Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/546 E. 2018/237 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/546 Esas
KARAR NO : 2018/237

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/06/2016
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 13/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 02/06/2016 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Müvekkilinin inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, …Projesini inşa etmekte olduğunu, müvekkilinin bu projede beton döküm işlerini davalı şirket ile imzalamış olduğu Hazır Beton Temin Sözleşmesi ile davalıya vermiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre tarafların şantiyede mobil santral kurulumu, beton dökümü ile ilgili pompa, hidrolik dağıtıcı, örümcek vs. yüksek katlardaki bütün araç gereçlerin beton firması tarafından karşılanmasının kararlaştırdıklarını, davalı şirket tarafından sözleşme konusu iş yapılırken 11.04.2016 tarihinde zemine beton dökümü yapıldığı sırada davalıya ait olan beton pompası vincinin ayağının kırılması, vincin yan yatması sonucu vincin uç kısmındaki flanş hortumunun, hortumu tutarak yayılmasını sağlayan başka taşeron çalışanı … isimli kişinin yaralanmasına yol açtığını, davalının kusur ve ihmali neticesinde yaptığı iş yüzünden meydana gelen iş kazası sonucu …’ın ağır yaralanmasına neden olduğunu, kazanın oluşmasına sebep vincin kurulumu, kullanım ve sorumluluğunun sözleşme gereği davalıya ait olduğunu, kazazedenin tedavisinin müvekkilince yaptırıldığını, müvekkilinin bu sebeple KDV dahil 167.500 TL ödendiğini, ilgili fatura bedelinin talebi için davalı şirkete 12.05.2016 tarihli Noter ihtarnamesi keşide edilerek ödeme için süre verilmiş ancak olumlu bir sonuç alınamamış olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki olan işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin protokolün 5. maddesi gereği davalı yüklenicinin yaralanan işçi kendi işçisi olmasa dahi tedavi masraflarından sorumlu olduğunu, işçinin yaralanmasının davalının yapmış olduğu kusurlu iş yüzünden, devrilen vinci hatalı kurması vs. nedenlerle kusur ve ihmali sonucu gerçekleştiğini, bu nedenle de işçinin tedavi masraflarından sorumlu olduğunu, davalının bu bedeli ödememiş olduğunu, aynı protokolün 9. maddesi gereği de davalı şirketin şantiye inşaat sahasında çalışmaları esnasında meydana gelecek tüm zararlardan dolayı maddi ve manevi sorumluluğun kendilerine ait olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, açıklanan sebeplerle şimdilik davalı şirketten müvekkili tarafından ödenen 167.500 TL … tedavi giderlerinin 50.000 TL sinin 12.05.2016 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari avans-reeskont faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiklerini belirtmişler ve de sonuç ve istem olarak da arz edilen nedenlerle iş kazası sonucu müvekkili şirketçe ödenen 167.500 TL tedavi masraflarından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL sının 12.05.2016 tarihli ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari avans-reeskont faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; Betonun döküleceği ve beton pompasının konumlanacağı yerin seçiminin davacıya ait olduğunu, davacının haksız olduğunu, zira kazanın meydana gelmesinde kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, kazanın meydana geldiği yer davacının denetim ve gözetiminde olan ve inşaat yaptığı şantiye sahası olduğunu, şantiye sahası içerisinde yapılacak çalışmalarıon sorumluluğunun tamamen davacıda olduğunu, hazır beton dökümü yapılacak yerin ve pompanın konumlanacağı yerin seçiminin davacı tarafından yapıldığını, müvekkilinin ancak kendisine gösterilen yerde beton dökümü yapmakta olduğunu, olayda davacının şantiye görevlileri tarafından pompa operatörüne gösterilen yerde pompanın kurulmuş olduğunu, ancak şantiye görevlileri tarafından yanlış yer seçimi nedeniyle zeminin çökmüş olduğunu, davacının iddia ettiği gibi pompanın ayağının kırılmamış olduğunu, olayın hemen akabinde çekilen fotoğraflar ve kamera kayıtlarında da görüleceği üzere zeminin çöktüğünün net olarak ortada olduğunu, beton pompanın konumlandırıldığı zeminin çökmüş olduğunu, beton pompasının konumlandırıldığı zeminin sağlam bir zemin olmayıp, bunun ilk başta fark edilen bir durum olmadığını, zemindeki çökme nedeniyle beton pompasının ayağının altında bulunan destek takoslarının pompa ağırlığı nedeniyle kırılarak zemine doğru girmiş olduğunu, eğer beton pompasının ayağı kırılmış olsa idi takosların bu şekilde kırılmaz ve parçalanmaz bir bütün olarak çökecek olduğunu, ancak zeminin çöktüğü için takosların kırılmış olduğunu, davacının sözleşmedeki sorumluluk maddelerinden söz etmesinin kendi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, sözleşmedeki sorumluluk maddelerinin müvekkilinin kusuru neticesinde oluşan zararları kapsamakta olup davadaki olayda müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, kusuru olmadan sorumlu olmasının kabul edilemeyeceğini, şantiye sahasındaki iş güvenliği sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, müvekkilinin ancak kendi işçilerinden sorumlu olduğunu, bu bakımdan davacının işçisinin yaralanması olayında sorumlu olanın davacı olduğunu, zira şantiye sahası sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, söz konusu olayın davacının beton dökümü için saçtiği yerin zemininin gevşek malzemeden oluşması neticesinde olduğunu ve bunun sorumluluğunun davacı tarafta olduğunu, davacının ihtarnamesine karşı yine Noter ihtarnamesi ile cevap verildiğini, sonuç olarak kazadan müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda kazada kimin kusurlu olduğunun net olarak ortaya çıkacağını belirtmişler ve de sonuç ve istem olarak açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyada ön inceleme aşaması tamamlanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, Beyoğlu 16. Noterliğinden, Acıbadem Fulya Hastanesinden bir kısım evrak ve belgeler dosyamız arasına celp edilerek incelenmiştir.
Dava konusu olay itibariyle davalı tanıkları …, … ve …’ın mahkememiz huzurunda beyanları alınmıştır.
Dosya, dava konusu meydana gelen olayda kusur durumu ve olayın oluş itibariyle zarar durumunun tespiti için bir iş güvenliği uzmanı, bir inşaat mühendisi ve bir de sektör uzmanından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine gönderilmiş, bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporda ÖZETLE; Meselenin hukuki takdiri ve nihai tavsifi 6100 sayılı HMK’nun 266/c2 hümü ve 6754 sayılı Kanunun 3/3 hükmü gereği tamamen yüce Mahkemeye ait olmak kaydıyla, iş güvenliği teknik esasları zaviyesinden konuya bakıldığında, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu 13’üncü Maddesi (a) ve (b) bentleri gereğince olayın iş kazası olduğu, dava konusu olayda alınan ifadeler, incelenen belgelere göre üçüncü bir kişinin kusurunun/mesuliyetinin bulunmadığı, önlem almak sureti ile önüne geçilebilecek olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemeyeceği nedeniyle, tedbirlerin varlığı ve bunların uygulanabilirliği dikkate alındığında iş kazasının meydana gelişi ile ilgili kazalı ve işveren açısından “kaçınılmazlık” ilkesinin uygulanamayacağı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğunun değerlendirilebileceği, asıl işveren …A.Ş., ile Alt İşveren … Ltd. Şti. nin müşterek ve müteselsilen %60 oranında asli kusurlu oldukları, ancak davadaki taraf durumu incelendiğinde huzurdaki davalı yanın sorumluluğunun %20 oranı ile sınırlı kaldığının düşünülebileceği, davacı firmanın sorumluluğunun bütüne nazaran bu yönüyle %40 oranında kaldığı, yukarıdaki hususlar saklı kalarak bundan başka davacı şirketin şantiye şefinin %20 kusur oranı ile tali kusurlu olduğu, davacı şirketin iş güvenliği uzmanının %20 kusur oranı ile tali kusurlu olduğu, ancak davacı firmanın cem’an %40 oranındaki bu cihetten ötürü kendi istihdam ettiği şantiye şefine/iş güvenliği uzmanına eğer koşulları varsa müracaat haklı saklı kalarak bunların sebep oldukları zararın maddi tutarından ötürü de huzurdak idava yönünden davalı yanın huzurdaki davacıya karşı mesul olmadığının düşünülebileceğinin mahkemece değerlendirilebilineceği, müteveffa … ’a atfı kabil kusurunun bulunmadığı rapor edilmiştir.
Taraflarca rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuş, bu kapsamda dosya ek rapor tanzim edilmesi için bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişiler tarafından 24/10/2017 tarihli ek rapor tanzim edilerek mahkememizce irdelenmiştir.
Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle davacının inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğu …projesinde davalı ile Hazır Beton Temin Sözleşmesi imzaladıklarını sözleşmeye göre tarafların şantiyede mobil santral kurulumu, beton dökümü ile ilgili pompa, hidrolik dağıtıcı, örümcek vs. yüksek katlardaki bütün araç gereçlerin beton firması tarafından karşılanmasının kararlaştırdıklarını, davalı şirket tarafından sözleşme konusu iş yapılırken 11.04.2016 tarihinde zemine beton dökümü yapıldığı sırada davalıya ait olan beton pompası vincinin ayağının kırılması, vincin yan yatması sonucu başka şirket çalışanı … isimli kişinin yaralanmasına yol açtığını, yaralama sebebiyle ödemek durumunda kaldıkları bedelin kusur durumu itibariyle tahsilini talep ettikleri görülmüştür.
Dosya kapsamı itibariyle tarafların sunmuş oldukları delillerle birlikte bilirkişi heyet incelemesi yaptırılmış alınan ek ve kök raporlar itibariyle dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olması sebebiyle mahkememizce kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle yapılan inşaat faliyeti sırasında ayakları devrilen vinç sebebiyle yaralanan işçiye davacı tarafından ödenen 167.500. TL itibariyle davacı ve davalının sorumlu oldukları mahkememizce kabul edilmiştir. Tarafların kusur durumları için yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde bilirkişi raporun da da belirtildiği gibi davalı tarafın yüzde 60 oranında kusurlu oldukları anlaşıldığından bu kusur oranı itibariyle 100.500,00 TL den davalıdan sorumlu olduğu, eylemin haksız eylem niteliğinde olduğundan ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KABULÜ ile
100.500,00 TL nin 18/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans tarihi itibariyle davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 6.865,16.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 853,88.-TL peşin harç ile 862,42.-TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 5.148,86.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı, 853,88.-TL peşin harç, 862,42.-TL ıslah harcı ile dosyada yapılan 1.800,00.-TL bilirkişi ücreti ve 195,70.-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.741,20.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.790,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/03/2018

Katip …

Hakim …