Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/595 E. 2021/924 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/595 Esas
KARAR NO : 2021/924

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/12/2021

Davacı tarafından mahkememizde açılan davada yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı site yönetimi ile davalı güvenlik firması arasında 05/05/2017 – tarihli “Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşmede davalı tarafın çalışan işçiler ile ilgili her türlü maddi ve diğer sorumlulukların kendisine ait olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, davalı tarafın kendi yükümlülüğünde olan ve müvekkili sitede görevli güvenlik personeli …….. ‘in iş akdinin davalı tarafından sonlandırılması neticesinde işçi tarafından Bakırköy ………. İş Mahkemesinin …….. E sayılı dosyasıyla müvekkili ve davalı aleyhine İşçi ile İşveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davası açıldığını, hem davalı hem de müvekkili aleyhine hüküm verilmiş olduğunu, bunun üzerine İstanbul …….. İcra Müdürlüğü’nün ……… E sayılı dosyasıyla davalı ve ayrıca müvekkili aleyhine ilamlı icra takibi başlatılmış olduğunu, bu takip gereğince davalı tarafın icra dosyasına hiçbir ödeme yapmamış olduğunu, bunun sonucunda icra ve haciz baskısı ile müvekkilinin icra dosyası kapak hesabı tutarı olan toplam 17.683,93TL’yi icra dosyasına ödediğini, müvekkilinin icra dosyasına yaptığı ödeme tutarını davalıdan tahsil etmek amacıyla Bakırköy …….. İcra Müdürlüğünün ………. E sayılı dosyasıyla icra takibi başlatmış olduklarını, davalının mahkeme kararına bağlı borcunu ödemediği gibi, bu icra borcunu ödeyen müvekkiline olan borcunu da ödemediğini, haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle icra takibine yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve takibin devamını, davalının %20’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının iddiasının aksine müvekkilinin davacı yan ile imzaladığı hizmet sözleşmesinde müvekkiline sorumluluk yükletilmemiş olduğunu, ödemesi yapılan kıdem ve ihbar tazminatı kalemleri için davacı yanca müvekkili şirkete ödeme yapılmamış olduğunu, müvekkili şirketin sadece işçi temin etmiş olduğunu ve davacı yanca müvekkili şirkete yükümlülük altına girdiği kalemler için ödeme yapıldığını, kıdem ve ihbar tazminatı kalemlerinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, işbu alacaklardan davacı yanın sorumlu olduğunu, davacı yanca dava dışı işçiye ödeme yapıldığı tarihten başlayarak faiz işletilmesini talep edilmiş olduğunu, davacı yan dava dışı işçiye ödeme yaparak müvekkili şirketi temerrüte düşürmemiş olduğunu, sözleşme gereğince denilerek muğlak ifade kullanılmış olduğunu, sözleşmede bu yönde bir düzenleme olmadığını, müvekkili şirketin dava dışı işçiye ödeme yapıldığı anda temerrüde düşürülmemiş olduğunu, borcun sebebi, miktarı ve niteliğinin belli olmadığını, rücu imkanı olup olmadığının tespitinin yargılama gerektirdiği, davacının icra inkar tazminatı talebi haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık, asıl ve alt işverenler arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinden kaynaklanan rücuen alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
HMK Madde 2’ye göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk mahkemesidir.”
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı taraf tacir olmadığı, aradaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte olmadığı, bu durumda ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceği, bu durumda HMK’nın 2.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde genel görevli mahkemeler olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla; davanın görev şartı yokluğundan reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK 4/1-a maddesi uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2021

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır