Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/674 E. 2022/291 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/674 Esas
KARAR NO : 2022/291

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ :15/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :21/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı şirket …… Makina alımı konusunda anlaşmaya varmış ve anlaşma doğrultusunda davacı firma, davalı şirketin …… Bankası hesabına açıklama kısmına “…… Makinesi” açıklaması altında 10.09.2020 tarihinde 7.000.- USD. (Amerikan Doları) ödeme yapmıştır. Müvekkil davalı şirkete ödeme yapmış olmasına rağmen makine tarafımıza teslim edilmemiştir. Makinenin tarafımıza teslim edilmemesi üzerine müvekkil şirket tarafından Bakırköy …… Noterliğinin 11.05.2021 Tarih …… Yevmiye Nolu ihtarnamesi ile teslim edilmeyen makine için ödenen 7.000.USD’nin tarafımıza iadesi talep edilmiş ancak davalı şirket tarafından ihtarnamemize cevap verilmediği gibi herhangi bir iade de yapılmamıştır. İhtarnameye rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine tarafımızca işbu sefer de Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğünün ……. e. Sayılı dosyası ile icra takibine geçilmiş ancak davalı şirket tarafından takibe de mücerret olarak borçlu olunmadığı yolunda itiraz edilmiştir. Davalı şirkete makine bedeli ödenmiş olmasına rağmen makine iade edilmediğinden davalı yanın ödenen bedel üzerinden sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerektiğinden davalının Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğünün …… e. Sayılı dosyasına yapılan itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekmektedir. İcra takibine konu borç likit olup davalının müvekkilin haklı alacağını sürüncemede bırakmak maksadıyla hareket ettiği açıktır.” şeklinde beyanda bulunarak davanın kabulüile alacak miktarının %20’si oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava itirazın iptali davası olarak açılmış olup, davaya konu edilen icra takip dosyası yetkisiz icra dairesinde başlatılmıştır. müvekkilin adresi Bakırköy adli sınırları içerisinde kalmakta olup, takip Bakırköy icra dairelerinde başlatılmamıştır. Bu sebeple ortada geçerli bir icra takibi bulunmamakta olup davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmekteyiz. Davacının dava dilekçesinde ödemeye ilişkin beyanı dışındaki iddialarının tamamı hilali hakikattir ve maddi hukuk bakımdan hiç bir dayanağı bulunmamaktadır. Davacı davasında tümüyle haksızdır. Şöyle ki müvekkil şirketin yetkilisi ve çalışanları ile davacı şirketin yetkilisi …… 26.08.2020 tarihinde 15 adet servo maske makinesinin toplam 1.200.000 USD bedel ile satışı hususunda anlaşmaya varmışlardır. Alıcı taraf önce makineleri leasing ile alacağını beyan ederek proforma faturaların …… Kiralama A.Ş. adına düzenlenmesini talep etmiş ve alıcının bu talebi doğrultusunda satıcı durumunda olan müvekkil tarafından USD ve TL. cinsinden proforma faturalar düzenlenmiştir. Bu faturalar dilekçemiz ekinde mevcut olduğu gibi buna ilişkin ……. yazışmaları da yine dilekçemiz ekinde mevcuttur. Daha sonra alıcı şirket müvekkil şirkete bağlanma parası olarak 10.04.2020 tarihinde 7.000.00 USD ödeme yapmış, bilahare davacı şirket sürekli bir karasızlık göstererek makineleri almamış ve bakiye başkaca bir bedel de ödememiştir. Bu kapsamda davacı şirket önce leasingten vazgeçtiğini beyan ederek bedeli bir çekle ödeyeceğini bildirmiş ve müvekkile boş bir çek sureti dahi göndermiştir. Bu çek sureti de dilekçemiz ekinde dosyaya sunulmuştur. Davacı şirket yetkilisi bu çeki gönderdikten sonra kayıplara karışmış ve kendisine bir daha ulaşılamamıştır. Müvekkilin davacı tarafa ulaşmadaki ısrarı edimini yerine getirme yükümlülüğü kapsamında makineleri teslim etmek ve karşılığında sattığı makinelerin bedelini de tahsil etmektir. Müvekkilim bugün dahi edimini yerine getirmeye hazırdır ve bu hususta davacının talebini beklemektedir. Durum bu iken davacı taraf tümüyle gerçeğe aykırı beyanlar ile yapmış olduğu sözleşmede temerrüdünü gizlemeye çalışarak bu temerrüdünün sonuçlarından kaçınmaya çalışmaktadır. Davacı tarafın iddia ettiğinin aksine ortada bir sebepsiz zenginleşme hali bulunmadığı gibi yapılmış olunan sözleşme gereğince müvekkil halen sözleşmeye bağlı olup, şayet davacı açıkça sözleşmeden caydığını bildiriyor ise bu durumda da müvekkilin müspet ve menfi zararları mevcut olup, bu zararlar davacının ödediği bağlanma parasından katbekat fazladır. Bu zararların bir kısmını şöylece sıralamak mümkündür. Satılan makineler halen müvekkilin deposunda muhafaza edilmekte ve kiralama ve buna benzer giderlerin oluşmasına sebebiyet verilmektedir. Keza müvekkil satışa konu makineleri ithal etmiş olup, buna ilişkin gümrük vergilerini peşinen ödemiştir. Bu satış nedeniyle müvekkil şirket makineleri üçüncü kişilere satamamış ve ciddi bir sermaye kaybına da uğramıştır. Tüm bu ve benzeri zararlar davacının ödediği bedelin çok daha fazlasına tekabül etmektedir. Bu nedenle davacının davası her bakımdan haksızdır.” şeklinde beyanda bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. Maddesine göre alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların full ultrasonik maske makine alımı konusunda anlaştıkları, davacı tarafından banka kanalı ile 7.000,00USD ödeme yapıldığı halde makinenin teslim edilmediği, makine bedelinin ödenip ödenmediği, 7.000,00USD bedelin bağlanma parası olup olmadığı, davalı tarafın makinelerinin teslim edilmemesi nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı, bu zararın mahsup edilip edilemeyeceği, buna göre davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği, davacı tarafın itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebinde haklı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 7.000,00 USD asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, süresinde borç ve ferilerine itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık (Clausula Rebüs Sic Stantibus -beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Bununla birlikte her talep vukuunda sözleşmeyi değişen hal ve şartlara uydurmak mümkün değildir. Aksi halde özel hukuk sistemimizde geçerli olan “irade özgürlüğü” “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinden sapma tehlikesi ortaya çıkar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir. Somut olayda tarafların sözleşmeye bağlılık ve irade serbestisi içerisinde sözleşme düzenledikleri değerlendirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılamada ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere bilirkişiden rapor alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuyla taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişki bulunduğu anlaşılmıştır. İncelenen davacı şirket ‘’ …… Sanayi Ticaret Limited Şirketi ‘’ ne ait 2020 yılı Ticari defterlerin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği tespit edilmiştir. Davalı şirket ‘’ …… Tekstil Aksesuarları Sanayi Ticaret Limited Şirketi ‘’ ne ait 2020 yılı Ticari defterlerin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği tespit edilmiştir. Davacı yan tarafından davalı yana 10.09.2020 tarihli 000010 Sıra ve …… Fiş Sıra numaralı ……. Bankası A.Ş. ne ait banka dekontunda 7.000,00.-USD ödeme yapıldığı ve yapılan bu ödemenin …… yevmiye nolu 10.09.2020 tarih (7.000,00.- USD*7,4553 Kur) 52.187,10.-TL ‘’Makine Avans Ödemesi’’ olarak 2020 yılı ……. numaralı yevmiye defterine kayıt edildiği görülmüştür. Davalı yanın davacı yan tarafından yapılan 7.000,00.-USD ödemenin …… yevmiye nolu 10.09.2020 tarihli (7.000,00.-USD*7,467 Kur) 52.269,00.-TL ‘’ Alınan Sipariş Avansları’’ olarak 2020 yılı … numaralı yevmiye defterine kayıt edildiği görülmüştür.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Mevcut olayımızda tarafların ticari defter ve belgeleri sunduğu, usulüne uygun olarak tutulduğu ve kayıtların birbirini desteklediği anlaşılmıştır.
Bu durumda ödemenin avans olarak yapıldığı ve her iki taraf defterinde kayıtlı olduğu, davalı şirketin de bu bedelin avans olduğunu kabul ettiği, ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle yapılan ödemenin iadesi gerektiği, defter içerikleri dikkate alındığında davalı vekilinin zarara yönelik taleplerinin ayrı dava konusu olabileceği değerlendirilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl alacağın 7.000,00 USD olduğu, gerek icra aşamasında gerekse yargılama aşamasında söz konusu borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile likit olan alacağa yapılan itirazdan dolayı davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Küçükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 7.000,00USD asıl alacak üzerinden İPTALİNE, asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD cinsi mevduatlara uygulanan en yüksek mevduat faizi uygulanarak DEVAMINA,
2-Hükmedilen alacağın %20’i olan 12.064,50TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 4.120,62TL ilam harcından peşin alınan 728,55TL harcın mahsubu ile bakiye 3.392,07TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 900,00TL bilirkişi ücreti, 30,10TL posta masrafı, 59,30TL başvuru harcı, 728,55TL peşin harç olmak üzere toplam 1.717,95TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.641,92TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……
¸e-imzalıdır