Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/571 E. 2018/586 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/571 Esas
KARAR NO : 2018/586

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 30/05/2018
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 25/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 09/06/2016 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Davalılardan …’ın müvekkilinin öz amcası olduğunu, davalı …’ın …’ın damadı olduğunu, taraflar arasındaki akrabalık ve kan bağının bu şekilde olduğunu, müvekkilinin tekstil organizasyon işinde tecrübesi bulunduğunu, olaya konu şirketten önce kendi şahsına ait şirketi olduğunu, müvekkilinin öncesinde ….LTD. ŞTİ.’de ortak ve yetkili olarak çalıştığını ve 30.05.2012 tarihinde hissesini devredip tüm bağını koparmasına rağmen şirketteki yetkili sıfatının diğer ortaklar tarafından düşürülmediğini, bu sebeple müvekkiline söz konusu şirketin borçlarına ilişkin ödeme emirleri gelmeye başladığını, müvekkilinin söz konusu ödeme emirlerinin iptali için yasal yollara başvurduğunu, müvekkilinin bu durumunun risk oluşturacağı öngörülerek kurulacak olan şirketi müvekkilin üzerinde kurulmaması yönünde tarafların ortak karar aldığını, davalılardan …’ın daha önce … adlı şirkette çalıştığı ve işten ayrılışında sorunlar yaşadığından şirketin kendi adına kurulmasını istemediğini, davalı …’ın ise şirketlerde asgari ücret olarak çalışan işçi olduğu, söz konusu şirketi kurabilmesi için sermayesi ve mesleki tecrübesinin bulunmadığını, tüm bu sebepler yüzünden müvekkili ile davalı …’ın bir araya gelerek tekstil üzerine bir şirket kurma kararı aldığını ve söz konusu şirketi 21.05.2012 tarihinde kurduklarını ve kurulacak şirkette tarafların paylarının yarı yarıya olacağı şeklinde anlaştıklarını, taraflar bu şekilde anlaşarak adi ortaklık kararını davalılardan … üzerine şahıs firması kurmak ve vergi açılışını yapmak suretiyle gerçekleştirdiklerini, gizli adi ortaklık kurma iradesi ile kurulan şirketin çalışma usulünün davalı …’ın …’a şirketi yönetmesi için vekalet verdiğini ve şirketin yönetiminin bu şekilde sağlandığını, tarafların arasındaki anlaşmanın bu şekilde olduğunu, aile büyüğü olarak davalı …’a duyulan saygı ve güven gereği bu vekaletin verilmiş olduğunu, davalı …’ın amca ve aile büyüğü olması neticesi müvekkilinin güven ve özveri ile çalışmaya başladığını ve bu sebeple tarafların arasında imzalanmış adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, sermaye amcadan emek müvekkilden şeklinde çalışmanın mevcut olduğunu, müvekkilinin şirketin çalışmasında tüm organizasyonu kendisi ve ekibi ile gerçekleştirdiğini ve müvekkilinin tecrübesi, …, bilgi birikimi ile şirkete emeği ile ortak olduğunu, her ne kadar yönetim amcada gibi gözükse de siparişlerin alınması, üretimin yapılması, malın teslim edilmesi gibi tüm işlemlerin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkilinin şirket dışında şirketin ortağı ve yetkilisi olarak bilindiğini, uyuşmazlığa konu -… ismi ile faaliyet gösterdiğini, şirketin faaliyetinin yurtiçi ve dışı tekstil şirketlerinin siparişlerini alıp ürettirip siparişleri göndermek üzerine olduğunu, işlerin yoğun olarak … adlı Almanya merkezli şirket için yapıldığını, müvekkilinin o şirket çalışanları tarafından şirketin ortağı ve yetkilisi olarak bilindiğini, …ve …şirketi arasındaki mail yazışmalarının dilekçe ekinde olduğunu, mail yazışmaları Sayın Mahkemece yeterli görülmediği takdirde dava dışı 3. Kişi olarak … şirketinden celbini talep ettiklerini, şirketin 21.05.2012 tarihinden müvekkilinin şirketten ayrıldığı 25.11.2015 tarihine kadar en az 1.000.000 TL. kar elde ettiğini, iş bu kardan müvekkilin payına düşen miktarı alamadığını, müvekkilin hiçbir şekilde düzenli para aldığının görülmediğini, müvekkilinin ekonomik sıkıntılarının artması neticesinde davalı … müvekkilinin payının bir kısmı olarak 60.000.- TL. gibi son derece düşük meblağın müvekkilin eşinin hesabına yatırıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğunu ve bu ilişkinin 6098 sayılı BK md. 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, HMK. Md. 203’ün uygulanması gerektiği, somut olayda amca yeğen ilişkisi mevcut olduğundan aradaki ilişki ispatı açısından tanık dinletmenin mümkün olduğunu belirterek müvekkiliyle davalı amcası … ve …’ın davalı damadı … arasındaki adi ortaklığın tespitine, adi ortaklığın tasfiyesine, müvekkilinin adi ortaklıktan %50 payı oranında hissesinin davalılardan müştereken ve müteselsilen ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 19.04.2016 tarihinden itibaren başlayacak ticari faiziyle tahsil edilerek müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Göreve ve pasif husumete itiraz ettiklerini, davacı ile müvekkilleri arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığını, davacı tarafından adi ortaklık olduğu iddiasında bulunulan işyeri -… ismiyle faaliyet gösteren müvekkili … adına tescilli şahıs firması olduğunu, faaliyetinin tekstil olduğunu, adi ortaklıktan bahsedebilmek için tarafların bu yönde iradelerinin olması gerektiğini, her iki yanında bu yönde iradesinin olmadığını, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi ne sözleşmesel olarak ne de zımni olarak kurulmadığını, davalı müvekkillerinden …’ın ticari sorunları olduğundan ortaklığın … adına kurulduğu iddia edilmişse de bu hususta delil sunulmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere iddia edildiği gibi davalı müvekkili … arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğu kabul edilse dahi söz konusu ilişki içinde …’ın hangi sıfata istinaden yer aldığının cevapsız kaldığını, müvekkili … tarafından dava dışı …’a ödenen toplamda 60.000.- TL’nin herhangi bir ortaklık ilişkisi kapsamında ödenmediğini, …’ın müvekkiline ait firmada SGK’lı çalışan olması ve uzak da olsa aralarında akrabalık ilişkisi bulunması nedeniyle müvekkili … tarafından iyi niyetli olarak borç verildiğini, sırf borç olarak verilen parayı iade etmemek için davacı tarafından sanki şirketin ortağıymış gibi bir algı yaratıldığını, …’a verilen borcun bir an için ortaklık ilişkisi nedeniyle gerçekleştirildiği kabul edilse dahi söz konusu ödemelerin davacının kendi hesabına yapılacağının açık olduğunu, davacıya müvekkili tarafından ödenen hiçbir ücretin bulunmadığını, davacının 21.05.2012 tarihinden 01.12.2015 tarihine kadar hiçbir ücret almadan adi ortaklığa devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının hem müvekkilli arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olduğunu beyan etmekte hem de sigorta kaydının yapılmaması beyanlarının birbiriyle çeliştiğini, davacının amca-yeğen ilişkisi nedeniyle tanık dinletilmesi gerektiği talebi HMK 203 md.’de tahdidi olarak sayılan akrabalık ilişkisinin somut olayda mevcut olmadığını, davacı her ne kadar kendisinin emek davalı …’ın sermayesini koyduğunu beyan etmişse de söz konusu firmada çalıştığını gösterir delil sunmadığını, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın bulunduğu düşünülse dahi Türk Borçlar Kanunu 630/son hükmüne göre yalnızca son bir yıla ilişkin kazanç payının talep edilebileceğini belirterek davanın reddine, davanın kabulüne karar verilmesi halinde davacının eşine yapılan ödemelerin Mahkeme tarafından hükmedilecek tutardan mahsubuna, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflarca cevaba cevap, 2. cevap dilekçeleri, delil listeleri ve ekleri dosyaya sunulmuş, bu kapsamda Beyoğlu …. Noterliğinden, Başakşehir Sosyal Güvenlik Merkezinden bir kısım evrak ve belgeler dosyamız arasına celp edilerek incelenmiş, tanıklar …, ….’ın mahkememiz huzurunda beyanları alınmıştır.
Davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu hususlarında dava konusu şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bu kapsamda bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; Davalı …’ın.-… işletmesinin şirket değil şahıs işletmesi olduğu, sermaye şartına tabi olmadığı, 2012 yılında ilk açılış yılı olarak muhasebesini işletme defterinde takip ettiği ve 2013-2014-2015 yıllarına ait Ticari Defterlerinin HMK. ve TTK. hükümlerindeki unsurlara uygun olduğu, -… işletmesinin 2012 ila 2015 ( tüm yıl ) arasında net 345.447,58 olmak kâr elde ettiğin ve ancak davacı yanın davacı yanın ortak olduğunu iddia ettiği dönem için –… işletmesinin 30.05.2012-25.11.2015 tarihleri arasında net 339.381,07 TL. kâr elde etmiş olduğu ve işletmenin net özvarlığının bu tutarda olduğunun hesap edildiği, taraflar arasında davacı yanın eşine toplam 60.000.-TL ödeme yapılmış olduğu konusunda çekişmenin mevcut olmadığını ve ancak banka dekontlarında yapılan havalenin ne için ( borç-avans-kar payı ) yapıldığı açıklaması mevcut olmadığından tarafımızca davalı … tarafından borç olarak verildiği iddiası ile davacının kar payı olarak aldıkları iddiası konusunda kanaat oluşturulamadığı, davalı yanın hükmedilecek tutardan mahsup taleplerinin olduğu, davacı yanın eşi dava dışı …’ın … işletmesinde 24.05.2012- 30.11.2015 tarihleri arasında işçi olarak istihdam edildiği, davacı yanın 31.05.2011 tarihinde davadışı firmadan işten ayrıldığını davalı …’ın işletmesinde işe giriş tarihi olan 05.09.2014 tarihinde başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmadığını ve davalı …’ın işletmesinden 07.05.2015 tarihinde SGK işten çıkışının yapıldığını ve 01.12.2015 tarihinde dava dışı başka firmada işe başlamış olduğu, davalı …’ın 10.09.2011 tarihinde dava dışı işyerinde işe başlamış olduğu 04.07.2014 tarihinde bu işyerinden ayrılmış olduğu ve 04.07.2014 tarihinde dava dışı …A.Ş’nde işe girmiş olduğu ve dava tarihi itibariyle de bu firmanın işçisi olarak çalıştığının tespit edildiği rapor edilmiştir.
Davacı tarafça dava 50.000 TL ıslah edilmiş olup, ıslah harcının da yatırıldığı görüldü.
Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle davacı taraf Davalılardan …’ın davacının öz amcası olduğunu, davalı …’ın …’ın damadı olduğunu,davacının tekstil organizasyon işinde tecrübesi bulunduğunu, taraflar arasında ki ortaklık öncesinde kendi şahsına ait şirketi olduğunu, davacının … LTD. ŞTİ.’de ortak ve yetkili olarak çalıştığını ve 30.05.2012 tarihinde hissesini devredip tüm bağını koparmasına rağmen şirketteki yetkili sıfatının diğer ortaklar tarafından düşürülmediğini, bu sebeple söz konusu şirketin borçlarına ilişkin ödeme emirleri gelmeye başladığını, davacının bu durumunun risk oluşturacağı öngörülerek kurulacak olan şirketi müvekkilin üzerinde kurulmaması yönünde tarafların ortak karar aldığını, davalılardan …’ın daha önce… adlı şirkette çalıştığı ve işten ayrılışında sorunlar yaşadığından şirketin kendi adına kurulmasını istemediğini, taraflar bir araya gelerek tekstil üzerine bir şirket kurma kararı aldığını ve söz konusu şirketi 21.05.2012 tarihinde kurduklarını ve kurulacak şirkette tarafların paylarının yarı yarıya olacağı şeklinde anlaştıklarını, taraflar bu şekilde anlaşarak adi ortaklık kararını davalılardan … üzerine şahıs firması kurmak ve vergi açılışını yapmak suretiyle gerçekleştirdiklerini, davalı …’a duyulan saygı ve güven gereği bu vekaletin verilmiş olduğunu, taraflar arasında güven ve özveri ile çalışmaya başladığını ve bu sebeple tarafların arasında imzalanmış adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, sermaye amcadan emek davacıdan olacak şeklinde çalışmanın mevcut olduğunu,davacının şirkete emeği ile ortak olduğunu, her ne kadar yönetim amcada gibi gözükse de siparişlerin alınması, üretimin yapılması, malın teslim edilmesi gibi tüm işlemlerin davacı tarafından gerçekleştirildiğini, davalının ortaklık gelirlerinin yüksek olmasına rağmen payının bir kısmı olarak 60.000.- TL. gibi son derece düşük meblağın davacının eşinin hesabına yatırıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğunu ve bu ilişkinin 6098 sayılı BK md. 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini belirterek ortaklık kapsamında alacağının belirlenmesini ve tahsilini talep ettiği görülmektedir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığını, davacı tarafından adi ortaklık olduğu iddiasında bulunulan işyeri .-… ismiyle faaliyet gösteren davalı … adına tescilli şahıs firması olduğunu, faaliyetinin tekstil olduğunu, adi ortaklıktan bahsedebilmek için tarafların bu yönde iradelerinin olması gerektiğini, her iki yanında bu yönde iradesinin olmadığını, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisi ne sözleşmesel olarak ne de zımni olarak kurulmadığını, … tarafından dava dışı…’a ödenen toplamda 60.000.- TL’nin herhangi bir ortaklık ilişkisi kapsamında ödenmediğini, …’ın davalıya ait firmada SGK’lı çalışan olması ve uzak da olsa aralarında akrabalık ilişkisi bulunması nedeniyle … tarafından iyi niyetli olarak borç verildiğini, belirterek davanın reddi talep edilmiştir.
Davacı taraf mahkememize davalı … ın sahibi olduu … işletmesinin davacı ile davalı … arasında adi ortaklık ilişkisi kapsamında kurulup kurulmadığı, adi ortaklık kapsamında faliyet sürdürüp sürdürmediği, … ın damadı … üzerine adi ortaklığın bir kısım borçlardan kaçınmak amacıyla kurulup kurulmadığının tespiti, adi ortaklık tespit edilmesi halinde ortaklık payının tespiti ile tahsilini talep edildiği görülmektedir.
Tarafların sunmuş oldukları deliller ile birlikte bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali bilirkişi tarafından sunulan rapor mahkememizce denetime elverişli olması sebebiyle kabul edilmiştir.
Tarafların bildirdikleri tanıklar mahkememiz huzurunda dinlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle, davacı taraf gerek dava dilekçesinde beyan ettiği gibi ve gerek ise yargılama aşamalarında beyan ettiği gibi davalı olan amcası … ile adi ortaklık ilişkisi kurduklarını, kurulan şahıs şirketinin … damadı diğer davalı … üzerine kurulduğunu sermayesinin … a ait olduğu ve emek, çalışma, fikir vb. Davacıya ait olduğu ilişkin kurulduğu belirtilen adi ortaklık ilişkisine yönelik taraflar arasında bir yazılı sözleşme ve metin bulunmadığı görülmektedir.
Tanik anlatımları itibariyle itibariyle doğrudan doğruya tarafların adi ortaklık ilişkisi içerisinde olduğu hususu ispat edilememiştir.
Bilirkişi raporunda da yapılan tespitler de de görüldüğü üzere davacı ile davalı arasında adi ortaklık ilişkisi tam olarak tespit edilmediği görülmektedir. Özellikle 2012 yılından itibaren herhangi bir para alışverişi olmaması hususu itibariyle adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispatlamamaktadır.
Davalı tarafından davacının eşi olan … hesabına 60.000.TL gönderilmesi hususu itibariyle, paranın gönderilmiş olması tek başına adi ortaklık ilişkisini ispat etmeye yetmediği bilinmektedir. Para havale dekont’unda ortaklık için gönderildiğine ilişkin bir yazım bulunmamaktadır. Para davacının iddia ettiği gibi kendisine ait adi ortaklık ilişkisi kapsamında pay bedeli olarak eşinin adına gönderildiği hususunun gönderilen para miktarı ve şekli itibariyle ispat edilmesi gerekmektedir. Özellikle taraflar arasında ki akrabalık ilişkisi, davacı ve eşinin davalıların işletmesinde sigortalı çalışan olması sebebiyle gönderilen paranın adi ortaklık ilişkisi kapsamında gönderildiği hususu ispat edilmediğinden mahkememizce adi ortaklık ilişkisi kapsamında gönderilmediği kabul edilmiştir.

Davacı tarafa adi ortaklık ilişkisi kapsamında ortaklığın varlığı hususunda yemin teklifi olup olmadığına yönelik yemin deliline dayanıp dayanmadığı sorulmuş, davacı taraf yemin deliline dayanmadığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle BK 620 ve devamı maddeleri kapsamında kişiler veya şirketler arasında adi ortaklık ilişkisi her türlü kurulabilir. Taraflar sözlü beyanla bile adi ortaklık ilişkisini kurabilirler. Ancak taraflar arasında ki adi ortaklık ilişkisi ancak yazılı delil ve sözleşmeler ile ispatlanabilir. Yerleşmiş olan yargıtay içtihatlarımız itibariyle “Yargıtay 3. Hukuk dairesi 2016//15441 esas ve 2018/3288 karar ,Yargıtay 3. Hukuk dairesi 2016//9739 esas ve 2017/1618 karar Yargıtay 3. Hukuk dairesi 2015//4248 esas ve 2018/5488 karar ” adi ortaklık ilişkisinin yazılı deliller ile ispatlanmayı yada adi ortaklık ilişkisinin uygulama olarak ispatlanması gerektiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi bilirkişi incelemesinde de görüldüğü üzere adi ortaklık ilişkisine yönelik bir tasarruf tespit edilemediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90.-TL red karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 1.024,78.-TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 988,88.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.950,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı asil, davacı vekili, davalı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/05/2018

Katip …

Hakim …