Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/105 E. 2018/353 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/105 Esas
KARAR NO : 2018/353

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2015
KARAR TARİHİ : 05/04/2018
KARARIN YAZILMA TARİHİ : 20/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili tarafından sunulan 06/02/2015 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla 05.02.2005-31.01.2011 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak müvekkil şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 500-TL kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli parakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek TCMB en yüksek avans faizi ile birlikte ….Anonim Şirketi’nden, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla 31.01.2011-31.08.2013 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak müvekkil şirketten haksız v ehukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 500-TL kyapı kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli, parakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek TCMB en yüksek avans faizi ile birlikte….Anonim şirketinden, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla 31.08.2013-31.12.2014 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak müvekkil şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen şimdilik 500-TL kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli, parakende satış hizmeti bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli ve dağıtım bedellerinin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek TCMB en yüksek avans faizi ile birlikte … Anonim Şirketinden alınarak müvekkil şirkete iadesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı ….A.Ş. İle davalı …A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE; davanın belirsiz alacak davası açılmasına uygun mahiyette olmadığını ve davacının kayıp kaçak bedeli ödediğine dair herhangi bir delilin bulunmadığını, müvekkili şirketler elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu elektrik satış şirketleri olduğu, bu nedenlerle kendi adına tahsil edilmesinin mümkün olmadığı, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedeli mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olup, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp kaçak bedeli elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini, davacı ile serbest piyasa koşulları dahilinde, eşit şartlarda sözleşme akdedildiği, davacının faiz talep etme hakkının hukuken bulunmadığı, haksız ve dayanaktan yoksun davanın esastan reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinini davacı tahmiline karar verilerek davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ÖZETLE;Zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazlarımızı tekrarla, öncelikle bu yönlerden davanın reddine karar verilmesini, davaya bakmakla görevli mahkeme Danıştay olduğundan davanın görev yönünden de reddi gerektiği, husumetin müvekkil şirkete yönlendirilmiş olması da doğru olmadığı, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler “Elektrik Piyasası Kanunu” gereği EPDK tarafından “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” “Tarife Uygulama Tebliğleri ve Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Hususlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiği, bu durumda davanın muhatabının EPDK olması gerektiği, emsal mahkeme kararları da bu yönde olup, davanın husumet nedeniyle de reddi gerekmektiği, bu talebimiz kabul görmediği takdirde davanın EPDK’na ihbarını talep ettiği, Dava dilekçesinin usul hukuku bakımından kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacı taleplerinin konusunu oluşturan faturalardan davacı şirketin ödediği bedeller belli olup, faturalarda hangi hizmet bedeli için ne kadar tutar ödeneceği açıkça yer aldığını, bu nedenle alacak miktarının belirsiz olduğu yönündeki davacı beyanlarını tekrarla, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 122. Maddesine göre karşı tarafa tebliği zorunlu olan dava dilekçesi ekleri tarafımıza gönderilmemiş olup, iş bu belgeler yargılamanın herhangi bir aşamasında tarafımıza tebliğ olunduğunda ya da bu belgelere dayanıldığında belgelere karşı beyanda bulunma ve delil sunma hakkımızı saklı tuttuğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119. Maddesine göre, sonuç ve talep kısmında açıkça belirtilmemiş olan, TRT payının daha sonraki aşamada istenilmesine muvafakatlerinin olmadığını, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ile bir tüzel kişinin elektrik piyasasında faaliyet gösterebilmek için Kurumdan almak zorunda olduğu lisanlar(yetki belgesi) faaliyet konularına göre, Üretim lisansı, Otoprodüktör lisansı, Otoprodüktör grubu lisanı, İletim lisansı, Dağıtım lisansı, Toptan satış lisansı, Perakende satış lisansı olarak düzenlendiğini, ülke genelinde 21 elektrik dağıtım şirketi tarafından uygulanacak tarifeler gereği müşterilerden tahsil edilecek kayıp kaçak, , sayaç okuma ve iletim bedeli gibi bedellere ilişkin düzenlemeler, dağıtım şirketlerinin elektrik piyasası faaliyetlerine ilişkin ilgili mevzuat kapsamında EPDK tarafından belirlenmekte, kurul kararları ile onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girdiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun düzenlediği işlemler tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haiz olduğunu bu nedenle müvekkil BEDAŞ’ın da aralarında bulunduğu dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmaları mümkün olmadığından açılan davanın reddi gerekmektedir
Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, bilirkişi raporu göz önüne alındığında yukarıda özetlenen dava dilekçesi itibariyle davacı taraf elektrik enerjisini davalı şirketten temin etmekte olduklarını, her ay düzenli olarak fatura tahakkuk ettirildiğini vekendilerince ödendiğini belirttiği faturalarda kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedellerin iadesinin talep ederek ödenen bedellerin istirdatını talep ettiği görülmektedir.
Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafından mahkememize açılan davanın elektrik abonesinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve diğer bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay 3 Hukuk Mahkemesinin 2016/17103 Esas ve 2017/8850 karar nolu ilamı ile “….Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.

Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde verilen yargıtay bozma ilamı itibariyle, mahkememizce yargıtay içtihatlarında belirtir şekilde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının davalı dan 6719 sayılı kanun yürürlüğe girmeden önce ki dönemlerde alcağının bulunduğu ancak 6719 sayılı kanunun uygulanması ile alacak iddiasının bulunamayacağı görülmektedir.
Davacı tarafından davanın açıldığı ve talep ettiği dönem itibariyle davalı tarafın düzenlenen elektrik faturası ile birlikte kayıp-kaçak bedeli ve benzeri talepte bulunamayacakları Yargıtay genel kurul kararı itibariyle davacının istirdat davası ile yatırdığı bedelleri talep etme hakkı bulunmakta iken çıkartılan 6719 sayılı kanunun kapsamında yapılan değişikli “kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” düzenlemesi sebebiyle davacının davalıdan dava konusu itibariyle yapılan inceleme neticesinde alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava açıldıktan sonra yasal düzenleme sebebiyle davacının davalıdan alacağının oluşmadığı anlaşıldığından, yargılama aşamasında ki değişiklik sebebiyle davacının davasının konusuz kalmış olması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaati gelmiş olmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının DAVASININ KONUSUZ KALMASI SEBEBİYLE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 35,90.-TL karar harcının, mahkememiz veznesine yatırılan 8.664,70.-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 8.628,80.-TL harcın karar kesinleşince ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 27,70.-TL başvurma harcı, 27,70.-TL peşin harç ile dosyada yapılan 179,50.-TL posta gideri ve 2.850,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.084,90-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 05/04/2018
Başkan …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Üye …
¸E-imzalı
Katip …
¸E-imzalı