Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/503 E. 2023/94 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/503 Esas
KARAR NO : 2023/94

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile (7.149,96 TL Asıl Alacak açısından) takibin asıl alacağa işleyecek ticari reeskont avans faiz ile birlikte devamına ve davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafça başlatılan Büyükçekmece …. İcra Müd. … E sayılı dosyada yaptığımız itirazda belirtiğimiz üzere müvekkili şirketin sicile kayıtlı adresi ödeme emrinde gösterildiği şekilde “… Mah …. Cad … İş Merkezi No: … …/ ….” olup yetkili icra müdürlüğü Van İcra müdürlüğü olmasına karşın takip ve mezkur dava yetkisiz yerde açılmıştır. Davacı yan her ne kadar ifa yerinin dava ikameti olduğunu belirtmiş ise de aşağıda belirteceğimiz hususlardan dolayı somut olayda söz konusu içtihat kararlarının uygulama alanı bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/902 E 2018/973 K 25.04.2018 tarihli ilamda ” Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde her alacağın sonuçta bir para ödemesine dayanabileceği, Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz (ödünç) akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulünün gerektiği, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini hâlinde; para borçlarıyla ilgi tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğuracağı, HMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralların da ihlal edilmiş olacağı,…” belirttiği üzere sözleşmenin borç (karz) niteliğinde olması halinde alacaklının yerleşim yerinde açılabileceği belirtilmiştir. Tarafımıza takibe ve davaya dayanak belgeler tebliğ edilmemekle birlikte dava dilekçesinde fatura alacağından söz edilmiştir. Bu kapsamda sözleşmenin var olması halinde karz niteliği taşımadığı mal satış sözleşmesi niteliği taşıdığı bu tip sözleşmede ise ifanın malın teslim yeri yani müvekkil şirketin merkezi olduğu sabittir. Dava konusu olayda ise müvekkile iddia edilen mal veya hizmet ifa edilmemiştir. Bu nedenle ortada karz sözleşmesinden söz edilemeyeceği gibi ifanın yapılması da söz konusu değildir. Bu kapsamda yetki itirazımızı yeniler ayrıca zaman aşımı itirazda bulundukları davacı yan müvekkil ile ticari ilişki içerisinde bulunduğunu bu ilişkiden kaynaklı ödenmeyen fatura alacaklarının bulunduğunu ileri sürmüştür. Öncelikle fatura ve ekler tarafımıza tebliğ edilmediğinden bu hususa ilişkin itiraz hakkımızı saklı tutuyoruz. Ayrıca ekler bulunmadığından talep edilen alacak ile müvekkil kurum kayıtları karşılaştırılamamaktadır. Mezkur kayıtlara istinaden ise davacı yana müvekkil şirketin borcu bulunmadığı görülecektir. ( Ek- Cari Hesap Kayıtları- Müvekkil şirket tarafından sunulacaktır. Özetle tarafımıza sunulmayan ve dosyaya eklenen var ise faturaların gerçeği yansıtmadığı belirtilen ürünlerin ve hizmetin müvekkile sağlanmadığı ortadadır. İddia edilen faturalar ve içeriği müvekkile tebliğ edilmediğinden bu aşamada fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak fatura içeriğine ve imzaya itiraz ettiklerini, davacı … başlatılan Büyükçekmece …. İcra Müd. … E sayılı dosya incelendiğinde takibe dayanak belgenin sunulmadığı cari dönem olarak belirtildiği görülmüştür. Malumunuz üzere söz konusu açıklama yetersiz ve muğlak olup davacı tarafça icra dosyasına başkaca belge sunulmamıştır.” şeklinde beyanda bulunarak davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddi ile müvekkil lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu faturalar karşılığında davacı şirketin cari hesap alacağının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 7.149,96 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde yetki, borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nın 6. Maddesi gereğince kural olarak her dava açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, mahkemece resen icra dairesinin yetkisizliği gözetemeyeceği için, borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir. Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi durumunda, itirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğünde takip yapılması bir dava şartı olduğundan mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılmış olması nedeniyle davada dava şartı gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği halde, mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda ise, itirazın iptali davalarının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde yapılacağına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi, itirazın iptali davası yönünden yetkili hale getirmeyeceğinden, genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir. Somut olayda hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. TBK’nun 89/1 maddesinde açıkça “Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” dendiği, bu kapsamda davacının yerleşim yerinin de yetkili olduğu anlaşılmakla yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuyla davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap alacağının bulunduğu, alacak miktarının 7.149,96 TL asıl alacak olduğu belirtilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Mevcut olayımızda davalının kendisine verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu anlaşılmakla davacı defterleri hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl alacağın 7.149,96TL olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu borcun ödenmediği anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazının 7.149,96-TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 1.429,99TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 488,41TL ilam harcından peşin alınan 81,96TL harcın mahsubu ile bakiye 406,45TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesine göre alınan 1.560,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.000,00TL bilirkişi ücreti, 257,25TL posta masrafı, 80,70TL başvuru harcı, 81,96TL peşin harç olmak üzere toplam 1.419,91TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.149,96TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır