Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1160 E. 2022/317 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1160 Esas
KARAR NO : 2022/317

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/11/2018
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili …’in, tekstil alanında faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, Davalı …… Tekstil ile senelerdir ticari ilişki sürdürmekte, davalı firmadan tekstil ürünü alımı gerçekleştirdiğini, ticari ilişkilerde müvekkilin muhatap olduğu şahıs …… Tekstil yetkilisi …… olduğunu, …… müvekkili ile faturalandırılan alışverişler haricinde çek defterinden yetkilisi bulunduğu şirket adına müvekkilden habersiz, müvekkilin imzasını taklit etmek suretiyle çek düzenlediği kanaatinde olduklarını, Müvekkili ……’in mağdur ettiği ilk şahıs olmayıp piyasada 50 milyon TL civarında dolandırıcılık yaptığını, dolandırıcılık faaliyetlerinden dolayı iki bacağından vurulduğu ve ardından yurtdışına kaçtığının bilindiğini, Müvekkilin bilgisi ve rızası hilafına düzenlenen ve imzası taklit edilen çekler, sebepten mücerret senet olmaları nedeniyle kolay bir şekilde piyasada kullanılabildiğini, çek üzerindeki keşideci imzasının davacı …’e ait olmadığını, cari hesaplar incelendiği takdirde müvekkilin borcu olmadığının anlaşılacağını, davanın kabulü ile,
…. çek no’lu 30.11.2018 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
…… çek no’lu 31.12.2018 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
……. çek no’lu 31.01.2019 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
…… çek no’lu 28.02.2019 vade tarihli 50,000,00 TL tutarındaki çeklerin öncelikle imzaya itiraz nedeniyle, imzaya itiraz kabul olunmadığı takdirde avans çek karşılığında mal verilmemesi nedeniyle borcun bulunmadığının tespitine,
Sahte imza ile tanzim edilen;
…… çek no’lu 30.11.2018 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
….. çek no’lu 31.12.2018 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
….. çek no’lu 31.01.2019 vade tarihli 100,000,00 TL tutarındaki çek;
….. çek no’lu 28.02.2019 vade tarihli 50,000,00 TL tutarındaki çeke iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını da kapsayacak biçimde ihtiyati tedbir konmasını, ihtiyati tedbir kararının teminatsız verilmesini, teminata hükmedilmesi halinde teminatın asgari oranda belirlenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, piyasada ciro kabiliyeti yüksek olan birçok tanınmış firma ile ticari faaliyetleri süregelen ve sektörde uzun yıllar söz sahibi köklü bir şirket olduğunu, davacı adeta ticari defter kayıtları ve faturalar ile sabit ve açık olan ticari ilişkilerini yalanlayamadığı için çek yapraklarının müvekkilce bilgisi dışında alınarak imzasının taklit edildiğini, senetlerin sahteliğini ileri sürdüğünü, bu iddianın hiçbir samimiyeti ve gerçeklik payı olmadığını, Davacının müvekkile ödemesini yaptığı eski tarihli bir çok çek üzerindeki imzalar ile imzası inkar edilen dava konusu çekler üzerindeki imzaların aynı olduğu sundukları ödemesi yapılan çek ile ortaya çıktığını, bu sebeple davacı …’e ait olan müvekkile ya da başka satıcılara ödemesi yapılan çeklerin arkalı önlü fotokopilerinin ilgili bankadan istenilmesini, davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddini, dava konusu çeklerin hükümsüz ve bedelsiz olmadığı açık olduğundan davada korunmaya değer hiçbir davacı hakkı mevcut olmadığı göz önüne alınarak , açılmasında hukuki yarar bulunmayan davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesini, kötü niyetli davacının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …in, tekstil alanında faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, davalı …… Tekstil ile senelerdir ticari ilişki sürdürmekte olduğunu, davalı firmadan yakın bir zamana kadar tekstil ürünü alımı gerçekleştirmekte olduğunu, davalı firmaya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkile ait çek defterinden davalı şirket lehine müvekkilden habersiz olduğunu, müvekkilin imzasını taklit etmek suretiyle çek düzenlediğinden dava konusu çeklerin …… Bankası’na sorulması üzerine haberdar olunduğunu, müvekkili, davalı şirketin mağdur ettiği ilk şahıs olmadığını, piyasada 50 milyon TL civarında piyasaya borcu olduğunu, müvekkilinin haricen öğrendiğini, çek üzerindeki keşideci imzasının davacı …’e ait olmadığını, dava konusu çeklerin, müvekkilin çek defterinden bilgisi olmaksızın düzenlenmiş olduğunu, gerçek bir hukuki ilişkiye dayanılmaksızın davalı şirket adına doldurulduğunu, cari hesaplar incelendiği takdirde müvekkilin borcu olmadığının anlaşılacak olduğunu, davanın kabulünü, ….. Bankası …. Çek No’lu 31.01.2019 vade tarihli 60,000,00 TL tutarındaki çekin,…. Bankası ……. Çek No’lu 31.01.2019 vade tarihli 50.000,00 TL tutarındaki çekin öncelikle imzaya itiraz nedeniyle, imzaya itiraz kabul olunmadığı takdirde avans çek karşılığında mal verilmemesi nedeniyle borcun bulunmadığının tespitini, bankadan örneği alınan dava konusu çeklerdeki sahte imza ile sunmuş olduğumuz imza örneklerindeki imzanın farklı çıplak gözle dahi anlaşılabildiğini, ihtiyati tedbir kararının teminatsız verilmesini, teminata hükmedilmesi halinde teminatın asgari oranında belirlenmesini, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline tebliğ edilen dava dilekçesi ile davacının ,müvekkille ticari ilişkileri kapsamında mal karşılığında vermiş olduğu 2 adet çeke ilişkin 110.000.00 TL değerinde borçlu olmadığının tespiti talep edildiğini, davacının söz konusu davası haksız ve kötü niyetli olduğunu, davanın reddini, dava konusu edilen çeklerin davcının da beyan ettiği gibi uzun yıllar boyunca devam eden ticari ilişkiler kapsamında, mal alımına karşılık davacının müvekkile teslim etmiş olduğu çekler olduğunu, davacının imzasının müvekkilce taklit edildiğinin ve çekin rızası ve bilgisi dışında elinden çıktığı iddialarının tamamen asılsız ve hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davanın konusu itibariyle zorunlu arabuluculuk şartına tabi olduğunu, dava açılmadan önce Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi …… E. Sayılı dosya ile 23.11.2018 Tarihinde dava açarak yine aynı çekler sebebiyle 110.000,00 TL borçlu olunmadığının tespit edilmesini talep ettiklerini, davacı mahkemenizde dava konusu edilmiş çekler açısından borçlu olmadığının tespitine ilişkin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi …. E. Sayılı davadan feragat etmesi ile dava konusu haktan vazgeçtikten sonra Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi …. E. Sayısı ile yeniden aynı çekler sebebiyle borçlu olmadığına ilişkin 31.01.2019 tarihinde dava açmış, açılan dava ve ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini, dava konusu edilen çeklerin üzerindeki imza imzaların …… ‘e ait olabileceği kanısında olduklarını, dava konusu edilen çekleri taraflarına teslim edenin ….. olduğunu, mahkemece hükmedilen ihtiyati tedbir kararının haksız ve kanun hükmüne aykırı olduğundan iptalinin gerektiğini, konusu itibariyle zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olan huzurdaki davanın müvekkile arabuluculuk konusunda hiçbir davet ve bildirimde bulunulmadığının dikkate alınarak, zorunlu arabuluculuk dava şartına aykırılıktan usulden reddedilmesini, davacının haksız ve kötü niyetli davasının mahkemenizde görülen dava konusu ile aynı konuda ve aynı taraflar arasında görülen, Bakırköy …… ATM …… E. Sayılı dava dosyasından davacı tarafından feragat edilmesi ve yine davacı tarafından Bakırköy ….. ATM …. E. Sayısı ile açılan davanın mahkemece reddedilmesi sebebiyle , dava konusu hakkında kesin hüküm bulunduğu dikkate alınarak reddedilmesini, kötü niyetli davacının % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İstanbul ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası, Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas, …. Karar sayılı dosyası, banka cevapları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, İ.İ.K 72. Maddesi uyarınca imza inkarına konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Somut olayda, keşideci olan davacı borçlu, asıl ve birleşen davaya konu çeklerde ki imzaların kendisine ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı alacaklı ise, aralarındaki ticari ilişki kapsamında söz konusu çekleri aldığını, çeklerdeki imzaların davacıya ait olduğunu, benzer imzalarla atılmış dava konusu olmayan çeklerin davacı tarafından ödendiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bu kapsamda uyuşmazlık konusu, asıl ve birleşen davaya konu çeklerdeki imzaların inkarı dolayısıyla ispat külfeti, çeklerdeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında bu çeklerin alınıp alınmadığı, yine benzer imzaların kullanıldığı dava konusu olmayan çeklerin ödenmiş olmasının dava konusu çeklerdeki imzaların sahteliğini etkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Menfi tespit davasında kural olarak borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Ancak menfi tespitin konusu adi veyahut kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti olması halinde durum değişir. Bu durum da kural olarak ispat külfeti yer değiştirir ve senedin aksini iddia eden davacı borçluya geçer. Ancak imza inkarı halinde bu genel kural uygulanmaz. Somut olayda olduğu gibi davacı borçlunun takip konusu kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını bildirmesi halinde, imzanın borçluya ait olduğunu kanıtlama külfeti davalı alacaklıya aittir.
Somut olayda, davacı alacaklının imza inkarına ilişkin olarak davalı alacaklı tarafından ibraz edilen ….. Bankası …. nolu çek asılları üzerinde bilirkişiler marifetiyle imza incelemesi yapılmış ve hükme esas alınan 19/03/2022 tarihli heyet raporu uyarınca dava konusu bu çeklerdeki imzaların davacı …’in eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Dava konusu olan ….. Bankası …. ve …. nolu çek asılları ise ispat külfeti kendisinde olan davalı alacaklı tarafından sunulmadığından inceleme yapılamamış ve bu çekler yönünden de davacı alacaklının imza inkarına yönelik iddialarına üstünlük tanınmış ve bu çeklerinde davacı eli ürünü olmadığı kabul edilmiştir.
Davalı taraf, dava konusu çekleri ticari ilişki kapsamında aldığını iddia ettiği için mali müşavir bilirkişi eliyle tarafların ticari kayıt ve belgeleri incelenmiştir. Buna göre, dava konusu çeklerin davalı kayıtlarında yer aldığı ancak davacı kayıtlarında yer almadığı tespit edildiğinden HMK’nın 222/3 uyarınca çeklerin ticari ilişki kapsamında alındığı ispata muhtaçtır.
Bu açıklamalar ışığında; somut olayda taraflar arasında ticari ilişki bulunması, benzer niteliklerde davacı imzasını taşıyan çeklerin ödenmiş olması dava konusu çeklerdeki imzalardan dolayı davacının sorumluluğunu doğurmayacağı, yukarıda yapılan incelemeler uyarınca dava konusu çeklerin davacı keşideci eli ürünü olmadığından çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığı takdir ve sonucuna varılarak, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl Davanın KABULÜ İLE,
Dava konusu; ….. çek no’lu 30.11.2018 keşide tarihli 100,000,00 TL bedelli,
…… çek no’lu 31.12.2018 keşide tarihli 100,000,00 TLbedelli,
…… çek no’lu 31.01.2019 keşide tarihli 100,000,00 TL bedelli ve
…… çek no’lu 28.02.2019 keşide tarihli 50,000,00 TL tutarındaki bedelli çeklerden dolayı davacının BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2- Birleşen Davanın KABULÜ İLE,
Dava konusu; …. Bankası ….. Çek No’lu 31.01.2019 keşide tarihli 60,000,00 TL bedelli ve …… Bankası …. Çek No’lu 31.01.2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı davacının BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Şartları oluşmadığından davacı tarafın birleşen dosyadaki kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
Asıl davada ;
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 23.908,50-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 5.977,13-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 17.931,37-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 35,90-TL başvurma harcı, 5.977,13-TL peşin harç davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.950,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Birleşen Davada;
7-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.514,10-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 1.878,53-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 5.635,57-TL karar harcının asıl ve birleşen davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 1.878,53-TL peşin harç asıl ve birleşen davada davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-Asıl ve birleşen davada yapılan 5.712,00 TL yargılama giderinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
11-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.07/04/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır