Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1048 E. 2019/324 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1048 Esas
KARAR NO : 2019/324

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/10/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 08/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE;Müvekkili Banka’nın İstanbul Beylikdüzü Şubesi kredi müşterisi olan …. Ltd Şti lehine …’ın müteselsil kefaleti ile krediler kullandırıldığını, söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği ve borcun ödenmesi gerektiği hususlarını içerir Gebze … Noterliği’nin … yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesi muhataplara tebliğ edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediğini, borcun ödenmemiş olması sebebiyle davalı hakkında Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile ilamsız haciz yoluyla takibe geçildiğini, asıl alacak yönünden takibin kesinleştiği ancak davalı borçlu tarafından “yetkiye, faize, faiz oranına ve ferilere” itiraz edildiğini, davalı borçlunun yetkiye dair itirazlarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı borçlunun borcun faizi ile ferileree itirazının yasal dayanağının bulunmadığını, hesabın kat edilmesi ile birlikte müvekkil bankanın alacağının muaccel hale geldiğini, müvekkili banka tarafından talep edilen faiz oranları yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, aksi yöndeki iddiaların asılsız olduğunu, gerek genel kredi sözleşmesi’nin anılan hükümleri, gerek merkez bankası bildirimimiz ve gerekse de 6102 sayılı TTK’nun 8. Maddesi ile 3095 sayılı kanunun 2. maddesi hükümleri gereğince müvekkil bankanın davalı borçludan olan alacağının sabit olduğu müvekkil bankanın nakit alacakları bakımından tespit edilmiş olduğu %78 temerrüt faiz oranının hukuka uygun olduğunu davalının borcunu ödemediğini açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; müvekkiline kanuna uygun bir ihtarname iletilmediğini, davalı icra takibinde ihtarnameyi belirtmiş olsa da müvekkile tebliğ edilen ödenmemiş borcuna yönelik ihtarname gönderilmediğini, gönderilen ihtarname henüz vadesi gelmemiş borçlara yönelik olduğunu, henüz borç doğmadan icra takibine geçildiğini, alacaklının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptaline yönelik açtığı haksız davanın reddine ve alacaklı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Taraflar arasındaki temel ilişki kredi sözleşmesine dayanmakta olup, davacı taraf ödenmeyen kredi alacağının tahsiline ilişkin söz konusu takibi başlattığı, davalı tarafın ise süresinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunduğu, davalı borçlunun adresinin Avcılar olduğu ve Küçükçekmece İcra Dairelerinin sınırları içerisinde kaldığı, para alacağı olduğu için BK 89/1 maddesi uyarınca davacı alacaklının yerleşim yerinin İstanbul İcra Dairelerinin sınırları içerisinde kaldığı dosya kapsamı itibariyle anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle İcra Mahkemesinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmak zorundadır. Zira İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının görülebilmesi için,
1- İlamsız bir takip yapılmış olması ve bu icra takibinin geçerli olması,
2- Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
3- Alacaklının, bu itirazın kaldırılması için İcra Mahkemesine başvurmamış olması,
4- Bu davanın, dinlenebilmesi için icra takibine itiraz eden borçlunun bu itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurması gerekir.
Öte yandan sayılanlardan önce bir itirazın iptali davasının görülebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı şarttır. Ortada geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve bu itirazın olumlu veya olumsuz sonuçlandırılmadığı hallerde geçerli bir takibin bulunamayacağı açıktır. O halde bu husus İİK.nun 67. maddesi uyarınca bir dava şartıdır ve dava şartları da mahkemece re’sen ( kendiliğinden ) gözetilmek zorundadır.
Diğer taraftan mahkemenin icra dairesinin yetkisizliğine ilişkin itirazdan önce kendi yetkisine yönelik itirazı inceleyip karara bağlayacağı kabul edilirse mahkeme yetkisizlik kararı verecek, yetkili mahkeme bu kez icra dairesinin yetkisiz olduğu, geçerli takip bulunmadığı gerekçesiyle itirazın iptali davasını reddedecektir. Görüldüğü gibi bu sonuç Anayasa’nın 141/son maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisine aykırı düşecektir.
Ayrıca İİK.nun 50. maddenin ikinci fıkrasında icra dairesine yapılan yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte yapılacağı, İcra Mahkemesinin önce yetki itirazını inceleyip kesin bir sonuca bağlayacağı belirtildiğine göre merciiden daha geniş yetkilere sahip mahkemenin öncelikle İcra Dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi yasal bir zorunluluktur. Anılan ilkeler Yargıtay’ca kararlı bir şekilde uygulanmaktadır ( Bkz. Y.H.G.K. 28.03.2001 E: 2001/19-267, K. 311, 20.03.2002 gün E. 2002/13-241 K. 2002/208 ).
Yukarıdan beri yapılan açıklamaların ışığında; icra dairelerinin yetki hususu İ.İ.K’nun 50. Maddesinde düzenlendiği, buna göre; para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Bu hüküm uyarınca yetki hususunun HMK hükümleri uyarınca belirleneceği açıktır. HMK’nın 6. Maddesi uyarınca Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ve aynı kanunun 10. Maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer (alacaklının ikametgahı) mahkemesinde de açılabilir. Bu hükümler uyarınca somut olayda davalının yerleşim yeri ve sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle takibin yapıldığı Büyükçekmece İcra daireleri yetkili ve görevli olmadığından, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın yerinde olduğu, bu kapsamda somut olayda geçerli takip bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 407,47-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 363,07-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. Maddesi uyarınca 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Bakiye avansın yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/03/2019

Katip …
¸E-imzalı

Hakim …
¸E-imzalı