Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/729
KARAR NO : 2023/180
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde sigortalı … plakalı araca 03/07/2018 tarihinde davalı şirkete ait dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu kaza meydana geldiğini, kaza nedeniyle sigortalıya toplam 4.296,00TL ödeme yapıldığını, hasar bedelinin tazmini için davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını belirterek 3.659,00TL 27/07/2018 ödeme tarihi itibari ile, 637,00TL’sinin ise 29/08/2018 ödeme tarihi itibari ile işleyecek yasal faizi davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacının açmış olduğu dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kazaya karışan aracın kaza tarihinde müvekkili şirket adına kayıtlı olmadığını, aracın gerçek sahibinin kim olduğunu bilmediklerini, plakanın tahsis edildiği tarih itibariyle müvekkili şirketin bu plaka ile ilgisi bulunmadığını belirterek Kazaya karışan … sayılı plaka ile kaza tarihinde müvekkilin herhangi bir ilgisi ve ilişkisi olmadığından davanın müvekkil şirket yönünden husumetten reddine, mahkemeniz aksi kanaatte olursa, rücuya konu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirketin kusuru olmadığından dolayı davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla dosya bilirkişi … ve … ‘a tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 23/01/2021 tarihli kök ve 13/06/2022 tarihli ek raporunda “Dava konusu olayın meydana gelişine dair sürücü …’na ait tek taraflı beyanın dışında dosyada herhangi bir somut kanıtın yer almadığı, bu nedenle dosyadaki belge ve bilgilerle kaza ve kusur dağılımı hakkında yeterli bilgiye ulaşılamadığı için kusur dağılımı hakkında bilirkişi kanaati oluşumunun mümkün olmadığı” teknik kanaati olarak belirtmiştir.
TBK’nın 49’uncu maddesine göre haksız fiil sorumluluğu için davalının kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilinin bulunması gerekir. Yani motorlu aracı kullanan sürücülerin ölüm, yaralanma ve maddi hasarla sonuçlanan kazalardan dolayı sorumlu tutulabilmeleri için, kazanın meydana gelişinde “kusurlu” olmaları şarttır. Görüleceği üzere haksız fiil sorumluğundan bahsedilebilmesi için; a-fiil, b-hukuka aykırılık, c-illiyet bağı ve d-zarar unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir. Yani davacının tazminata hak kazanabilmesi için bu dört unsurun birlikte gerçekleştiğini ispatlaması şarttır.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasında, zarar ile zararlı sonucu doğuran olayın gösterdiği özellikler tazminat hukuku kurallarına uygun biçimde değerlendirilmeli, davalıların varsa kusuru tazminat hukuku ilkelerine göre zarar belirlenmelidir.
Dosyada yapılan incelemede dosya içeriğinde kaza tespit tutanağı bulunmamaktadır, dosyaya sunulan fotoğraflardaki aracın davalı aracı olup olmadığı tespit edilememiştir.
Netice itibarıyla mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda, davalının tazminatla sorumlu tutulabilmesi için meydana gelen haksız eylemde kusurlu olmaları gerektiğinin açık olduğu, bunun belirlenebilmesi için kazaya karışan aracın davalı aracı olduğunun tespit edilmesi gerektiği dosya içeriğine göre kazaya karışan aracın davalı aracı olduğunun tespit edilemediği dolayısıyla davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup olmadığı ve kazaya karışan aracın davalı aracı olup olmadığı tespit edilemediğinden 2918 sayılı KTK’nun 89. maddesinde sayılan hallerden zarar görenin ağır kusurlu olduğu durumlarda işletenin sorumluluğu ile zarar arasında nedensellik bağı kesileceğinden ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Somut olayda davacının davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi imkansız değil ise kendisinden beklenemez. Zira talep edilen tazminatın miktarı dosyaya tarafların sunacağı deliller sonrasında mahkemece yaptırılması muhtemel bir bilirkişi incelemesi sonucunda teknik bir hesaplama sonrası ortaya çıkabilecektir. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olduğu, böyle bir durumda tazminat miktarı belirlenmeden dava dilekçesinde gösterilen miktar yönünden davanın reddine karar verildiğinde başlangıçta gösterilen miktar baz alınarak istinaf dilekçesi kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmemelidir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarih 2017/909 Esas 2017/1358 Karar sayılı ilamı bu yöndedir. ) Bu nedenle istinaf kanun yolu açık olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 179,90TL ilam harcından peşin alınan 73,37TL harcın mahsubu ile bakiye 106,53TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.296,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.