Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/626 E. 2019/407 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/626 Esas
KARAR NO : 2019/407

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 24/06/2016
KARAR TARİHİ : 18/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacıların 1994 yılından beri davalı kooperatif üyesi bulunduklarını, 25.05.2016 tarihli Genel kurul toplantı tutanakları ve alınan karar ve tebligatlar incelendiğinde görüleceği üzere toplantı öncesi ve sonrası usulsüz davranışların olduğunu, öncelikle genel kurul için kanun mucibinde yapılması gereken tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, üyelerin çoğunun toplantıdan haberdar edilmediğini ve toplantı gündeminden habersiz olduğunu, davalı kooperatif üyelerine bilgi vermeksizin genel kurul yapılmasının alışkanlık haline geldiğini, kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve yakınları ile oluşturulan Genel kurullar ile kendi kendilerinin ibra edildiklerini, daha önce Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … karar sayılı dosyasında bu hususların belirtildiğini ve genel kurul kararının İptali için Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Esas sayılı dosyasının derdest olduğunu, Kargaşa ortamında gerçekleşen 25.05.2015 tarihli Genel kurul esnasında üye olmayan bir takım kişilerin toplantıda bulunduğunu, bu kişilerin çift elini kullanmak suretiyle iki oy kullandığı, çok fazla kişi tarafından çift el kaldırılması sonucu oylara itiraz edildiğini, ancak vekaletleri olduğu gerekçesi ile bu itirazdan sonuç alınamamış olduğunu, bahsi geçen vekaletler görülmek istendiğinde ise ancak birkaç tane vekaletin görüldüğünü, davalı kooperatif kayıtları hazirun cetveli ve bilhassa vekaletler ile oy sayıları değerlendirildiğinde, genel kurul toplantısının ve kararlarının Butlan hükmünde olduğunu, toplantı yeter sayısının dahi yeterli olmadığının açıkça ortaya çıkacağını, hazirun cetvelinde olan isimlerden bir kısmının toplantıda olmadığını, hazirun cetvelinin geçeği yansıtmadığını, bu cetvellerin celbi halinde bu durumun ortaya çıkacağını, toplantı esnasında kabul ve red oyları sayılırken üyelerden bir çoğu hangi maddeye oy verdiğini anlamamış, madde ve kapsamına itiraz edilirken kargaşadan faydalanan yönetim kurulu kabul ve red oylarını kendilerince sayıp tutanağa geçirdiğini, bir çok maddenin bu tartışma esnasında görüşülmesi sonucu ret oylarının tutanağa geçirilmediğini, bu hususun toplantı tutanakları incelendiği takdirde ortaya çıkacağını, 25.05.2016 tarihli Genel kurula katılabilen müvekkillerinin bir kısmının da içinde bulunduğu 20 aşkın üye nin gündemin 3. Maddesinde yer alan Bilanço ve Gelir tablosu, 4. Maddesinde yer alan yönetim kurulu faaliyet raporu ve 5. Maddesinde yer alan Denetim kurulu faaliyet raporuna itiraz etmiş ve Genel kurul kararlarına muhalefet şerhi koyduklarını, Bilançoda yer alan kalemlerin gerçeği yansıtmadığını, vergi Dairesi ve SGK kayıtları ile genel kurula sunulan kayıtların birbirini tutmadığı belgeler ile ispatlanarak Gözetmen Hükümet komiserine bu kayıtların sunulduğunu, gerçeğe aykırı beyanlar ile oluşturulan bilanço- Gelir ve gider tablosu kurul esnasında Denetleme kuruluna verilen ve imzalanan Faaliyet raporu ve Yönetim kurulu Faaliyet raporunun usulsüz ve kanuna aykırı olduğunu, davalı kooperatif defter ve kayıtlarının incelenmesinde görüleceği üzere eksik ve yanlış bilgiler ile oluşturulan defter ve kayıtlar suç unsuru oluşturduğu gibi yapılan Genel kurulunda butlan ile batıl olduğunu, davalı kooperatifin 25.05.2016 tarihli Genel kurul kararlarının yasaya, ana sözleşmeye, fiili duruma, iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle butlanına, butlan talebinin uygun bulunmaması halinde 25.05.2016 tarihli Genel kurulun iptaline, telafisi imkansız durumların oluşmaması ve suç unsurları da değerlendirilmek suretiyle yürürlüğün durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararının verilmesine, yönetim kurulunun görevden el çektirilmek suretiyle yeni yönetim oluşturulmak amacıyla olağan üstü genel kurul çağrısı yapmak için Kooperatifin tamamına kayyum tayinine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatife dava dilekçesinin 11.07.2016 tarihinde tebliğ edildiği ancak dosya üzerinde yapılan incelemede davalının süresinde davaya karşı cevaplarını sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
İstanbul Valiliği … yazı cevabı, Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu dava 25.05.2016 tarihli Kooperatif Genel kurulunda alınan kararların iptali talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı kooperatifin 25.05.2016 tarihli genel kurulunda alınan kararların butlanının yada iptalinin gerekip gerekmediği, kararların kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadığı, olağanüstü genel kurula çağrı için kooperatife kayyım tayininin gerekip gerekmediği ve davacıların iş bu davayı açma ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davacıların iş bu davayı açmakta husumet ehliyetlerine ilişkin yapılan değerledirme de; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. mad hükmüne göre genel kurulun iptali davasını açmaya hakkı olan kişilerin öncelikle kooperatif ortağı olması gerekeceği, ancak kooperatif kayıtları uyarınca davacılardan …’ın davalı kooperatifin ortağı olmadığı, bu durumun aksinin davacı tarafından da ispat edilememesi sebebiyle davacı … yönünden davanın aktif husumetten reddine dair karar vermek gerekmiştir. Diğer davacıların ise kooperatif kayıtları uyarınca kooperatif üyesi oldukları anlaşıldığından iş bu davayı açma ehliyetlerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesine göre, dava açmaya yetkili olan kişilerin iptal davasını, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içerisinde açmaları gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, bu sürenin geçmesinden sonra dava açma hakkı düşer. Somut olayda davalı kooperatifin 25.05.2016 tarihinde yapılan 2015 hesap yılı olağan genel kurulunda alınan kararlara karşın iptal isteminin, harç makbuzuna göre 24.06.2016 tarihinde açılmış olduğu dikkate alındığında, iptal edilebilir nitelikteki kararlar yönünden iptali davasının yasanın öngördüğü şekilde toplantıyı kovalayan 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Kural olarak paysahiplerinin iptal davası açabilmeleri için toplantıda hazır bulunmaları, iptale konu ettikleri karara karşı olumsuz oy kullanmaları ve bu muhalefetlerini tutanağa yazdırmaları gerekir. Toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve keyfiyeti zapta geçiren paysahiplerinin açmış oldukları iptal davasının kabul edilebilmesi için ayrıca bu kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı olduklarının da kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacılardan …, … ve … kendilerine toplantı çağrısının usulüne uygun olarak yapılmadığını iddia etmişseler de, bu kişilerin davaya konu genel kurul toplantısına katılmış oldukları hem haztrun cetveli hem de davacı vekilinin beyanı ile sabittir. Bu nedenle toplantı çağrısı usulsüz olarak kendilerine yapılan bu ortakların ganel kurula katılmış olmaları nedeniyle, artık bu sebebe dayalı olarak iptal talebinde bulunamayacakları, ancak muhalefet şerhi koyma şartı ile genel kurul kararlarının iptalini isteyebilecekleri sabittir. Ancak bu kişilerin davaya konu genel kurulda alınan kararlarda muhalefet şerhlerini tutanağa derç ettirmedikleri anlaşıldığından bu kişiler açısından muhalefeti tutanağa geçirme şartının gerçekleşmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Toplantıya katılmayan davacılardan …, …, …, …, …, …., …, …, …, …, … ve …’ın ise usulsüz çağrı nedeniyle toplantıya katılmadıklarının tespit edildiği, bu sebeple bu kişiler açısından toplantıya katılma ve muhalefet şerhini tutanağa koyma şartı aranmaksızın genel kurul kararlarının iptalini isteyebileceklerdir. Ancak Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere usulsüz çağrı başlı başına genel kurul kararının iptalini gerektirmeyeceği, bu üyelerin toplantıya katılmaları halinde oylama sonucunun değişip değişmeyeceği önem arz etmektedir. Nitekim bilirkişi heyeti tarafından hesaplama uyarınca bu kişilerin oylamaya katılmasının oylama sonucunu değiştirmeyeceği anlaşıldığından bu hususunda iptal sebebi olmadığı kabul edilerek bu yönden de taleplerinin yerinde olmadığı takdir ve sonucuna varılmıştır.
Genel kurulda alınan kararların nisap yönünden değerlendirilmesi neticesinde; Kooperatif ana sözleşmesinin 33. Maddesine göre, genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuların görüşülebilmesi için kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4 ‘nün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması ve kararların da toplantıya katılanların yarısından bir fazlasının oyu ile karar alınması gerekmektedir. Somut olayda, bilirkişi marifetiyle yapılan tespit uyarınca Koop K. ve ana sözleşme gereği üyelerin 1/4 nden fazlası olan 119 üyenin toplantıda hazır olduğunun tespit edilmesi ile toplantı yeter sayısının mevcut olduğu, 25.05.2016 tarihli gündem ve tutanağında yapılan inceleme ile iptali ve butlanı talep edilen kararların alınmasında katılanların yarıdan bir fazlasının olumlu oy kullandığı ve bu sebeple karar yeter sayısının da mevcut olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacıların nisap nedeniyle yapılan genel kurulun yoklukla malul olduğuna yönelik taleplerinin yerinde olmadığı takdir ve sonucuna varılmıştır.
25.05.2016 tarihinde alınan kararların yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırılık teşkil edip etmediği noktasında hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporu uyarınca; dava dosyasına sunulan Bilanço ve Gelir tablolarının Maliye Bakanlığının 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 1 sıra numaralı Muhasebe Sistemi uygulama Genel tebliği gereği Mali Tablolar ve gelir tablosu açıklık ilkesine uygun olarak düzenlendiği, bu sebeple ibra gerçekleştirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, alınan 3, 4 ve 5 nolu genel kurul kararlarının 1163 sayılı yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet ilkelerine aykırılık taşımadığı anlaşılmakla davacıların bu yöndeki taleplerinin de yerinde olmadığı takdir ve sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
G.D. :Gerekçesi kararda açıklanacağı üzere;
1-Davacı … yönünden davanın HUSUMET nedeniyle REDDİNE, diğer davacılar yönünden ise davanın ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 29,20-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 15,20-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,

Dair davalı vekilinin yüzüne karşı , davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/04/2019

Başkan …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Katip …
¸E-imzalı