Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1055 E. 2020/439 K. 07.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1055 Esas
KARAR NO : 2020/439

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/09/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 09/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan 12/09/2014 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE;müvekkili olan …… sahibi ……’ın dekorasyonunu yaptığı …… AVM ve ……. AVM’de bulunan …… isimli mağazaların parkeleri için davalı işletmeye 20.01.2014 tarihinde elden yazılı ve sözlü olarak, sonrasında da davalıya ait mail adresine e-posta yoluyla sipariş verdiğini, davalıya siparişe esas teşkil etmek üzere 3 adet h:17 mm x 7 cm x 50 cm ebatlarında Almanya menşeli 1. Sınıf gri, fırçalanmış ve yağlanmış meşe parke parke numunesi, tüm detayları içeren teknik şartname yazısı, örnek uygulanmış mağazanın fotoğrafları, örnek uygulanmış iki adet mağazanın …… çizimleri ve teknik özellikleri, tüm metraj ve detaylar ile birlikte sipariş listesinin gerek yazılı gerekse sözlü olarak iletildiğini, davalının siparişleri 25-30 gün içerisinde teslim edileceğini beyan ettiğini ve tarafların bu hususta anlaştıklarını davalı tarafından beyan edilen sürenin aksine siparişten 54 gün sonra 18/03/2014 tarihinde ayıplı ve yanlış ölçülerde olan parkelerin teslimatının yapıldığı, müvekkilinin 15/03/2015 tarihinde mağazaların teslimatını yapması gerekirken parkelerin geç teslimatından dolayı sözleşmede bulunan cezai şart gereği tazminat ödemekle yükümlü kaldığı, mağazaların teslimatındaki gecikme nedeniyle bu ayıplı ve hatalı olarak teslim alınan parkelerin uygulanmak zorunda kalındığı, uygulama sonrasında parkelerin aralarında açıklıklar ve eğrilikler ile renk farklılıklarının ciddi görsel kirliliğe sebep olduğu, sipariş verilen h:17 mm x 7 cam x50 cm ölçülerinde 240 m² parkenin yarısının h:16 mm x 7 cm x 48 cm ölçülerinde olduğunu, diğer yarısının ise h:16 mm x 17 cm 46 cm ve h:16 mm x 7 cm x 47,5 cm olmak üzere 3 farklı ölçüde teslim edildiğini, ölçü hatalarından kaynaklanan yükseklik farkı nedeniyle müvekkilinin 240 m²’lik alanın tamamın toplam 16 …….. parke yapıştırıcı ile 2 mm yükseltmek zorunda kaldığını, bu halin müvekkil açısından gerek zaman kaybı ve gerekse maddi zarara neden olduğunu, sipariş detaylarından ürünlerin ayrı ayrı paketlenerek tek seferde Ankara’ya teslimi hususunda anlaşılmış olmasına rağmen ürünlerin 6 ayrı tarihte ve 6 ayrı seferde kargo edilmiş olması ile müvekkilin 6 ayrı nakliye bedeli ödemesine sebep olduğunu, siparişte olmasına rağmen 1 ve 2 numaralı detay çıtaları ile 15 cm’lik podyum yanak çıtaları, podyum yapımında kullanılacak karkas malzemeleri ve ham ……. ‘nin gönderilmediğini ve bu eksik ürünlerin müvekkil tarafından başka bir tedarikçiden temin edilerek çalışma sahasına nakliyesinin sağlandığını, tüm bu maddi zararların yanında davalının özensizliği ve kusurları nedeniyle müvekkilin piyasadaki itibarının zedelenmesine ve müşterisini kaybetmesine yol açtığını, 22/03/2014 tarihinde müvekkil tarafından davalı şirkete uğranılan maddi zarara ilişkin ihtarname elektronik posta yoluyla iletildiğini, daha sonra da Kadıköy …… Noterliği’nin 21/052014 tarih ve …… yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtar edilmesine rağmen davalının cevabi ihtarname göndermeyip tarafımıza yeni bir fatura tebliğ ettiğini, bu faturanın da Kadıköy …… Noterliği’nin 28/05/2014 tarih ve ……. yevmiye nolu ihtarı ile kendilerine iade edildiğini, gelinen aşamada davalı tarafından zararın tazminine yönelik hiçbir iyi niyetli girişimde bulunulmamış olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkilin uğradığı henüz belirsiz olan maddi tazminat alacağından şimdilik 17. 200,00-TL ve 5.000,00-TL manevi tazminatın davalının temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalından tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE;davacı tarafın siparişlerinin 25/01/2014 tarihinde alındığını, ancak siparişle ilgili görüşmelere 23 -24 Aralık 2013 tarihinde başlandığını, ilk görüşmede malzeme, montaj ve işçilik dahil pazarlık yapıldığını, teslim süresinin da 60 – 70 gün olarak konuşulduğunu, sadece fırçalı parke verilmesi durumunda 60 gün olacağını daha sonra yapılan görüşmelerle iki tarafın 60 gün olarak anlaştığını, davacının sipariş safhasında getirdiği numunenin Almanya’dan gönderilmiş bir numune olduğundan davacı tarafça parkenin asıl menşei ve kullanılan yağın markası bilinmediğinden müvekkile bildirilemediğini, bunun üzerine müvekkil firmanın davacı tarafa mevcut meşe kalitesini sunduğunu, davacı tarafın bu numuneyi fırçalanmış şekli ile kabul ederek 25/01/2014 tarihinde onayladığını, kullanılan yağ ile ilgili bir belirlemede bulunulmadığını, davacı tarafın beyan ettiği 25 – 30 günlük bir teslim süresinin kesinlikle söz konusu olmadığını, davacı tarafa siparişlerin anlaşıldığı 60 günlük sürede tezlim edileceği bildirilmesine rağmen davacı tarafın en geç 15 Mart 2014 tarihinde ellerinde olmasını istediğini, bunun üzerine fırçalama işlerini yapacak olan …… Parke’nin stoklarında taleplerine yakın ölçülerde parke olduğu bilgisinin davacı tarafa bildirildiğini, davacı tarafın bildirilen ölçüleri kabul etmesi üzerine …… Parke’den alınana ürünlerin 16 m² fazlası ile davacı tarafa gönderildiğini, gönderilen parkelerde fırçalanma ve derz hatalarının bulunmadığını, varsa herhangi bir uygunsuzluğun tamamen davacı tarafın uygulama esnasında sebep olduğu hata ve kusurlardan kaynaklandığını, uygulama esnasında hatalı yağlama sonucu yapılacak zımparalama işleminin fırçalanmış yüzeyi ve derzleri kaybetmiş olabileceğini, numune parkedeki gri rengin yağ rengi olduğunu, bahsedilen renk farklılıklarının meşenin 2., 3. Sınıf olduğu sonucunu doğurmayacağını, müvekkil firmanın davacı tarafa şayet ayıplı ürün varsa iade edilmesini, yerine yenilerinin gönderileceğini ifade etmiş olmasına rağmen davacı tarafın herhangi bir ürün iadesinde bulunmadığını, müvekkil firmanın istenilen ve onaylanan ölçülerde ürünleri davacı tarafa göndermiş olduğunu, davacı tarafın kendi uygulama hatalarından kaynaklanan varsa zararlarının müvekkil firmaya yıkma gayreti içerisinde olduğunu, şayet gönderilen ürünler ayıplı olsaydı davacı tarafça uygulanmayacağını, davacı tarafın fazladan kullandığını beyan ettiği malzemelerin kendi uygulama hatalarından kaynaklanmış olduğu ve müvekkil firmayla bir ilgisinin olmadığın, parkelerin kalitesiyle ilgili iddialara katılmadıklarını ve …… parke’nin ürünlerinin TSE Standart özelliklerini gösteren belgenin ekte dosyaya sunulduğunu, parkelerin davacı tarafa 2’si müvekkil firma, 2’si de …… Parke olmak üzere 4 nakliye ile gönderildiğini, bunun nedeninin davacı tarafın teslim tarihinden önce mal talebinde bulunmasının olduğunu, nakliye işlemlerinin davacı tarafın talebine uygun nakliye firması ile gerçekleştiğini, davacı tarafın yeni fatura beyanlarıyla sanki ikinci kez fatura kesilmiş gibi algı oluşturmasının doğru olmadığını, davacının şayet gönderilen ürünlerin ayıplı ise, malları iadesi ile ödemeyi geri isteyebileceğini, malların yenisi ile değiştirilmesini isteyebileceğini, ayıplı ürünlerin bedelini talep edebileceğini, ayıplı olduğunu ileri sürdüğü malların tamir edilmesini isteyebileceğini, yasaların kendilerine tanıdığı bu hakları kullanmayarak hatalı uygulama sonrası uğradığı zararları müvekkil firmadan talep ettiğini, şayet davacı taraf zarara uğramışsa bunun nedeninin ürünün bozukluğu değil, döşeme işçiliği, cila hataları vs. hataları sonucu olduğunu, malzemenin döşenmesi, cilalanması ve uygulanmasında müvekkilin sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceğini, yerinde yapılacak keşif ve ehil kişiler tarafından yapılacak incelemeler sonucunda uygulayıcıların varsa hata ve kusurları ile uygulama sırasında kullanılan malzemenin kalite ve kullanım şekli konularında bilirkişilerce oluşturulacak rapor ile gerçeğin ortaya çıkacağını, belirterek davanın reddi ile dava harç ve masraflarıyla ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenmesini davanın reddini talep ve dava etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki parke imalatına ilişkin eser sözleşmesi uyarınca davalı tarafça davalı tarafa ayıplı imalat yapıldığı ve bu nedenle zarara uğranıldığından bahisle açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmıştır.
Davacı tarafın iç mimarlık işiyle iştigal eden şahıs işletmesi olduğu, bu minvalde Ankara ilinde iki farklı AVM’de bulunan dava dışı firmaya ait işyerinin dekorasyon işini aldığı ve bu işyerlerinin parke döşemelerinin imalatı ve temini hususunda davalı firma ile anlaştıkları hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafça davacı tarafa temin edilerek teslim edilen parke ürünlerinin ayıplı olup olmadığı, ürünlerin geç teslim edilip edilmediği, ayıplı ise ve/veya geç teslim edilmiş ise davacı tarafın bundan dolayı uğradığı zararları davalıdan talep edip edemeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Mahkememizin 09/03/2017 tarih …… Esas ……. Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı tarafın istinaf yoluna başvurması sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 09/10/2018 tarih ……. Esas ……. Karar sayılı kararı ile özetle; “…Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarından ilkinin taraflar arasındaki ilişkiyi eser sözleşmesi olarak nitelendirdiği ve buna göre inceleme ve değerlendirme yaparak mevcut ayıpların malzeme kontrolsüzlüğünden kaynaklandığını, parkelerin tekniğine uygun olarak zemine uygulandığını, ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğunu ve tamiratla giderilemeyeceğini belirterek davacının talebinde haklı olduğuna, ikinci kök ve ek rapor ise, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi satış olarak nitelendirip, davacının ürünlerin ayıplı olduğunu bilerek zemine uygulandığına göre yapılan işi kabul ettiğinin kabulü ile davacının tazminat talep hakkının olmadığı belirtmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi satış sözleşmesi olarak nitelendirip değerlendiren ve keşif yapılmadan alınan ikinci kök ve ek rapor kabul edilerek hükme esas alınmıştır. Tüm dosya kapsamndan, taraflar arasında parke imalatına ilişkin eser sözleşmesi ilişkisi olduğu sabittir. Taraflar arasında eser sözleşmesi olduğu anlaşılmakla eser sözleşmesi kapsamında her iki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde gerekirse keşifte yapılarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması, davacının talepleri de değerlendirilmek suretiyle ayıbın eserin tümden reddi ve bedelden indirim niteliğinde olup olmadığı da değerlendirilmek ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken akdi ilişkiyi satış olarak nitelendiren ve ilk raporla çelişkili ikinci rapora itibar edilmesi doğru olmamış bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak belirtilen şekilde yeniden denetime elverişli rapor alınarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine…” gerekçesiyle davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile mahkememizin bu kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporu Yrd.Doç.Dr……. imzalı olup, raporda sonuç olarak parkelerde üretimden kaynaklanan açık ayıplar bulunduğu ve ayıpların tamiratla giderilemeyeceği belirtilmiştir.
Aynı bilirkişiden hesaplamaya ilişkin 23/11/2015 tarihli ek rapor alınmıştır.
Davacı itirazları göz önünde bulundurularak iki orman mühendisi ve bir borçlar hukukçusundan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış, Orman Yüksek Mühendisi Prof.Dr. ……., Orman Yüksek Mühendisi …… ve Prof.Dr……. ‘dan teşekkül eden üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından tanzim olunan bilirkişi raporunda özetle, davacının parkeleri ayıplı hali ile kabul ettiğinden bahisle davalıyı bu ayıptan sorumlu tutamayacağı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Davacı itirazları ve atıfta bulunulan önceki raporda yapılan hesaplama ile aralarında çelişki bulunması nedeni ile aynı bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış, sunulan ek raporda ise bu kez bilirkişilerce parkelerin hukuki anlamda ayıplı olmadıklarının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce, Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı sonrasında, kaldırma kararına uygun bir şekilde değerlendirme yapılması amacı ile talimat yolu ile keşif yaptırılarak bilirkişilerden yeniden rapor aldırılmıştır. Hesaplama Uzmanı ……., Mimar ……. ve Endüstri Mühendisi …… tarafından düzenlenen 11/06/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;
-Parkede görülen baş kesim derz kırıkları, küçük budak ve janjanların döşeme öncesi açık ayıp olarak görüldüğü, bu hali ile döşenmiş olduğu,
-Kullanım süresi ve buna bağlı normal yıpranma göz önüne alınarak keşif anı itibariyle yer yer az miktarda küçük açıklık ve çatlakların olabileceği, döşenen yer ve döşeme işçiliğinde de genel olarak önemli hata olmadığının değerlendirildiği,
-Dosya içeriğinde fiziken bulunan parke parçasının mail yazışmalarında davacı tarafın davalı tarafa teslim ettiğini iddia ettiği örnek parkenin aynısı olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil olmadığı, tarafların hangi kalite parkede anlaşmaya vardıklarının belirli olmadığı,
-Parkelerin tek seferde gönderileceği veya süre tayini hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadığı,
-Davacı tarafından davalıya gönderilen mail ve eklerinde belirtilen parke özellikleri ile keşif sırasında tespit edilen parke özelliklerinin kimi önemsiz sapmalar hariç birbiri ile örtüştüğünün tespit edildiği görülmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararının değerlendirilerek rapor düzenlenmesi ve alınan ilk rapor ile aradaki çelişkinin giderilmesi için aynı bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmış, sunulan 02/03/2020 tarihli ek raporda kök rapordaki görüşün muhafaza edildiği görülmüştür.
Dolayısıyla, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller muvacehesinde; taraflar arasında parke imalatına ilişkin şifahi eser sözleşmesi bulunduğu, mahkememizce davanın reddine karar verildiği, verilen bu kararın istinaf edilmesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırıldığı, verilen kaldırma kararında gerekirse keşif yapılarak raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olarak kabulü ile ayıbın eserin tümden reddi ve bedelden indirim niteliğinde olup olmadığı da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin bildirildiği, mahkememizce bu karar doğrultusunda talimat yolu ile keşif yapılarak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor aldırıldığı, aldırılan kök ve ek raporda da belirtildiği üzere; taraflar arasında parkelerin teslim şekli ve süresi yönünden açık bir anlaşma bulunmadığı, yine dosyaya sunulan parke parçasının davacı tarafça davalı tarafa numune olarak teslim edilen parke olduğunun ispatlanamadığı gibi, taraflar arasında hangi kalitede parke üretileceğine ilişkin net bir anlaşma da olmadığı, mail yazışmalarında geçen parke özellikleri ile zeminde fiilen uygulanmış olan parke özelliklerinin büyük ölçüde birbiri ile örtüştüğü, tüm bu nedenlerle davacı tarafça, davalı tarafın anlaşmaya aykırı(ayıplı) üretim yaptığı ve geç teslim olgusunu ispatlayamadığı kanaatine varıldığı, her ne kadar kaldırma kararında ayıbın eserin tümden reddi ve bedelden indirim niteliğinde olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş ise de alınan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda ayıplı üretimin bulunmadığının teknik olarak saptanmış olduğu, dolayısıyla davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, REDDİNE
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan peşin harçtan mahsubu ile bakiye kalan harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada yapılan 50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
07/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır