Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1014 E. 2019/1033 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1014 Esas
KARAR NO : 2019/1033

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/10/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2019
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 27/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE;Müvekkilinin, davalıya ait şirket adına taşımacılık yaptığını ve bu taşıma karşılığında icra takibine yansıyan 3 adet açık fatura bedellerini tahsil edemediğini, müvekkilinin alacaklarını tahsil edebilmesi için davalı şirket aleyhine şahsım vasıtasıyla icra takibi başlatmak zorunda kaldıklarını belirterek davalının itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER
Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 12/11/2018 havale tarihli cevabi yazıları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … tarafından borçlu ….. Sanayi Ticaret Limited şirketine yönelik 8.800,00 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Eldeki davada esasa ilişkin yapılan incelemede; uyuşmazlık faturaya konu akdi ilişkinin varlığı ve akdi ilişkinin konusu malın teslim edilip edilmediği ve takip talebine ekli faturalara bedellerinin ödenip ödenmediği noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 21. Maddesinde fatura tanımlanmıştır. Anılan Yasanın 21. maddesinde “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedelini ödemiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, DAVALI İSE CEVAP VERMEYEREK HMK’nın 128. Maddesi uyarınca AKDİ İLİŞKİYİ, BORCU VE FATURALARIN KENDİSİNE TESLİM EDİLMEDİĞİNİ İNKÂR ETMİŞTİR. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya malların ve faturaların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı taraf ticari defterlerine dayanmıştır. Bunun üzerine mahkememizce tarafların ticari kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ancak tarafların icabet etmemesi sebebiyle inceleme de yapılamamıştır. Bu kapsamda davacı tarafın iddiasını ispat edemediği takdir ve sonucuna varılarak davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40.-TL red karar harcının mahkememiz veznesine yatırılan 51,24.-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına bakiye 6,84 TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır