Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/379 E. 2021/182 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/379 Esas
KARAR NO : 2021/182

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 01/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkili ile davalı şirket arasında 01/07/2010 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, müvekkil sözleşme gereğince 2010-2012 yılları arasında davalı şirketin 35 nolu bayisi olarak Tuzla’da faaliyet gösterdiği, özelleşmeden sonra şirketin çalışma koşullarının zorlaştığı, bayiye hiç bir kazanç getirmeyen aksine zarara yol açan bir sistem kurgulandığı, müvekkilinin davalı ile olan sözleşmesini feshetme kararı aldığı, ihtarname göndererek davalı şirkete ihtar çektiği, 05/05/2012 tarihi itibariyle sözleşme fesih edildiği, feshin üzerinden 2 buçuk yıl sonra davalı şirket müvekkiline Bakırköy ….. İcra müdürlüğü ……. esas sayılı dosyası üzerinden 30.651,29TL hesap alacağı icra takibi başlattığı, müvekkilin ihtar çekerek sözleşmeyi fesih ettiğini beyan ederek borcunun olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesinde ÖZETLE; cari hesap dökümü ve bayilik sözleşmesinden de görüleceği üzere davacı şirketin borcunun sabit olduğunu müvekkiline herhangi bir ödemede bulunulmadığını, davacı tarafın sözleşmeyi imzalarken sözleşmenin bütün yükümlülüklerine uyacağını bildirdiği için sözleşmeye imza attığı taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin sözleşmeye aykırılık halleri, fesih, tazminat, cezai şart başlıklı 20. Maddesinde taraflardan birinin sözleşmeyi feshetmesi halinde yükümlülükleri ve sonuçlarının ilgili maddede ele alındığı davacı tarafın sözleşmeyi herhangi bir gerekçe göstermeden feshettiğini, bu fesih karşısında müvekkil şirketin sözleşmeden doğan haklarını kullandığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Bakırköy …… İcra müdürlüğü …… esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …… İletişimi Hizmetleri İnşaat ve Turizm pazarlama ticaret limited şirketi olduğu, takibe konu alacağın 34.690,00TL olduğu, ödeme emrinin07/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun takibe itiraz ederek durdurduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin feshine karşılık borcun olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacının dava dilekçesinden özetle, davalı şirket ile aralarında 01.07.2010 tarihli bayilik sözleşmesi olduğunu, sözleşme gereğince 2010-2012 yıllarında davalı şirketin 35 nolu bayisi olarak faaliyet gösterdiklerini, davacının sözleşmenin feshine ilişkin Kartal …… Noterliği’nin 04.04.2012 tarihli ve …… yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiği, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 ay sonra sözleşmenin fesih edilmiş sayılacağının davalı tarafa ihtar edildiğini, davalı şirket ile bayilik sözleşmesinin 05.05.2012 tarihinde fesih edildiğini, sözleşmenin feshinden 2,5 yıl sonra icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti talep etttiği,
Davalı tarafa usule uygun tebligatın yapıldığı, davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi sunmadığı, süresinden sonra sunulan beyan dilekçesinde, davacı tarafın bayilik sözleşmesi ve cari hesap dökümü uyarınca borcunun olduğunu, sözleşmenin herhangi bir gerekçe belirtilmeden fesih edildiğini, bu nedenle 20. Maddede belirtilen haklarını kullandığını, davanın reddini talep ettiği,
Somut olayın incelemesinde, menfî tespit davasında ispat yükünün, kural olarak davalı alacaklıya düştüğü, davacı (borçlunun), davalı (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmesi halinde, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükünün davalıya düşeceği, çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia edenin davalı olduğu, bu nedenle ispat yükünün davalı alacaklıya düştüğü, (HMK m. 190; MK m.6), dosyada delillerin toplandığı bilirkişi raporlarının alındığı, davalı tarafın ……. bayilik sözleşmesini ibraz ettiği, sözleşme konusunun 3. Maddede, davalı tarafın hak ve yükümlülüklerinin 4. Maddede, bayinin hak ve hükümlülüklerinin 5. Maddede, teminatın 18. Maddede, sözleşmenin feshinin 20. Maddede düzenlendiği, sözleşmenin 29. Maddesinde eklerin belirtildiği, sözleşmenin feshine ilişkin 20.2 de tarafların herhangi bir zamanda, önceden noterde ihbarda bulunmak koşulu ile sözleşmeyi herhangi bir sebep göstermeksizin fesih edebileceğinin belirtildiği, davacı tarafça sözleşmenin 05.04.2012 tarihinde fesih edildiği, bir aylık fesih süresinin 05.05.2012 tarihinde dolduğu, davalı tarafın davacı taraf adına borç tahakkuk ettirilen belgelerin mali müşavir bilirkişi ……. tarafından sunulan rapor ve ek raporda incelendiği, davacı tarafın 2012 ve 2014 yılı ticari defterlerinin usule uygun tutulmadığı, 2013 yılı ticari defterlerinin ise usule uygun tutulduğu, davacı tarafın 2012 yıl sonu itibariyle davacı tarafın davalı taraftan prim gelirlerine ilişkin 2 adet fatura nedeniyle davalı taraftan 8.120,71 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinde de bu faturaların kayıtlı olduğu, davacı tarafın 2012 yılı ticari defterinde davalı adına 1.100,02 TL bedelli alacak kaydına rastlandığı, davacı tarafın 2012-2013-2014 tarihli ticari defterlerinde 3 adet fatura haricinde davalı şirket ile olan ticari ilişkilerinde başkaca bir alacak borç kaydına rastlanmadığı, davalı tarafın 2012-2013-2014-2015-2016-2017 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun olarak tutulduğu, sözleşme fesih tarihi olan 05.05.2012 tarihi itibariyle davalı şirket ticari defterlerine göre borç tutarının 16.676,84 TL olduğu, bu miktar dışında icra takibinde talep edilen alacağın fesih tarihinden sonraya ilişkin kısım olduğu, sözleşmenin feshi tarihinden sonra davacı şirket adına borç tahakkuklarının prim ve ceza kesintisi ana başlığı altında toplandığı, gerek sözleşmenin fesih tarihinden önce gerekse sözleşmenin feshi tarihinden sonra davacı şirket adına düzenlenen faturaların davacı şirketin defter kayıtlarında bulunmadığı, bu faturaların davacı şirkete tebliğinin de ispata muhtaç olduğu, salt fatura düzenlenmesinin adına fatura düzenlenen kişiyi, fatura düzenleyene karşı borçlu duruma düşürmeyeceği, adına fatura düzenlenen kişinin borçlu sayılabilmesi için, VUK.nun 230. md.ne göre hazırlanmış faturayı, usulüne uygun biçimde tebellüğ ettiği halde 8 gün içinde münderecatı halkında itiraz etmemiş olması, ya da fatura konusu mal veya hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerektiği, bu iki teslim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen faturanın borç doğurmayacağı, bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerektiği, ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki faturanın, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olduğu, başka bir deyişle faturanın, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belge olduğu, faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerektiği, ticari defterlerin delil olma hususunun HMK 222. maddede düzenlendiği, ticari defterlerin usule uygun tutulmaması alacağın varlığı için tek başına yeterli olmayıp davalının kayıtlarındaki alacağın davacı kayıtlarınca da ispatlanması gerektiği, davalının defterline kayıtlı olan ve davacı defterinde kayıtlı olmayan faturaların davacıya tebliğ edildiğinin ve bu fatura içeriğinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre düzenlendiğinin davalı tarafca ispatı gerektiği, davalı tarafın sözleşmesinin fesih edildiği tarih olan 05.05.2012 tarihinden sonra fatura düzenleyerek davacıdan cezai şart/alacak talep edemeyeceği, sözleşmenin feshinden öncede cezai şart talep edebilmesi için sözleşmede cezai şarta ilişkin madde şartlarının gerçekleştiğinin ispatı gerektiği, davalı tarafça icra takibine konu alacak ile faiz talep şartlarının gerçekleştiğinin ispat edilemediği, davacının davalıya icra takibi sebebiyle borçlu olmadığı tespit edilerek davacının menfi tespit davası kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan Davanın KABULÜ ile, Davacının,Bakırköy ……. İcra dairesinin ……. esas sayılı takip dosyasında cari hesap bedeli olan 30.651,29 TL ‘den BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davalının kötü niyeti subut bulmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3- 6100 sayılı HMK 392/2 uyarınca Davacı tarafça yatırılan teminatın karar kesinleşmesinden itibaren bir ay içerisinde tazminat davasının açılmaması durumunda ve davacının talebi halinde davacı yana iadesine,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.093,78.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 1.878,53TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 215,25‬.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ve 1.878,53.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 875,50.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.597,69.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yokluğunda ve davalı taraf vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 24/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır