Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/415 E. 2022/1122 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/415
KARAR NO : 2022/1122

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;“…Müvekkili şirketin tekstil sanayi alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu ve operasyonel merkezinin uyuşmazlığa konu satışın gerçekleştiği tarihte Kahramanmaraş ilinde olduğunu, davalının ana işletme merkezinin ise İstanbul’da olduğunu, davalının müvekkil şirketten satın almış olduğu pamuk ipliği satışı neticesinde 28.09.2021 tarihinde bu satış için 13.763,95 USD tutarında fatura tanzim edildiğini, satış konusu mallar için sevk faturası düzenlenerek davalı şirkete nakledildiğini, satışa konu ürünlerin davalı şirket tarafından teslim alındığını, yabancı para üzerinden fatura kesildiğini, bunun üzerine müvekkil şirket alacağına ulaştığı zaman kur farkından kaynaklanan 63.969,00 TL zararını 02.02.2022 tarihinde faturalandırarak davalı şirkete gönderdiğini, davalı şirketin faturayı kabul edip aldıktan sonra zararın 20.000,00 TL kısmını müvekkil şirkete ödediğini, ancak gelinen bu aşama da davalı şirket borcunun kalan kısmı olan 43.969,00 TL kısmını ödemeye yanaşmadığını, bunun üzerine müvekkili şirketin, davalı şirket aleyhine Küçükçekmece …… İcra dairesi ….. E. dosyası ile takip başlattığını, davalı şirketin, kabul ettikleri ve bir kısım ödeme yaptıkları faturaya rağmen, müvekkil şirkete hiçbir borcu yoktur iddiasıyla, takibe itiraz edip haklı olan icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, davalı şirket tarafından 63.969,00 TL’lik kur farkı faturasının kabul edilip 20.000,00 TL’lik kısmın ödenmesine rağmen ve arabulucu görüşmelerinde, kısmı ödeme yapmayı kabul eden davalı şirketin, haksız ve hukuki mesnetten uzak itirazlarının reddi gerektiğini, izah olunan nedenlerle; davanın kabulüne, davalı borçlunun Küçükçekmece ….. İcra dairesi …. E. Sayılı icra dosyasında ileri sürdüğü haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptaliyle takibin devamına, davalı borçlunun icra takibine konu asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile karşı vekalet ücretinin davalı borçlu taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep edildiği…” görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;“…Davacının kur farkı alacağının bulunduğunu iddia ettiği ve alacak iddiasının dayanağı olarak da 23/09/2021 tarihli, ….. nolu ve 13.760,95 USD bedelli fatura ile 02/02/2022 tarihli, …… nolu ve 63.969,00 TL bedelli faturayı gösterdiğinin görüldüğünü, oysa davacının, Küçükçekmece …… İcra Dairesi’nin …… Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibinde 23/09/2021 tarihli, ….. nolu ve 13.760,95 USD bedelli faturaya dayanmadığı gibi icra dosyasına bu faturayı sunmadığını, davacının takip dosyasına 02/02/2022 tarihli, …. nolu ve 63.969,00 TL bedelli fatura ile birlikte 14/09/2021 tarihli, …… nolu ve 591.501,20 TL bedelli faturayı sunduğunu ve alacak iddiasını bu iki faturaya dayandırdığını, yani davacı tarafın iş bu davada icra dosyasında dayanmadığı belgelere dayandığını, oysa davacının iş bu davada takipte dayanmadığı belgelere dayanmasının mümkün dolmadığını, dava dilekçesinde, davacının müvekkilden kur farkı alacağının bulunduğunun iddia edildiğini, davacı tarafın ödenmediğini iddia ettiği fatura mal/hizmet satışı nedeniyle düzenlenen bir fatura değil, kur farkı alacağı bulunduğu iddiasıyla düzenlenen bir fatura olduğunu, davacının, kur farkı talep edilebilmesi için taraflar arasındaki sözleşmede buna ilişkin açık bir hüküm olması veya taraflar arasında bu hususta yerleşmiş bir teamül bulunması gerektiğini, malın geri iadesi suretiyle yapılan ödemeler ile çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur fark talep edilmesinin mümkün olmadığını, bono ile yapılan ödemeler bakımından ödeme tarihi, havale ve elden yapılan ödemelerde ise makbuz ve havale tarihi itibariyle kur farkı doğuyorsa bu fark istenebileceğini, somut olayda taraflar arasında davacının müvekkilden kur farkı talep edebileceğine ilişkin herhangi bir anlaşma veya yerleşmiş teamül olmadığını, bu sebeple davacının kur farkına ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan ekte sundukları …. şubesinin …… seri nolu çek suretlerinden ve tahsilat makbuzlarından görüleceği üzere müvekkilinin fatura bedellerini çek keşide etmek suretiyle davacıya ödediğini, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur fark talep edilmesi mümkün olmadığına göre davacının talebinin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla gerek taraflar arasında kur farkı talep edilebileceğine dair sözleşme veya teamül bulunmaması, gerekse de ödemelerin çek keşide edilmek suretiyle yapılması sebebiyle davacının müvekkilden kur farkı talep etmesi mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, açıklanan nedenler ve Sayın Mahkemenizce resen değerlendirilecek diğer nedenlerle; haksız ve mesnetsiz işbu davanın esastan reddine, davacı aleyhine % 20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin arz ve talep edildiği…” görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın icra takibine konu kur farkı faturası karşılığında davacı şirketin alacaklı bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 43.969,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır. Alınan bilirkişi raporuyla davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının önceden kalan alacağının mahsubu sonucu 41.577,26 TL borçlu olduğu, mahsup yapılmaması halinde ise borcun 43.969,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Mevcut olayımızda davalının kendisine verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu anlaşılmakla davacı defterleri hükme esas alınmıştır.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2020 tarih, …. Esas, ….. Karar sayılı Kararında; “Dava, kur farkı ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” biçiminde vurgulandığı üzere somut olayda da davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez.
Ancak somut olayda; davalı tarafça kur farkı faturasına itiraz edilmemiş ve kur farkı için 20.000,00 TL ödeme yapılmıştır. Takibin kur farkı faturasından kaynaklı olması ve takiple sıkı sıkıya bağlılık ilkesi nedeniyle davalı şirketin önceden kalan cari hesap alacağının mahsup edilemeyeceği anlaşılmakla 43.969,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl alacağın 43.969,00TL olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu borcun ödenmediği anlaşılmakla davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yapılan itirazının 43.969,00-TL asıl alacak üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 8.793,80TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 3.042,40TL ilam harcından peşin alınan 760,87TL harcın mahsubu ile bakiye 2.281,53TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Arabuluculuk Asgari Ücret tarifesine göre alınan 1.560,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.200,00TL bilirkişi ücreti, 55,50TL posta masrafı, 80,70TL başvuru harcı, 760,87TL peşin harç, olmak üzere toplam 2.097,07TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır