Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/796 E. 2022/1177 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/796 Esas
KARAR NO : 2022/1177

DAVA : Tazminat (Uluslararası Hava Taşımacılığı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 08/09/2022
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Uluslararası Hava Taşımacılığı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili …….. şirketinin sahibi olduğunu, Türkiye’den 492 kutu ilaç ve eczacılık ürünü satın aldığını, bu ürünlerin bedeli yaklaşık 90.000,00 (Doksan Bin Amerikan Doları) dolar olduğunu, müvekkil ilaç ve eczacılık ürünlerini almasının akabinde müvekkil 492 kutu ilacı Suudi Arabistan ülkesine kargo ile yollamak için davalı ……. A.Ş ile anlaştığını, kargolama işlemi için …….. A.Ş ile anlaştıktan sonra ürünler Suudi Arabistan’a ulaşmış ve müvekkil ürünleri aldığında ürünler için gerekli tedbirlerin alınmadığı ve ürünlerin bir kısmının zayi olduğununu, yaşanan bu hadise sonrasında müvekkil maddi olarak zarara uğradığını, tüm bu süreçte davalı şirket büyük bir sorumsuzluk örneği sergileyerek olayla hiç ilgileri yokmuşçasına hareket etmiş ve müvekkilin maddi hiçbir zararını karşılamadığını belirtmekle müvekkili şirketin maddi zararlarının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reskont faiziyle birlikte ödemesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihtilafın uluslararası hava taşıma işinden kaynaklandığı; söz konusu uyuşmazlığın çözümünde ülkemiz bakımından 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş “Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme” (MONTREAL SÖZLEŞMESİ) hükümlerine tabi olduğu; Montreal Sözleşmesi’nin 35. Maddesinde işbu sözleşmeden doğan dava haklarının hava aracının varma yerine geldiği veya gelmesi gerektiği tarihten veya taşımanın durduğu tarihten itibaren 2 yıl içinde dava açılmazsa düşeceği, bu sürenin hesaplanma usulü, davanın görüldüğü mahkemenin kanunu ile kararlaştırılacağının düzenlendiği; söz konusu maddede düzenlenen 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olduğu; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması nedeni ile reddine; aksi durumda davanın TBK’nın 72. Maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı sebebiyle reddine; nihayetinde davanın esastan reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, uluslararası hava taşımacılığından kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Ülkemizin de taraf olduğu ve uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken Montreal Sözleşmesi olarak da bilinen “Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme”nin 35. maddesine göre;
“1. Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır.
2. Bu sürecin hesaplanması yöntemi, davaya bakan mahkemenin kuralları tarafından tayin edilecektir.”
Somut olayda; uyuşmazlık konusu olayın 31/07/2019 tarihinde yapılan hava taşımacılığı sırasında meydana geldiği ve bu taşıma sırasında yaşanan haksız fiil nedeni ile davacı tarafından davalı aleyhine maddi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Söz konusu davanın öncelikle hak düşürücü süre bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir. Hak sahibinin belirli bir süre içerisinde hakkını kullanmamış olması nedeniyle hakkın sona ermesine yol açan süreler hak düşürücü süre olarak nitelendirilir. Hak düşürücü sürenin zamanaşımından farklı olarak hâkim tarafından re’sen dikkate alınması gerekmekte olup hak düşürücü sürelerin durması ya da kesilmesi söz konusu değildir.
Montreal Sözleşmesi’nin 35. maddesinde düzenlenen 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olması ve sürenin varış yerine ulaşma tarihinden itibaren hesaplanmasının gerekmesi; söz konusu sürenin niteliği itibariyle kesilmesi ya da durmasının mümkün olmaması, arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre hesabında dikkate alınmaması halinde dahi dava tarihi itibariyle 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.600,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip ……..
¸e-imzalıdır

Hakim ……
emzalıdır