Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1030 E. 2021/2 K. 04.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1030 Esas
KARAR NO : 2021/2

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2017
KARAR TARİHİ : 04/01/2021
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 09/11/2017 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkili şirket ile dava dışı ……. Paz. İth.İhr.Tekstil San. Ve Tic. Ltd.Şti. arasındaki ticari ilişki gereği, müvekkil şirketin, dava dışı ……. şirketinden tekstil ürünleri imalat hizmeti (fason üretim yöntemi ile) almakta olduğunu, buna göre, kumaşları kendi temin eden ve ücretlerini karşılayan müvekkil şirketin, kumaşları dava dışı ……. şirketine teslim ettiği, dava dışı şirketin ise ürünleri imal ettiği; akabinde ise kumaş bedeli ve üretim bedelini toplu halde müvekkil şirkete toplu halde fatura keserek gönderdiği; müvekkil şirketin ise bu fatura içerisinden daha evvel kendisinin karşıladığı kumaş bedellerini mahsup ederek kalan meblağı dava dışı ……. şirketine gönderdiğini; taraflar arasındaki bu ticari ilişkinin fason üretim yöntemi olduğunu; taraflar arası ticari ilişki bu hali ile devam ederken son olarak 31.12.2013 tarihinde dava dışı ……. şirketinin müvekkil şirkete karşı 162.671,98TL borçlu olduğunun görüldüğünü, ancak 2015 yılına gelindiğinde dava dışı ……. hissedarlarından …….’nın şirkette mevcut hisselerini devrettiği ve bu şirket bünyesinden ayrıldığı; akabinde ise …….’nın münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu davalı şirket ….. Tekstil Ltd.Şti.’nin dava dışı ……. şirketinin müvekkile olan borçlarının tamamını devraldığını, 05.11.2015 tarihli bu devre göre dava dışı ……. şirketinin müvekkil şirkete olan 162.832,05TL tutarlı cari hesap borcunun, davalı şirkete devri konusunda tarafların mutabık kaldığı ve bu alacak virman mutabakatının hem müvekkil şirket hem davalı şirket, hem de dava dışı ……. şirketi tarafından imzalandığını, ancak davalı şirketin, müvekkil şirkete olan borçlarını bugüne kadar ödemediği ve ödeme niyetinde olmadığı yönünde tavır sergilediğini, HMK 107.maddesi gereği huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, alacak miktarının Mahkeme neticesinde belirleneceğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin davalı şirketten tahsilini talep zarureti doğduğunu, hususlarını beyanla, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00TL’nin davalı şirketten tahsili, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalı yana tebliğ edildiği, davalı tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmadığı görülmektedir.
Bilirkişi mali müşavir ……. tarafından düzenlenen 06.08.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda hüküm kısmında; dava konusu uyuşmazlık kapsamında davacı şirket tarafından ibraz olunan 2013, – 2014, – 2015, – 2016, – 2017 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla anılan ticari defterlerin davacı şirket lehine delil kabiliyetlerinin mahkemeniz takdirinde bulunduğu, davacı şirket ile dava dışı ……. arasında 2013 yılında fason üretim yöntemi hususunda ticari ilişkinin varlığının görüldüğü, bu kapsamda davacı şirket tarafından ibraz olunan ticari defter ve belgeler kapsamında dava dışı şirketin davacı şirkete 31.12.2013 sonu itibarıyla 162.832,05TL borçlu olduğu, dava dosyasına sunulu olduğu görülen ve delil kabiliyeti olan 05.11.2015 tarihli Borç/Alacak Virman Mutabakatı ile, dava dışı ……. şirketinin, davacı şirkete olan 162.832,05TL tutarlı cari hesap borcunun, davalı şirkete devri konusunda tarafların mutabık kaldığı ve bu alacak virman mutabakatının hem davacı şirket hem davalı şirket, hem de dava dışı ……. şirketi kaşelerine havi imzalandığının görüldüğü, taraflar arasında imzalanan işbu mutabakat çerçevesinde dava dışı şirketin davacı şirkete olan 162.832,05TL borç tutarının davalı …..Tekstil adına 01.12.2015 tarihli yevmiye kaydı ile virmanlandığı; bu suretle dava dışı şirketin borç tutarının davalı şirkete devrine ilişkin muhasebe kaydının zamanında ve usulüne uygun olarak davalı şirket hesabına yapıldığının görüldüğü, davacı şirketin davalı şirket ile olan ticari ilişkisi kapsamında devralınan 162.832,05TL borç tutarının 25.360,86TL’lik kısmının tahsil/mahsup edildiğinin anlaşıldığı, neticeten davacı şirket ticari defterlerine göre 09.11.2017 dava tarihi itibarıyla davalının davacıya olan 137.471,00TL borç bakiyesinin (128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabında) kayıtlı olduğunun görüldüğü; davacının davasının kabulü halinde taleple bağlılık ilkesi gereğince 10.000,00TL bedeli, davalıdan tahsilini talep edebileceği sonuç ve kanaati bildirir raporunu ibraz etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı tarafça, davacı ile dava dışı …… Paz…Ltd.Şti. arasında bu şirketten fason tekstil üretim işi aldıklarını, kumaşları kendileri temin ederek bu şirkete teslim ettiklerini, bu şirketin de üretim sonucunda kendilerne kumaş bedeli ve üretim bedelini toplu halde fatura düzenleyerek kendilerine gönderdiklerini, kendilerinin de temin ettikleri kumaş bedelini düşerek bakiye kısmı bu şirkete gönderdiklerini, bu şekildeki ticari ilişki uyarınca bu şirketten alacaklarının bulunduğunu, dava dışı …… Paz…Ltd.Şti.’nin kendilerine olan borçlarını davalı şirketin devraldığını, 05/11/2015 tarihli devre göre dava dışı şirketin kendilerine olan 162.832,05 TL’lik cari hesap borcunun davayı şirkete devri konusunda tarafların mutabık kaldıklarını ve bu alacak virman mutabakatının her üç şirket tarafından da imzalandığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davacı tarafça dayanılan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli tüm deliller mahkememizce toplanmış ve değerlendirilmiştir. Davalı tarafça süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığından davalı tarafından gösterilen bir delil bulunmamaktadır.

Davacı tarafça, davacı ile dava dışı …… Paz…Ltd.Şti. arasında bu şirketten fason tekstil üretim işi aldıklarını, kumaşları kendileri temin ederek bu şirkete teslim ettiklerini, bu şirketin de üretim sonucunda kendilerne kumaş bedeli ve üretim bedelini toplu halde fatura düzenleyerek kendilerine gönderdiklerini, kendilerinin de temin ettikleri kumaş bedelini düşerek bakiye kısmı bu şirkete gönderdiklerini, bu şekildeki ticari ilişki uyarınca bu şirketten alacaklarının bulunduğunu, dava dışı …… Paz…Ltd.Şti.’nin kendilerine olan borçlarını davalı şirketin devraldığını, 05/11/2015 tarihli devre göre dava dışı şirketin kendilerine olan 162.832,05 TL’lik cari hesap borcunun davayı şirkete devri konusunda tarafların mutabık kaldıklarını ve bu alacak virman mutabakatının her üç şirket tarafından da imzalandığından bahisle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dosyada mevcut 05/11/2015 tarihli “Borç/Alacak Virman Mutabakatı” belgesi suretinin incelenmesinde; dava dışı ……. Paz.İhr.Tekstil Sanayi Tic.Ltd.Şti.’nin davacıya olan 162.832,05 TL’lik cari hesap borcunun davalı şirkete devredilmesi konusunda tarafların mutabık kaldıklarının bildirilerek belge altının davacı şirket, dava dışı borcu devreden şirket ve borcu devralan davalı şirket kaşeleri ile imzalandığı görülmüştür.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişinin teknik görüşü gerekli görülmüş, defter inceleme günü davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı taraf ticari defterlerinin vergi incelemesinden dolayı sunulamadığı bildirilerek sadece davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılabilmiş, SMMM bilirkişinin sınırlı olarak davacı taraf defterleri üzerinde yaptığı inceleme sonucunda düzenlenen 28/05/2018 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalı şirket ile olan ticari ilişkisi kapsamında devralınan 162.832,05 TL borç tutarının 25.360,86 TL’lik kısmının tahsil/mahsup edildiğinin anlaşıldığı, neticeten davacı şirket ticari defterlerine göre dava tarihi itibariyle davalının davacıya olan 137.471,00 TL borç bakiyesinin kayıtlı olduğunun görüldüğü bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafında sunulan 30/05/2018 uyap gönderme tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin 10.000 TL’den 137.471,00 TL’ye yükseltildiği ve bakiye harcın ikmal edildiği görülmüştür.
Mahkememizce, davalı ticari defterlerinin vergi incelemesinde olduğu bildirildiği için, davalı defterleri incelenerek bilirkişi tarafından ek rapor düzenlenilmesi istenilmiş, dosyaya sunulan 13/03/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, davalı tarafın ticari defterleri konusunda kendisine geri dönüş yapmadığı, defterlerin vergi incelenmesinden gelip gelmediği hususunda vs. kendisine bilgi verilmediği bildirilmiş, davalı tarafın bilirkişi ek raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesinde ticari defterleri hazır edebileceğine yönelik herhangi bir beyanda bulunmadığı gibi, mahkememizce 21/09/2020 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı ile de bu konuda kesin süre verildiği ancak yine defterlerin sunulmaması nedeni ile neticeten davalı tarafın ticari defterler ve kayıtlarını sunmaktan imtina ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar tacir sıfatlarının bulunması gereği TTK hükümleri uyarınca ticari defter tutmakla mükelleftirler. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandığında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran ve basiretli tacir gibi hareketle mükellef olan davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay ……. HD.’nin 13/06/2017 tarih ve ……. E ……. K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda “Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır” denilmiştir.
Keza TTK’nun 7251 sayılı kanunla değişik 222.maddesinin 3.fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz” şeklinde olup, kanunun bilmemek mazeret sayılamayacağından ve davalı taraf ticari defterlerini yapılan ihtarata rağmen ibraz etmediğinden davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının davacı lehine delil olarak kabul edilmesi yasanın açık hükmü gereğidir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafın defter ibrazından kaçınması, alınan bilirkişi raporu ile davacı tarafın alacağının saptanması ve mezkur borcun devri mutabakatı göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
137.471,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.390,64-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 170,78-TL peşin harç ile 2.176,89-TL ıslah harcın mahsubu ile eksik kalan 7.042,98-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40.-TL başvurma harcı ve 170,78-TL peşin 2.176,89 ıslan harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 913,20-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.747,68-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderinin üzerine bırakılmasına,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/01/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı