Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/92 Esas
KARAR NO : 2021/951
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2021
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil aleyhine başlatılmış haksız ve kötü niyetli bakırköy ……. icra dairesi …… esas numaralı icra takibinin iptali ile müvekkilinin davalı ……. Film Prodüksiyon Ticaret Ltd. Şti.’ye borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy ….. İcra Dairesi …… esas numaralı takibin durdurulmasına akabinde iptaline, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, tarafımızca yatırılması gereken bedelin yatırılacağı veznenin bildirilerek, icra dairesi veznesine yatırılacağı takdirde İcra Müdürlüğüne bedelin alacaklıya ödenmemesi ve teminat bedeli olduğuna ilişkin ihtiyati tedbir kararına karar verilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davalı müvekkil şirket ve davacı aralarındaki iş ilişkisi sonucunda bir mal hizmeti gerçekleşmiştir. 07.07.2020 tarihinde müvekkil tarafından bu iş neticesinde ”70cm bobin 3.hamur gazete kağıdı” satımı yapılmış ve ürün bedeline karşılık davacıya fatura kesilmiştir. Bu fatura davacı tarafından da muhasebesel kayıtlarına işlenmiştir. 07.07.2020 tarihinde kesilen fatura davacıya iletilmiş, lakin ödemenin gerçekleşmemesi neticesinde icra takibi yapmak hususu hasıl olmuştur. Bakırköy …… İcra Dairesi …… esas’ı ile ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Tebligat ile birlikte icra takibimiz kesinleşmiştir. Müvekkil davalı şirket tarafından da Sayın Mahkemeye sunacağımız evraklarda da görülmektedir ki bahsi geçen iş neticesinde kesilen fatura vergi dairesine tahakkuk ettirilmiş ve satışa dair ”form bs” oluşturulmuştur. Davacı vekili , müvekkilinin şirket ile bir bağlantısı olmadığını iddia etmektedir ki , Davacının bu faturayı muhasebe kayıtlarına geçirdiği ve iş ilişkisini karşılıklı olarak kabul ettiği ortadadır. Yukarıda saydığımız nedenler de göz önüne alınarak haklı başlattığımız takip devam etmelidir. Borcunu ödemeyen, takip başlatılmasına neden olan ve daha sonrada icra takibi sürecini geciktiren kötü niyetli Davacı-Borçlu aleyhine borç mahkeme kararı ile kesinleşmelidir. Müvekkil tarafından vergileri de ödenen faturanın sadece icra takibine kötü niyetle ve takibi sürüncemede bırakmak amacıyla dava açıldığı açıktır. Burada müvekkil şirketin mağduriyeti söz konusudur. Karşı taraf bunu bilerek ve isteyerek yapmıştır. Yani en önemli unsur olan kast unsuru mevcuttur. Karşı tarafın haksız olduğu bir durumda haklıymış gibi kendini hukuki sorumluluktan kurtarmaya çalışması ne hukuk ne de adalet mantığı ile örtüşmez. Davanın kabulü halinde müvekkil şirket hem mağdur olacak hem de hakları gasp edilmiş olacaktır. Bu sebeple davacının iddialarını kabul etmemekteyiz, karşı tarafın haksız açtığı bu dava da kötü niyet tazminatı ile dava masraf ,vekalet ücretinin kendilerine yükletilmesine karar verilmesini Siz Sayın Mahkemeden arz ve talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunarak açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davacının taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasında fatura karşılığı davacının borçlu olup olmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı fatura içeriği hizmetin alınıp alınmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi)
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir. (Hukuk Genel Kurulunun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları)”
“Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalıya(alacaklıya) düşer.” (Arslan, Yılmaz, Taşpınar Ayvaz, Hanağası; İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2019, s.227)
Mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmış olup alınan bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerine göre davalının alacaklı olduğuna dair herhangi bir kayıt tespit edilememiştir. Tarafların Vergi dairelerinde gelen BA-BS form bildirim raporları incelenmesinde davacı tarafından takip konusu fatura ile ilgili herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Davalı tarafın ise söz konusu faturayı BS formu ile bağlı bulunduğu Vergi Dairesine bildirdiği tespit edilmiştir. Buna göre; dosya kapsamı itibariyle teslim hususu ve davacının alacaklı olduğu hususunun ispatlanamadığı, e-fatura düzenlenmiş olmasının alacağı tek başına ispatlamadığı, irsaliye yerine geçeceğine ilişkin ibarenin bulunmadığı, teslim alan isim ve imzasının bulunmadığı, buna göre davacının davasında haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafın kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından kötüniyet tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davacının Bakırköy …… İcra Dairesinin …… esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, söz konusu takibin İPTALİNE,
2-Davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 1.536,08TL ilam harcından peşin alınan 384,03TL harcın mahsubu ile bakiye 1.152,05TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen 800,00TL bilirkişi ücreti, 62,20TL posta masrafı, 59,30TL başvuru harcı, 384,03TL peşin harç ücreti olmak üzere toplam 1.305,53TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır