Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/383 E. 2022/1197 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/383 Esas
KARAR NO : 2022/1197

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkiline ait …. plakalı araç ile davalı …. Şti.’ne ait …. ‘nun sevk ve idaresinde olan …. plakalı araç arasında 30.12.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, işbu kaza neticesinde Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi tarafından oluşturulan trafik kazası kayıtlarında karşı tarafa %100 kusur atfedildiğini, …. plakalı müvekkile ait araçta mezkur kaza nedeniyle hasar bedeli , değer kaybı ve hak mahrumiyeti meydana geldiğini, fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması ve HMK 107. maddesi uyarınca müvekkiline ait araçta meydana gelen zarar nedeniyle 100,00- TL hak mahrumiyeti bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle;Karayolları Trafik Kanununa göre; “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiilî tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”Durum böyle olunca müvekkili şirketin işleten sıfatının olmadığı, aracı kullanan sürücünün işvereni olmadığı dolayısıyla kazadan dolayı işleten sıfatıyla herhangi bir sorumluluğunun olmadığı ortaya çıkacağından gerçekten de Yargıtay kararlarında işleten sıfatının malik sıfatı ile aynı olmayacağı, aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile kendi kontrolü altında kendi nam ve hesabına işletenin işleten sıfatını kazandığı kabul edildiği, Yargıtay 4. HDnin 14.11.2005 tarih ve 2004/15668 Esas ve 2005/12100 Karar sayılı ilamında “…Dava konusu zarara yol açan aracın trafikte davalılardan İsa Güçlü adına kayıtlı olduğu ve diğer davalı ….. AŞ arasında yapılmış uzun süreli sözleşme hükümleri uyarınca nakliye hizmeti vermeye tahsis edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 3. maddesi işleteni “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” biçiminde tarif edildiği, aracın kayıt maliki ile davalı …. AŞ arasında yapılmış olan 1.1.2002 – 31.12.2002 dönemine ilişkin sözleşme hükümleri incelendiğinde, aracın münhasıran davalı …. AŞ’ne hizmet vereceği şekilde hükümler içerdiği; araç, araç maliki ve sürücü üzerinde bu şirkete mutlak bir hakimiyet ve tasarruf imkanı sağladığı, sözleşme süresinin uzunluğu ve içerdiği bu hükümler uyarınca davalı …. AŞ’nin 2918 sayılı yasanın 3. maddesinde tarifi yapılan “aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunan” kişi durumunda olduğu, o halde adı geçen davalının da “işleten” sıfatını taşıdığı kabul edilerek bu sıfatı ile zarardan sorumlu tutulması gerektiği…” Bu karardan anlaşılacağı üzere aracı kendi nam ve hesabına üzerinde hâkimiyet kurmak ….. Şti.ait olup müvekkili şirketin işleten sıfatı olmadığından davanın müvekkili bakımından husumetten reddini talep etmiştir.
Davalı ….. tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan araçta oluşan değer kaybı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
30/12/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle davacı tarafın hasar bedeli, değer kaybı, hak mahrumiyeti talebinde haklı olup olmadığı, kusurun kime ait olduğu, davalı …. Ltd Şti’nin husumetinin olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Gerçekleşen trafik kazası nedeniyle kusur durumunun incelenmesinde;….. (….. plakalı araç sürücüsü ) 2918 sayılı K.T.K. göre, sürücü idaresindeki aracı ile tek yönlü yolda gece vakti seyri sırasında yola gereken dikkati vermemiş, site yolundan tali yoldan ana yola geri geri manevra yapınası olayında dikkatsiz, tedbirsiz ve trafik kuralı gereği tali yoldan ana yola taşıt trafiğin yoğun olduğu ana yola katılması trafiği aksatması tehlikeye düşürmesi şekilde hareket ettiği, dikiz aynalarında yeterli kontrollü sağlayamadığını ön görerek, gözlemci vasıtası ile katılımı emniyetle yapması gerekirken, bu hususları dikkate almadığı, hatalı hareketi ile geri manevra sırasında sol tarafa dikkatsiz ve tedbirsizce aşırı yaklaşması sonucu kazaya sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Sürücü manevra sırasında yola gereken dikkati ve önemi vermemiş, dikiz aynalarından yolu kontrol etmemiş, kontrollü olarak emniyetli bir şekilde manevra yapması sol tarafını kontrol altında tutmayarak geri geri manevra yaptığı ve sol arka köşesiyle düz seyir halinde bulunan otobüsün sol ön köşesine çarpması olayında 2918 sayılı K.T.K. 46 / h maddesi, K.T.K. 47 / d maddesi, K.T.K. 67 /b maddesi, K.T.Y. 137/B maddesi ile K.T.K. 84 /h maddesinde belirtilen hususlara riayet etmeyerek, trafik kurallarını ihlal etmesi sonucu asli kusurludur. ….. (….. plakalı araç sürücüsü ) ifade edilen yasa hükümleri ile taraflar arasında çizilen krokiye göre, sürücü gece vakti, halk otobüsü ile yolcu taşımakta olduğunun bilinciyle tüm yolcuların can ve mal güvenliğinden sorumlu olduğunu düşünerek çok dikkatli olması gerektiği, belirtilen bu hususlara yeterince riayet etmediği, kazanın olmaması için doğru önlemlere başvurmadığı, sağa direksiyonu kırma, sesle, ışıkla ikazda bulunmadığı gibi krokiye göre de şerit ihlalinde bulunması ve kendisi tarafından aracın geri geri manevrası beklenen bir durum olmamakla birlikte seyri sırasında kazanın olmaması için sağ şeride direksiyonu kırmamış ve şeride geçiş yaptığı sırada dikkatsiz, tedbirsiz davranışı nedeniyle alt düzeyde kusurlu olduğu, buna göre sürücü ….’nun %80, sürücü …..’ın ise %20 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda aracın 17 kez hasarlı kazaya karıştığı ve değer kaybının olmadığı, kazanç kaybının 4.074,00 TL olduğu, kusur oranına göre bu miktarın 3.260,00 TL olduğu belirlenmiştir ve bedel artırım dilekçesi doğrultusunda bu talebin kabulüne karar verilmiştir.
Ayrıca, davalı ….. Şirketi’nin husumetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Bu halde 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir.
Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “işleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta aracı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Buna göre davalı …. Şirketinin uzun süreli kira sözleşmesi nedeniyle söz konusu zarardan sorumlu olmayıp onun aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …. Limited Şirketi aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
2-Davalı…. aleyhine açılan davanın KABULÜ ile 3.260,00TL kazanç kaybının olay tarihi olan 30/12/2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …. ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 222,69TL ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın 53,96TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 88,03TL’nin davalı …. ‘dan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.600,00 TL’nin davalı …. ‘dan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.500,00TL bilirkişi ücreti, 236,00TL posta masrafı, 198,31 TL ekspertiz ücreti, 80,70TL başvuru harcı, 80,70TL peşin harç, 53,96TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.149,67 TL’nin davalı ….’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.260,00TL vekalet ücretinin davalı … ‘dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-Davalı …. Ticaret Limited Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.260,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı …. Ltd Şti vekilinin yüzüne karşı maddi zarara yönelik kısım yönünden kesin olmak üzere, husumete ilişkin kısım yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır