Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/601 E. 2021/1003 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/601 Esas
KARAR NO : 2021/1003

DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2022
Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle;
Müvekkillerinin murisi ……….’nın 24.03.2017 tarihinde ………. bank’tan 100.000-TL tutarlı kredi kullanmış olduğunu, bu sebeple davalı şirket ile de hayat sigortası sözleşmesi yapmış olduğunu, bu kapsamda davalı şirket tarafından ……… nolu poliçenin düzenlendiğini, murisin dekontlardan görüleceği üzere sigorta sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren her ay 2.153,34-TL prim ödemesini yaptığını, murisin 23.03.2020 tarihinde vefat ettğiini ve rizikonun gerçekleştiğini, müvekkillerinin tazminat talebinin, sözleşme sırasında hatalı bilgi verildiği gerekçesi ile reddedilmiş olduğunu, ancak davalı şirketin murisin ……. bank’tan yakın zamanda kullandığı başka bi kredi nedeniyle imzaladığı …….. No’lu 08.07.2019 başlangıç tarihli poliçe nedeniyle 14.000-TL tazminat ödemesi yapmış olduğunu, bu arada kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle müvekkillerine gönderilen ihtar ve herhangi bir haciz ve sair baskıya maruz kalma korkusu ile “fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ihtirazi kayıtla” bankaya olan bakiye 48.314,96 TL kredi borcunu müvekkillerinin ödemiş olduğunu, belgelerde görüleceği üzere poliçe başvurusunda hatalı beyanda bulunulmamış olduğunu, müvekkillerinin murisinin geçmiş dönemlere ait sağlık raporları incelendiğinde herhangi bir rahatsızlığı bulunmadığının görüldüğünü, bununla birlikte, geçmiş dönemlere ait ilaç kullanım listesine bakıldığında da var olan bir hastalığa karşı ilaç kullanmadığı da açıkça görülebileceğini, davalı şirketin yine müvekkillerinin murisine ait değeri daha düşük olan poliçeye ilişkin tazminat bedelinin kabul edilip yüksek bedelli poliçeye ilişkin tazminat bedelinin hatalı beyan demek suretiyle reddetmesinin tamamen mesnetsiz, kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle; ……… nolu poliçeye ilişkin 100.000-TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 23.03.2020 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini, yargılama giderlerinin vevekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, sigortalının vefat ettiğinin kendisine bildirilmesi üzerine tazminat değerlendirmesinin yapılması için gerekli bilgi ve belgeleri ilgililerden toplamış olduğunu, bu belgelerden; hastane kayıtları, adli tıp kayıtları ve tüik ölüm belgesi incelendiğinde sigortalının poliçe tanzim tarihinden önce kalp hastalığının olduğu ve bu husus açıkça sorulmasına rağmen müvekkil sigorta şirketine beyan etmediği ve adı geçen hastalık ile illiyet içinde vefat ettiği tespit edilmiş olduğunu, bunun üzerine, Sigortalının vefatına ilişkin tazminat talebinin ……… numaralı poliçe için 14.000-TL olarak onaylanmış ve poliçenin bağlı bulunduğu kredi borcuna istinaden 27.08.2020 tarihinde onaylanan tüm tutarın birinci dereceden alacaklı Bankaya ödenmiş olduğunu, ……. numaralı poliçede ise müteveffa sigortalınının vefat nedeni kalp rahatsızlığının poliçe öncesi döneminde de olduğu tespit edildiğinden ret edilmiş olduğunu, bu nedenlerle; hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, görev ve yetki yönünden davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacılar murisi ile davalı sigorta şirketi arasında akdedilen hayat sigorta poliçesine istinaden poliçe kapsamındaki teminat bedelinin ödenmesine ilişkin sigorta davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. Maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; tüketici işleme, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. Maddesi bu Kanunun uygulanması ile her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Somut uyuşmazlık, davacıların miras bırakanı ile davalı sigorta şirketi arasında gerçekleştirilen kredili hayat sigortasından kaynaklanmaktadır. Açıklanan yasal düzenlemeler kapsamında uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar ile davalı arasındaki davaya konu hukuki ilişki hayat sigorta poliçesine dayandığı, hayat sigortası sözleşmesi ilişkisinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, tüketici işlemlerinden doğan davalara bakma görevinin Tüketici mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşagıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-Yargılama, harç ve giderleri konusunda HMK. 331/2 madde gereğince görevli mahkemece değerlendirme yapılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra görevli mahkemeye aktarılmasına,
5-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2021

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır