Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/636 E. 2021/1002 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/636 Esas
KARAR NO : 2021/1002

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 03.11.2020 tarihinde ……. Bankası ……. numaralı hesabından davalının ……. Bankası ……. numaralı hesabına 450.000-TL gönderdiğini, gönderilen bu paranın 200.000-TL sinin müvekkili şirkete iade edildiğini, müvekkilinin 250.000-TL alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin, 22.01.2021 tarihinde Bakırköy ……. Noterliğinin ……. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıdan 250.000-TL alacağının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3(üç) gün içinde ödemesini talep ettiğini, davalının 26.02.2021 tarihinde Bakırköy ……. Noterliğinin …… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirkete borcu olmadığını, bu paranın hukuki danışmanlık hizmet bedeli olarak kendisine ödendiğini beyan ettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında böyle bir hukuki danışmanlık sözleşmesi olmadığı gibi ne müvekkili şirketin ne de müvekkili şirket yetkilisinin davalıya vekalet vermediğini, davalının da ne müvekkili şirkete ne de müvekkili şirket yetkilisine her hangi bir hukuki yardımda bulunmadığını, danışmanlık hizmeti de vermemiş olduğunu, müvekkili şirketin alacağının ödenmesi için dava şartı olan arabuluculuk yoluna müracaat edildiğini, tarafların anlaşamamış olduğunu, bu nedenlerle; müvekkili şirketin davalıdan olan 250.000-TL alacağının yasal faizi ile tahsilini, dava harç, masraf ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle;
Davacı ile yapmış olduğu sözlü anlaşma gereğince davalı firmaya ve firma yetkilisi …….’na hukuki danışmanlık yapma hususunda Ekim 2020 tarihinde anlaştıklarını, …….’nun varlık yönetim şirketlerine ve bankalara olan ve icraya konu olmuş borçlarının yapılandırılması, indirim sağlanması, taksitlendirilmesi ve ödenebilmesi için gerekli hukuki desteği sağlamak ve davacı firmanın yapacağı ticari işler kapsamında hukuki danışmanlık sağlamak ve sözleşme hazırlamak noktasında anlaştıklarını, davacı firmanın, dünyayı saran pandemi nedeniyle gelişen ve süreli olan bir iş kolu olan medical malzeme işine yöneldiğini ve bu konuda kısa zamanlı çalışacağını beyan ederek, yapacağı anlaşmalarda kendisinden süreli bir hukuki destek talep ettiğini, bu nedenle 4 aylık bir süre zarfı için anlaşmış olduğu davacı ile yukarıdaki konularda hukuki destek vermek ve sürece yardımcı olmak adına hukuki destek vermeye başladığını, yaptığı anlaşma gereğince tarafınca kesilecek olan 4 aylık hukuki danışmanlık faturasını son ay kesmek üzere anlaştıklarını, işbu 4 aylık süre zarfında davacı firmanın yetkilisinin varlık yönetim şirketlerine ve bankalara olan borçlarını yapılandırıp ödenebilmesini sağladığını, yapmış olduğu toplantılar neticesinde davacı firmanın yüklü meblağda bir ticarete imza atarak büyük bir kazanç sağlamış olduğunu, bu 4 aylık süreçteki banka kayıtlarına bakıldığında davacının elde ettiği kazancın boyutunun kolaylıkla görülebileceğini, 4 aylık sürecin son ayında 04.02.2021 tarihinde davacı firma adına “4 Aylık Hukuki Danışmanlık Ücreti- 2020/11- 2020/12- 2021/1- 2021/2” açıklaması ile e-serbest meslek makbuzunu kestiğini ve davacı firmaya da durumu bildirdiğini, söz konusu faturanın sistem üzerinden de davacının e arşivine düşmüş olduğunu, faturanın kesilmesinin akabinde 4 aylık sürecin sonunda davacı firmanın 22.02.2021 tarihinde Bakırköy …… Noterliği’nin …… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tarafına ödenen bedelin iadesini talep etmiş olduğunu, söz konusu faturayı muhasebe kayıtlarıma işlediğini ve 45.000-TL olan KDV’sini ödediğini, bu durumun vergi dairesinden yapılacak olan araştırma neticesinde kolaylıkla ortaya çıkacağını, davacının hukuki danışmanlık için ödediği ve iade talep ettiği 250.000-TL bedelin yanında 45.000 TL’de sistemine işlediği KDV tutarıyla tarafından toplamda 295.000 TL tahsil etme amacı gütmekte olduğunu, sonuç olarak tarafınca sağlanan hukuki destek ve bu hukuki destek sonucu davacının elde ettiği kazanç açıkça ortadayken davacının süreç sonunda ödenen hukuki danışmanlık bedelinin iadesini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle haksız ikame edilen davanın reddini, davacı tarafın kötü niyeti sebebiyle dava değeri kadar kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve bu bedel kadar davacı tarafın malvarlığının üzerine tedbir konulmasını, yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELLİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin davalıdan olan 250.000-TL alacağının yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Davalının tacir sıfatı bulunup bulunmadığına yönelik yapılan araştırmada; tacir kaydının bulunmadığı, avukatlık faaliyetleri nedeni ile vergi dairesinde mükellefiyet kaydı bulunduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
HMK Madde 2’ye göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk mahkemesidir.”
Dava konusu uyuşmazlıkta mahkememizce yapılan araştırma neticesinde davalı tarafın tacir olmadığı anlaşılmış olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte olmadığı, bu durumda ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceği, bu durumda HMK’nın 2.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde genel görevli mahkemeler olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla; davanın görev şartı yokluğundan reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde HMK’nun 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır