Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/552 E. 2022/591 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/552 Esas
KARAR NO : 2022/591

DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ : 13/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından ……. HIRDAVAT VE ZÜCCACİYE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. unvanının 2000 yılından bu yana kullanıldığını, müvekkilinin hırdavat ve züccaciye ürünlerinin üretimi, satışı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, 2004 yılından bu yana marka sahibi olduğunu, sektörün öncü firmalarından olduğunu, yapılan araştırmalar sonucunda ……. Ticaret …… isimli işletmenin tür değiştirerek ….. HIRDAVAT SAN. VE TİC. LİMİTED ŞİRKETİ unvanı ile faaliyete geçtiğinin tespit edildiğini, bu tür değişikliğinin 05.03.2021 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiğini, tarafların aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalı firmanın hepsiburada,…… , …… gibi online satış platformlarında çeşitli hırdavat ürünlerinin satışını yaptığını, davalı tarafın faaliyetlerinin müvekkilinin ticaret unvanından kaynaklı haklarını ihlal ettiğini, ticaret unvanlarındaki ayırt edici unsurun ….. kelimesi olduğunu, davalı tarafın bu unvanı seçmesinin iyiniyetli bir davranış olmadığını, müvekkilinin 21 yıldan bu yana bu unvanı kullandığını ve tanıttığını, davalı tarafın eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin öncelik hakkı sebebiyle ….. ibaresinin “gerçek ……. sahibi” olduğunu, açıklanan nedenlerle, davalının unvanında yer alan ….. ibaresinin çıkartılmasına ve unvandan silinmesine, davalının ….. ibaresini ticaret unvanında kullanmasına yönelik eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve haksız rekabetin durdurulması ile önlenmesine ve bu yönde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; ilgili tüketicilerin dava konusu markaları farklı algılayacaklarını, ibarelerin ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını, ….. kelimesinin davacı tarafından bulunmadığını, ibareler arasında kavramsal benzerlik bulunmadığını, davacının kuruluşundan bu yana ….. ibaresi taşıyan çok sayıda şirketin kurulmuş olduğunu, müvekkilinin sadece hırdavat alanında değil çok geniş bir alanda faaliyet gösterdiğini, inşaat ve kuyumculuk alanında da faaliyet gösterdiğini, bilinçli ve dikkatli tüketici nezdinde her iki ibarenin birbirine karıştırılmayacağını, müvekkilinin 17 yıldır ……. Ticaret unvanını kullandığını, sonrasında büyüyerek ……. ….. HIRDAVAT SAN. VE TİC. LİMİTED ŞİRKETİ unvanına geçtiğini, davacı tarafın ….. ibaresi ile tanınan bir firma olmadığını savunarak, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 39 ve devam eden maddelerine göre, ticaret unvanı; tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken ve bu işlemlerle ilgili senet ve diğer evrakları imzalarken kullandığı addır. Buna göre ticaret unvanının işlevi, ticari işletmenin sahibi olan tacirin diğer tacirlerden ayırt edilmesini sağlamaktır.
6102 sayılı Kanunu’nun 50. Maddesi, “Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.” hükmünü amirdir. Kanunun 52/1 maddesi “Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde ……. sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.” hükmünü amirdir.
14.02.2014 tarih ve 28913 sayılı Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ’in 5/1 maddesine göre “Bir ticaret unvanı, Türkiye’nin herhangi bir sicil müdürlüğüne daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olan ek yapılmadan tescil edilemez.”
Haksız rekabet 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK m. 54 f.2’de “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” biçiminde haksız rekabet oluşturan fiiller genel olarak belirtilmiştir.
TTK m. 55’de ise başlıca haksız rekabet halleri örnekseme metodu ile belirtilmiştir. Madde düzenlemesinde belirtilen başlıca haksız rekabet halleri; “dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar (kötüleme, avantaj sağlama, hakkı olmayan unvanları, meslek, derece ve sembolleri kullanma, karıştırılmaya neden olma, karşılaştırma ya da üçüncü kişiyi benzer yollarla öne geçirme, tedarik fiyatının altında fiyatla satışa sunma yoluyla aldatma, gerçek değer hakkında yanıltma, karar verme özgürlüğünü sınırlama, nicelik ve nitelikte yanıltma, hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanın açık olmaması, tüketici kredilerine ilişkin açık beyanda bulunmamak, yanıltıcı sözleşme formüllerini kullanmak), sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek, başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak, dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartlarını kullanmak” olarak belirtilmiştir. TTK’nın somut uyuşmazlıkla ilgili hükmü ise, TTK m.55 f.1 (a) bendinin dördüncü alt bendi olup, düzenleme “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindedir.
Açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, özellikle ticaret unvanlarının işletmeleri birbirinden ayırma fonksiyonuna sahip kılavuz unsurları olan eklerini oluşturan “…..” ve “……. …..” ibareleri arasında güçlü bir benzerlik bulunduğu, “…….” ibaresinin ünvana yeterli derecede ayırt edicilik katmadığı, karıştırılma ihtimalini bertaraf etmediği, her iki tarafın firma bilgilerinin incelenmesinde meslek gruplarının “teknik hırdavat” olduğu, bu benzerliğin iltibas yaratacak mahiyette olduğu, davacı şirketin ticaret ünvanını davalı şirkette daha önce tescil ettirdiği, bu durumda davacının ticaret ünvanının korunması kapsamında davalının ticaret ünvanındaki “…..” ibaresinin ticaret sicilden terkin edilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Bununla birlikte, tescilli bir ticaret unvanının, unvan biçiminde ve tescilli olduğu şekilde kullanılması, marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet teşkil etmemektedir ve unvan terkin edilmedikçe de ticaret unvanının kullanılması önlenemez. Buna karşılık tescili de olsa, eğer ticaret unvanı, ticaret sicilinde kayıtlı olduğu haliyle ve sicilde kayıtlı olduğu şekilde bir bütün olarak kullanılmaz ve unvandaki çekirdek unsur öne çıkarılarak kullanılırsa, bu durumda artık bir unvan kullanımından değil, unvanın markasal kullanımından söz edilir. Tescilli unvanın, markasal değil, unvan olarak ve tescilli olduğu şekliyle kullanımı, terkin edilinceye kadar hukuka aykırı değil ise de, terkin kararının kesinleşmesinden sonraki kullanımlar marka hakkına tecavüz veya tescilli başka bir ticaret unvanı nedeniyle haksız rekabet teşkil edebilecektir.
Davacı tarafından ileri sürülen, davacı ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet iddialarının ise davalı ticaret unvanının mevcut tescili ve tescilli olduğu şekilde unvan biçiminde kullanımından kaynaklandığı, bunun dışında, davalı ticaret unvanının, ticaret sicilinde kayıtlı olduğu haliyle ve sicilde kayıtlı olduğu şekilde, unvan biçiminde değil de kılavuz unsurunun öne çıkarılarak kullanıldığı yönünde bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı görülmektedir. Bu durumda, davalı ticaret unvanı terkin edilmediği sürece, usulüne uygun olarak tescilinin ve tescilli olduğu şekilde unvan biçiminde kullanımının davacının ticaret unvanına tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmayacağı kanaatine varılmıştır.
Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; “…Somut olay açısından haksız rekabet oluşmadığı, fakat bu konudaki nihai takdirin mahekemede olduğu, taraf şirketlerin ticaret unvanlarının ek unsurlarının “…..” ve “……. …..” olduğu; çekirdek unsurlarının …… HIRDAVAT VE ZÜCCACİYE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ.” ve “ …… SAN. VE TİC. LİMİTED ŞİRKETİ” olduğu dikkate alındığında, şirket unvanları arasında iltibas olması ve tarafların AYNI alanlarda faaliyet göstermeleri sebebiyle davalı tarafın ticaret unvanının terkini için gerekli şartların oluştuğu…”şeklinde tespit ve rapor edilmiştir.
Taraflarca bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine, doysa ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyetince tarafların itirazlarını karşılar mahiyette rapor tanzim edilmiş, ek raporun kök rapor ile aynı görüş ve kanaati içerdiği anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının denetime ve hükme esas almaya elverişli olduğu görülmüştür.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davalı şirketin ticaret ünvanını tescil edildiği biçimden farklı olarak kullandığı ve bu kullanım sonucunda davacı tarafın ticaret ünvanına tecavüz ettiğine yönelik dosya kapsamında herhangi bir bilgi belge yer almadığı, tescilli ticaret ünvanları sicilden silinmediği sürece tescil edildiği şekli ile kullanılmalarının haksız rekabet veya tecavüz teşkil etmeyeceği, bu nedenle davalının haksız rekabettte bulunduğundan söz edilemeyeceğinden davacının bu yöndeki talebinin reddine, taraf şirketlerin ticaret ünvanlarının ek unsurlarının “…..” ve “……. …..” olduğu, çekirdek unsurlarının benzer mahiyette olduğu, bu hali ile şirket ünvanları arasında iltibas olduğu ve tarafların aynı alanlarda faaliyet göstermeleri sebebiyle davalının ticaret ünvanından “…..” ibaresinin terkini için yeterli koşulların oluştuğu anlaşıldığından davacı vekilinin yöndeki talebinin ise kabulüne karar vermek gerekmiş, netice itibari ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
Davalı şirketin ticaret unvanında yer alan “…..” ibaresinin davalı şirketin ticaret sicilinden TERKİNİNE, haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesine yönelik ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 80,70-TL ilam harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen 2.400,00-TL bilirkişi ücreti, 83,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.483,50-TL’nin kabul red oranı takdiren 1/2 belirlenerek 1.241,75-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında e-imza ile imzalanmıştır.