Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/435 E. 2023/38 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/435 Esas
KARAR NO : 2023/38

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı müvekkilinin … Ambalaj şahıs şirketinin yetkilisi olup şirket nazarında müşterilerine matbaa ve ambalaj hizmeti verdiğini, müvekkil şirketin, davalı şirket ile ticari ilişki kurduğunu, fakat davalı aldığı hizmet karşılığı ücreti ödenmekten kaçındığını, hatta müvekkilin ürettiği ürünlerin de zayii edilmesi nedeniyle iş bu davanın açılması gereğinin hasıl olduğunu, davalının bir ilaç firmasına kutu ambalaj işi için aracı olarak müvekkil firma ile iş ilişkisi kurduğunu ve ilaç firmasına satacağı ilaç kutularını müvekkil şirket olan …’e yaptırdığını, müvekkili şirketin birkaç tane numune yaparak davalı şirkete ilettiğini, sayı ve görünümde anlaşan davalı firmanın, müvekkil firmadan 500 adet ilaç kutusu yapmasını talep ettiğini, ilaç kutularını istenilen numuneye göre üreten davacı müvekkilin, kutuları davalı firmaya seri … sıra … numaralı 17.01.2018 tarihli faturayı keserek teslim ettiğini, sonrasında ilaç firmasıyla anlaşmasının bozulduğu tahmin edilen davalı firmanın, özel üretim olan ilaç kutularının ellerinde kalması sonucu bu ürünleri ve faturayı müvekkili firmaya, hiçbir haklı sebep sunamadan Bakırköy …. Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile iade etmeye çalıştıklarını, ancak işini gereği gibi yapan müvekkili firmanın kutuları haklı olarak iadeyi kabul etmeyeceğini bildirdiğini, kaldı ki üretilen ilaç kutularının spesifik olarak firma nezdinde düzenlenmiş ve başka bir yerde kullanılamayacak ürünler olması sebebiyle ürünlerin iade alınmasının zaten mümkün olmadığını, bu sebeple üretim yapılmadan önce davacı şirketin numuneler hazırlayarak iş yapacağı firmanın onayını aldığını, davalı firmanın ilaç firması için üretimini istediği ürünleri ilaç firmasına kendi kusurları nedeniyle teslim edemediklerini ve ürünlerin ellerinde kalması nedeniyle müvekkil firmaya ürünlerin hatalı olduğunu söyleyerek iade etmeye çalıştıklarını, öyle ki ürünleri teslim alan davalı firmanın 4 gün sonra ürünleri iade etmek istediğini gündeme getirdiğini, TTK ‘Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 23. Maddesinde göre ‘Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ‘ demek suretiyle teslim sırasında bir kutudan dahi açıkça anlaşılacak bir ayıbın dört gün sonra bildirilmesi hukuka aykırıdır. Yine TBK 223. Maddesinde ‘ Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.’ denmiştir. Görülüyor ki eğer bir ayıp söz konusu ise bir kutuya dahi bakılması ayıbı ortaya çıkarılacağı gibi gizli bir ayıp oluşturacak bir ürün söz konusu olmadığını, ürünleri iade etmek isteyen davalı şirkete karşı üretim aşamasında hiçbir kusurun bulunmadığı ürünlerin iade sebebini anlayamayan ve dolayısıyla iadeyi kabul etmeyen davacı müvekkile karşı davalı şirket ürünleri gönderdiğini söylemişse de ürünlerin hiçbir şekilde davacı firmaya ulaşmadığını, davalı firmanın ürünleri iade ettiğine dair söylemlerine karşın kendisine herhangi bir ürün iade edilmeyen davacı dolayısıyla kendisine hizmeti karşılığı ücretinin ödenmesini talep ettiğini, Davacı şirket hem üretim aşamasında üretim bedelleri nezdinde hem de alacağını da tahsil edemediğinden zarara uğradığını ispat yükünün, ürünleri davacıya teslim ettiğini söyleyen davalı şirkette olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile itirazın iptaline, alacağın taraflarına faiz ve masrafları ile ödenmesine karar verilmesine, davalı borçlunun haksız yapmış olduğu inkardan dolayı icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve dava masraflarının taraflarına ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği…” görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, taraflar arasında sözlü anlaşma uyarınca davacıdan ilaç kutusu siparişi verdiğini ve 5.000-TL ön ödeme / kapora bedeli ödediğini, davacı şirketin, mallara ilişkin müvekkile gösterilen numunelere uygun şekilde üretim ve teslim yapılacağını kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkil tarafından da davacı tarafça tanzim edilen 12.01.2018 tarihli 021 seri numaralı ve 5.000,00 TL nakit ödeme yapıldığını gösterir Tahsilat Makbuzu ile de sabit olduğu üzere kapora ödemesi yapıldığını, davacı, dava dilekçesinde her ne kadar “faturaya konu malların müvekkil tarafından alındığı, akabinde bahanelerle iade edildiği”ni beyan etmişse de işbu beyanların tamamen algı oluşturmaya yönelik olup, müvekkili tarafından faturaya konu mallar, numunelere uygun bir şekilde hazırlanmamış olması nedeniyle teslim alınmadığını, ancak ısrarcı davranan davacının işbu mallara yönelik fatura düzenleyerek müvekkilinden tahsilini istediğini, taraflarca malların teslim tarihi olarak kararlaştırılan 17.01.2018 tarihinde, sözleşme konusu ilaç kutularının müvekkile teslimi için davacı deposuna gidildiğinde 17.01.2018 tarihli Seri … Sıra Numaralı 23.069,00 TL bedelli fatura (Ek-2) tanzim ve teslim edildiğini, ancak müvekkili tarafından işbu fatura içeriğine konu malların, istenen şekil ve şartlara uygun olmaması nedeniyle teslim alınmadığını, Davacı tarafından ısrarla fatura bedelinin ödenmesi gerektiği, malların alınabileceği bildirilmesi üzerine müvekkilinin, TTK hükümlerine uygun olarak 23.01.2018 tarihinde Bakırköy …. Noterliği’nce keşide edilen 23.01.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile söz konusu faturayı davacı tarafa gereği gibi iade ettiğini, davacı tarafça tanzim edilen ve ekte sunulu 17.01.2018 tarihli Seri … Sıra Numaralı 23.069,00 TL bedelli Faturanın; 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230/5. Maddesi uyarınca bulunması zorunlu olan “sevk irsaliyesi”ni içermediğini, malların, istenen şekil ve şartlara uygun olmaması yani ayıplı olması nedeniyle hiçbir zaman teslim alınmadığını, davacı ile müvekkilinin, söz konusu malların teslimi için bir arada olduğu sırada müvekkilinin malları incelediğini ve TTK m.23/1-c uyarınca teslim sırasında belli olacak nitelikte ayıplı mal teslim edilmeye çalışıldığını fark etmiş olup işbu nedenle malları teslim almadığını, hali hazırda müvekkilce teslim alınmamış olan malların iade edilmediği yönündeki iddiaların davacı tarafın ayıplı ifa sağlamaya çalıştığını gizleme çabasına yönelik olduğunu, açıklanan ve Sayın Mahkemece re’sen gözetilecek nedenlerle; huzurdaki haksız davanın esastan reddine, müvekkil lehine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıya yükletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesi arz ve talep edilmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu faturalar karşılığında davacı şirketin cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, davaya konu ilaç kutularının ayıplı olup olmadığı, davalı tarafın faturayı iade etmekte haklı olup olmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine18.069,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuyla davalı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının cari hesap alacağının bulunmadığı, aksine davalının 5.000,00 TL alacağının bulunduğu belirtilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Mevcut olayımızda davalının kendisine verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunduğu, davacı tarafça defter sunulmadığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket tarafından, davacı işletmeye 12/01/2018 tarihinde ön ödeme / kapora amacıyla 5.000,00-TL nakit ödeme yapıldığı, karşılığında 12/01/2018 tarihli ve … no’ lu Tahsilat Makbuzunun alındığı anlaşılmıştır.
Dava konusu alış faturasının alındığına, kabul edildiğine ilişkin kayıt yapılmadığı, dava konusu faturanın, Bakırköy ….Noterliği 23/01/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile iadeye konu edildiği, iade konusu faturaya ilişkin iade edildiğinin tevsiki anlamında ayrıca BS formu ile beyanda bulunulduğu, Bakırköy ….Noterliği 23/01/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ve BS formu içeriklerinden dava konusu faturanın davalı şirket tarafından kabul edilmediği, iade edildiği şeklinde değerlendirme yapılması gerektiği, davacı işletme tarafından, gerek dava konusu alacağa dayanak gösterilen faturanın irsaliyeli fatura olmaması, gerekse fatura içeriği ticari malların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230/5. Maddesi uyarınca bulunması zorunlu olan “sevk irsaliyesi”ni içermemiş olmasının, fatura içeriği malların davalı şirket tarafından teslim alınmadığı ya da davacı tarafından teslim edilmediği, şeklinde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, davalı tarafından ayıp iddiasında bulunulsa da, gerek dava dosyası içeriğinde bu durumu tevsik edici bilgi belge olmayışı, gerekse ayıp iddialarına konu ticari mallar üzerinde, bu konu ile ilgili her hangi bir tespit yapılmamış olmakla birlikte, davacı tarafça teslim olgusu ispatlanamadığından ayıp iddiasının araştırılmasına gerek duyulmamıştır. Bu durumda alacağın varlığını ispat yükü davacı üzerindedir.
HMK’nin ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, “Kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.” düzenlemeleri mevcuttur. Buna göre, alacağın varlığını ispat yükü davacı üzerinde olup ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın buna ilişkin isteminin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;.
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 179,90TL ilam harcından peşin alınan 430,48TL harcın mahsubu ile bakiye 250,58TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.600,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır