Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/671 E. 2022/496 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/671 Esas
KARAR NO : 2022/496

DAVA :Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/07/2015
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE; Davalı kooperatifin ortağı olduğunu, davalı kooperatifin genel kurulun 14.06.2015 tarihinde toplanıldığı ve bu kanunlara, ana sözleşmeye ve iyi niyet ilkelerine aykırı usule uygun olmayan kararlar alındığı, 2014 yılında genel kurul yapılmadığını, Çağırının usulsüz olduğunu, gündemin kanuna aykırı belirlendiğini, Kooperatif yöneticilerinin Bakırköy ….. Ağır Ceza Mahkemesinin ….. Esas (Eski …. Esas) sayılı dosyasında yargılandığını, bunun gündem konusu yapılması gerektiğini, gündeme konulmadığı için gündemin 7. Maddesinin KK.nun 56.maddesine aykırı olduğunu, 2013 ve 2014 yılı YK. Raporunun gerçeği yansıtmadığının, usul ve yasalara aykırı olduğunu,Kooperatife 130 ortak kayıtlı ve bu 130 ortak ödeme yapmışken, mevcut ortak sayısının 155 olarak belirlendiğini, bu 25 ortağın hiç ödeme yapmadan hem ortak olduğunu, hem de pay sahibi olduğunu, bunun yasalara aykırı olduğunu, Yönetim ve Denetim Kuruluna yapılan ödemelerin (kime ne kadar ödeme yapıldığının) belirtilmediğini, Müdür ve diğer personel ile muhasebecilerin, ad, soyad, görev dönemi ve bunlara yapılan ödemlerle sigorta işlemlerinin açıklanmadığını, ancak 156.281,28 TL sigorta ödemesi yazıldığını, önceki dönem bütçe kalemlerinde belirtilen gelir gider rakamlarının gerçeği yansıtmadığını, 2013 yılı Haziran ayında yapılan olağan genel kurul bütçesi ile Aralık ayında yapılan olağanüstü genel kurullarında büyük bir farklılık olduğunu ,Faiz gelirinin mahkemeye sunulması gerektiğini, 2013 yılında aidat tahakkuk ettirilmedi denilmesine rağmen aidat tahakkuk ettirildiğini, YK.nun … ve diğer 3 kişiye tapu çıkarmayarak ayrımcılık yapıp suç işlediğini, Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ve sonuçlanan Bakırköy ……. ATM …….. Esas sayılı davanın, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının …… soruşturma nolu dosyasının rapora yazılmadığını, YK. Raporunda uzlaşma konusu ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, Tasfiye Kurulu raporunun YK. Raporunun kopyası olduğunu, Denetim kurulu raporunun gerçeği yansıtmadığını, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Raporunun 3. Maddesinde YK. Üyeleri hakkında kooperatifi zarar uğratıcı eylemler dolayısıyla açılmış hukuki sorumluluk davası veya göreve devam konusu etkileyecek KK.da belirtilen suçlarla ilgili açılmış kanunu davası bulunmadığının belirtildiğini, oysa gündemin 7. Maddesinde Bakırköy …….. Ağır Ceza Mahkemesinin ……. Esas sayılı davası ile yargılanan YK. Üyeleri hakkında görüşme yapıldığını, 2014 yılında GK. Yapılmadığı halde, denetleme kurulunun bu husus yazmadığını, bazı davalara değinilmediğini,Kooperatif yönetiminin ödeme yapmayan tüm ortaklar hakkında yasal işlem yapması gerekirken yapmadığını, denetim kurulunun da bu konudaki görevini yapmadığını, hangi üyeden ne kadar faiz alındığının yazılmadığını, Kooperatif yönetiminin ödeme yapmayan tüm ortaklar hakkında yasal işlem yapması gerekirken yapmadığını, denetim kurulunun da bu konudaki görevini yapmadığını, hangi üyeden ne kadar faiz alındığının yazılmadığını, Denetim Kurulu raporunda uzlaşma konusu ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, 2013 yılı tahmini bütçesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, Bina panolarında asılan yazıda bütçenin (2015-2016 yıllarıyla ilgili) iki yıllık hazırlandığı belirtilmişken, GK. Tutanağında bunun açıkça belirtilmediğini, Asansörlerle ilgili kooperatif yönetiminin ve denetimin kooperatifi su istimal ettiği ve menfaat sağlandığını ve ikinci kez para alındığını, bunun usulsüz olduğunu, Gündemin 7. Maddesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu ve iptal eilmesi gerektiğini, konuşurken konuşmasının divan başkanı tarafından engellendiğini ve GK.u bilgilendirmesinin engellendiğini,10.06.2016 tarihinde gönderdiği ihtarnameye cevap verilmediğini, YK. Ve DK. Raporlarında bu ihtara yer verilmediğini,2013 hesap tetkik komisyonu kurulması isteğinin yerine getirilmediğini, Kendisine ve dava açan üyelere mobing uygulandığını, GK.da yapılan görüşmeler ve yaşanan olayların toplantı tutanağına yazılmadığını, Belirterek, tüm bu nedenlerle genel kurulda alınan 6., 7., 9, maddelerin kanunlara, ana sözleşmeye, iyi niyet ilkelerine ve usule aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 17/05/2019 tarihli cevap dilekçesinde ÖZETLE:Dava dilekçesinde bir numarada belirtilen 2014 yılında genel kurul toplantısı yapılmamış olmasının hukuka aykırılığının söz konusu olmadığını, tasfiye halindeki kooperatiflerin her yıl genel kurul toplantısı yapma zorunluluğu olmadığını, bu nedenle genel kurul kararlarının iptalinin talep edilemeyeceğini,Dava dilekçesinin 2 numarasında gündemin KK.nun 56. Maddesine aykırı olarak düzenlendiği iddiasının hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, devam eden ceza davası nedeniyle gündeme madde konularak bu hususun 7. Maddede görüşüldüğünü ve gerekli kararların alındığını, devam eden ceza davasında 2008 yılından önceki dönemlerde yönetici olanların yargılanmadığını, görüşme sonucunda ceza davasında yargılanan yöneticiler hakkında hukuki ve cezai sorumluluk davası açıklanması kararı verildiğini,2013 ve 2014 yılı yönetim kurulu raporu hakkındaki iddiaların gerçek duruma aykırı olduğunu, şekil şartlarına ve kooperatifin durumuna uygun olan raporun genel kurulun bilgisine sunulduğunu ve yapılan görüşmeler sonucunda yöneticilerin ibrasına karar verildiğini, davacının önceki davalarda aynı iddiaların ilerisi sürüldüğünü ve bu konuda yargılamaların devam ettiğini, bütün giderlerin 130 ortaktan alındığı ama 155 konut üretildiği iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, daire sayısının ortak sayıdan çok olmasının nedeninin, konutların gecekondu önleme bölgesinde yapılması olması, yasa gereğince dubleks yada tripleks daire yapılmasının mümkün olmadığı, ruhsatlarda dubleks dairelerin 2 bağımsız bölüm olarak, tripleks dairelerin de iki ve ya 3 bağımsız bölüm olarak belirtilmiş olmasından kaynaklandığını, yönetim kurulu raporları ile tasfiye kurulu kararlarının birbirinin aynı olduğu iddiasının geçersiz olduğunu, yönetim kurulunun aynı zamanda tasfiye kurulu görevini yürüttüğünü, her iki kurulun da faaliyetlerinin aynı olmasının doğal olduğunu, Tahmini bütçenin, toplanması kararlaştırılan aidatlarla yapılması kararlaştırılan işlerin yapılacağını belirttiğini, toplanması kararlaştırılan aidatlarla yapılması kararlaştırılan işlerin yapılacağını belirttiğini, toplanması kararlaştırılan paranın,kooperatifin görevini yerine getirmesi için harcandığını, bütçede belirtilen harcama yerlerini tamamının kooperatifin görevi içine giren faaliyetler olduğunu, davacının tahmini Bütçe ile ilgili iddialarının geçersiz olduğunu, Davacının açtığı 5. Genel kurul iptal davası olduğunu ve bu davalar ile savcılık şikayetler nedeniyle kooperatifin tasfiyesinin geciktiğini,”Belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLER:
Bakırköy …….. ATM’nin ……. Esas sayılı dosyası, Bakırköy ……. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası, Mahkememizin…… Esas sayılı dosyası, Bakırköy ….. ATM’nin ……. Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İş bu dava, davalı kooperatifin 14/06/2015 tarihli Olağan Genel Genel Kurulunda alınan 6, 7 ve 9 numaralı kararların iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı, dava dilekçelerinde 6, 7 ve 9 nolu genel kurul kararlarının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmasından bahisle iptaline karar verilmesini talep etmektedir. Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinde alınan (6), (7) ve (9) numaralı kararların hukuka uygun olarak alınıp alınmadığı
yatmaktadır. Huzurdaki davanın çözümü için, dava konusu genel kurul kararlarının hukuka uygun
olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyaya celp edilen kooperatif kayıtları ve genel kurul tutanakları uyarınca davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, üyelik hak ve sıfatına bağlı olarak genel kurul kararlarının iptali istemine dair huzurdaki davayı açma yetkisine sahip olduğu anlaşılmıştır. Kooperatif üyeliği bulunan davacının, olağan genel kurulun iptal edilebilir nitelikteki kararları yönünden iptali davasını yasanın öngördüğü şekilde toplantıyı kovalayan 1 aylık hak düşürücü süre içinde açmış olduğu, iptalini talep ettiği kararlara karşı olumsuz oy kullandığı ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına derç ettirdiği, dolayısıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca iptal davası açmak için gerekli olan şekli koşulların davacı tarafından yerine getirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü adına tarafların dayandığı deliller celp edilmiş ve teknik bilirkişiler eliyle kooperatif kayıtları üzerinde inceleme yapılarak kök ve ek raporlar tanzim edilmiş ve rapordaki teknik değerlendirmeler göz önünde bulundurularak 06/05/2022 tarihli heyet raporu hükme esas alınmıştır.
KoopK m. 53 hükmüne göre bir genel kurul kararının iptal edilebilmesi için kararın ayrıca kanuna, ana
sözleşmeye ya da dürüstlük kuralına aykırı olması gerekmektedir. KoopK hükmünde iptal sebebi olan
“kanuna aykırılık” kavramı sadece KoopK hükümlerinin ihlaline işaret etmemekte, bunun dışındaki
başta TTK, TBK ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (“TMK”) olmak üzere başkaca kanun
hükümlerinin ihlalini de kapsamaktadır (Yüzgeç, s. 127; Kara, s. 69). Kanun hükümlerine ek olarak,
herhangi bir kanun hükmünü ihlal etmese de esas sözleşmede düzenlenen bir hükme aykırı olarak
alınan genel kurul kararlarının da iptal edilebilir olduğu düzenlenmektedir. Genel kurul kararlarının
iptaline neden olan son husus ise, alınan kararın dürüstlük kuralına aykırı olmasıdır. TMK m. 2’nin
genel kurul kararının iptali davalarında özel bir görünümü olan bu düzenleme, kooperatif içerisinde
çoğunluğun sahip oldukları hakları azınlığın aleyhine kullanarak azınlığın üzerinde tahakküm
kurmalarını ve kendi menfaatlerini kooperatif menfaatinin önüne koymalarını engellemektedir.

İptal edilebilirlik şartlarının mevcudiyeti yönünden her karar için ayrı değerlendirme yapılması gerekli
ise de iki hususun tüm genel kurul kararları açısından birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı, 2014 yılında genel kurul yapılmadığını, KoopK m. 45 hükmü uyarınca kooperatiflerin her
hesap devresi sonundan itibaren 6 ay içinde ve en az yılda bir defa genel kurul toplantısı yapmasının
zorunlu olduğunu iddia etmektedir. Söz konusu hükme 18.06.2017 tarihli 7333 sayılı Kanun’un 9.
maddesi ile “Ancak, usul ve esasları ilgili Bakanlıkça yapılacak düzenlemede gösterilmek üzere;
kooperatif üst kuruluşuna ortak olunması ve genel kurul toplantısının gündemine konuyla ilgili madde
konulması şartıyla, olağan genel kurul toplantıları en fazla iki hesap dönemini kapsayacak şekilde ve
birleştirilerek yapılabilir.” ifadesi eklenmiş ise de, dava konusu genel kurul 2015 yılında
gerçekleştirildiğinden, bu hükmün huzurdaki uyuşmazlıkta uygulanması mümkün değildir. Bu
bakımdan (KoopK m. 45 hükmünün 2015 yılındaki metni uyarınca) Davalı kooperatifin 2013 yılında
genel kurulu toplamamış olması hukuka aykırıdır. Bununla birlikte bu aykırılığın sonradan alınan
genel kurul kararlarını hukuka aykırı kılması mümkün değildir.
İptali talep edilen (6) nolu karar hakkında yapılan değerlendirmede;(6) nolu karar 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin olarak tasfiye kurulu, yönetim kurulu ve denetim kurulu
üyelerinin ibra edilmelerine ilişkindir. KoopK m. 42/2-4 uyarınca yönetim ve denetim kurulu üyeleri
hakkında ibra kararı verme konusunda kooperatif genel kurulu yetkili kılınmıştır. Kanunda açık hüküm bulunmamakla birlikte kooperatif tasfiye memurları hakkında da ibra kararı verebileceğinin
kabulü gerekmektedir.
Dosya kapsamında yapılan ve bilirkişi raporunda yer alan mali incelemelerde de belirtildiği üzere genel kurula konu edilen döneme ilişkin olarak
hazırlanan bilanço ve gelir tabloları ile yönetim kurulu faaliyet raporları arasında farklılıklar
bulunduğu, yani finansal tablolar ile yönetim kurulu faaliyet raporları birbiri ile uyuşmamaktadır. Bu
bağlamda yapılan mali incelemelerde; davalı kooperatifin 2013 ve 2014 yılı gelir tablosu kayıtları ile yönetim kurulu
raporlarının uyuşmadığı, yine davalı kooperatifin 2013 yılı bilançosunda yer alan SGK borcu ile yönetim
kurulu raporunun uyuşmadığı tespit edilmiştir.
Bir ticaret şirketi olan kooperatifin finansal durumu hakkında ortakların bilgi alma haklarını
kullanabileceği en temel belgeler finansal tablolar, yönetim kurulu ve denetim kurulu faaliyet
raporlarıdır. Bu sebeple, birbiri ile örtüşmeyen finansal tablolar
ile yönetim kurulu faaliyet raporlarına dayanılarak alınan ibra kararının iptal edilebilir olduğu
takdir ve sonucuna varılarak, dava konusu (6) nolu kararın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca bu bağlamda irdelenmesi gereken bir husus da davalı kooperatifin ortak sayısına ilişkindir. Davacı,
davalı kooperatifin 130 ortağı bulunurken ortak sayısının hukuka aykırı bir şekilde 155’e çıkarıldığını
iddia etmektedir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, yapı kooperatiflerinde ortak sayısını
belirleme konusundaki yetki genel kurula verilmişken, genel kurul tarafından herhangi bir karar
alınmaksızın ortak sayısının 155’e çıkarılması ve dava konusu genel kurulda hazirun cetvelinin buna
göre hazırlanması, KoopK m. 8/3 ve 42/8 hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. 2013 ve 2014
yıllarına ilişkin olarak hazırlanan yönetim kurulu ve denetim kurulu raporlarında da ortak sayısının
155 olduğu ifade edilmiştir. Yönetim kurulu ve denetim kurulu raporlarının ortak sayısını farklı
göstermesi, bu raporlara istinaden alınan ibra kararını sakatlayacak olup, bu gerekçeyle de bu hükmün iptaline karar vermek gerekmiştir.

İptali talep edilen (7) nolu karar hakkında yapılan değerlendirmede; Davacı vekili, (7) nolu gündem maddesine ilişkin olarak, çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını
iddia etmektedir. (7) nolu gündem maddesi şu şekildedir:“Bakırköy …… Ağır Ceza Mahkemesi ……. sayılı dava ile ilgili görüşme yapılarak gerekli
kararın alınması,”
Bu gündem maddesine dayanarak, genel kurulda, 2008 yılına kadar kooperatif yönetiminde görev
almış yöneticiler hakkında hukuki ve cezai sorumluluk davası açılıp açılmayacağı görüşülmüş ve
hukuki ve cezai sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında gündeme bağlılık ilkesi KoopK m. 46/3 hükmünde şu
şekilde ifade edilmiştir: “Gündemde olmayan hususlar görüşülemez”. Aynı hükmün devamında
gündeme bağlılık ilkesinin istisnaları düzenlenmiştir. Buna göre “Ancak, kooperatife kayıtlı ortakların
en az 1/10’unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunmaları
halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması,
çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması ve
kanun, anasözleşme ve iyiniyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim
kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi
ile ilgili hususlar, genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınır.”
Kooperatiflere ilişkin bu düzenleme, anonim şirketlerde gündeme bağlılık ilkesinin düzenlendiği TK
m. 413/2 düzenlemesi ile paraleldir. Gerçekten de TK m. 413/2 hükmüne göre de “Gündemde
bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni istisnalar
saklıdır.”

Gündeme bağlılık ilkesinin ihlalinin yaptırımı bakımından doktrinde farklı görüşler olduğu gibi yargı
kararlarında da bir birlik bulunmamaktadır. Doktrindeki bir görüşe göre ve Yargıtay kararlarının
çoğunluğu uyarınca gündeme bağlılık ilkesinin ihlalinin yaptırımı iptal edilebilirliktir (Moroğlu, s.
281; Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. 2/2, s. 196; Korkut, Butlan, s. 170; Üstün/Aydın, s. 245).
Somut olayda (7) nolu gündem maddesiyle sadece söz konusu dosya ile ilgili görüşme yapılacağı ilan edilmesine rağmen ilgili kararda yöneticiler hakkında hukuki ve cezai sorumluluk davası açılıp
açılmayacağı oylanmıştır. İlan edilen söz konusu gündem maddesi kooperatif yöneticileri hakkında
hukuki ve cezai sorumluluk davası açılıp açılmayacağını kapsamadığından, (7) nolu genel kurul kararının gündeme bağlılık ilkesini
ihlal ettiği ve dolayısıyla iptali gerektiği takdir ve sonucuna varılmıştır.

İptali talep edilen (9) nolu karar hakkında yapılan değerlendirmede; iptali talep edilen (9) nolu genel kurul kararında kooperatif ortaklarına uygulanacak faiz oranının aylık % 2 olması öngörülmüştür.

6101 sayılı Kanun’un 7. maddesine göre, görülmekte olan davalarda da uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 120. maddesine göre taraflar arasında serbestçe kararlaştırılan temerrüt faizi, yasal faizin %100’ünü aşamaz. Bu kural emredici nitelikte ve kamu düzenine ilişkindir. Dolayısıyla iptali talep edilen 9 nolu kararda kararlaştırılan aylık % 2 gecikme faizi oranı TBK 120’de öngörülen sınırı aştığından emredici kurala aykırı olması nedeniyle iptali gerektiği takdir ve sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davacının davasının kabulü ile, davalı kooperatifin 14/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul da alınan 6, 7 ve 9 nolu kararlarının iptaline dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
Davalı kooperatifin 14/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul da alınan 6,7 ve 9 nolu kararlarının iptaline,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 27,70-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 53,00-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 27,70-TL başvurma harcı, bilirkişi ücreti ve posta gideri 9.232,00 TL olmak üzere toplam 9.260,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
5-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/06/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır