Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/654 E. 2021/1189 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/654 Esas
KARAR NO : 2021/1189

DAVA : İtirazın İptali, Yönetici Sorumluluğu
DAVA TARİHİ : 18/02/2016
KARAR TARİHİ : 24/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali ve Yönetici Sorumluluğu davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı- karşı davalı vekilinin dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkilin davalı şirket ile imza altına alınmış olan İstihdam Sözleşmesi ile 01.02.2008 tarihinde Yönetici Müdür olarak davalı şirkette çalışmaya başladığını, taraflar arasında 01.06.2014 tarihinde düzenlenmiş olan mutabakat sözleşmesine göre 31.12.2014 tarihinde görevinin biteceği yönünde tarafların anlaştıklarını, müvekkilin 31.12.2014 tarihi itibari ile davalı şirketteki görevi son bulduğunu, sözleşmenin 16/1 md. göre müvekkilin görevinin sona erdiği tarihi takip eden 1 yıl boyunca kendisine rekabet yasağı çerçevesinde sözleşme şartı imzalatıldığını, sözleşmenin 16. Maddesinde; spesifik şirketlerde ve coğrafi bölgelerde sözleşme gereği 1 yıl süre ile müvekkil tarafından hiçbir çalışma yapılmamış olduğunu, sözleşmenin 16/2 maddesinde; davalı şirket tarafından her yıl için istihdam sözleşmesine göre müvekkilin hak etmiş olduğu ödemelerin yarısı miktarında, müvekkili tazmin etmeyi kabul edeceği, davalı şirket tarafından kabul edildiğini, iş akdinin tarafların anlaşmış olduğu tarihte son bulmasının akabinde davalı şirket tarafından hiçbir ödeme yapılmaması üzerine taraflarınca müvekkile işbu ödemelerin yapılması gerektiğine dair Kadıköy …… Noterliğinin 13.05.2015 tarih ve ……. yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, davalı şirket cevaben Beyoğlu …… Noterliğinin 26.05.2015 tarih ve ……. sayılı ihtarı ile ödemenin 1 yıllık süre sonunda yapılmayacağı ve yine sözleşmeye göre müvekkilin 3 ayda bir kazancının bildirilmesi gerektiği beyan edildiğini, müvekkile kendilerinin de beyan etmiş olduğu işbu süre sonunda da hiçbir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Kadıköy …… Noterliğinin 08.01.2016 tarih ve …… Yevmiye numaralı ihtarı gönderildiğini, davalarının kabulüne, davalının yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile ayrı ayrı kötü niyet ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirket üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekilinin cevap dilekçesinde ÖZETLE; Taraflar arasında imzalanan İş Sözleşmesi kapsamında … 01.02.2008 ve 07.07.2014 tarihleri arasında müvekkil şirkette Yönetici Müdür sıfatıyla görev yaptığını, taraflar arasında imzalanan Fesih ve İkale Sözleşmesi uyarınca ise taraflar arasından imzalanan İş Sözleşmesi 31.12.2014 tarihinde uzatıldığını, bu sözleşmenin 2.5 maddesinde Sözleşme sonrası rekabet etmeme yükümlülüğü ve cezai şartın düzenlendiği İş Sözleşmesinin 16. Maddesinin bir bütün olarak geçerliliğinin devam edeceği düzenlendiğini, İş Sözleşmesinin 16.2 maddesinde ……. ’in işbu madde kapsamında ön talep gerekmeksizin her bir çeyreğin sonunda müvekkil şirkete bildirimde bulunması gerektiği, söz konusu tazminatın ödenmesi şarta bağlandığını, müvekkil şirket de şart gerçekleştiğinde, kendisine yapılan bildirimler uyarınca, …’in başka yerden elde etmiş olduğu kazancı sözleşme uyarınca mahsup ederek ödenecek meblağı hesaplayacak ve söz verilen bir yılın sonunda rekabet edilmeme yasağına uyulmuş olması şartıyla …… ’e tazminat ödeyeceğini, İş Sözleşmesine göre …’in ilgili dönem boyunca başka bir iş yerinden elde ettiği kazancın veya kendi isteğiyle kazanç elde etmeyi ihmal ettiği miktarını müvekkil şirket tarafından ödenmesi gereken tazminat ile takas edilmesi gerektiğini, … İş Sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin bildirim yükümlülüklerine uymamış olduğundan şarta bağlı alacağın doğmadığını, İş Sözleşmesi uyarınca ilk olarak 01.04.2015 tarihinde herhangi bir talep olmaksızın yapması gereken bildirimi müvekkil şirkete yapmadığını, üç ayda bir bildirimde bulunma yükümlülüğüne aykırı davranmış olduğunu, rekabet etmeme yükümlülüğünün başladığı tarihten beş aydan fazla bir zaman geçtikten sonra 13 Mayıs 2015 tarihinde müvekkil şirkete Kadıköy …… Noterliğinin ……. yevmiye numarası ile ihtar çekildiğini, müvekkil şirket tarafından Beyoğlu ……. Noterliğinden gönderilen 26 Mayıs 2015 tarihli ve …… yevmiye numaralı cevabi ihtarnamenin çekildiğini, kendisine rekabet yasağına ilişkin yükümlülükleri noter kanalıyla da bildirilmesine rağmen bu yükümlülüğüne riayet etmeyen ve Temmuz 2015 tarihinde …… isimli şirkette CEO olarak görev yapmaya başladığı anlaşılan …, 8 Ocak 2016 tarihinde Kadıköy ……. Noterliğinin …… yevmiye numaralı ihtarnamesini çektiğini, müvekkil şirket cevaben Beyoğlu ……. Noterliğinin 1 Şubat 2016 tarihli ve ……. sayılı ihtarnamesinin çekildiğini, ……. Temmuz 2015’te çalışmaya başladığını sosyal medyadan duyurduğunu, bu beyanını İş Sözleşmesi ile kararlaştırılan rekabet etmeme süresi boyunca devam ettirdiğini, …….. isimli firmanın, müvekkil şirketin birleşen ……. E. sayılı dosya kapsamında ileri sürmüş olduğu ve …’in sorumluluğuna yol açan fiilleri ile bağlantılı olan ve müvekkil şirketin o zamanki Kazakistan iş ortağı olan firma olduğunu, her halükarda ……. tarafından ilgili dönem boyunca işgücünün başka şekilde kullanılmasıyla elde edilen kazanç tespit edilmeli ve bilirkişi marifetiyle asıl alacak miktarı tespit edilmesini gerektiğini, davacı alacağa hak kazanmamış olduğundan haksız davanın esastan reddine, bu taleplerinin kabul olmaması halinde, takas mahsup talebimizin kabulüyle davacı/karşı davalı tarafından ilgili dönemde başka iş yerinde çalışarak elde edilen kazançların ve birleşen davada müvekkil şirketin talep ettiği alacağın takasa tabi tutulmasına ve davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy …… ATM’nin ……. Esas, …… Karar sayılı dosyasında dava dilekçesinde ÖZETLE;Davacı vekili İstanbul ……. ATM’ye sunmuş olduğu 24/11/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ……. Türkiye iştiraki olarak faaliyetine devam ettiğini, 02.01.2008 tarihli karar ile davalının müdür olarak atandığını, …… Şubesi olarak kurulan …… Kazakistan’ın operasyonlarına ilişkin tüm kararların müdür tarafından verildiğini, 01.03.2015 tarihinde ……. ‘nin yönetiminin değişmesi üzerine tesadüf eseri bulunan ve miktarları ile şüphe uyandıran bir kısım danışmanlık sözleşmelerinden önemli miktarlarda ödeme yapıldığı ve menfaat sağlandığının ortaya çıktığını, Kazakistan bünyesinde çalışan bir kısım personele araç ve ev kiralandığını, bu işlemlerin davalının onayı ile yapıldığını ve şirketi zarara uğrattığını ve bu zararlardan sorumlu olduğunu belirterek, davalının müvekkili nezdinde sebep olduğu zararların tespiti ile şimdilik 10.000,00 -TL nin davalıdan tazminine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER
Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün…… Esas sayılı dosyası, Bakırköy ……. ATM’nin ……. Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları, karşılıklı ihtarnameler, ikale ve rekabet yasağına ilişkin sözleşme, ücret bordroları tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, istihdam ve ikale sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 ) Birleşen dava ise, yöneticinin sorumluluğundan kaynaklı zararın tazmini talebine ilişkindir.
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Asıl davaya konu Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün ……. esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı ……. tarafından borçlu …… Hizmetleri A.Ş.’ne yönelik 326.650,00-TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Somut olayda taraflar arasında yapılan 0l.02.2008 tarihli istihdam sözleşmeyle davacının davalı şirkette yönetici müdür olarak çalışmaya başladığı ve tarafların uzlaşmasıyla davacının görevinin 31.12.2014 tarihinde sona erdiği, davacının görevinin sona erdiği tarihten itibaren davacının belirli şirketlerde çalışmamayı ve doğrudan ya da olaylı olarak rekabet etmemeyi taahhüt ettiği, davalının da bunun karşılığında davacıya belirli bir tazminat ödemeyi taahhüt ettiği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Asıl davada çözüme kavuşturulması gereken temel problemler, davacının rekabet yasağına aykırı davranmış olup olmadığı ve buna bağlı olarak sözleşmede kararlaştırılan tazminat alacağının doğup doğmadığı noktalarında toplanmaktadır. Birleşen davada ise uyuşmazlık, davalının görev yaptığı dönemde şirketi zarara uğratıp-uğratmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına, deliller celp edilmiş, tanık beyanlarına başvurulmuş ve davalı-birleşen dosya davacısı şirketin kayıtları üzerinde mali incelemeler yapılmış ve hazırlanan kök ve ek raporlar dosya içerisine alınmıştır.
Asıl davaya konu alacağın dayanak yapıldığı taraflar arasındaki rekabet sözleşmesinin 16. Maddesinde; “LSG veya ABD. AB üye ülkeleri, Türkiye, İsviçre, Hindistan, Tayland, Malezya, Singapur, Hong Kong, Çin Halk Cumhuriyeti, Kore ve Japonya’daki LSG ile bağli herhangi diğer şirketler ile istihdam sözleşmesinin feshedilmesinden sonraki bir yıl (12 takvim ay) süresinde sayın ……., belirli bir duruma tabi olmaksızın veya tabi olarak, LSG ile veya LSG ile bağlantılı şirketler ile, doğrudan veya dolaylı olarak rekabet eden aşağıdaki şirketler veya onların iştirakleri tarafından, ne çalışan olarak ne de acente veya danışman olarak istihdam edilmeyeceğini taahhüt eder. Bu yasak süresi boyunca, sayın ……. böyle bir şirket kurmayacağını veya edinmeyeceğini veya doğrudan veya dolaylı olarak, listelenen şirketlerin birine veya onların bağlı ortaklık şirketlerine, yukarıdaki ülkeler içinde, sayın …….’e girişimci etkisi gösterme imkanı sağlayan şekilde, iştirak etmeyeceğini taahhüt eder. LSG, yasak süresi boyunca her yıl için istihdam sözleşmesine göre Sayın …….’in hak etmiş olduğu ödemelerin yarısı miktarında, sayın …….’i tazmin etmeyi kabul eder” hükmüne yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu rekabet yasağına ilişkin hüküm süre, coğrafi bölge ve konu itibariyle TBK’ya aykırılık taşımayan geçerli bir hüküm olarak kabul edilmiştir.
Bu rekabet yasağı hükmü çerçevesinde davalı şirket davacıya rekabet yasağı süresi olan 31.12.2014 ila 31.12.2015 tarihleri arasında istihdam sözleşmesine göre hak etmiş olduğu ödemelerin yarısı miktarında ödemede bulunmayı taahhüt etmekte, buna mukabil bu ödemeden davacının bu süre içerisindeki kazandıklarının mahsup edileceği öngörülmektedir. Ayrıca hüküm gereğince davacı üç aylık periyotlarda başka bir yerden kazancı olup olmadığını davalıya bildirmek durumundadır. Ancak dosya kapsamı itibariyle davacının bu bildirimleri yapmadığı görülmektedir. Bununla birlikte sözleşmenin anılan maddesinden ödemenin bildirime bağlandığı anlamı da çıkmadığından, bildirimde bulunmama tazminata engel hal olarak görülmemiştir.
Somut olayda davacının iş akdinin sona erdiği 31.12.2014 ila 31.12.015 tarihleri arasında hükümde belirtilen ülkelerde çalışmaması gerekmekte olup dosyada mübrez davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalıştığı …… Service isimli şirkette 28.7.2015 tarihinde işe girdiği bu şirketin Kazakistan şirketi olduğu, rekabet yasağı hükmünde Kazakistan yer almadığından davacının rekabet yasağı hükmüne aykırı davranmadığı kabul edilmiştir. Davacı taraf her ne kadar ……. isimli şirkette 28.7.2015 tarihinde fiilen işe başlamadığını iddia etse de, dinlenen tanıklar … ve … beyanlarının sözleşme tarihi ile uyuşması nedeniyle davacının bu yöndeki iddiası kabul görmemiş ve …….’in 31.12.2014-28.07.2015 dönemleri arasında rekabet yasağı çerçevesinde başkaca bir yer de çalışmadığı kabul edilmiştir. Davacının anılan tarihler arasında sözleşmeden kaynaklanan tazminat taleplerini talep edebileceği, 28.07.2015 tarihinden sonra ise davacının yeni başlamış olduğu işten elde etmiş olduğu faydanın sözleşmede kararlaştırılan tazminat alacağının altında kalması halinde aradaki farkı da talep edebileceği açıktır. Her ne kadar davacı tarafından anılan tarihten sonra da işe başlanmadığı ileri sürülmüş ise de, fiilen iş yapılıp yapılmadığı işyerinin bulunduğu ülkeye giriş yapılıp yapılmadığına bağlı olarak değil taraflar arasında yapılan sözleşmenin somut hükümleri çerçevesinde tespit edilmesi gereken bir husustur. Dosyaya sunulan sözleşme hükümleri ve günümüzde çalışma yöntemlerinin çeşitlilik gösterdiği (online, telefonla hizmet vermek gibi) dikkate alındığında davacının anılan tarih itibariyle sorumluluğunun başladığı anlaşılmaktadır.
Davacının sözleşmenin feshinden sonra, tazminat ödemesinin yapılmaması nedeniyle davalıya 13.05.2015 tarihli ihtarnameyi gönderdiği ve tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan tazminat talebinin zamanında istenmediği yönündeki davalının iddiası da yerinde görülmemiştir.
Bu tespitler ışığından, bilirkişi heyeti tarafından dosyada mübrez davacının 2014 Yılı Ocak-Aralık 12 Aylık bordroları üzerinden yapılan 1 yıllık ödemelerin yarısı tutarı 347.877,36 TL olarak hesaplanmıştır. Hesaplanan bu miktarın takip talebi ile istenen miktardan yüksek olması nedeniyle davacı alacağının 336.506,28 TL olduğu kabul edilmiş ve bu miktar hükme esas alınarak asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı alacağının davalı işveren nezdinde tutulan bordrolar üzerinde yapılacak hesaplama ile ortaya konacak nitelikte olduğundan likit kabul edilmiş ve haksız itiraz nedeni ile İİK nun 67/2 maddesi gereğince davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Birleşen dava bakımından yapılan inceleme ve değerlendirmede; birleşen davada davacı ……. HAVACILIK HİZM. A.Ş. vekili tarafından davalının genel müdür sıfatıyla görev yaptığı dönemde şirketin uğradığı zararın tazmini talep edilmektedir. O halde huzurdaki dava hukuki mahiyeti itibariyle anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin şirketin uğradığı doğrudan zararın tazminine yöneliktir.
Anonim şirketlerde kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen TTK’nun 553 üncü maddesi, uyarınca, kanundan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini, kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem ortaklara, hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu tutulmuşlardır.
Bu bağlamda öncelikle yönetim kurulu üyesi olmayan davalı ……..’in TTK md. 553 vd. da düzenlenen organlara özgü sorumluluğa tabi tutulup tutulamayacağının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. TTK organa özgü idare ve temsil yetkisinin bazı koşullarda yönetim kurulu üyesi olmayan kimselere devredilmesine olanak sağlamaktadır. (TTK md. 367, 375) Bir kimsenin organa ait yetki ve görevleri üstlenmesi halinde TTK 553 anlamında anonim şirketlere özgü sorumluluk hükümlerine tabi olması sonucunu doğurur. (Akdağ Güney, Necla, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, 2. Bası İstanbul 2016, s. 355). O halde genel müdür sıfatını haiz davalı … ……. geçerli bir yetki devrine istinaden organ sıfatını kazandığı ve bu davada pasif dava ehliyetine haiz olup, şartların varlığı halinde davacı şirketin uğradığını iddia ettiği zararlardan sorumluluğu söz konusu olacaktır.
Bu tespitin ardından davalının sorumluluğunun söz konusu olması için kanundan veya şirket sözleşmesinden doğanı yükümlülüklerin ihlalinin yanı sıra, zarar, kusur ve uygun illiyet bağı koşullarının mevcut olması gerekmektedir
Yargılama kapsamında şirket kayıtları ve tarafların sunmuş olduğu deliller üzerinde teknik bilirkişiler eliyle incelemeler yapılmış ve hazırlanan raporlar dosya içerisine alınmıştır. Ayrıntıları kök ve ek raporlar içeriğinde yer aldığı üzere, davalı genel müdürün yürüttüğü iş ve işlemlerde yönetim kurulunu bilgilendirdiği, bu sebeple 2013 yılına kadar yapılan toplantılarda ibra edildiği, nitekim yapılan tespitler ışığında davalıya yüklenecek bir kusurun tespit edilemediği, açıkça davalının şirketi zarara uğrattığının davacı tarafından ortaya konmadığı takdir ve sonucuna varılarak birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-ASIL DAVANIN KABULÜ İLE;
Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasına yapılan takibe itirazın iptali ile, taleple bağlı kalınarak hesaplanan 336.506,28 TL alacak üzerinden takip tarihindeki işlemiş avans faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
2-Alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeniyle kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesaplanan 67.301,27 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 22.986,74-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 4.103,10-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 1.643,58-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 17.240,00-TL karar harcının davalı-karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL başvurma harcı ve 4.103,10-TL peşin harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından dosyada yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 583,15-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.583,15-TL yargılama giderinin davalı- karşı davacıdan tahsili ile davacı- karşı davalı tarafa verilmesine,
7-Davalı – karşı davalı tarafından dosyada yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 32.005,44 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
10-BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
11-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL red karar harcının ve 59,30 TL başvuru harcının birleşen dosya davacısından alınarak hazineye gelir kaydına,
12-Davalı-Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
14-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …

Katip …