 oranında KDV ödediğini, inşaat için mal ve hizmet alımları karşılığında ödediği bedellerin karşılığında biriken KDV sinin mahsuba tabi olduğunu, müvekkilleri şirketin, kendi mal ve hizmet satımları sırasında, müşterilerinden tahsil ettiği bedellerin içinde de KDV mevcut olduğunu, tahsil ettiği bedeller karşılığında kestiği faturaların KDV sini, mal ve hizmet alımlarıyla ödediği bedellerin KDV si mahsube tabi KDV kalemi içinde bulunduğundan, birikmiş KDV si var ise mahsup etmekte birikmiş mahsuba tabi KDV si yok ise ilgili vergi dairesine ödemekte olduğunu, müvekkilleri şirket açısından, gerek satışa arz ettiği tüm taşınmazların ve gerek işbu dava konusu taşınmazın satış bedeli, satış bedelinin içinde tahsil ettiği bedel içinde yer alan KDV nin karşılığında, daha önce tedarikçilerine ve/veya alt taşeronlarına mal ve hizmet alımı karşılığında ödediği bedeller içinde yer alan KDV kısımlarının mahsuba tabi biriken KDV si olduğu nazara alınarak belirlendiğini, müvekkilleri şirket açısından satış bedelinin bu şekilde belirlenmiş ve esaslı unsur vasfında olduğunu, şayet müvekkilleri şirketin inşaatlar yapan, tedarikçilerden ve/veya alt taşeronlardan mal ve hizmet alımları yapan, bu mal ve hizmet alımları sırasında KDV dail bedel ödeyen faal bir şirket olmasaydı ve 05-05-2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/11674 nolu Bakanlar Kurulu Kararı ile %18 olan KDV oranı %8 e düşürülmeseydi, somut olay bağlamında, davacıya sattığı taşınmaz için, satış tarihinde %18 olan KDV oranı dahil olmak üzere belirlenen 400.000 TL nin %18 KDV si olan 61.017 TL yi, birikmiş mahsup edebileceği KDV si olmayacağı için, mükellefi olduğu Vergi Dairesine ödemek zorunda kalacağını ve davacıdan tahsil ettiği satış bedelinden elinde net olarak 338.983 TL kalacağını, KDV hariç elinde net kalacak bu satış bedeli, kendisi açısından yeterli bulunuyorsa satışa ilişkin sözleşme yapmayı kabul edeceğini, ancak müvekkilleri şirketin yaptığı inşaatlar için tedarikçi ve/veya alt taşeronlardan mal ve hizmet alımları yapan ve bu mal ve hizmet alımları karşılığında KDV de ödeyen faal bir şirket olduğundan, mahsuba tabi biriken KDV si bulunduğunu, mahsuba tabi biriken KDV si bulunduğundan, somut olayda, davacı/alıcı ile, söz konusu taşınmazın satış bedeli olarak KDV dahil 400.000 TL üzerinde anlaşırken, satış bedelinin %18 lik KDV kısmı olan 61.017 TL sını biriken mahsuba tabi KDV sinden mahsup edeceğini, yani, bağlı olduğu Vergi Dairesine ödemek zorunda kalmayacağını, elinde net olarak 400.000 TL satış hasılatının kalacağını bilmekte olduğunu, davacı/alıcı da satın aldığı taşınmaz için, satıcıya 400.000 TL ödeyeceğini bilmekte olduğunu, satış sözleşmesi kurulurken, taraf iradelerinin esaslı unsurlarda bu şekilde birleştiğinin tartışmasız olduğunu, taşınmazın, müvekkilleri şirket açısından tatmin edici satış bedeli belirlenmiş ve alıcı/davalı ile sözleşmesi yapılmış olduğunu, 05-05-2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/11674 nolu Bakanlar Kurulu Kararı ile %18 olan KDV oranının %8 e düşürülmesi, müvekkilleri açısından öngörülebilir bir durum olmadığı halde, sonuçlarının müvekkil şirkete yüklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, davacı/alıcı, satın aldığı taşınmaz karşılığında, satıcıya 400.000 TL ödeyeceğini bilerek ve razı olarak sözleşmeyi yapmış ve satış bedelini ödeyerek, karşı edim olan taşınmazın, sözleşmeye uygun ve süresinde teslimi ve tapunun devir ve ferağını beklemeye koyulduğu sırada, 05-05-2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/11674 nolu Bakanlar Kurulu Kararı ile %18 olan KDV oranının %8 e düşürüldüğünden bahisle, satış bedeli karşılığında ödediği 33.898,36 TL nin iadesinin talep edilmesi hakkın kötüye kullanımı olduğunu, bu durumun inşaat sektöründe bir çok yükleniciyi mağdur etmeye namzet olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … tarafından borçlu …şirketine yönelik 33.898,00 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafça davacı tarafa satışı yapılan taşınmazın sözleşme ile kararlaştırılan % 18 oranındaki KDV tutarı ödemesinin Bakanlar Kurulu kararı ile KDV oranının % 8’e indirilmesi nedeni ile fazladan ödenen KDV tutarının iade edilmesi gerektiğinden bahisle başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında, İstanbul ili …ilçesi… Projesi … ada …. parsel…. blok….kat … nolu taşınmazın davalı tarafça davacı tarafa satılmasına ilişkin 17/04/2018 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmede satış bedelinin KDV hariç 338.983,00 TL, KDV tutarının 61.017,00 TL ve toplam satış bedelinin 400.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı tarafça satış sözleşmesi uyarınca davalı tarafa 17/04/2018 tarihinde banka kanalı ile sözleşme bedeli olan 400.000,00 TL’nin ödendiği anlaşılmaktadır.
Sözleşmeye konu taşınmaz satımı için düzenlenen 28/09/2018 tarihli …. nolu irsaliyeli faturada KDV hariç satış bedelinin 370.370,00 TL, % 8 KDV oranının 29.629,60 TL, KDV dahil toplam tutarın 399.999,60 TL (Sözleşme bedeli olan 400.000,00 TL’ye tekabül ettiği değerlendirilmiştir) olduğu görülmüştür.
Davacı taraf, mevzuat değişikliği uyarınca taşınmaz satışı için uygulanan % 18 KDV oranının % 8’e düşürüldüğünden ve bu nedenle 33.898,00 TL fazladan KDV ödediğinden bahisle bu ödemenin geri iade edilmesi gerektiğini ileri sürerken, davalı taraf ise özetle KDV dahil satış bedelinin sözleşmeyle davacı tarafça kabul edildiğini, sözleşme konusu inşaat için mal ve hizmet alımı yaparken kendileri tarafından da % 18 oranında KDV ödendiğini, KDV oranının sonradan düşürülmesinin davalı açısından öngörülebilir bir durum olmadığı ve sonuçlarının davalıya yüklenmesinin hakkaniyete uygun olmadığını savunmaktadır.
05/05/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2018/11674 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile konut satışlarında KDV oranının % 18’den % 8’e düşürüldüğü, taraflar arasındaki sözleşmeye konu taşınmaz satışının da bu kapsamda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamı ve tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bir öğretim görevlisi ve bir SMMM bilirkişisinden oluşan bilirkişiler tarafından sunulan 25/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; tarafların ticari defter ve belgelerine göre davacı tarafın davalı taraftan 0,40 TL alacaklı olduğu (sözleşme bedelinin KDV dahil 400.000,00 TL olması ancak davalı tarafça faturanın KDV dahil 399.999,60 TL üzerinden kesilmesi nedeni ile bu farkın oluştuğu mahkememizce anlaşılmıştır), davalı şirketin 28/09/2018 tarihinde 338.983 TL matrah + 27.118,64 TL (%8) KDV olmak üzere toplam 366.101,64 TL satış bedeli ile fatura kesmesi gerekirken toplam bedeli değiştirmeyerek KDV dahil toplam 399.999,60 TL tutarında fatura kestiği, dava konusu olan 33.898,36 TL (400.000 – 366.101,64) takip dayanağı olarak bahsedilen fazla ödenen KDV bedeli olmadığını, davacı tarafından davalıya 31.387,00 TL fazladan maliyet, 2.510,96 TL ise KDV olmak üzere toplamda 33.897,96 TL fazladan fatura kesildiği ve ödemesi yapıldığının tespit edildiği, dava konusu tutar olan 33.897,96 TL’nin davalı tarafından davacıya ödenebilmesi için iade faturası kesilmesi gerektiği… kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Böylece mahkememizce toplanan tüm deliller muvacehesinde yapılan yargılama sonucunda; taraflarca imzalanan sözleşme uyarınca satım bedelinin 338.983,00 TL + 61.017,00 TL KDV olmak üzere toplam 400.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, sözleşme tarihinden sonra yürürlüğe giren 2018/11674 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile konut satışlarında KDV oranının % 18’den % 8’e düşürüldüğü, davalı tarafça bu değişiklik öncesinde fatura düzenlenmeyip faturanın değişiklikten sonra 28/09/2018 tarihinde düzenlendiği ve faturada satış bedelinin 370.370,00 TL, KDV oranının ise % 8 oranında 29.629,60 TL olarak gösterildiği, taraflar arasındaki sözleşmede KDV hariç satış bedelinin 338.983,00 TL olarak açıkça kararlaştırılmış olduğu, davalı şirketin KDV oranının % 8’e düşürülmesinden sonra düzenlemiş olduğu faturayı sözleşmede açıkça kararlaştırılan 338.983,00 TL + % 8 KDV (27.118,64 TL) toplamı olan 366.101,64 TL toplam satış bedeli olarak düzenlemesi gerekir iken, KDV hariç satış bedeli ve % 8 oranında KDV meblağlarını toplamı 399.999,60 TL’ye tekabül edecek şekilde KDV hariç satış bedelini 370.370,00 TL olarak gösterdiği, mezkur Bakanlar Kurulu kararı değişikliği sonucunda satış bedeline eklenmesi gereken KDV oranının % 8 olduğu ve bu değişiklik öncesinde fatura düzenlememiş olan davalı şirketin bu değişikliği göz önünde bulundurularak fatura düzenlemesi gerektiği, sonuç itibariyle davalı şirketin davacıdan talep edebileceği satış bedelinin sözleşmeyle açıkça kararlaştırılmış olan 338.983,00 TL satış bedeline % 8 oranında KDV (27.118,64 TL) eklenmesi sonucunda oluşan 366.101,64 TL olduğu, ancak davacı tarafça davalı tarafa 400.000,00 TL ödenmiş olması nedeni ile 33.898,36 TL fazla ödemenin talep konusu 33.898,00 TL’sinin davacı tarafça davalıdan talep edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda, davalı tarafından davacıya ödenebilmesi için iade faturası kesilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, sonuç itibariyle mahkememizce davacı tarafça davalıya fazla ödeme yapıldığının saptanmış olması ve bilirkişi raporunda belirtilen bu hususun vergisel yükümlülük kapsamında dava dışında göz önünde bulundurulabilecek bir husus olması nedeni ile bu husus mahkememizce davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasına engel bir husus olarak görülmemiştir.
Davacının icra takibindeki talebi her ne kadar kendisinden fazladan alınan KDV bedelinin tahsiline yönelik ancak bilirkişi raporunda fazladan alınan bedelin tamamının KDV bedeli olmadığı belirtilmiş ise de sonuç itibariyle davacının satış sözleşmesi uyarınca kendisinden fazla para alındığı yönünde takip başlattığı, ihtilafın KDV oranının düşürülmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla fazladan alınan KDV şeklinde talep edilen meblağın bir kısmının ana para (KDV hariç satış bedeli) olmasının sonucu değiştirmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız olduğu ve alacağın meblağının likit olması nedeni ile şartları oluşmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,
Asıl alacağın %20 si oranından hesaplanan İcra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.315,57.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 409,41.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 169,49.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.736,67.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ve 409,41.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 1.582,00.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.067,76.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
25/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır