Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1099 E. 2020/331 K. 29.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1099 Esas
KARAR NO : 2020/331

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2018
KARAR TARİHİ : 29/06/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; 10/03/2017 günü …….. İşletmeciliği lokasyonunda müvekkilleri nezdinde sigortalı davalı nın sahibi ve işleteni olduğu ………. plakalı kamyonun girişi esnasında kasanın açık olması nedeni ile HGS ekipmanlarına çarpması sonucu hasar oluştuğu, müvekkilerinin kaza nedeni ile zarar görene 11.614,00 TL ödeme yaptığını, davalının kusurlu olduğunu bu nedenle rücuan tazmin için icra takibi yapıldığını, davalının açılan icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan aracın sigortası bulunduğunu, zararları sigortanın karşılaması gerektiğini belirtmiştir.
Bakırköy …….. İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı …….. Sigorta A.Ş. tarafından borçlu ……… ‘a yönelik 11.614,00 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan davalıya ait aracın geçirdiği kaza sonucunda davacı tarafından zarar gören üçüncü kişilere yapılan ödemenin ödemenin davalıdan rücuan tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali (İİK 67 vd.mad.) davasıdır.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
Davacı taraf, davalıya ait ………. plakalı aracın 10/03/2017 tarihinde ……. işletmeciliği lokasyonunda, davacı tarafça sigortalanmış olan davalıya ait aracın gişeye geçiş esnasında kasanın açık olması nedeniyle HGK ekipmanlarına çarparak zarar verdiğini ve bu şekilde zarar gören …….. Elektronik Sistemleri A.Ş.’nin sigortacısı tarafından kazanın kendilerine ihbarı sonucunda 11.614,00 TL ödeme yapıldığını, davacının sigortacı sıfatı ile işleten davalıya rücu hakkı bulunduğunu ileri sürmektedir.
Poliçe ve hasar dosyası getirtilerek dosya arasına alınmış, tutanak fotoğraf ve belgelerden kazanın davacı tarafın ileri sürdüğü şekilde meydana geldiği ve zararın poliçe kapsamında kaldığı saptanmıştır.
Mahkememizce kusura ilişkin makine mühendisi bilirkişisinden rapor aldırılmış, 16/05/2019 tarihi kök raporda bilirkişi tarafından davalının kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu bulunduğu değerlendirilmiştir. Bu bilirkişi raporunda her ne kadar zarardan davalı ile ………. plakalı aracın ZMMS poliçesini yapan …….. Sigorta A.Ş’nin müteselsilen sorumlu bulunduklarını belirtilmiş ise de, dosyaya gelen poliçelerin incelenmesinden kaza tarihinde davalıya ait ………. plakalı aracın ZMMS poliçesini …….. Sigorta A.Ş.’nin değil, davacı …….. Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığı anlaşılmış ve raporun bu kısmına itibar edilmemiştir.
Ağır kusurluluk durumunun değerlendirilmesi için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 18/03/2020 tarihli ek raporda davalını sahibi olduğu kamyonun sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurlu bulunmasına rağmen “ağır kusurlu olmadığı” belirtilmiştir.
Böylelikle mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; davanın, zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davacı şirketin üçüncü kişiye yaptığı ödemenin kendi sigortalısından rücu davası olduğu, kazanın davalıya ait aracın HGS gişelerinden geçerken kasasının açık olmasından dolayı gişelere zarar verme şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu ihtilafa uygulanacağı tartışmasız olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4/a bendinde sorumluluğu doğuran olayın sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmesi sigortacının sigortalısına rücuan başvurabileceği haller arasında sayılmıştır. Böylelikle meydana gelen kazada davalıya ait olup ZMMS poliçesi davacı tarafından yapılan aracın yukarıda belirtilen şekilde yaptığı kazanın, poliçe genel şartları kapsamında rücuyu gerektirir “kasdî bir hareket veya ağır kusur” sayılıp sayılmayacağının tartışılması gerekmektedir. Kaza anında davalıya ait aracı kullanan sürücünün kasten hareket etiği yönünde bir iddia ortaya atılmamıştır. Bu nedenle kusurlu hareketin “ağır kusur” sayılıp sayılmayacağının değerlendirilmesi gerekecektir. Alınan bilirkişi ek raporunda bilirkişilerce davalıya ait aracı kullanan sürcünün kaza anında %100 kusurlu bulunduğu ancak ağır kusurlu olmadığı belirtilmiştir. Poliçe genel şartlarında geçen “ağır kusur” ifadesinde kast edilen sadece yüksek oranda veya % 100 kusur olmayıp, kasta yakın derecede kusurlu harekettir. Ağır kusurlu harekete çok yüksek oranda alkolün etkisinde iken araç kullanmak veya trafiğin yoğun olduğu yerde hız yarışı yapmak ya da makas atmak vs. gösterilebilir. Bu kapsamda davalıya ait aracın sürücünün kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olmadığı kanaatine varılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2003/11-756 Esas 2003/743 Karar ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/3422 Esas 2016/6357 Karar sayılı kararları ile de aynı değerlendirmede bulunulduğu görülmektedir. Böylece toplanan tüm deliller muvacehesinde, davalıya ait aracın sürücüsünün kaza anında ağır kusurlu olarak hareket ettiğinin ispatlanamadığı, mevcut kusurlu hareketinin ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği, bu kapsamda poliçe genel şartlarında yer alan rücu şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalı tarafın icra kötüniyet tazminatı bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmeyerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 129,87-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2020

Katip ……..
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır