Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1024 E. 2018/199 K. 05.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1024 Esas
KARAR NO : 2018/199

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2016
KARAR TARİHİ : 05/03/2018
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 21/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde ÖZETLE; müvekkileri ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, bu ilişki kapsamında davalının müvekkilerine borcu oluştuğunu, yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi talep edilmiştir.
CEVAP
Davalı tarafından cevap sunulmamıştır.
DELİLLER
Bakırköy ….İcra Dairesinin … sayılı dosyası, ihtarname, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.(İİK madde 67 )
Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı … A.Ş. tarafından borçlu …. A.Ş.’ne yönelik 44.864,80 TL alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Eldeki davada esasa ilişkin yapılan incelemede; uyuşmazlık faturaya konu akdi ilişkinin varlığı ve akdi ilişkinin konusu hizmet veya malın teslim edilip edilmediği veya yerine getirilip getirilmediği ve takip talebine ekli fatura bedellerinin ödenip ödenmediği noktasındadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İddia, beyan, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması nedeniyle davalı kayıtları üzerinde inceleme yapılamamış, davacı tarafın incelenen kayıtları uyarınca davalının ticari işletmesi adına kesilen fatura ve sevk irsaliyelerinin davacının ticari defterlerine işlendiği, takip miktarı üzerinden davalının borçlu olduğunun kayıt edilmiş olduğu tespit edilmiştir.
Ancak bilindiği üzere salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenlenen kişiyi, fatura düzenleyene karşı borçlu duruma düşürmez. Adına fatura düzenlenen kişinin borçlu sayılabilmesi için, VUK.nun 230. md.ne göre hazırlanmış faturayı, usulüne uygun biçimde tebellüğ ettiği halde 8 gün içinde münderecatı halkında itiraz etmemiş olması, ya da fatura konusu mal veya hizmetin adına fatura düzenlenen kişi veya kuruma tesliminin belgelenmesi gerekmektedir. Bu iki teslim veya tebliğden biri varit olmadan düzenlenen fatura borç doğurmaz. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gereklidir. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil, taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Başka bir deyişle fatura, akdin şartlarını belirleyen değil, belirlenmiş olan şartların bir kısmını gösteren belgedir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir. Bu nedenle faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeni ile düzenlenmiş olması gerekir ve öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının gözönünde tutulması zorunludur.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, Davalı ise cevap dilekçesi sunmayarak akdi ilişkiyi, borcu ve faturaların kendisine teslimini inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı taraftadır.
Bu kapsamda davacı yanın dava dosyasına sunmuş olduğu fatura ve irsaliye evraklarının altında teslim alan imzasının bulunduğu, buna göre söz konusu faturaların davalı tarafa teslim edildiğinin ve davalı tarafça da kabul edildiği anlaşılmış olup, ayrıca davacı tarafın sunmuş olduğu mütabakat metinleride göz önünde bulundurularak davacı taraf iddiasını ispat etmiştir.
Herne kadar davacı taraf takip talebinde 1.655,78 TL faiz ve 42.726 TL asıl alacak talebinde bulunmuş ise de yukarıda da bahsedildiği üzere asıl alacak hususunun ispat edildiği ancak işlemiş faiz olarak talep edilen miktarın olması gerekenden fazla olduğu bilirkişi eli ile hesaplandığında asıl alacak yönünden davanın kabulüne işlemiş faiz yönünden ise kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve alacak likit olduğundan asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, 42.726 TL asıl alacak ve 274,16 TL işlenmiş faiz olmak üzere takip tarihi itibariyle asıl alacak üzerinden avans faizi uygulanmak üzere takibin devamına,
2-Alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeniyle alacağın %20’sine denk gelen 8.545,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.937,34.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 766,18.-TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.171,16.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı ve 766,18.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 134,90.-TL posta gideri ve 500,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 634,90.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 608,51.-TL’sının davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.080,02.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin karşı yüzüne karşı davalının yokluğundan gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır