Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/992 E. 2018/94 K. 09.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/992 Esas
KARAR NO : 2018/94

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2015
KARAR TARİHİ : 09/02/2018
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 13/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 03/04/2015 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili şirketin, uzun yıllardır gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, üretim faaliyetlerini sürdürebilmek için, davalı elektrik şirketinden Haziran 2010 ila Ekim 2011 tarihleri arasında elektrik hizmeti satın aldığını, davalı elektrik şirketinin, müvekkili şirketin işyerine sağladığı elektrik hizmeti için, müvekkili şirkete her ay fatura düzenlemiş, ancak bu faturalarda elektrik tüketim bedelinin haricinde, herhangi bir hizmet karşılığı olmayan “Kayıp-Kaçak Elektrik Bedelleri”, “Dağıtım Bedeli”, “İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli” ve “Perakende Satış Hizmet Bedeli” gibi bedelleri haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, bununla birlikte davalı elektrik şirketinin, herhangi bir hizmetin karşılığı olmayan Kayıp – Kaçak Elektrik bedellerini, bazı elektrik faturalarında “perakende satış (aktif enerji) bedeli” gibi başka nam ve adlar altında faturalara yansıtarak müvekkili şirketten tahsil ettiğini, bu hususun davalı elektrik şirketi tarafından da kabul edildiğini, bu nedenle davalı elektrik şirketinin müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiği bu bedellerin tam ve kesin olarak tespit edilebilmesi için, davalı elektrik şirketinin kayıtlarının mutlaka incelenmesi gerektiğini, Kayıp Kaçak elektrik bedellerinin, 01.01.2011 tarihinden önceki elektrik faturalarında “Perakende Satış (Aktif Enerji) Bedeli” içerisinde yer aldığını ve bu şekilde başka adlar altında abonelerden tahsil edildiğinin EPDK tarafından yapılan basın açıklamasında da ifade edildiğini, EPDK’nın, 07/12/2011 tarihli duyurusunun; “2003 yılından beri Kurumca düzenlenen tarifelerde enerji bedeli hesaplamalarında hedef kayıp-kacak oranlarının dikkate alındığını; 2006-2010 dönemini kapsayan tarife uygulama döneminde hedef kayıp kaçak oranlarının, 2011-2015 döneminde de olduğu gibi her bir şirket için ayrı ayrı belirlendiğini; 2006-2010 dönemi enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef kayıp kaçak oranlarının dikkate alındığını; 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırılması söz konusu olup faturada daha önce “perakende satış (aktif enerji) bedeli” içerisinde ver alan kayıp kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiğinii dolayısıyla daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya sokulması değil, maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda da gösterilmesinin söz konusu olduğunu” şeklinde yapıldığını, dolayısıyla, talep edilen kayıp kaçak elektrik bedellerinin, 2003 yılından itibaren, borcunu zamanında ödeyen ve dürüst bir abone olan müvekkili şirketten başka adlar altında tahsil edildiğini, zira; bu bedellerin, 2011 yılına kadarki faturalarda ve 2011 yılından sonraki bazı faturalarda ayrı bir kalem olarak gösterilmediğini ve “perakende satış (aktif enerji) bedeli” gibi başka kalemler içerisine dahil edilerek tahsil edildiğini, tüketicilerin ödedikleri kayıp kaçak bedellerini görmelerini engellemek ve hak aramalarının önüne geçebilmek için, 2011 yılından sonraki dönemlerde elektrik şirketlerinin faturalardan kayıp-kaçak bedeli kalemlerini kaldırması, birçok Basın ve Yayın organında da haber olduğunu, elektrik faturalarından kayıp-kaçak bölümünün çıkarılmasının bu bedelin tahsil edilmediği anlamına gelmediğini, dolayısıyla abonelerin faturalarda göremese de kayıp kaçak elektrik bedellerini ödemeye devam ettiğini, bu hususun davalı elektrik şirket tarafından da kabul edildiğini, ancak bu uygulamanın hukuka ve yasalara aykırı olup, birçok Yargıtay Kararında da belirtildiği gibi tüketicilerin faturalara yansıtılan kayıp kaçak elektrik bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğunu belirterek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin, Haziran 2010 ile Ekim 2011 tarihleri arasında, davacı şirketten haksız olarak tahsil ettiği iadesi için, Kayıp – kacak elektrik bedel için 2000 TL, PSH Perakende Satış Hizmet Bedeli için 500 TL, Dağıtım Bedeli için 500 TL ve İletim Bedeli için 500 TL olmak üzere toplamda şimdilik 3.500 TL’nin, tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanan avans (reeskont) faizi ile davalı … A.Ş.’ den alınarak davacı şirkete verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkili şirkete karşı açılan bu davada, davacının iadesini talep ettiği tutarların aslen müvekkili şirketin nam ve hesabına tahsil edilmediğini, dava dışı … A.Ş. adına, mevzuat gereğince müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini, bu nedenle davanın muhatabının …. A.Ş. olduğunu, bu nedenle davanın …. A.Ş.’ne ihbarının talep edildiğini, öncelikle işbu davanın belirsiz alacak davası olabilecek mahiyette bulunmadığını, tüm faturaların, davacıya tebliğ ve teslim edildiğini, bu faturalarda dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, kayıp bedeli, enerji fonu, elektrik tüketim vergisi miktarlarının tek tek yer aldığını, davacı tacir olmakla, kayıp kaçak ve sair bedeller cümlesinden ne ödediğini bu faturalardan hesaplayabileceği; bu nedenle davanın reddinin talep edildiğini, diğer yandan davacı tarafın, müvekkili şirketler tarafından kesildiğini belirttiği faturalara dayanmakla bu fatura bedellerini ödediğine dair herhangi bir makbuz ve dekont da sunmadığını, davacının bu bedelleri ödediğini ispat eder belge sunmaksızın, talepte bulunmasına itibar edilmemesi gerektiğini, davacı taraf bir tacir olmakla, dava konusu ettiği her belgeyi delil olarak sunmakla yükümlü bulunduğu; davacının müvekkili şirketlerden talep ettiği belgelerin, davacı şirketçe bizzat sunulması gerektiğini, zira davacıya tebliğ ve teslim edilen tacir davacının bedelini ödediğini iddia ettiği her faturayı bizzat ibraz etmesi gerektiğinin açık olduğunu, davacının bu fatura bedellerini ödediğine dair belge asıllarını da sunması gerekmekle, bunlar dosyaya sunulduğunda beyanda bulunma ve delil sunma haklarının saklı tutulduğunu, müvekkili şirketin, elektrik satmak üzere kurulmuş özel bir tüzel kişilik olup, kâr amacı ile bu işi yapmakta ve sadece elektriğin net bedelini kendisi için tahsil etmekte olduğunu, müvekkilinin, kayıp/kaçak ve sair yan bedeller olarak tahsil ettiği bedellerin alacaklısı olmadığını ve bu bedellerin kendi uhdesinde kalmadığını, müvekkili şirket elektrik satması nedeni ile elektrik bedeli ile birlikte elektrik tüketicisinden toplanması mevzuat gereği olan bir tutarın sadece tahsilatçısı konumunda bulunduğunu, bu bedelleri mevzuat gereği dağıtım şirketleri olan …, …, …, …, …, … adına toplamakta ve topladıktan sonra da bu kurumlara intikal ettirdiğini, bu itibarla bugüne değin kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettikleri tutarları kendi adına tahsil etmediğinden ve ilgili kuruma intikal ettirdiğinden iade etmesinin mümkün olmadığını, somut olayda müvekkilinin davacıdan tahsil ettiği kayıp kaçak bedellerini ilgili dağıtım şirketi olan ….A.Ş.’ye ödediğini, davacının kendi rızası ile fatura borcuna binaen ödediği ve geri ödenmesi konusunda bir ihtar ve ihbarda da bulunmadığını, üstelik bedeli sadece aracı olarak tahsil etmiş olan müvekkili şirketlere karşı bu tutarlara ödediği tarihten itibaren faiz işletmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, davacının tacir olduğunu, davacının, elektrik iletim bedeli, okuma ve dağıtım bedelinin de iadesini talep etmekle beraber, bu tutarlar da müvekkili şirket namına tahsil edilen tutarlar olmadığından iadesinin mümkün olmadığını, diğer yandan, bu tutarların davacının aldığı elektriğin kendisine ulaştırılması için yapılan masraflar olup, davacı tarafça karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya, bütün halinde dava dilekçesinde belirtilen ödemelerin olup olmadığı, miktarı ve davalı tarafça tahsil edildiği belirtilen dava konusu miktarları itibariyle gerekip gerekmediğinin belirlenmesi için elektrik mühendisi, hukukçu ve bir de mali müşavirden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; Davacı şirket tarafından dava dosyasına sunulu olan ve …A.Ş. tarafından davalı şirket adına düzenlendiği görülen 11 adet fatura ile verilen toplam elektrik enerjisi hizmet bedelinin KDV Dahil 2.687.448,62TL olduğu; bu tutarın (215.023,40TL+KDV Dağıtım Bedeli; 87.440,94TL+KDV İletim Bedeli; 225.530,95TL+KDV Kayıp-Kaçak Bedeli ve 15.805,33TL+KDV PSH Bedeli) KDV Dahil 641.684,73TL’lik kısmını dağıtım, iletim, kayıp-kaçak ve PSH bedeli oluşturmakla birlikte, davacı şirketin davasının kabulü halinde dava dilekçesi ile talep edilen dağıtım bedeli için 500,00TL, iletim bedeli için 500,00TL, PSH Bedeli için 500,00TL, kayıp-kaçak bedeli içinde 2.000,00TL olmak üzere toplam 3.500,00TL talep edebileceği rapor edilmiştir.
Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda ayrıntıları ile belirtilen dava dilekçesi itibariyle davacının , davalı elektrik şirketinden Haziran 2010 ila Ekim 2011 tarihleri arasında elektrik hizmeti satın aldığını, davalı elektrik şirketinin, davacı şirketin işyerine sağladığı elektrik hizmeti için, kendilerine her ay fatura düzenlemiş, ancak bu faturalarda elektrik tüketim bedelinin haricinde, herhangi bir hizmet karşılığı olmayan “Kayıp-Kaçak Elektrik Bedelleri”, “Dağıtım Bedeli”, “İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli” ve “Perakende Satış Hizmet Bedeli” gibi bedelleri haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, bununla birlikte davalı elektrik şirketinin, herhangi bir hizmetin karşılığı olmayan Kayıp – Kaçak Elektrik bedellerini, bazı elektrik faturalarında “perakende satış (aktif enerji) bedeli” gibi başka nam ve adlar altında faturalara yansıtarak davacıdan tahsil ettiğini,belirterek haksız olarak tahsil edilen bedellerin tahsilini talep ettiği görülmektedir.
Tarafların sunmuş oldukları delillerle birlikte dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve dosya kapsamı itibariyle bilirkişilerin kendi tespit, görüş ve kanaatleriyle rapor tanzim ederek Mahkememiz dosyasına ibraz etmişlerdir.
Taraflar arasında uyuşmazlık, davalı şirketinin, abonelerinden kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, parekende satış hizmeti ve iletim bedeli isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Kayıp-kaçak bedeli; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp/kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Tüm dosya kapsamı yerleşik Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararları, Yargıtay daire kararları ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafın satış yapan bu kapsamda düzenlenen faturayı tahsil eden şirket olarak tahsilatı gerçekleştirmiş olması sebebiyle hukuka aykırı olarak tahsil edilenKayıp-Kaçak Elektrik Bedelleri”, “Dağıtım Bedeli”, “İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli” ve “Perakende Satış Hizmet Bedeli” olarak alınan bedelleri iade etmesi gerektiği kanaati gelmiştir.
Dosya kapsamı itibariyle alınan bilirkişi raporu gereğince davacının davalıdan PSH Parakende Satış Hizmet Bedeli için dava değeri itibariyle 500,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte, Dağıtım Bedeli için dava değeri itibariyle 500,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte, İletim Bedeli için dava değeri itibariyle 500,00.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte ve Kayıp Kaçak bedeli için 266.126,52.-TL’ alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktar bedellerin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesi gerekmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/12322 Esas , 2016/15872 Karar sayılı kararı ile bozma kararı verilerek dosya mahkememize iade olunmuş, mahkememizce yeni esas sırasına kaydı yapılmış ve bozma ilamına uyulma kararı verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle davacı taraf elektrik enerjisini davalı şirketten temin etmekte olduklarını, her ay düzenli olarak fatura tahakkuk ettirildiğini vekendilerince ödendiğini belirttiği faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin iadesinin talep ederek ödenen bedellerin istirdatını talep ettiği görülmektedir.
Dosya bütün halinde bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor mahkememizce denetime elverişli olması sebebiyle kabul edilmiştir.
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından mahkememize açılan davanın elektrik abonesinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay 3 Hukuk Mahkemesinin 2016/17103 Esas ve 2017/8850 karar nolu ilamı ile “….Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde verilen yargıtay bozma ilamı itibariyle, mahkememizce yargıtay içtihatlarında belirtir şekilde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının davalı dan 6719 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce ki dönemlerde alcağının bulunduğu ancak 6719 sayılı kanunun uygulanması ile alacak iddiasının bulunamayacağı görülmektedir.

Davacı tarafından davanın açıldığı ve talep ettiği dönem itibariyle davalı tarafın düzenlenen elektrik faturası ile birlikte kayıp-kaçak bedeli ve benzeri talepte bulunamayacakları Yargıtay genel kurul kararı itibariyle davacının istirdat davası ile yatırdığı bedelleri talep etme hakkı bulunmakta iken çıkartılan 6719 sayılı kanunun kapsamında yapılan değişikli “kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” düzenlemesi sebebiyle davacının davalıdan dava konusu itibariyle yapılan inceleme neticesinde alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava açıldıktan sonra yasal düzenleme sebebiyle davacının davalıdan alacağının oluşmadığı anlaşıldığından, yargılama aşamasında ki değişiklik sebebiyle davacının davasının konusuz kalmış olması sebebiyle davacının davasının konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının konusuz kalmış olması sebebiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90.-TL karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 4.570,40.-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 4.534,50.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine, (Bozmadan önce davalı tarafça yatırılan 13.711,17.-TL karar harcının karar kesinleşince ve talebi halinde davalı tarafa iadesine,)
Davacı tarafından yatırılan 27,70.-TL başvurma harcı, 35,90.-TL peşin harç ile dosyada yapılan 250,00.-TL posta gideri ve 1.350,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.663,60.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal sürede Temyiz Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/02/2018

Katip …

Hakim …